Suriye’nin sahil kentlerinde yeni yönetim güçleri ile devrik rejim yanlıları arasında kanlı çatışmalar yaşanıyor. İran destekli grupların saldırıları ve sivillere yönelik katliam iddiaları bölgedeki tansiyonu yükseltti. Yaşanan gelişmelerin Türkiye’ye sıçrama ihtimali ise endişeleri artırıyor.
Suriye'nin sahil kentlerindeki olaylar için dikkat çekici bir yazı kaleme alan gazeteci Hatice Turhan, Suriye'de yine kan dökülmeye başlamasının olası şüphelilerini yazdı ve uyarıda bulundu. "Bu bir cini şişeden çıkartma hareketiydi." ifadesini kullanan Turhan, iddialara göre 750'nin üzerinde sivil Alevi'nin öldürüldüğünü yazdı. Provokasyon zemini oluşturma çabasına dikkat çeken Turhan, "çok dikkatli olmamız gerekiyor." dedi.
Hatice Turhan'ın Gerçekgündem'deki "Suriye'de Başarırlarsa Hedef Türkiye" başlıklı yazısı şöyle;
Suriye’den gelen haberler içimi dağlıyor. Bir yandan yeni yönetim güçlerine pusular kuruluyor, isyan başlatılmaya çalışılıyor. Bir yandan Alevi siviller öldürüldü haberleri geliyor. Ancak bu durumun kime yaradığı sorusunun cevabı bu provokasyonların kimler tarafından hazırlandığını da ortaya çıkarıyor.
O zaman soruyu soralım ve süreci ele alalım derim: Suriye’de kan dökülmesi, kardeşin kardeşi vurmasından kim mutlu olur? Olağan şüpheliler belli.
1) Eski Esad yanlıları
2) Ülkede etkisi kalmayan, ancak mezhebi motivasyonla hareket eden İran milisleri
3) Suriye’nin paramparça olmasından mutlu olan İsrail
4) Suriye’nin üçte birini koparmaya çalışan Amerika
5) Mevcut Ahmed Şara yönetimini kendince “Sert bulmayan” yabancı milisler.
Böyle böyle listeyi uzatabiliriz. Öncelikle ne olduğunu inceleyelim derim. 6 Mart’ta Suriye’nin sahil bölgeleri Lazkiye ve Tartus’ta, Suriye’nin yeni hükümeti ile İran destekli devrik rejim askerleri arasında çok ciddi çatışmalar çıktı. Birçok asker öldü. Bu Esad rejiminin çöktüğü 8 Aralık’tan beri Suriye’de meydana gelen en kanlı olaydı.
Kanlı Esad rejimi devrildikten sonra İran’ı yetkililerden Suriye’de direniş çağrıları gelmeye başlamıştı. Devrik rejim subayları da “Sahil Kalkanı” adlı silahlı bir grup kurdu. Lazkiye kırsalındaki Beit Ana ve Al Daliye bölgesi arasında, Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Servisi (İGS) unsurlarına yönelik bir pusu düzenledi.
Bu pusu da 7 İGS mensubu öldürüldü. Eş zamanlı olarak otomatik silahlarla teçhiz edilmiş yaklaşık 500-600 kişiden oluşan bir grup, Lazkiye/Tartus, Banyas, Ceble bölgelerinde eylem başlattı.
Aynı gün eski rejimin adamı Tuğgeneral Gıyas Süleyman DELLA imzasıyla yayımlanan bildiride Suriye Özgürleştirme Askeri Konseyi'nin (SÖAK) kurulduğu ilan edildi. Kurulan sözde “Askeri Konsey” Tartus, Lazkiye Şehir Merkezi ve Hmeymim Hava Üssü’ne giden yolları kesti.
Bu gelişmeler üzerine yeni yönetim seferberlik ilan etti ve sahil bölgelerine asker sevkiyatı yaptı. Devrik rejim askerleri, yaptıkları saldırı sonrası dağlık alanlara geri çekilip saklandı.
İç Güvenlik Servisi tarafından yapılan açıklamada ise “08 Mart itibarıyla, Lazkiye, Tartus ve Banyas şehir merkezi ve kırsallarının kontrol altına alındığı, Kardaha’da devrik Esad rejimi askerleri tarafından esir alınan 110 güvenlik personelinin kurtarıldığı, devrik rejim askerlerinin saldırılarında 200’den fazla Savunma Bakanlığı askerinin hayatını kaybettiği, her geçen saat farklı noktalarda öldürülen Savunma Bakanlığı askerlerine ait cesetlerin bulunduğu, bu nedenle sayının daha da artabileceği” ifade edildi.
Bu bir cini şişeden çıkartma hareketiydi. Hükümet güçlerine saldırı, tepki verildiğinde ise provokasyon zemini oluşturma çabası. Nitekim kimi ajan provokatörlerin isteği gibi de oldu. Sivil ve silahlı milis ayrımı yapılamadı. İddialara göre 750 sivil Alevi öldürüldü. En kötüsü, bu olaylar sanki Türkiye’de de yaşanıyormuş, yaşanabilirmiş gibi davrananlar bizi de karıştırmaya çalıştı.
Açıkça görülüyor ki Suriye’de yaşananların ardından hedef Türkiye. Komşuda mezhepsel bir çatışma yaşanıyor iddiası sosyal medyada kolaylıkla Türkiye’yi de kapsayacak bir hal alıveriyor. İki taraftan da yangına körükle gidenler olduğu görülüyor. O yüzden çok dikkatli olmamız gerekiyor.
SURİYE'NİN CUMHURBAŞKANI ŞARA'DAN MESAJ
Şara, bir karşı devrim hareketi çıkarmaya çalışan gruba “Rejim on yıllardır Suriye kanı döküyor, ancak bizler böyle bir tabloya düşmemek için af tercihinde bulunduk. Buna rağmen rejimin askerleri hala aynı yolda” dedi. Şara açıklamasında, eski rejim askerlerinin, Suriye’yi koruyan ve ona hizmet edenleri katlettiğini, hastanelere baskın düzenlediklerini ve tüm Suriyelilere saldırdıklarının altını çizdi. Halka karşı suç işleyenleri, güvenliği ve iç barışı baltalamaya çalışanları takip etmeye devam edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Şara, onları adil bir mahkemeye çıkaracaklarını ve silahları devletle sınırlamaya devam edeceklerini de vurguladı.
Türkiye ise güçlü bir inisiyatif aldığı Suriye’de sahadaki çatışmaları durdurup, toprak bütünlüğünü sağlamaya yönelik bir tavır içine girdi. Bana göre burada dikkat edilmesi gereken çığırtkanlık yapıp Türkiye içinde de benzer olaylar çıkartmaya çalışan insanların bir an önce durdurulması gerekliliği.
Esad’ın komutanlarından Tuğgeneral G. Della kim?
Lazkiye’deki olaylarda yer alan sözde “Suriye Özgürleştirme Askeri Konseyi”nin kurucusu G. Della, Lazkiye/Ceble-Beyt Yaşut doğumlu. Devrik rejim bünyesinde, Beşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad komutasında bulunan 4. Tümen’de, Al Gays (eski adıyla 42. Tugay) kuvvetleri komutanı olarak görev yaptı. 29.06.2024’te, 4. Tümene bağlı tanklar birliği komutanı olarak atandı. 2011 yılından rejimin devrilmesine kadar yaşanan süreçte sivillere ve muhaliflere yönelik yapılan katliam/operasyonların birçoğunda yer aldı. İran’a yakın bir isim olarak tanınan G. Della, kendi komutasındaki Al Gays kuvvetlerinin yapmış olduğu operasyonları İranlı milislerle koordineli olarak yürüttü. Suriye’deki ateşkesi engellemedeki rolü nedeniyle 20.08.2020’de ABD’nin yaptırım listesine alındı. Hakkında muhalif faaliyetleri organize etmek amacı ile kardeş Esad’dan 6 milyon ABD doları finansman aldığı iddia ediliyor.
İran destekli devrik rejim subaylarınca oluşturulan “Sahil Kalkanı” adlı silahlı grup ise Ebu Cafer kod adlı Mikdat Fiteyha tarafından kuruldu. Mikdat Fiteyha da yine Mahir Esad’la bağlantılı. Lazkiye’ye bağlı Humeymim köyünden olan şahıs, Mahir Esad’a bağlı Cumhuriyet Muhafızları’nda görev yaptı. Katlettiği insanların görüntülerini sosyal medyadan yayınlaması nedeniyle “Seri katil” lakabıyla anılıyor.