CHP'nin 22. Olağanüstü Kurultayı... Özgür Özel: "Bu iktidar Trump'tan icazet almış, Erdoğan da onun adamı!"

CHP'nin 22. Olağanüstü Kurultayı... Özgür Özel:
A- A+

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasi güvence olarak nitelendirilen 22. Olağanüstü Kurultayı’nda yaptığı konuşmada, CHP’ye darbe yapılmak istendiğini söyledi, Cumhurbaşkanı Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “demokrasiden sapmakla” suçladı. “Erdoğan Kendisine güvenemedi, partisine güvenemedi, AK Parti Yargı Kolları'nı kurdu” diyerek CHP’ye yönelik operasyonlara işaret eden Özel, “Bu darbe bugünün iktidarı tarafından bir sonraki iktidara yapılan darbedir, Trump yönetiminden icazet almış bir darbedir” ifadelerini kullandı. Erdoğan'ı "millet merkezli değil Trump merkezli siyaset" yapmakla suçlayan Özel, "Kim Trump'ın oğlu ile gizli gizli iş tutmaktadır? Buradan milletimize ilan ederim ki Cumhuriyet Halk Partililer milletin adamı, milletin evladı,  milletin çocuklarıdır. Tayyip Erdoğan Trump'ın adamıdır, Trump'ın ekibidir" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın "Ankara merkezli siyaset" çağrılarını da hatırlatan Özel, "Aba altından sopa gösterip yargı kollarıyla CHP’nin siyasetini dizayn etmeye çalışıyor. Ama bir tek şeyi unutuyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de ‘İstanbul’da kal, Anadolu’ya geçme. İstanbul merkezli, padişah merkezli siyaset yap’ demişler, o boynuna idam fermanını asıp Samsun’a çıkmış, bu memleketi kurtarmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanlarına ve mücadelesine sınır çizilemez, çerçeve çizilemez. Cumhuriyet Halk Partisi siyasetini milletle yapar, millet merkezlidir, Anadolu merkezlidir, Rumeli merkezlidir. Bu milletin kalbinde siyaset yapar" diye konuştu.

Özel, konuşmasında 'müjdem var' çıkışı yaparak, "Son 10 günde 5 ulusal anket yayınlandı. CHP 2 farkla önde diyenler 5'e çıkardı, 5 diyenler 7'ye çıkardı" dedi.

CHP'nin 22. Olağanüstü Kurultayı "Darbeye ve Kayyuma Hayır" sloganıyla Ankara'da yapıldı. CHP lideri Özgür Özel salona CHP'nin eski genel başkanları Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile geldi. Ayrıca Muharrem İnce ile ABB Başkanı Mansur Yavaş da Özel'in hemen yanında yer aldı.

Davet edilmesine rağmen eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gelmedi. CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyım olarak atanan ve partiden ihraç edilen Gürsel Tekin ise davet edilmedi.

Özel, seçim öncesi partililere seslendi. Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Hoş geldiniz arkadaşlarım, hoş geldiniz yoldaşlarım... 6 ok ile Ay Yıldızlı bayrağımızı göndere çekenlere, partisine ve ülkesine sahip çıkanlara, cesur neferler hoş geldiniz. Darbecilere karşı CHP'nin ne demek olduğunu göstermek için buradayız.  5 ay sonra yeniden bir aradayız. Bir demokrasinin utancının ortasındayız. Yeniden kenetlenmek için buradayız.  Hepinize ayrı ayrı duyduğum minnetle selamlıyorum.  Bütün tutuklu belediye başkanlarımıza selam olsun. Aslan sosyal demokratlar, milliyetçi demokratlara, muhafazakar demokratlara, Kürt demokratlara selam olsun. Filistinli mazlumlara selam olsun.

Biraz daha ustalaştık taşı kırmakta, dostu düşmanı ayırmakta. Bir tehdidi bertaraf etmek için noterlere koşup imza veren delegelerimize şunu söylemek isterim: Bir mücadele için, büyük bir haksızlığa direnmek ve tekrar kilitlenmek için buradayız, hoş geldiniz. Hukuksuzca zindanda tutulan belediye başkanlarımıza selam olsun. Toprağa verdiğimiz Ferdi Zeyrek'e, bundan 60 gün önce toprağa verdiğimiz nezaketi, parti tarihini ve geleceğe umutla bakmayı öğreten Altan Öymen'e Allah'tan rahmet diliyorum.

"İktidar partisi ilk kez kaybedince yaptıklarıyla demokrasi sınavından geçemediklerini gösterdi"

Ebedi cumhurbaşkanlığı teklif edildiğinde 'Bu teklifte bulunanlar çok oldu ama benim gayem ebedi cumhurbaşkanlığı değil millet hakimiyetinin ebedileşmesidir' diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisidir. Bu parti 1950'de milletin isteği üzerine iktidarı Demokrat Parti'ye devrettiğinde bu benim yenilgimdir ama hakın zaferidir diyen İsmet  İnönü'nün partisidir. Cumhuriyet'ten başka bir şeye inanmadık. Yeri geldi 47 yıl iktidar yüzü görmedik ama asla millete küsmedik. Demokrasilerde aslolan milletin kararına saygı duymaktır. Partimiz 47 yıl sonra birinci parti oldu, AKP ilk kez yenildi ve o gün bize inanan vatandaşlarımız için hizmete koyulduk. Seçim akşamı taşkın gösteriler yapmamaya, diğer taraftaki kaybetmiş adayı, ailesini, çocuklarını düşünmeye ve kimseyi o gece kaybetmiş hissettirmemeye örgütümüzü davet ettik. Seçimin galibi bizdik; 'kaybedeni yoktur' dedik. Bu bir zafer değil geleceğe doğru bize verilmiş bir görevdir dedik. Belediye başkanlarımızın cebindeki anahtar şehrin altın anahtarı değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin anahtarıdır. Kıymetini bilin, öyle çalışın dedik. Demokrasi sınavı kazanınca değil kaybedince verilir. İktidar partisi ilk kez kaybedince yaptıklarıyla demokrasi sınavından geçemediklerini gösterdi. Demokratlardan değil demokrasiyi kullananlardan olduklarını gösterdiler.

"Yıllarca ağır saldırılara uğramış bir parti olarak demokrasiden başka bir yola inanmadık"

Bu parti dünyanın koşullarına göre değişen yenilenen 1972’de sosyal demokrasiyi iktidara taşıyan kadroların ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen diyen Bülent Ecevit’in, Karaoğlan’ın, partisidir. Partimiz bugüne kadar demokrasi yolunda çok bedeller ödedi, kapatıldı, mallarına el kondu, genel başkanlarımız tutuklandı, hapse atıldı ancak ne olursa olsun hiçbir zaman demokrasiden sapmadı ve milletin iradesi üzerinde bir iradeyi kabul etmedi. Darbelerin hedefi oldu ama hiçbir zaman yanında durmadı. Yıllarca ağır saldırılara uğramış bir parti olarak demokrasiden başka bir yola inanmadık, bundan sonra da böyle bir yola tenezzül etmeyiz.

"Erdoğan, partisine güvenemedi"

Yaptırdığımız araştırmalarda anketlerde belediye başkanlarımızın %38 oyla iktidara gelmiş olan birinci parti olmuş olan partimizin oyları %50‘lerin üzerine belediye başkanlarımıza Türkiye’deki ortalama memnuniyet %58’in üzerine çıktı. Demokrasi sınavı kazanıldığında değil kaybedildiğinde verilen bir sınavdır. Ne kadar demokrat olduğuna bir partinin, bir kişinin galip geldiğinde değil mağlup olduğunda nasıl davrandığına bakarak karar verilir. İktidar partisi ilk kez kaybettiği seçimden sonra yaptıklarıyla kaybetmenin sınavından geçemediğini aslında demokrat değil demokrasiye inanmış değil sadece demokrasiyi kullananlardan oluştuğunu tüm millete gösterdi. Bizim 47 yıl boyunca demokrasiye duyduğumuz saygıyı cumhurbaşkanlığı seçimin takvimine 47 ay varken gösterebilmek yerine 47 gün bile sabredemediler. Belediyeler ile bizimle hizmette yarışamadılar. Partileri de siyaset üretip bizimle rekabet edemedi. Sayın Erdoğan kendisine güvenemedi, partisine güvenemedi, ana akademisi gençlik kollarına ve kadın kollarına güvenmedi. Onların seçim kazanabileceğine, umudu örgütleyeceklerine inanamadı. Peki ne yaptı? Demokrasiden saptı. Hiçbir partide olmayan yeni bir kolu AK Parti yargı kollarını kurdu. AKP'li bir bakan yardımcısını yargı kolları başkanı olarak İstanbul’a atadı. Bu yapı marifetiyle karanlık bir süreci hep birlikte yaşamaya başladık. 30 Ekim'de Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla başlayan süreçte bu saldırılara karşı ya teslim olacaktık ya da direnecektik. Biz teslim olmadık, sizlerle birlikte ayağa kalktık ve mücadeleye başladık. Meydan okuduk, 'bu bir savaş ilanıdır' dedik. 'Savaş ilan edilmiş bir yapı ne yaparsa biz de onu yapacağız, mücadele edeceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve teslim olmayacağız' dedik. Erken seçim istedik, cumhurbaşkanı adayımız 23 Mart’ta ön seçimle belirleyeceğimizi partimizin yetkili kurullarındaki görüşmeler ve kararlar sonucunda ilan ettik. Buna karşı karşımızdaki karanlık yapı planladığı, tasarladığı darbe girişiminin takvimini öne aldı. Ekrem başkanımızın ön seçim adaylığını açıkladığı gün diplomasını iptal etmek için mahkemeye başvurdular. Bundan günler sonra 19 Mart günü yani 23 Mart’taki ön seçimimize dört gün kala Ekrem başkanımızın diplomasını iftar sofrasında iptal edip bir sahur vakti harekete geçerek evine saldırarak Türkiye siyasi tarihinde görülmemiş bir şekilde kendisine gözaltı yaptılar.

"Tayyip Erdoğan Trump'ın adamıdır, Trump'ın ekibidir"

Darbeler her zaman tank ile tüfek ile yapılmaz. Bu darbe selefi niyetleri olanların ve ailelerinden halef arayanların demokratik yollarla gelebilecek haleflerine yaptığı bir darbedir. Tüm darbeler doğası gereği iktidara yapılır. Bu darbe bugünün iktidarı tarafından bir sonraki iktidara yapılan darbedir. Trump yönetiminden icazet almış bir darbedir. Ne diyorlardı? 'İmamoğlu dış güçlerin adamıdır'. Soruyorum bugün, Trump kimin yanındadır? Trump kimin gelmesini istemektedir? Kim Trump'ın oğlu ile gizli gizli iş tutmaktadır? Buradan milletimize ilan ederim ki Cumhuriyet Halk Partililer milletin adamı, milletin evladı,  milletin çocuklarıdır. Tayyip Erdoğan Trump'ın adamıdır, Trump'ın ekibidir.

"Ahlaki üstünlük bizdedir, psikolojik üstünlük bizdedir, çoğunluk enerjisi bizdedir"

Ekrem Başkanımız 186 gündür, belediye başkanlarımızın kimi 326 gündür kimi daha az sürelerde tutuklu. Ortada iddianame yok. Delil yok. İddialar var, aksi söylendiğinde arkasında durabilen yok. İlk gün belki Türkiye basın tarihinin en büyük kampanyasıyla, ‘560 milyarlık bir yolsuzluk operasyonu’ diye sabahleyin bülten yayınlayanlar, İBB’nin altı yıllık bütçesinin yüzde 72 personele ödenir, elektriğiyle, suyuyla, asfaltıyla, mazotuyla, bütün yatırımlarıyla ilgili bütün çabalarıyla 490 milyar lira olduğunu duyunca bir daha ağzına bu lafı almadılar. Bu salondaki insanlara İBB’den bin 300 tane cep telefonu dağıtıldığını söylediler. ‘Bir tanesini ispat edin istifa ederiz’ dedik. Arkasında duramadılar. Ekrem İmamoğlu’nun lüks araçlarını görüntülediler, MHP’li milletvekilinin çıkınca tekzip bile yayınlamadılar. Küçücük özür bile dilemediler. Her gün bir başka iftirayı, biz çürütmekten onlar atmaktan geri durmadılar. Bundan 186 gün önce Tayyip Erdoğan ‘Göreceksiniz, bir ay olmadan birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ailelerinin bile gözünün içine bakamayacaklar. İnsan içine çıkamayacaklar’ demişti. Buradan Erdoğan’a soruyorum: 186 gün geçti, biz buradayız. Beraberiz. Yüz yüzeyiz. Göz gözeyiz. Gönül gönüleyiz. Peki, dananın kuyruğu nerede? Turpun büyüğü nerede? Ahtapotun kolları nerede? Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: İnsan içine çıkamayacaktık. 186 gündür Türkiye’nin dört bir yanında ve İstanbul’un dört bir yanında 55 eylem yaptık. 55 eyleme fiilen katılanların sayısı 10 milyonu aştı. Biz milletin içindeyiz, milletin arasındayız. Siz neredesiniz? Tarih önünde kayda geçiririm ki, bu süreçte kim haklıysa, kim ahlaklıysa millet onun arkasında durur, duruyor, duracaktır. Ahlaki üstünlük bizdedir, psikolojik üstünlük bizdedir, çoğunluk enerjisi bizdedir. Cumhuriyet Halk Partisisi’ndedir.

''En düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu, bugün sadece iki çeyrek altın alabilmektedir''

Karşımızda yaşlanan, yorulan, kibirden gözü dönen, 23 yıl boyunca bu ülkeye iyi gelmeyen iktidar var. Ne kadına iyi geldiler, ne çocuğa. Ne işsizliğe, ne enflasyona. Ne ormanlara, ne ormandaki canlara, ne sokaktaki canlara. Hiç kimseye, hiçbirimize iyi gelmediler. Arkasında milletin desteği kalmayınca demokrasi treninden indiler. Seçilmiş otokratlıktan, seçimsiz diktatörlüğe heves ettiler. Kurulan düzen; milletin düzeni değil, AK Parti’nin kara düzenidir. Bu düzen, bir kişi ve onun besledikleri rahat etsin diye kurulmuştur. Bu kara düzende refah yok, Avrupa’nın en yoksul ülkesiyiz. Bu kara düzende gelir adaleti yok, enflasyonda Avrupa birincisiyiz. Bu kara düzende vergi adaleti yok, verginin yüzde 89’unu alt ve orta gelir grubu ödüyor yüzde 11’i sadece zenginlerden alınıyor. AK Parti’den önce en düşük emekli maaşı, bunu her fırsatta ben söylüyorum. Her fırsatta tepki gösteriyor. ‘Eline almış bir hesap makinesi memleket memleket geziyor, sarraf sarraf dolaşıyor altın hesabı yapıyor. Altın hesabını bırak, şuna cevap ver’ diyor. Altın hesabını bırakmıyoruz. Bu memlekette her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Siz 81 ilden 973 ilçeden gelen delegelerimiz, bu hesabı bıkmadan emeklilere hatırlatın. AK Parti geldiğinde en düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu, bugün sadece iki çeyrek altın alabilmektedir. Asgari ücret AK Parti gelmeden önce yedi çeyrek altın alıyordu, bugün 2,5 çeyrek altın alabilmektedir. En düşük memur maaşı 14,5 çeyrek altından 5,5 çeyrek altına düşmüştür. Öğrencilere verilen burun kıvırdığı, ‘Şu kadarcık’ dediği kredi, 1,5 çeyrek altın alıyordu, KYK kredisi. Bugün gram altının yarısını alabilmektedir. Ve her hesap şaşar, çeyrek altın hesabı şaşmaz. Erdoğan’ın rahatsızlığı boşuna değildir. Bunu ev ev, kapı kapı, hane hane, kahve kahve anlatmak örgütümüzün en önemli görevidir.

"19 Mart darbesi için harcanan para tam 160 milyar dolar"

Ben meydanlarda ‘Erdoğan fakir sevmez’ diyorum. Meydanlar doğruluyor. Soruyorum 88 bin liranın üzerinde maaş alan, meydanlarda tek tük ya çıkıyor ve çıkmıyor. Biri çıkarsa bütün meydan dönüp kimmiş diye ona bakıyor. 19 Mart darbesi için harcanan para tam 160 milyar dolar. Bugün 88 bin liranın altındaki her hane geliri o haneyi yoksul yapıyor. Oysa 19 Mart’a harcadığı parayla çiftçiye bir yılda ödenen desteğin 100 katını harcadılar. Yanlış duymadınız, çiftçilere ödenen desteğin 100 katı 19 Mart darbesine gitti. Asgari ücret ücreti 30 bin lira yapmak için önerdiğimiz ve yükü işverenin sırtından alacak destekleme için gerekli paranın 120 katını 19 Mart darbesinde harcadılar. Emekliye verilen zammın 150 katını, emekli maaşını asgari ücrete denk yapmak için gerekli farkın 110 katını harcadılar. Gelelim zenginler için yaptıklarına. Matrahsız 40 haramiler var biliyorsunuz. Hiç vergi falan vermezler. Yetmez, Erdoğan bu bütçede onların 700 milyar liralık da ödemeleri gereken vergilerinden vazgeçti. Kim adına? Güya kendi adına ama hepimizin adına. Kur Korumalı Mevduata tam 2,5 trilyon lira harcadılar. Bu yılın ilk sekiz ayında 1,5 trilyon lira faize ödediler. Bu para millete harcansaydı memlekette ne yoksul kalırdı ne de gariban kalırdı. İşte milletin hakim düzeni değil, AK Parti’nin kara düzeni budur.

"İl Başkanlığımıza kayyım atandığında borsa yüzde 6 düştü"

Bütün dünya bilir ki adalet ve demokrasi birleşirse refah gelir. Hukuksuzluk ve otokrasi birleşirse yoksulluk. Cennet gibi bu güzel ülkenin tek eksiği adalet ve demokrasidir. Nasıl olduğunu hep konuştuk, hep birlikte görelim. 19 Mart’ta darbe girişimi oldu. Borsa yüzde 9 düştü, 30 Haziran’da ilk kurultay davası vardı, ertelendi borsa yüzde 5,5 bir anda yukarıya gitti. 2 Eylül‘e gelirken yüzde 6 düşecek ama, aradaki yüzde 3’e varan sert düşüş; Adıyaman, Adana, Antalya Belediyelerine yapılan operasyon günüdür. 2 Eylül’de İstanbul İl Başkanlığımıza kayyım atandığında borsa yüzde 6 düştü. 15 Eylül’de birileri genel merkezimize kayyım, burada ayrılık, kaos, kavga bekliyordu. Bu gerçekleşmeyince borsa yüzde 6 yukarıya doğru gitti. Demokrasiden kopanlar, milletin ekmeğiyle oynuyorlar. Demokrasiden uzaklaşmanın da yakınlaşmanın da sonuçları bu kadar net. Ve aşağı giden oklarla birlikte biz bu bir avuç insanın ihtirasını, yukarı giden oklarla biz bu memleketin geleceğine duyulan güvenin kime dair olduğunu çok net şekilde görüyoruz.

"Tüm siyasi partileri Eyüpsultan‘da Filistin Büyükelçiliği’nin önünde dayanışmaya davet ediyoruz"

AK Parti Türkiye’ye iyi gelmedi. Dış politikamıza da iyi gelmedi. Örneğin Filistin meselesi. 8 Ekim 2023’ten beri Gazze’de katliam var. Ama Netanyahu ile laf dalaşından öteye gitmeyen bir Erdoğan var. Hatta Netanyahu ile kavga ederek, Erdoğan burada kendi gücünü pekiştirmeye, Netanyahu da Erdoğan’la kavga ederek orada kendi pozisyonunu güçlendirmeye gayret ediyorlar. Bugün Filistin’deki katliamların baş destekçisi maalesef Trump yönetimi. Nethanyahu’ya savaş kahramanı diyen Trump’tır. ‘Gazze’yi boşaltacağım, oraya oteller, kumarhaneler yapacağım’ diye aklımızla alay eden Trump’tır. Niyetinin Gazze’nin önündeki zengin hidrokarbon yatakları olduğunu bilmeyen yoktur. Ve Türkiye’nin bu planda bir menfaati değil, aslında Kıbrıs açısından çok büyük riskleri vardır. İşte İsrail, arkasındaki bu güçle Gazze’ye yeni saldırılar başlattı. Kendisine ‘küresel lider’ dedirten Erdoğan, Trump’a karşı çıt çıkarmadı, çıkarmıyor. Şimdi Filistin bu haldeyken, Trump’‘tan randevu alabilmek için oğlu Junior Trump ile Dolmabahçe’de gizli bir görüşme yaptı. Kayıtlara sokmadan, milletten gizleyerek. Bunu deşifre ettik, ilan ettik. Sustular, inkar edemediler. Ama Amerikalı kaynaklar doğrulayınca kabul etmek durumunda kaldılar. Dahası var. ‘Babanıza söyleyin, bize randevu verirse 300 Boeing alacağız, F-16 satın almayı konuşacağız’ diye Trump’ın oğluyla ve görüşmeyi ayarlayan, parası ödenen lobi şirketleri marifeti ile Amerika’ya mesajlar yolladılar. Bu açıklamadan sonra yine sessiz kaldılar ama saatler sonra Trump doğruladı. Hem de ağzını doldura doldura ‘Erdoğan gelecek Boeing’i konuşacağız, ticaret konuşacağız’ dedi. Biz Erdoğan’ın Trump’a Boeing gündemi ile değil, elbette o gündemin günü gelir. F-16 talebimiz de doğrudur, parasını ödediğimiz F-35’leri almak da anamızın ak sütü gibi helaldir. Bu ülkeye Eurofighter’lar verilmediğinde, Alman sözcü doğrulayana kadar yarım ağızla hatta inkar ediyorlardı. Ekrem Başkan bulunduğu hücresinden, ben Alman Şansölye Yardımcısına, Savunma Bakanı’na, yüz yüze ve her fırsatta Eurofighter’ların Türkiye’ye verilmesini söylemiştik. Kimse F-16, F-35, Boeing gündemine sığınıp esas konuşulacak gündemi ıskalamasın. Trump'ın yanına gidilecekse karşısına geçilecekse, karşısına dikilinecek. Filistin meselesi konusunda ağız dolusu açık açık konuşulacak. Filistin’in bu ülkenin milli meselesi olduğu ve kırmızı çizgisi olduğu Trump’a haykırılacak. Bu yüzden Erdoğan’ın bu lobi şirketleri üzerinde Boeing vaatli ki ardından Boeing'in hisse senetlerine de etki edebilecek şekilde Bloomberg tarafından gelecek hafta Boeing 250’nin üzerinde sipariş alabilir haberi de geçildi. Yani görüşmenin kesinleşmesi Boeing’in siparişlerin kesinleşmesi anlamına geliyor. Bu gündemle perşembe günü Amerika’da yapılacak görüşmeden önce çarşamba günü akşam yapacağımız 56'ncı mitingimizde parti bayrakları yerine hep taşıdığımız Türk bayraklarının yanına Filistin bayraklarımızı alarak, tüm partimizi, tüm partilileri Filistin ile dayanışan herkesi, tüm siyasi partileri Eyüpsultan‘da Filistin Büyükelçiliği’nin önünde dayanışmaya davet ediyoruz. Gün geliyor Erdoğan diyor ki 'Benim Filistin hassasiyetimi kimse sorgulayamaz'. Artık olmayan bir şeyi sorgulama niyetimizin olmadığını öğrenmek durumunda. Kendisinin bir Filistin hassasiyeti değil, iktidarı sürdürmek için bir Trump’a mecburiyeti var. Bunun farkındayız. Oyları düşüyor. Millete sığınmak yerine Trump'a sığınıyor.

''Cumhuriyet Halk Partisi merkez siyasetini milletle yapar''

Millet merkezli değil Trump merkezli siyaset yapıyor. Bizim milletin içinde, Anadolu’da ve İstanbul’da haftada iki kez yaptığımız buluşmaları, mitingleri, eylemleri kendisi açısından rahatsızlık verici buluyor. Bizi Ankara’da siyaset yapmaya, siyasetimize bir çerçeve çizmeye, onun içinde kalmaya davet ediyor. Aba altından sopa gösterip yargı kollarıyla CHP’nin siyasetini dizayn etmeye çalışıyor. Ama bir tek şeyi unutuyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de ‘İstanbul’da kal, Anadolu’ya geçme. İstanbul merkezli, padişah merkezli siyaset yap’ demişler, o boynuna idam fermanını asıp Samsun’a çıkmış, bu memleketi kurtarmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanlarına ve mücadelesine sınır çizilemez, çerçeve çizilemez. Cumhuriyet Halk Partisi siyasetini milletle yapar, millet merkezlidir, Anadolu merkezlidir, Rumeli merkezlidir. Bu milletin kalbinde siyaset yapar.''

"Artık sandıksız bir Türkiye istiyorlar. Safları daha da sık tutmalı, iyi olmak yeterli değildir. Cesur olmak gerekiyor"

İktidarın husumeti CHP'ye değil, iktidardan gitme düşüncesidir. Türkiye'de tehdit altında kalan şey artık eşit yurttaşlıktır. Artık seçimsiz, sandıksız bir Türkiye istiyorlar. Safları daha da sık tutmalı, iyi olmak yeterli değildir. Cesur olmak gerekiyor. Bu salona bir teşekkürüm, bir de müjdem var. Geçen yıl büyük bir mutabakatla, 81 il başkanımızın katılımıyla tüzüğümüzü yaptık. Her yıl 4-9 Eylül haftasını kuruluş haftası diye kutlamak için koyduk. Bu sene 4-9 Eylül'de il binamıza AKP saldırırken, yöneticilerimiz Zoom'la bağlanarak programımızı hazırladık. Türkiye'yi nasıl yöneteceğimizi hazırladık. 4 ana başlıkla anlatacağız. CHP'nin iktidar programı olacak.

"Partinize sahip çıkın, CHP'yi iktidara taşıyın"

'Şikayet eden de edilen de CHP'li diyorlar...' Şikayet eden CHP'li değil, bir şekilde aparatları buldular, ellerindeki yargı koluyla operasyon yaptılar. Saldırıya karşı CHP bütündür, karşı tarafta bir avuç yargının kollarında olanlar vardır.  Bu partiyi birbirine düşürmeye çağırdılar, sinir uçlarıyla oynadılar. Bu salondakiler bir buçuk gün içinde imza verdiler. Hep birlikte direniyoruz. Hesapları boşa çıkardınız, teşekkür ediyorum.

Blok liste

Bu seçimi blok listeyle yapmak istiyoruz. Önümüzdeki olağan kurultayda anahtar listeden taviz vermeyeceğiz. Bir müjdem var demiştim. Son 10 günde 5 ulusal anket yayınlandı. CHP 2 farkla önde diyenler 5'e çıkardı, 5 diyenler 7'ye çıkardı. Var mısınız bu yürüyüşü sürdürmeye, kalkın ayağa millet ayaktadır. Edirne de Artvin de Konya da ayaktadır. Partinize sahip çıkın, CHP'yi iktidara taşıyın."

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •