Esra Tanrıverdi

Barış Ödüllerini Kim Veriyor? Uzaylılar mı, Yoksa Vicdanı Terk Etmiş İnsanlık mı?

Barış Ödüllerini Kim Veriyor? Uzaylılar mı, Yoksa Vicdanı Terk Etmiş İnsanlık mı?
A- A+

Uzman Psikolog Esra Tanrıverdi yazdı…

Barış…

Ne yüce bir kelime. Ne gösterişli bir kavram.

Törenlerin parıltılı kürsülerinde alkışlanır, diplomatik nutuklarda parlatılır, gazete manşetlerinde yüceltilir. Her yıl biri çıkar, “barışa hizmet etti” diye ödüllendirilir. Gülümseyen yüzler, alkış tutan protokol… İnsanlık yine barışı kutluyor! Ne mutlu!

Ama bir durun.

Gerçekten kim veriyor bu barış ödüllerini?

Her karış toprağını silahla tahkim eden devletler mi?

Dünyanın dört bir yanına ölüm ihraç eden silah baronları mı?

Nükleer savaş senaryolarını masa başında soğukkanlılıkla planlayan süper güçler mi?

Yoksa biz, birbirimize rol kesip kendi yalanımızı mı alkışlıyoruz?

Barış ödülü mü?

Hadi canım siz de!

Belki de o ödülleri uzaylılar veriyordur. Çünkü bu kadar savaş düşkününün arasında barışa inanan biri kaldıysa, muhtemelen başka bir gezegendedir.

Düşünsenize:

Bir yandan uluslararası barış sempozyumları düzenliyoruz, öte yandan çocukların başına bomba yağıyor.

Bir elimizle zeytin dalı taşıyoruz, diğer elimizle cephanelik yüklü insansız hava araçlarını yönlendiriyoruz.

Sonra da birilerini “barışa katkılarından ötürü” ödüllendiriyoruz.

Bu bir ironi değil; bu düpedüz iki yüzlülük!

Barış, savaşın ara tatili değildir.

Barış, adaletin gündelik hali, özgürlüğün olağanlaşmış nefesidir.

Barış, sadece bombaların susması değil, açlık çeken çocukların doyması, okula güvenle gidebilmesidir.

Barış, bir halkın kendi ülkesinde yabancı gibi yaşamaması, diasporanın coğrafyadan değil ruhtan sürülmesidir.

Barış, ölmemek değil, onurla ve eşit haklarla yaşamak demektir.

Ama biz ne yaptık?

Barışı sahne dekoru yaptık.

Savaşın galiplerine madalyalar taktık.

Vicdan yerine strateji konuşturduk.

Barışı savunmayı, sadece mermiler tükendiğinde hatırladık.

Ve şimdi soruyorum:

Eğer barış sözcüğü, petrol, silah, çıkar ve iktidarla yan yana durabiliyorsa…

Eğer barış adına ödül verilirken Yemen’de çocuklar açlıktan ölüyorsa…

Eğer barış nutukları atılırken Filistin’de evler yerle bir ediliyorsa…

O halde o ödüller, insanlığın yüzsüzlük madalyasıdır.

Barışı, ödül törenlerine hapsetmeyin.

Barış bir vitrin süsü değil; insan onurunun gündelik gıdasıdır.

Ve o gıda tükenirse, sadece savaş başlamaz… İnsanlık da biter.

Bir kez daha soralım o zaman kendimize:

Barışa gerçekten layık mıyız?

Yoksa artık kendi tiyatromuza bile alkış mı tutuyoruz?

Unutmayın:

Barış, madalya ile değil, merhametle yaşar.

Ve bu dünyada vicdan susmuşsa, barışa ödül değil, yas gerekir.

“Barış sadece savaşın olmaması değil, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün hüküm sürdüğü bir düzendir.”
– Baruch Spinoza

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız

Esra Tanrıverdi yazıları

Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •