TMD Başkanı Mehmet Yılmaz, Türkiye’de yapılmış bir modelleme çalışmasına göre altın madeni potansiyelinin 6.500 ton olduğunu belirterek “Bu potansiyelin 1.500 tonunun nerede olduğunu biliyoruz ve hatta üretmeye başladık. Yer altında bekleyen 5 bin ton var ve bunun değeri yaklaşık 300 milyar dolar” dedi.
Türkiye’de 6.500 ton metal altın potansiyeli olduğunu belirten Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Mehmet Yılmaz, bunun 1.500 tonunda üretime başlandığını, yer altında bekleyen 5 bin ton altının bugünkü değerinin de yaklaşık 300 milyar dolar olduğunu söyledi.
Altında dış ticaret açığı bulunduğuna dikkati çeken Mehmet Yılmaz “Biz şu anda yıllık 2,5 milyar dolarlık altın üretiyoruz. Üretimde 100 tona çıkacağımız zaman bu rakam yaklaşık 8-9 milyar dolara yükselecek. Bu da altındaki dış ticaret açığının üçte birini kapatmamız anlamına gelir” açıklamasını yaptı. Türkiye’de, Bergama’daki altın madeninin 19 Mayıs 2001’de üretime başladığını hatırlatan Yılmaz “Takip eden 10 yılda, Türkiye’deki üretimin tamamını yabancılar yapıyordu. Şu anda Türkiye’de üretilen altının yüzde 50’sini, tamamı yerli sermaye olan şirketler üretiyor” bilgisini verdi.
‘BORDA UÇ ÜRÜN ÜRETMELİYİZ’
Bor madeniyle ilgili de açıklamalarda bulunan Yılmaz “Belirli konularda uç ürüne gidersek, dünyada söz sahibi olma ihtimalimiz çok yüksek. Mesela, bor. Borda biz dünya rezervlerinin yaklaşık yüzde 70’ine sahibiz. Borda cevher veya ara ürün hâlinde satmak yerine uç ürünü üretebilirsek, çok büyük bir katma değer oluştururuz. Mesela; bir ton ham bor, 300-500 dolar. Bunu ara ürüne çevirirseniz, bir ton ara ürüne dönüşmüş borun fiyatı 4 bin dolara kadar yükseliyor. Cam teknolojisi, zırh teknolojisini bu ülkede yaparsanız, bir ton ham borun 300-500 dolar olan değeri, bir tonda 500 bin dolara kadar çıkıyor” diye konuştu.
ÖNCE İNSAN, SONRA ÇEVRE…
İliç’te yaşanan maden kazasıyla ilgili de açıklama yapan Yılmaz, şunları kaydetti:
Önce insan, sonra çevre; bunu öncelemediğiniz zaman yaptığınız işin bir anlamı kalmıyor ve sizinle beraber yapanlar da bunu yapmadığı zaman sizin de kredibilitenizi götürüyor. Örnek; İliç. Orada ne olup bittiğini, içeride ne yaşandığını gerçekten bilmiyorum. O tesise kaza olduktan bir gün sonra gittim, daha önce hiç gitmemiştim. Meclis’in araştırma komisyonu var, inşallah doğruları çıkarırlar ortaya. Hiç çalışmadığım, hiç görmediğim, içine girmediğim bir tesisle ilgili müspet de menfi de bir şey söylemek doğru gelmiyor. Bir münferit madende olan bir olay, bütün bir madencilik sektörünün üstüne yapışsın istemeyiz. Oradaki doğrular ortaya çıksın. Ne olduğunu biz de öğrenelim, ondan sonra da eğriye eğri, doğruya doğru diyelim.
Yığın liçi prosedürünün bugün dünyada 268 madende uygulandığını anlatan Yılmaz “ABD’de, Kanada’da, Avustralya’da Rusya’da, Arabistan’da; birçok yerde uygulanıyor. Uygulanmayan bir şey değil. Burada önemli olan şey; kök sebep analizini iyi yapmak” ifadelerini kullandı.
YEŞİL DÖNÜŞÜM 9 KAT FAZLA MADENCİLİK DEMEK!
Uzun süredir ülkelerin gündeminde olan yeşil dönüşüm konusundan madenciliğin nasıl etkileneceğine dair değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, yeşil dönüşümün şimdikinden 9 kat daha fazla madencilik yapmak anlamına geldiğini söyledi. Yılmaz “‘Fosil yakıtlardan uzaklaşalım, daha fazla yenilenebilir enerji kullanalım ve daha fazla batarya üretelim, elektriği depolayalım, güneş panelleri ve rüzgâr santralleri üretelim ve böylelikle fosil yakıtlardan uzaklaşalım’ diyoruz; bunun, bugünkü tespitle faturası ‘9 kat daha fazla madencilik’ demek... Daha fazla lityum, kobalt, nikel, bakır, hatta altın bile daha fazla üretilmek zorunda” ifade etti.
Kaynak: Türkiye Gazetesi