Halil Falyalı’nın finans müdürü olarak bilinen ve geçen haftalarda Hollanda’da öldürülen Cemil Önal’ın suikastına yakın tanık olan avukatı Bayram Bozkurt, 12 yaşından beri içinde olduğu FETÖ’yü anlattı. “Cemaat devletin yüzde 80'ini ele geçirmişti ve çok profesyonel çalışıyorlardı” diyen Bozkurt, “Ben kriptonun kriptosuydum” dedi. Ergenekon davasında tanık yapıldığınI, ifadelerinin hepsinin cemaat tarafından uydurulduğunu söyleyen Bozkurt, “Cemaatin en büyük derdi askeri yapılanmayı ele geçirmekti, Saldıray Berk çok tehlikeli görülüyordu” diye belirtti.
“Dönemin emniyet müdürü, terörle mücadele müdürü, hepsi cemaatin adamıydı” diyen Bozkurt, “Şu an kripto olan ve hâlâ başsavcılıklara devam eden arkadaşlar var” diye uyardı.
ABD’ye gittiğinde cemaatin CIA’nın kontrolü altında olduğunu gözleriyle gördüğünü ileri süren Bozkurt, 2016’daki darbe girişimi için 2015 yılında devlet yetkililerini uyardığını anlattı.

Bozkurt, Halk TV'den İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtladı.
“İllegal iş yaptıracaksa önce kucağına alır cemaat”
Bozkurt, "Cemaat devletin yüzde 80'ini ele geçirmişti ve çok profesyonel çalışıyorlardı. İllegal iş yaptıracaksa önce kucağına alır cemaat. Elindeki doneleri kucağına aldığı kişiye karşı kullanır. Dosyam vardı benim. Beni kucağına almış gibi bir şey oldu" diye konuştu.
“Ben kriptonun kriptosuydum”
“Ben o dönemde kripto, kriptonun kriptosuydum” diyen Bozkurt, cemaatin yapılanmasını şöyle anlattı:
“Devletin bir kadrosunda bulunuyorsa, örneğin 500 kaymakam varsa, 300’ü cemaat mensubuysa, 100’ünü ayırır. Der ki ‘Siz Alevisiniz, solcusunuz, ateistsiniz, kriptosunuz.’ Birimlerini, ailelerini ayırır. Diğerlerinden haberi olmaz çoğu zaman. Kriptoydum. Alevi olarak biliniyordum. Cemaat o yönümüzü biliyordu. ‘Buradan gireceksin’ diyordu.
Biliyorsunuz, ruhsat işi çok geniş bir olay. İçeceksin, sarhoş olmayacaksın; bilmem ne yapacaksın, zevk almayacaksın. Duruma göre her ruhsat verilebiliyor. Mesela seminere gittin, oruç tutmana gerek yok. Ortama gittin, içki içebilirsin.
“Muhteşem bir hipnoz var”
İnanır mısınız, muhteşem bir hipnoz var. O hipnozun içerisindeyken inandırılıyorsunuz. Sana ahireti, cenneti vaat ediyorlar. Manevi duygularınızı ellerine almışlar, İsmail Bey. Şu an diğer tarikatların yaptığı gibi, sana her şeyi yaptırıyorlar. Diyorlar ki ‘Abine itaat etmezsen hoca efendiye itaat etmemiş olursun. Hoca efendiye itaat etmezsen peygambere, peygambere etmezsen Allah’a…’ Buna inandırılmışsın. O kadar safmışım ki. Şu anki aklım olsa cemaatin yanından geçmezdim. Bunların ülkeye verdiği zararın haddi hesabı yok.”
“(Ergenekon) Beni tanık olmaya ikna ettiler”
Hakkında rüşvet iddiası ortaya atılınca İlhan Cihaner’in dosya açtığını ve kendisine istifa etmesi yönünde telkinde bulunduğunu söyleyen Bozkurt, şunları anlattı:
“Pes etmeyeceğimi söyledim. Cihaner'den aldılar dosyayı. Cemaat beni kucağına oturttu. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nden bakanlık bürokrasisine kadar hepsi cemaatin elindeydi. Kadir Özbek'in yanına gittim. ‘Sen merak etme, bir şey olmaz’ dedi. O süreçte cemaat benimle bağlantı kurdu. İşte, birileri dedi ki ‘Bu bir dava işi, İrtica ile Mücadele Eylem Planı uygulanıyordur.’ Uzun uzun konuştular. Beni tanık olmaya ikna ettiler. Bir de şu var: Ankara’da diyalogum iyiydi. Ergenekon sürecinde görevlendirme yapmışlardı.
“Cemaatin en büyük derdi askeri yapılanmayı ele geçirmekti, Saldıray Berk çok tehlikeli görülüyordu”
Cemaatin istediği, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın o bölgede uygulandığının ispatıydı. Tanık olmamızı istediler. Cihaner'in Gülen soruşturması üzerine tetiklendi. Orada amaç Saldıray Berk’ti. Cemaatin en büyük derdi, askeri yapılanmayı ele geçirmekti. Terfi zincirinde İlker Başbuğ'dan sonraki en önemli isim oydu, aday oydu. Yoksa Cihaner, Dursun Çiçek, MİT bölge başkanı; hepsi aperatifti cemaat için. Saldıray Berk, çok tehlikeli görülüyordu.”
“Dönemin emniyet müdürü, terörle mücadele müdürü, hepsi cemaatin adamıydı”
FETÖ’nün elinde özel hayatına ilişkin de dosya olduğunu söyleyen Bozkurt, verdiği ifadesinin dikte ile yazdırıldığını, kendisine ait olmayan ifadeler içerdiğini söyledi. İfadesinde bulunan gölde bulunan bomba, mühimmat ve benzeri iddiaların hepsinin cemaatin uydurması olduğunu anlatan Bozkurt, Cihaner’i tutuklatan Savcı Osman Şanal'ın cemaatçi olduğunu bildiğini söyledi. “Dönemin emniyet müdürü, terörle mücadele müdürü, hepsi cemaatin adamıydı” diyen Bozkurt, “O bölgenin kadrosu, MİT hariç, emniyet tam kadro cemaatin elindeydi” dedi.
“Şu an kripto olan ve hala başsavcılıklara devam eden arkadaşlar var”
“Meslekten atılmam cemaatin işidir. İstifa ettirildim” diyen Bozkurt, “Bakın, şu an kripto olan ve hala başsavcılıklara devam eden arkadaşlar var. Abiliğini yaptığım bir insan şu an büyük bir ilin başsavcısı, düşünün” diye ekledi.
“Cemaatin CIA’nın kontrolü altında olduğunu gözlerimle gördüm”
Bozkurt, “Cemaatin CIA’nın kontrolü altında olduğunu gözlerimle gördüm. Darbe planını da Amerika’dayken öğrendim” dedi ve şöyle anlattı:
“2015’in başında devletin ilgili kurumlarını darbeye karşı uyardım”
“2015’in başında Türkiye’ye döndüm. Döndükten sonra devletin ilgili kurumlarını uyardım. Başta Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu olmak üzere sekiz kez görüştüm. Dervişoğlu ve ekibine darbe planını bildirdim. Darbe sürecini ‘Şahin Grubu’ yürütüyordu. Bu grup cemaat içinde klik bir yapıydı. Darbenin bir yıl içinde olacağını, bu yapının planladığını belirttim.”
Röportajın tamamını okumak için tıklayın…