Türkiye, son 5 gündür Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınladığı ‘Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar’ listesini konuşuyor. Zira o listede bir isim var ki “bu kadarına da pes!” dedirtecek cinsten. Zeytinyağına tohum yağı karıştırdığı tespit edilen 29 firmadan, 21’i Bursa, Nilüfer adresinde Onay Ticaret- Sabri Akın adına kayıtlı. İddiaya göre aynı isme kayıtlı 43 farklı marka daha var. Şimdi sorum şu: Yıllardır şikâyet edilen, daha önce de taklit veya tağşiş yaptığı tespit edilen firma/ firmalar nasıl oluyor da hâlâ aynı şekilde üretim ve satışa devam edebiliyor? Yok mu bu ahlaksızlığın bir cezası? Hürriyet'ten Fulya Soybaş'ın haberi şöyle;
Tarım Bakanlığı’nın 8 Ekim tarihli ifşa listesinde Onay Ticaret- Sabri Akın firmasına ait; Yeni Körfez, Yeşil Ayvalık, Egeden, Ayvalık İncisi, Yeni Ayvalık, Ayvalık, Şirince Taş Baskı, Ege İrem, Ayvalık Yörem, Ege Tarım Birlik, Lüx Ayvalık, Ege Ayvalık, Yeni Körfez, Yeni Vakıf Gurme, Egem Güzemyalı, Bigalım, Ayvalık Kooperatif, Körfez Altınova ve Zeytinören, Yeni Mahsul markalı 21 zeytinyağında tohum yağı tespit edildi. Ki bu markalar, en az 2 yıldır tüketiciler tarafından internet üzerinden de şikâyet yağmuruna tutulmuş. Peki bunca ifşa ve şikâyete rağmen nasıl oluyor da insan sağlığı ile oynayan bu ahlaksızlar iş yapmaya devam edebiliyor?
HAPİS CEZASI VAR AMA
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, taklit ve tağşiş yapan firmaların ifşa edilmesinin tüketici sağlığının korunması açısından önem arz ettiğini belirterek, “ama” ile şu parantezi açıyor: “Kesilen cezalar ‘sahtekarları’ yapacaklarından döndürmeyecek kadar az. Haliyle bir kez teşhir edilen 5 hatta 10 kez teşhir edilmekten de utanmıyor. Önceden bunlara 20 bin liraya kadar ceza kesiliyordu. Yasa 2021’de yeniden düzenlendi. Şu anda 54 bin 555 liradan az olmamak ve 545 bin 550 lirayı aşmamak kaydıyla yıllık gelirlerinin yüzde biri oranında idari para cezası uygulanıyor, yüzde 25 erken ödeme indirimi de var. Sahtecilikten elde edilen gelirle cezalar karşılaştırıldığında cezaların caydırıcı olmadığı açık. Bu cezalara bu hileler az bile! Aslında yasada hapis cezası da var ancak uygulandığını pek görmedik. Zeytinyağına en çok litresi 50 lira olan pamuk yağı karıştırıyorlar. Böyle bir kar hiçbir yerde yok! E, şirket kapama- ticaretten men ya da hapis cezası da olmayınca neden vazgeçsinler bu ahlaksızlıktan! Bu işin bir diğer ayağı da ekonomik. Enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde tağşiş daha fazla olur. Çünkü hilekarın karı artar.”
KAYNAĞINDA KURUTMALI
Taklit ve tağşiş yapılan zeytinyağlarının ünlü online alışveriş sitelerinden ve yol kenarlarında uygun olmayan koşullarda (plastik şişe vs.) 5 litresi 400- 500 lira gibi bir fiyata satıldığını belirten Yıldırım, sahtekarlığın en başından önlenmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Yani şirketi kuran kim kapasitesi ne tahlilleri düzenli yapılıyor mu gibi sorular sorulması, kuralların doğru koyulması ve sahteciliğin kaynağında önlenmesi lazım. Yoksa gidip numune alıp, “bunlar hilekâr” demenin pek de bir önemi yok çünkü tüketici sahte malı bir kere yedikten sonra geçmiş olsun! Avrupa’da ise neredeyse her gün denetim var. En ufak sahtecilikte firmanın ticari hayatı bitiyor. Tüketici de bilinçli. Sahtecilik yapanları sıkı takipte. Peki Türkiye’de! Sence hangi tüketici 1 ay sonra bu firmaların isimlerini hatırlayacak?” sorusunu yöneltiyor.
TAĞŞİŞ ARZDAN DEĞİL KAR HIRSINDAN KAYNAKLI
Ayvalık, Olven firması sahibi Cem Turan, tağşişin temelinde arzın azlığından ziyade bazı tüccarların maliyetleri düşürerek, kar marjlarını artırma çabası olduğunu düşünüyor ve diyor ki: “Tağşişin arzdan kaynaklı olduğunu söylemek sahtekarlık yapanlara bir güzelleme olur. Dolayısıyla bu söylemin bırakılması ve halk sağlığını tehlikeye atanların cezalandırılması gerekmekte. Ayrıca tüketiciler de bilinçlendirilmeli. Sadece fiyat odaklı alımlar maalesef bu hilekarların ekmeğine yağ sürmekte. Örneğin biz fabrikamızda gelişen tüm teknolojilerden faydalanıyor, üretim verimliliğini en üst düzeyde, enerji ve su tüketimini ise en alt seviyede tutacak makinalarla üretim yapıyoruz. Bu da haliyle bir maliyet demek.”
Zeytinyağının sahte mi gerçek mi olduğunu gözle anlamanın mümkün olmayacağına da değinen Turan, “Mümkünse kokusuna, tadına bakmak gerekir. Değilse de bilindik ya da coğrafi işaret almış markalar tercih edilmeli. Zira bu markalar sıkı denetime tabii. Yağları bilimsel yaklaşımla üretiliyor, laboratuvar testlerinden de geçiyor” uyarısında bulunuyor.
İŞTE KALEM KALEM MALİYET HESABI
Manisa Köprübaşı’nda 30 dönümlük zeytinliği olan genç girişimci, T- Olive&Olive Oil markası sahibi Volkan Torun araziden ortalama 10-15 ton verim aldıklarını belirterek, “Zeytinlerin sezonda nakit ihtiyacımızı karşılayacak kadarlık kısmını, çiğ şekilde, elek usulü, kalibreli bir şekilde satıyoruz. Kalanını yağ ve sofralık zeytin için ayırıyoruz. Sofralık zeytindeki fire ortalama yüzde 10-12. Yağda ise durum farklı. Olgun hasat, sıcak sıkım bir yağ için ortalama 4 kilo zeytinden 1 litre yağ çıkıyor. Biz ise soğuk sıkım, erken hasat sıkım yapıyoruz. Bu yöntem yağ içindeki biofenollerin daha yüksek olmasını ve asidin ile peroksit oranın düşük olmasını sağlıyor. Daha sağlıklı bir ürün yani ama maliyetli. Çünkü 8-9 kilo zeytinden 1 litre yağ elde ediyoruz. Manisa Ziraat Odası verisine göre; 1 kg. sofralık zeytin 54 lira. Yağlık zeytin 25 liradan işlem görüyor. 8 kilodan 1 kilo aldığımızı hesaba katarsak yağın çıplak maliyeti 200 TL. Buna elektrik- su- işçilik- ilaçlama- kira gibi maliyetlerle sıktırma, filtreleme, dolum, ambalaj, etiket maliyetleri ve kargo ücretini de eklediğiniz de 250- 300 liraya yağ olması imkânsız” diyerek, tüketiciyi uyanık olmaya davet ediyor.