Av. Tutku Sena Sönmez Kıraç'ın yazısı...
Bir '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü' nü daha geride bıraktık… Hayal kırıklıklarımızla birlikte… Böyle bir günde, İstanbul’da bilinen 150’nin üzerinde ve Ankara’da da 7 gözaltının olması sanırım 'yaman çelişki' bu olsa dedirten bir olaydı...
Nasıl olmasın ki?
Kadınlar, kadın dayanışması için, şiddete dur demek için sokaklardayken 6284 sayılı yasa gereği kendilerini korumalarını bekledikleri kolluk görevlileri tarafından gözaltına alınarak müdahale ile karşı karşıya kaldı. Ama sokaklara çıkan cesur kadınların mesajı netti; 'Boyun eğmeyeceğiz!'… Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde, kadınlar her türlü baskıya karşın büyük bir kararlılıkla ‘dayanışma ve mücadele’ vurgusu yaptı.
Sahi neydi 25 Kasım?
1960 yılında, Mirabal kardeşler olarak bilinen, Patria, Minerva ve María Teresa’nın demokrasi mücadelesi verirken katledilmesi anısına bir mücadele gününe dönüşmüş ve kadınların uğradığı her türlü şiddetle mücadele günüydü.
Peki, o zaman sormak boynumuzun borcu, kadınların şiddete karşı çıktığı eylemin hangi unsuru polis müdahalesini gerektirdi?
Herhangi bir şiddet unsuru içermeyen yalnızca şiddete karşı bir araya gelmiş kadınlara hangi gerekçe ile izin verilmedi?
Ne zamandır toplanma ve yürüyüşleri izine bağlayan zihniyete geçiş yaptık?
Bildirim usulünün geçerli olduğu açık bir şekilde ortada iken yasaya aykırı izin sistemini hangi hukuki dayanak ile açıklayacağız?
17 Mayıs 1987 yılında düzenlenen Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya Yürüyüşü dahi, 1980 darbesi sonrası izin verilen ilk yürüyüş iken şu an nasıl bir durumdayız ki kadınlar şiddete karşı açıklama yapmak isterken gözaltına alınıyorlar?
Ben bir avukat olarak bu sorulara cevap bulamıyorum.
Anıt Sayaç verilerine göre 2022 yılında erkek şiddeti, 351 kadını yaşamdan kopardı. Bu sayıya erkek şiddetinden şans eseri ölmeden kurtulan kadınlar dâhil değil.
Günde kaç kadının şiddet görmesi sebebi ile hastaneye başvurduğunu, kaçının hastaneye bile gitmeye korktuğunu bilmiyoruz. Bilmemiz mümkün de değil.
Kadınları erkek şiddetinden koruduğu söylenen 6284 sayılı kanun kadınları korumakta yetersiz kalıyor!
Kadınlar her gün ölüm ile burun buruna!
Kadınları korumasını beklememiz gereken kolluk görevlileri şiddet faillerine değil, şiddete karşı bir araya gelen kadınlara müdahale ediyor. Bu çelişkiyi dünyanın hiçbir yerinde açıklamak mümkün değil.
Tüm müdahalelere rağmen bu mücadelenin bitmeyeceğini bilmenin umudu ile daha gür bir sesle haykırıyorum “DAYAĞIN ÇIKTIĞI CENNETİ İSTEMİYORUZ!”