Uzman Psikolog Esra Tanrıverdi yazdı…
Değerli okurlar,
“Hepimiz O Vagonun İçindeyiz: Bir Sosyal Medya Tanıklığı Üzerinden Öfke ve Toplumsal Ruh Sağlığı Üzerine"
Gazeteci Fuat Kozluklu’nun sosyal medyada paylaştığı bir Marmaray olayına ilişkin tanıklığı, yalnızca bir toplu taşıma anısını değil, hepimizi ilgilendiren çok daha derin bir toplumsal tabloyu ortaya koyuyor. Yumruklu kavgaya dönüşen ve bir kişinin burnunun kırılmasıyla sonuçlanan bu olay, bireysel bir gerilimden çok daha fazlasını anlatıyor.
Kapının kenarında duran genç bir kadına, iki çocuğuyla vagona binmek isteyen bir adam sert şekilde çıkışıyor. Kadın özür diliyor, fakat adam dakikalarca söylenmeye devam ediyor. Genç kadın ağlamaya başlıyor. O sırada vagonda bulunan bazı yolcular dayanamayıp müdahale ediyor. Sonrası fiziksel şiddet… Yumruklar, kan ve şok içinde kalan bir vagon dolusu insan…

Bir psikolog olarak bu olayı okurken, sadece fiziksel şiddeti değil, ruhsal sağlığımızdaki sessiz çöküşü de görmemek mümkün değil. Bu, yalnızca bir kadının ağlaması ya da bir adamın burnunun kırılması değil. Bu, toplumsal olarak bastırılmış öfkemizin, empati yoksunluğumuzun ve duygusal ifademizdeki bozulmanın bir dışavurumudur.
Toplu taşıma araçları artık sadece yolculuk alanı değil; bastırılmış duyguların, çözülememiş stresin, ifade edilemeyen sıkışmışlığın patlama sahnesine dönüşüyor. Oysa bir özürle bitebilecek basit bir gerilim, neden dakikalarca süren bir psikolojik savaşa ve ardından fiziki şiddete dönüşsün?
Çünkü duygularımızla ne yapacağımızı bilmiyoruz. Çünkü öfkeyi bastırıyoruz, biriktiriyoruz, yönlendiremiyoruz. Ve çünkü hiçbirimiz kendimizi gerçek anlamda dinlemiyoruz.
Bu olayın tarafları değil yalnızca mağdur ya da fail. Bu olayın tarafı, duygusal eğitimi eksik bırakılmış tüm bir toplumdur. Öfkeyle yoğrulmuş, ama öfkesini nereye koyacağını bilmeyen bir toplumun küçük bir yansımasıydı o Marmaray vagonu.
Hepimiz o vagondayız.
Kimimiz sessiz, kimimiz seyirci, kimimiz gergin, kimimiz öfkeli. Ama hepimiz o kırılgan ruh halinin içinde bir yerlerdeyiz.
Bu yüzden bu haber yalnızca bir olay haberi değildir. Bu bir çağrıdır. Okullarda, evlerde, medyada, iş yerlerinde öfke kontrolünü, empatiyi, duygusal farkındalığı konuşmamız gerekiyor. Ruh sağlığına yatırım yapmadığımız sürece, benzer hikâyeler yazılmaya devam edecek.
Ve ne yazık ki…
“Birbirimizi iyileştirmediğimiz sürece, her vagonda yeni bir yara açılacak.”