Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekonomi gazetesi yazarı Alaattin Aktaş’ın TÜİK verilerini kullanarak madde sepetindeki ürünlerin fiyatlarını hesaplamasını “manipülasyon” olduğunu ileri sürerek, “Tartışmalar, ürünlerin fiyatlarının yayımlanmaması kararının ne denli isabetli bir karar olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur” açıklamasını yaptı. Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş da , TÜİK’in temmuz ayı enflasyonunu açıklarken dikkate aldığı fiyatlara dikkat çekerek, “Madde fiyatları sizin olsun, hadi gelin her ay tüm maddelerin fiyat değişimini açıklayın!” dedi.
Ekonomi gazetesi yazarı Alaattin Aktaş’ın TÜİK'e cevap niteliğindeki “Bir TÜİK klasiği...” yazısı şöyle;
TÜİK, TÜFE’deki madde fiyatlarına ilişkin olarak bu köşede 6 Ağustos’ta yer alan son yazım üzerine bir açıklama yaptı. Bu konuya daha önce 8 Temmuz’da da değinmiştim ama o yazı için yine aynı gün düzenlenen basın toplantısındaki açıklamaların yeterli olduğu görülmüş olmalı ki ayrıca bir açıklama yapılmamıştı. Bu kez anlaşılan yazılı bir açıklamaya gerek duyulmuş. Gerçi bu açıklamanın kapsamı yalnızca benim yazım değil, “torba kanun” alışkanlığı gibi TÜİK de “torba açıklama” yaparak bir dizi konuya değinmiş. Beni ilgilendiren kısmı tabii ki benim yazılarıma verilen ya da verilmeye çalışılan yanıt.
TÜİK’in, TÜFE hesaplamasında dikkate aldığı fiyatları son olarak 2022’nin nisan ayı için açıkladığını hepimiz biliyoruz. İki yıldır bu fiyatlar adeta sır. Ne mahkeme kararı dinlendi, ne toplumsal baskı etkili oldu. TÜFE hesaplamasının hangi fiyatlarla yapıldığı açıklanmadı.
Ben de oturup düşündüm; yine TÜİK verilerini dayanak almak suretiyle fiyatları hesaplayabilir miyim, diye. Hesapladım da... Bu köşede 8 Temmuz’da 100 kalem mal ve hizmetin haziran ayında hangi fiyatlardan dikkate alındığını yazdım.
TÜİK Başkanı aynı gün düzenlediği basın toplantısında “Alaattin Bey’e bunu yazdığı için teşekkür ediyorum, çünkü bize açıklama fırsatı verdi” dedi.
Tam övgü aldım diye sevinirken(!) TÜİK Başkanı bu kez bu fiyatların gerçek olmadığını, hatta uydurma olduğunu söyledi. Ama aynı kişi, aynı toplantıda birkaç dakika sonra basın mensubu meslektaşlarıma “Bunu siz de yapabilirdiniz (hesaplayabilirdiniz), buna endeks yürütme deniyor” dedi.
Kafam iyice karıştı! Doğru mu yapmıştım, yanlış mı, bilemedim! Bu kadarla kalsa iyi...
“Bu hesabı yapmak için biz de zorlanıyoruz” dedi TÜİK Başkanı ve şöyle devam etti:
“Tekrar ediyorum, o gerçek bir fiyat değil. O uydurma fiyatı hesaplamak zorunda kalıyoruz, bu zaman alıyor.”
İyi de TÜİK bu "uydurma" fiyatları niye hesaplıyor ve daha önemlisi nerede kullanıyordu ki? Yoksa TÜFE bu "uydurma" fiyatlarla mı hesaplanıyordu?
Ben 8 Temmuz’daki toplantıda söylenenleri çok umursamamış, hatta bazı ifadeleri duymamış olmayı tercih etmiştim. Ama madem o toplantı yeniden gündeme geldi, TÜİK Başkanının 8 Temmuz’daki toplantıda giyimdeki fiyatları eleştirenlere karşı kullandığı (benimle ilgisi yok) “veciz” bir ifade vardı ki hatırlatmamak olmaz:
“Ama maalesef sosyal medyada boncuk bulmuş gibi sevinen akademisyenlerimiz, yazarlarımız var.”
Ne diyelim, iyi ki boncuktan önceye başka bir kelime getirilmedi!
Sağ olsunlar, beni doğruladılar!
TÜİK dün yaptığı “torba açıklamada” benim yazdığım fiyatları yalanlamaya çalıştı ama bunu yaparken aslında beni doğrulamış oldu.
Zaten yazımı tam okumuş olsalar (okudular da anlamadılar mı, bilmem) uzman doktor muayene ücreti örneği üstünde durmazlardı.
Ben 6 Ağustos’taki yazımda uzman doktor muayene ücretinin TÜFE hesaplamasında 34 lira olarak dikkate alındığına vurgu yaptım ve devamında şunları yazdım:
“TÜİK, doktor muayene ücretinin niye 34 lira olduğunu açıklama zahmetine bile girmiyor ama ben söyleyeyim. Buradaki mantık şu; uzman doktor muayene ücreti 3 bin, 4 bin lira olabilir ama vatandaşın çok büyük bir bölümü devlet hastanesinde ücretsiz muayene oluyor ya; TÜİK de artık nasıl yapıyorsa bir ortalama alıp tutarı 34 lira olarak buluyor. Onların yerine açıklamayı da yapmış olayım!”
Peki TÜİK dünkü açıklamasında ne diyor:
Uzman doktor muayene ücreti başlığı altında tek bir hizmet yer almıyormuş; bu başlıkta, devlet hastanesindeki muayene katılım payı ile muayenehane ve özel hastanede muayene ücreti ve ilaç katılım payı gibi kalemler kapsanıyormuş.
Benim söylediğim de hemen hemen aynı değil mi?
Bula bula benim izah ettiğim bu örneği mi buldunuz yani?
3 Mayıs 2022 tarihli bültene bakın!
TÜİK’i 3 Mayıs 2022 Salı günü açıkladığı Nisan 2022’nin tüketici fiyatları endeksi haber bültenine bakmaya davet ediyorum. O bültendeki istatistik tablolarda 0621201 koduyla yer alan ve açıklaması “uzman doktor muayene ücreti” olan kalemdeki fiyat ne kadar? Ben söyleyeyim; 28.22 lira!
Ben artış oranından yola çıkarak, yani TÜİK ifadesiyle “endeks yürütme” uygulaması yöntemiyle o tutarı bugüne getirdim, hepsi bu. Bu kadar basit bir işlem.
0621201 kodlu uzman doktor muayene ücretinin bugünkü karşılığı, TÜİK’in artış oranına göre 34.03 lira.
2022’nin nisan ayındaki 28.22 lira sizin veriniz, aradan geçen iki yılı aşkın süredeki yüzde 20.59 artış oranı sizin veriniz; bu şekilde bulunan tutar ise yine sizin ifadenizle uydurma fiyat, öyle mi?
Peki Nisan 2022’deki 28.22 lira da mı uydurma fiyattı?
Eğer Temmuz 2024 için benim hesapladığım 34.03 lira uydurma fiyatsa, Nisan 2022’nin 28.22 lirası da uydurma fiyat.
Ortası yok! Ya bu fiyatların ikisi de uydurma ya ikisi de doğru.
Bana uydurma fiyat yazdığım ithamında bulunanlar önce arşivlerine bir baksın!
Tek sorun muayene ücreti mi?
Ben son yazımda 75 kalem mal ve hizmetin fiyatını yazdım. Güya açıklama getirilen doktor muayene ücretinin niye böyle düşük olduğunun mantığını da TÜİK’ten önce ben izah ettim. Bu mantık doğrudur, değildir, o ayrı bir konu; ama en azından yaklaşımı ortaya koydum.Kalan 74 kalem mal ve hizmet için söyleyeceğiniz bir şey yok mu?
Örneğin özel üniversite ücretleri 500-600 bin liranın altına inmiyor, milyonu geçenler de var; siz hangi üniversiteleri ortalamaya katarak 199 bin lira buldunuz?
Örneğin üniversite öğrencileri barınma sorunu konusunda kıvranırken siz 457 liralık yurt ücretini nasıl hesapladınız?
Madde fiyatı sizin olsun; tüm maddelerin fiyat değişimini açıklayın!
TÜİK’in madde fiyatlarını açıklamama konusunda üç temel gerekçesi var:
■ Dünyada hiçbir ülke madde fiyatı açıklamıyor. (Yıllık enflasyonu bizim aylık enflasyonumuz kadar olan ülkede kim madde fiyatını merak eder ki! Herkes bir yıl önceki fiyatı bile biliyordur, niye merak etsinler?)
■ Madde fiyatı açıklanırsa bu kafa karışıklığına yol açıyor. (Açmaz açmaz; hem şimdi daha mı iyi oluyor?)
■ Madde fiyatı açıklamak için bir gün daha fazla çalışmak gerekiyor. (Bu gerekçe zaten ilk iki gerekçeyi çürütüyor, demek ki biraz fazla çalışılsa fiyatlar pekala açıklanabilir, ne diğer ülkelere bakılır, ne kafalar karışır!)
Yani madde fiyatı açıklamama gerekçesinin tutar tarafı yok da, hadi diyelim var!
Benim de TÜİK’e bir çağrım var:
“Madde fiyatları sizin olsun, hadi gelin her ay tüm maddelerin fiyat değişimini açıklayın!”
Buna engel bir durum var mı?
Domates fiyatını bilmeyelim, tamam; ama domatesin fiyatı TÜİK’e göre ne kadar artmış ya da düşmüş, bunu bilelim.
Hadi madem sizin ifadenizle TÜİK dünyadaki en şeff af istatistik kurumlarından biri.
Bu aydan itibaren tüm maddelerin fiyat değişimini görelim.
Hadi, var mısınız?