Halil Falyalı’nın finansçısı olduğu öne sürülen Cemil Önal’ın Hollanda’daki suikastına tanık olan Bayram Bozkurt, cinayet anını ilk kez anlattı. “Yüzü açıktı, Cemil'e doğru koştu. Göbeğine silahı koydu ve ateş etti” diyen Bozkurt, Önal’ın eşiyle birlikte CIA ile görüştüğünü, kasetlerden ve Türkiye’ye iade edilme korkusundan söz ettiğini belirtti.
Halil Falyalı’nın finans müdürü olduğu öne sürülen Cemil Önal’ın Hollanda’da öldürüldüğünde yanında olan Ergenekon Davası’nın gizli tanığı Bayram Bozkurt, yeni adıyla Hakan Aslan, o anları anlattı.
Halk TV yazarı İsmail Saymaz’a konuşan Bayram Bozkurt, cinayet anını, “Arkadan birinin geldiğini gördüm. Kafasını çevirir çevirmez, Cemil'e doğru koşmaya başladı. Fark ettiğimde hareketlenmişti. Göbek tarafına silahı koymuş. Çıkardı. ‘Yapma!’ diye bağırdım. Ayağa kalktım. Silahla kafasına önce ateş etti. Onu gördüm, sonra eğilerek kaçmaya çalıştım. Tak tak tak diye 6-7 defa saydırdı” diye aktardı.
Bozkurt, ateş eden kişinin Slavlara ve Arnavutlara benzediğini söyledi.
Önal ve eşinin CIA ile görüştüğünü, elindeki kasetlerden söz ederek “İlgili yerlere verdim, bunlar benim güvencem” dediğini söyleyen Bozkurt, “Uluslararası boyutu olabilir. CIA ile görüşmüş. Türkiye Cumhuriyeti ile alakalı iddialarda bulunmuş. Sarsıcı şeyler var. Alternatifler fazla” dedi.
“Eşi ‘Ben iki defa CIA ile görüştüm, bir defa Cemil görüştü’ dedi”
Bozkurt, şunları kaydetti:
“Yeni Şafak, Cemil hakkında haber yapmış. CIA'ya çalıştığı ve FETÖ'cülerle işbirliği yaptığı noktasında… Bir-bir buçuk ay önce beni aradılar. Eşi Türkiye geliyor ya. Çok endişelenmişler. Çıktım, gittim. Aynı otelde buluştuk. ‘Türkiye’ye gidemezsin artık’ dedim. Dedim ki, ‘CIA ile çalışıyor musun?’ Eşi ‘Ben iki defa CIA ile görüştüm, bir defa Cemil görüştü’ dedi. Dedim ki, ‘Bu kasetler masetler, başa bela olacak şeyler bunlar. Var mı böyle kasetler?’, ‘Bende kopyası var ama 45'in yanına bir sıfır koy’ dedi.”
“Cemil, Avrupa'daki yerini sağlamlaştırmak istiyordu”
Kasetleri gözüyle görmediğini söyleyen Bozkurt, “Cemil, Avrupa'daki yerini sağlamlaştırmak istiyordu. Yayınları yapma nedeni Hollanda, Türkiye'ye iade etmesin diyeydi. Suikast muikast, hiç konuşmadık. Ama şu endişeyi taşıyordu: Türkiye'ye iade olursam mahvolurum” diye anlattı.
Bozkurt, “Cemil'in çok şey bildiğini düşünüyorum. Kıbrıs’ta ağı kurmuş. Ama içeriğini hiç sormadım” diye ekledi.
O gün neler yaşandı?
Bozkurt, cinayet anını şöyle anlattı:
"Ben “McDonalds'ta buluşalım, Amsterdam'a biraz daha yakın, belki oradan geçerim” demiştim. Cemil, “Abi sen bir Hollanda'ya sür” dedi. Sürekli konum değiştiriyor. Hiçbir zaman “Şuraya gel” demedim. Bu FETÖ’cüler söylüyor; sanki ben çekmeye çalışmışım. Hepsi spontane oldu. Otele gittim. Teras bölümünde masaya oturdum. Garson geldi. “Burası yiyecek bölümü. Yemek istiyor musunuz?” dedi. Sadece bir şey içeceğimi söyledim. Sol tarafta iki Türk vardı. Ama suikastçı değiller. Garson masa gösterdi, gittim, oturdum. Birkaç dakika geçti. Cemil geldi. Arkasında bir adam vardı, iri yarı, Hollandalı, uzun. Dedim, “Herhalde korumayla geliyor.” Sevindim de. Çünkü geçen hafta dedim ki “Korumanızı arttırmanız lazım.” Eşiyle alakalı haber çıkmıştı. “En azından polise bildirin, alarm seviyesini yükseltsinler.” Adam köşeye oturdu, Cemil yanıma… "Masa ufak" dedi. Cemil, 120 kilo. Geçen hafta oturduğumuz masaya oturduk. Onun sırtı, benim yüzüm bahçeye dönüktü. Karşılıklıydık. Bir saat konuştuk. Yakut’un avukat meselesini konuştuk. Kendisinin iltica ve iade avukatıyla alakalı bilgiler verdi. Forex’le alakalı ayrıntılı bilgileri anlattı. Hem sohbet ediyor hem gülüyorduk. Neşesi yerindeydi. En ufak endişe taşımıyordu. Benim de neşem yerindeydi. Bir şeyler içmiştik. Bir anda gelişti ama bir anda… Arkadan birinin geldiğini gördüm, normal yürüyüşle geliyordu. Yüzü gözü açık. Bir anda kafasını çevirir çevirmez, Cemil'e doğru koşmaya başladı. İki metre falan var.
"Kafasından kanlar fışkırıyordu yukarı doğru"
Cemil'in arkasından doğru geliyor. Fark ettiğimde hareketlenmişti. Göbek tarafına silahı koymuş. Çıkardı. “Yapma!” diye bağırdım. Ayağa kalktım. Silahla kafasına önce ateş etti. Onu gördüm, sonra eğilerek kaçmaya çalıştım. Tak tak tak diye 6-7 defa saydırdı. Etrafta aileler, çoluk çocuk vardı. Yan masa, arka masa… 5-6 metre koştum. Zaten eğilmiştim. Eğildikten sonra kaçmaya çalıştım. O anı anlatmak mümkün değil. Çocukların bağırması, ağlaması… Masaya gittiğimde Cemil, ters yatıyordu. Kafasından kanlar fışkırıyordu yukarı doğru.
"Öyle paniğim ki, ikinci saldırı ihtimaline karşı hemen kaçtım"
Öyle paniğim ki, ikinci saldırı ihtimaline karşı hemen kaçtım. Arabama. Giderken “Polis, ambulans çağırın!” diye bağırdım. Yön tahmin etmeksizin uzaklaştım. Elim ayağım dolandı, gözlerim karardı. Avukatımı aradım. “En yakın polis merkezine git” dedi. İki defa durdum. Elimi yüzümü yıkadım. Otobanda nereye gittiğimi bilmiyordum. Yarım saat sonra polise gittim. Ölenin Cemil olduğunu söyledim. Kimin vurulduğunu bilmiyorlardı. İki saat ifadem alındı. İfadeden sonra fenalaştım. Hastaneye kaldırdılar. Sabah 4’e kadar kaldım. Almanya'ya geldim. Perşembe avukatımla gittim. Ne biliyorsam anlattım.”