Galatasaray-Beşiktaş derbisindeki hakem kararlarının tartışmalarının dumanı tüterken, Trabzonspor - Fenerbahçe maçı da büyük tartışmalara sahne oldu. Hakem kararları Trabzon cephesinde büyük öfkeye neden oldu. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, “Saha dışındaki şerefsizlere yenildik. Trabzonspor şehrinin ve taraftarının önünde kimse duramaz. Artık sonuna geldi bu iş. Ya bu saatten sonra herkes ayağını denk alacak ya da Trabzonspor camiası adama haddini çok sert şekilde bildirecek” ifadelerini kullanmıştı. 2024-2025 sezonunun 11. haftası geride kalırken Süper Lig daha şimdiden büyük bir şaibe altında… Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel de bugünkü köşe yazısında bahis konusuna dikkat çekiyor.
Ağırel'in “Futbolda pis kokular yükseliyor” başlıklı yazısı şöyle;
Bu yazıyı okuduktan sonra “Ne anlatılıyor, ne söylenmek isteniyor?” diye düşünmeden, önyargıyla saldıracak olan bazı arkadaşlara küçük bir uyarı yapmak isterim: Bu yazı, herhangi bir kulüp veya grup hedef alınarak yazılmamıştır.
Bakın ülkemizdeki en büyük sorunlardan biri tarikatlardır. 15 Temmuz darbe girişiminde, bir cemaatin nasıl terör örgütüne dönüştüğünü acı bir şekilde gördük; maalesef bu tecrübelerden ders çıkarmadık. Devlet menfaatleri yerine tarikatların ve şeyhlerinin çıkarlarını önceleyen kişiler, devlet kurumlarında kritik noktalara yerleşmeye devam ediyorlar.
Ülkemizde, en az dini tarikatlar kadar tehlikeli başka bir tarikat daha var: “Top Tarikatı.”
Gazeteci Bilgin Gökberk’in “Top Tarikatı” adlı kitabında dediği gibi: “Top deyip geçme, top toplumun aynasıdır.”
Kitabında, Portekiz’de Salazar, İspanya’da Franco gibi iktidarların halkı futbolla ve dinle uyutma stratejilerini anlatıyor.
Gökberk’in işaret ettiği gibi, Türkiye’de de bir “Top Tarikatı” var. Bu tarikatın da şeyhleri, müritleri ve onlara övgüler düzen medya mensupları bulunuyor. Bu kişiler, menfaatlerine aykırı en ufak bir açıklamada bile kendilerini korumak için her türlü manipülasyonu yapıyorlar.
Her gün ekranlarda görüyoruz; şeyhlerine yaranmak için salalar okutanları, itibar suikastları düzenleyenleri, aile bilgilerini ifşa edenleri...
Dinci tarikatların bile gerisinde kaldığı bir noktadayız. Üstelik bu insanlar sıradan kimseler değil; siyasetçi, bürokrat, anayasa hukuku profesörü, doktor, avukat ve daha nicesi. Kendi cemaatlerinin çıkarları söz konusu olduğunda gerçekleri bir kenara bırakarak tarikatlarını korumak için her türlü çarpıtmayı yapabiliyorlar.
Eminim bu yazdıklarımı anlamadan “Cesaretin varsa şunu da yaz”, “Yiyorsa bunu da yaz” tarzı yüzeysel yorumlar yapacak olanlar çıkacaktır.
Şimdiden söyleyeyim: Yazıyorum kardeşim. Eğer elinizde bilgi ve belge varsa birlikte mücadele edelim.
Gelelim mevzuya...
Genelde derbi değilse futbol maçı izlemem. Futbol dışındaki sporları, özellikle voleybolu daha çok tercih ediyorum. Takip ettiğim kadarıyla, Türkiye Futbol Federasyonu ve hakemlerin yönetimi üzerine tüm taraftar grupları öfkeli. Memleketteki her alanda olduğu gibi burada da hiç kimse maçların adil yönetildiğine inanmıyor. Futbol yorumcuları, futbolcular ve kulüp başkanları sürekli bir “yapının” bazı takımları kolladığına dair açıklamalarda bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde, eski hakem Mustafa Çulcu’nun bir programda Süper Lig hakemlerinin sosyal medyada edilen hakaretlere karşı dava açarak tazminat kazandıklarını söylemesi dikkat çekiciydi. Çulcu’nun ifadesine göre, hakemler avukatlarla yüklü ücretler karşılığında anlaşıyor, bu anlaşmalarla kendilerine sosyal medyada hakaret edenleri dava ederek tazminat topluyorlar. Çulcu’nun iddiaları etik değerler açısından oldukça düşündürücü.
Bir de size çok dikkatimi çeken bir bahis olayından bahsetmek istiyorum.
Kasımpaşa-Samsunspor maçında, bir bahis sitesinde bir kullanıcı “Kasımpaşa ilk yarıyı önde kapatır ama maçı Samsunspor kazanır” bahsini yapmış. Oranı 34.50 olan bu bahse tam 50 bin Türk Lirası yatırmış ve tam tamına 1 milyon 725 bin TL kazanmış. Üstelik aynı kuponu 238 kişi daha oynamış!
Maçın sonucu da tam olarak bu şekilde bitti: İlk yarı Kasımpaşa öndeydi, ikinci yarıda ise Samsunspor geri dönüp kazandı. Maçta, Samsunspor ilk yarı iki penaltı kazandı ve penaltı atışını Ntcham isimli futbolcu kullandı, her ikisini de kaçırdı; ardından Kasımpaşa gol buldu ve ilk yarı böyle bitti. Fakat ikinci yarıda Samsunspor gol olup yağdı. Maçı da 4-1 kazandı. Takımları, oyuncuları suçlamıyorum. Samsunspor normal şartlarda da güncel formu nedeniyle maçı çevirebilirdi.
Ancak bu bahsi oynayan kişinin önceki yaptığı bahislere baktım. Bu kadar yüksek oranlı bir tek bahis oynamış. Diğer tüm bahisleri 1.50-1.98 oranında. Siz olsanız sürekli 1.50 oranlarla oynayıp birden 34.50 orana 50 bin lira basar mısınız? Bu eşyanın tabiatına aykırı değil mi?
Bu tür bir kuponun bu kadar yüksek miktarlarda oynanması ve birden fazla kişi tarafından aynı kuponun tercih edilmesi sizce de garip değil mi?
Bahis sorunu futboldan pis kokular yükselmesine neden oluyor. Öyle ki Hong Kong bahis mafyasının dünyanın en çok izlenen Premier Ligi’ni ve NBA’i bile manipüle ettiği iddia ediliyor. Türkiye’nin bu işe önlem almadığı sürece bu tip karanlık adamların at koşturduğu bir ülke olacağını herkes biliyor.