Av. Tutku Sena Sönmez Kıraç'ın yazısı…
“İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddete karşı devletlerin yükümlülüklerini düzenlemektedir.
İlgili sözleşme 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmıştır. İlgili sözleşme hükümlerine dair devletlerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri bağımsız uzmanlar grubundan oluşan GREVIO tarafından takip edilmektedir.
Türkiye ilgili sözleşmeyi 11.05.2011 tarihinde imzalamış olup, 14.03.2012 tarihinde onaylamış ve 01.08.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye sözleşmeden 01.07.2021 tarihinde çekildiğini açıklamışsa da ilgili çekilmenin hukuken geçersizdir.
Ancak bugün çekilmenin hukuki mahiyetinden öte, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili bilgi kirliliği ve Türk kadınları için anlam ve öneminden bahsedeceğim.
İstanbul Sözleşmesi ile ilgili en sık kullanılan kötüleme cümlesi ile başlayalım. İstanbul Sözleşmesi yuva mı yıkıyor?
İstanbul sözleşmesi kadınları boşanmaya sevk eden veya boşanma güzellemesi yapan bir sözleşme değil. Zaten böyle bir uluslararası sözleşme olabileceğine insanların nasıl inanabildiğine halen anlam veremiyorum.
İstanbul sözleşmesi yalnızca şiddet gören kadınların şiddet gördükleri eşleri, aile bireyleri veyahut üçüncü kişilere karşı korunabilmelerini amaçlayan bir sözleşme.
Peki İstanbul Sözleşmesi neden önemli?
Pınar Gültekin’in katili ve işbirlikçilerinin hak ettikleri cezayı alması için, şiddet gören kadınların öldürülmesini önleyebilmek ve şiddeti durdurabilmek için, KADINLARIN ÖLDÜRÜLMESİNİ önlemek için önemli.
Kadına karşı şiddet konusunda rekordan rekora koşan güzide ülkemizde İstanbul Sözleşmesi kadınların en büyük sığınağıdır.
Dün Pınar Gültekin dosyasında çıkan karar herkesin yüreğini dağladı. Yakılarak öldürülen Pınar’ın katiline haksız tahrik indirimi uygulandı. İşte tam olarak kadın cinayeti dosyaları etkin bir şekilde soruşturulsun, katiller için ipe sapa gelmez bahanelerle indirim uygulanmasın diye önemli İstanbul Sözleşmesi.
İstanbul Sözleşmesi şayet bir yuvayı yıkıyorsa, o yuvada şiddet vardır.
Türkiye’nin her yerinden kadınlar yine haftalardır olduğu gibi 23 Haziran’da da Danıştay’da İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmak için orada olacak. Umarım bu yanlıştan dönülür ve kadınları ulusal ve uluslararası alanda koruyan sözleşmeden vazgeçilmez.
