‘Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!’ sözü yoğun ilgi görüyor. Cumhuriyet'in ilanının 98. yıl dönümüne sayılı saatler kaldı. 1925 yılında çıkarılan bir kanunla Cumhuriyet'in ilanı günü yeni Türk Devleti'nin bayramı ilan edilmiştir. Atatürk’ün cumhuriyet ile ilgili söylediği Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!’ sözünün hikayesi 1923 yılında dayanıyor. Peki, Atatürk ‘Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!’ sözünü nerede söyledi?
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için geri sayım başladı. Her sene bayram coşkusunu yaşayan vatandaşlar Atatürk’ün 29 Ekim sözlerini merak ediyorlar. Bu sözler arasında, ‘Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!’ de yer alıyor. Mustafa Kemal Atatürk, İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşadıklarını Nutuk’ta anlattı. İşte Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!’ sözünün hikayesi...
‘EFENDİLER, YARIN CUMHURİYET’İ İLAN EDECEĞİZ’ SÖZÜNÜN HİKAYESİ
Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Çankaya Köşkü'nde arkadaşları için Latife Hanım'a bir sofra hazırlattı.
İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşananları Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta şöyle anlattı:
"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa, Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'Bir Uğurlama ve Bir Karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek sırasında: 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.
Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyet'in ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."
Mustafa Kemal Paşa o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.
"Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla Cumhuriyet'in ilanı kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanı "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ve alkışlarla karşılandı.
Böylece yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oldu. Cumhuriyet'in ilanı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi de artık devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini buldu.
Ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, yaptığı konuşmasını, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi.
Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi ve devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi.
Buna göre, cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, Meclis Hükümeti Sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu.
1925'TEN BU YANA "MİLLİ BAYRAM" OLARAK KUTLANMAYA BAŞLANDI
İlk hükümeti kurmakla İsmet İnönü görevlendirilirken, Fethi Okyar da TBMM Başkanlığı'na seçildi.Türk halkı, 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günü Cumhuriyet'in ilanını kutladı. 26 Ekim 1924'te yayımlanan kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atışı ve düzenlenecek etkinliklerle kutlanmasına karar verildi.
Karar doğrultusunda 29 Ekim 1924'teki etkinlikler, kutlamaların başlangıcı oldu.
Hariciye Vekaleti, 2 Şubat 1925'te bir kanun teklifiyle 29 Ekim'in bayram olmasını önerdi. Teklif, Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara bağlandı.
TBMM'de teklifin 19 Nisan'da kabul edilmesiyle 29 Ekim, 1925 yılından bu yana "Milli Bayram" olarak kutlanmaya başlandı.