Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un şirketi ETS Tur’un Bolu’da felaketle sonuçlanan yangının yaşandığı Grand Kartal Otel hakkındaki puanına ve açıklamasına dikkat çeken T24 yazarı Umur Talu, “Otel yanmış… Çocuklar ölmüş… Turizm Bakanı’nın turizm şirketi hala oteli pazarlıyor” diyerek tepki gösterdi.
Türkiye’nin önemli kayak merkezlerinden Bolu Kartalkaya’da bulunan, geceliği 32 bin liraya kadar çıkan Grand Kartal Otel’de dün gece saat 03.30 sıralarında yangın çıktı. 12 katlı, dış cephesi ahşap kaplama olan otelde restoran bölümünde başladığı belirlenen yangında alevler hızla yayıldı. Yarıyıl tatili doluluk oranının yüzde 80-90 civarında olduğu belirtilen ve 238 kişinin konakladığı oteldeki yangında 76 kişi yaşamını yitirdi, 51 kişi ise yaralandı.
T24 yazarı Umur Talu ise yangın üzerine yaptığı açıklamalarla tepki çeken Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un şirketi ETS Tur hakkında dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
“Otel yanmış… Çocuklar ölmüş… Turizm Bakanı’nın turizm şirketi hala oteli pazarlıyor” diyerek tepkisini gösteren Umur Talu, “Çok iyi… Aile Oteli… 8,4 puan” şeklindeki ifadeler üzerinden AK Parti iktidarına yüklendi ve “Bu iktidarın ‘aile düşkünü’ babaları, anaları; cayır cayır yanan çocukların, ailelerin fotoğraflarına bir baksın çünkü bu yangın sönmez” eleştirisinde bulundu.
Umur Talu’nun ‘Otel yanmış… Çocuklar ölmüş… Bakan şirketi hâlâ orayı pazarlıyor!’ başlıklı yazısı şöyle:
Size de olmuştur belki. Tam gözlerini kapayacaksın, onca aileyi çoluk çocuk yok eden alevler ile çığlıklar sanki yanı başında.
Eski bir yazıma şöyle başlamışım: "Çocukları 12 yaşında 13 mermiyle vuran, 13’ünde işkence edip kuyuya atan, 14’ünde gazlayan, 15’inde meydanlarda yuhalatan, 16’sında okulundan çekip alan… 17’sinde işyerinde ‘kaza’ya kurban eden… 19’unda sopalarla döven bir devlete de ‘baştan aşağı şefkat ve merhamet… tepeden tırnağa adalet… safi demokratik hukuk devleti demeyeceğiz herhalde!"
Buna "yenidoğan ve hemen ölen bebekleri" çoktan eklemiştik; şimdi "devletin bakanın şirketinin yangından, onca ölümden sonra bile web sitesinde pazarlamaya devam ettiği otelde kül olan, boğulan çocuklar"ı da ekleyelim. Yani bu da bir "devlet sorunu."
Çünkü yangın yerine koşup hemen sorumluluğu başkalarına atan, ayaküstü yanıltmak için çırpınan Bakan Bey’in büyük turizm şirketi de bu oteli pazarlamış. Yangından önce de… ama nasıl bir utanmazlık ise; alevler oteli sarmış, onlarca çoluk çocuk cesedi çıkarılırken, onca aile, milletin çoğunluğu kahrolmuşken bile!
Bir de parantez: İzmir’de 5 çocuk birden yandığında, baba hapiste anne çöp toplamada olan yoksul aileyi neredeyse suçlayan bir başka bakan da vardı. Ama gördüğümüz gibi alevler bazen de “parasıyla” bile yok ediyor. Nihayetinde bu bir düzen sorunu. Herkesin payına bir acı var.
İşte o parayı toplayan aracılardan biri de turizmden sorumlu Bakan’ın büyük turizm şirketi! Sadece para toplamıyor; bir de otelin ne kadar sağlam, güvenilir, şahane bir yer olduğuna ikna ediyor. “Erken rezervasyon fırsatı” sunuyor. Bir banka da onunla kolkola “karta ek indirim” sağlıyor.
Bakın şöyle yazıyor şirketin sayfasında; yani ben yazmıyorum, kendileri yazmış: "ETS öneriyor… 8.4 Çok iyi" Yanan otel bu! Çok iyi:
"Kendine ait 28 km uzunluğunda pistleri ve otelden direkt pistlere çıkış imkanı ile kayak ve snowboard seven misafirler için güler yüzlü hizmet, kalite ve konforun buluştuğu bir atmosfer sunuyor." Atmosfere bakın bir! Bunlar var ama dedektör, yangın merdiveni yok. Ya da hayalet gibi!
Yine Turizm Bakanı’nın turizm şirketi size garanti de veriyor: "Kültür ve Turizm Bakanlığı Basit Konaklama Belgesi 2022-7-1716." Bakan’ın şirketi Bakan’ın bakanlığının verdiği belgeyle sizi güvenceye boğuyor adeta. Devlet bu, dikkat eder, di mi! Kime güveneceksin yoksa!
Yetmemiş. Otelin bir önemli niteliğine daha vurgu yapmış Bakan’ın şirketi: “Aile Oteli.” Gerçekten “Aile Yılı”nda tam öyleymiş. Kimi tek, kimi iki, kimi üç çocukla yanan, tatil parasını ödeyip bu dünyada alev alev, duman duman yok edilen “aileler.” İlkokulda, ortada, lisede, üniversitede çocuklar, gençler. Anne babalar. Kaçı Bakan’ın şirketi aracılığıyla rezervasyon yaptırmıştı acaba!
Vardır belki yine keyfi yönetilen başka ülkeler ve devletlerde de. Bu ülkede “adaletçi muhafazakâr” iktidarın adalet ve muhafaza kısmı pek yok, “kâr” kısmı ise şişmiş. O yüzden de büyük bir aymazlıkla, turizmden Turizm tesisleri ve büyük acentası olan bir bakan sorumlu. Hastaneler de hastane sahibi bakanların sorumluluğundaydı. Birinin hastanesine güvenen kimi aile oradan bebeklerinin ölüsünü almıştı. Ekonomi de bir ara şakacı tekstil patronuna teslimdi! Onun işleri tıkırındayken halk yoksullaşıp duruyordu. Durmuyordu, durmadan yoksullaşıyordu!
Bu iktidarın “aile düşkünü” babaları, anaları; cayır cayır yanan çocukların, ailelerin fotoğraflarına bir baksınlar. İstifacılar, görevden alınanlar, yargılanacaklar listesini kendileri hazırlasınlar. Vicdan varsa, utanırlar. Cüzdansa her şey, bir sonraki felakete.
Kendilerinin güvence verdiği otel yanınca, suçlu başkası. Oysa denetim, izinler, patronların işlerini kolaylaştırmak için değiştirilen maddeler kendilerinin eseri. Deprem gibi, imar afları gibi; betona gömülen on binlerce insanın hayatı gibi. İş güvenliği, sağlık sistemi gibi.
Turizm Bakanı’nın turizm şirketinin bu “Çok iyi… Aile Oteli”ne ayırdığı sayfanın sonunda bir de standart bir not var. Ama o bile insanın canını acıtıyor, öfkesini kabartıyor: “Size özel bir deneyim için çalışıyoruz… Güzel bir tatil deneyimi sunmak için çerez kullanıyoruz… kişisel verilerinizi işliyor…”
İşleyin bakalım şimdi: 21 yaşındaki otel aşçısı Eslem Uyanık’tan başlayın kişisel acıları işlemeye! Gültekin Ailesinin yedi ferdini de işleyin çerezlerinizle. Diş hekimi Özgiraylar da olsun, diş hekimi Dr. Kübra ile kızı Alya da. Dekan Prof. Atakan Yalçın ve kızı Elif de. Güngör Ailesinin ikisi çocuk dört üyesini de. Doğan Ailesinden üç kişiyi, 5-C’den Ferda’yı, 7-A’dan Pelin’i, 9’uncu sınıftan Alican ile kardeşi 6’ıncı sınıftan Elif Nas’ı, 10’uncu sınıftan Eren’i. Annelerini de unutmayın işlerken. Ve bir zamanlar birlikte çalıştığımız Nedim Türkmen ile eşi ve iki evladını da.
Zincirleme sorumluluk ve aymazlıklarınız sonucu "kişisel, ailesel" ölümlerini işleyin ve cesetleri de birer "çerez" gibi "kızarmış piliç reklamlı" TIR’da teşhis ettirin yakınlarına. Millet ise hâlâ sizi teşhiste zorlanıyor!
Sahi "habere, eleştiriye, bilgiye yasak" koymuştunuz değil mi! Yasakla, tutukla, içeri at. Ne pişkin bir devlet gücüdür bu böyle.