Narin bir çocuk hikayesi...
Hani derler ya bu zamanda babana bile güvenme. Tam da o zaman!
Çocukların başına ne geliyorsa hep kan bağı olanlardan geliyor. İş artık iyice zıvanadan çıktı.
Hepimiz şahit olduk Narin Güran’ın hikayesine. Ve daha nicelerine…
Çocuğa istismar ve çocuk ölümleri, Türkiye'de son yıllarda giderek artan bir sorun haline geldi. Bu tür olayların failleri sıklıkla çocukların en yakınındaki insanlar; dayılar, amcalar, dedeler, ağabeyler, kuzenler gibi aile bireyleri. Bu durum, hem psikolojik hem de toplumsal açıdan son derece endişe verici bir tablo ortaya koyuyor. Aile içi güvenin kötüye kullanılması.
Çocuk amcasına güvenmeyecek kime güvenecek ya da dayısına ya da abisine, dedesine…Hatta bazen babasına?
Bir psikolog olarak ne diyeceğimi, nasıl önlem alınması gerektiğini bilemedim.
“Tanımadığın kimseyle gitme” desen amcası çocuğun, gider tabi.
Abinin odasına gitme desen abisi çocuğun aklına niye kötü şeyler getiriyorsun?
Yirmibeş otuz sene önce böyle bir şey düşünsen adamı tefe tutarlardı vallahi!
Şu bir gerçek ki çocuklar, genellikle en güvendikleri kişiler tarafından istismara uğruyorlar. Güvendikleri bir aile üyesi tarafından istismar edilmek, çocukların dünyasında güven, sevgi ve aidiyet gibi temel duyguların ciddi şekilde sarsılmasına neden olur. Bir çocuk, en güvendiği insanlardan birinin ona zarar verebileceğini asla düşünmez. Bu durum, çocukların kendini savunma mekanizmalarını da felç eder. Çünkü bu kişiler aile içinde önemli bir yer tutar ve çocuklar genellikle bu kişilere karşı sesini çıkarma cesareti gösteremezler.
Ailesine inandıramama ve toplumsal baskı korkusu ağır basar.
Aile bireylerine karşı bir suçlamada bulunmak, hem çocuk hem de aile için büyük bir travma ve toplumsal baskı doğurur.
Çocuk, bir yandan fiziksel ve duygusal olarak büyük bir travma yaşarken, diğer yandan bu travmanın yükünü tek başına taşımak zorunda kalır.
İstismara uğrayan çocuklar, yaşamları boyunca bu travmanın etkilerini taşırlar. Bu tür deneyimler, çocuğun benlik saygısını zedeler, depresyon, anksiyete ve diğer psikolojik rahatsızlıkların gelişmesine yol açar.
İstismara uğrayan çocuklar, güvenlik hissi geliştirmekten yoksun kalır ve bu da ilerleyen yaşamlarında sağlıklı ilişkiler kurmalarını zorlaştırır.
Bu tür travmatik olayları önlemek için toplumsal bilincin artırılması ve çocukların korunması adına ciddi adımlar atılması gerekmektedir.
Ayrıca, çocukların yaşadığı istismarı daha rahat bir şekilde dile getirebilecekleri güvenli alanlar oluşturulmalı. Çocuklara yönelik psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve bu hizmetlere erişimin kolaylaştırılması da önemli.
Aile içi şiddet ve istismarı engellemek için hukuki düzenlemelerin sıkılaştırılması ve bu tür olaylara karışan kişilerin en ağır şekilde cezalandırılması gerektiği de unutulmamalıdır.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin!