Zeki Demirkubuz'la polemik yaşayan Nuri Bilgen Ceylan'ın 'Kış Uykusu' filminde oynayan Nejat İşler, Demirkubuz'un sinemasını överken "Nuri beni öldürecek herhalde" dedi.
'Ümit Ünal'ın yönettiği 'Evcilik' filmiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazanan Nejat İşler, Youtube'daki OT TV kanalına verdiği söyleşide Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz'u karşılaştırdı.
Nuri Bilge Ceylan'ın 'Kış Uykusu' Filminde de oynayan Nejat İşler, daha önce hiçbir Zeki Demirkubuz filminde rol almadığını belirtirken şöyle konuştu:
"Zeki, insan. Nuri Bilge, tasarlanmış bir şeylerin peşinde koşuyor. Bilge'yle çok güzel çalıştım ben. Mis gibi, 10 numara. Ama biz hep beraber kirli olanları sevmiyor muyuz. Yalan mı? Zeki kirli. Ben ne kadar kirliysem o o kadar kirli. Aslında temiziz de bu arada. En temizi de biziz bu arada. Hesap yapmadığımız için. Zeki'nin hapiste yattığını biliyor musun. Epeyi uzun bir süre bu arada. Darbeden sonra 12 Eylül'de hapiste yatmış. Adam yönetmen, öykü anlatıcısı.
Bizim şirketin ismi Meddah. Bilerek koyduk bunu. Herkesin hikayesini anlatmalıyız. Burası hikaye kaynıyor. Git Güney Kore'den bir hikaye al, git Amerika'dan bir şey al, git Fransa'dan bir şey al. Oğlum burası hikaye kaynıyor. Aşağısı Mezopotamya. İnsanlık buradan başlamış. Git 50 bin yıl geriye. İnsanlık Mezopotamya'dan başlamış. Ve biz şey mi yapıyoruz yani; (Nuri Bilge Ceylan'ın filmine göndermede bulunarak) 'Bir zamanlar Anadolu'da... Yemezler, yemezler, yemezer... O kovboy filmiydi. Bir zamanlar Teksas'ta. Zeki diyor ki 'Hayat'. Çok güzel iş. Nuri, beni öldürecek herhalde (gülerek). Zeki hesapsız, o yüzden seviyorum."
NE OLMUŞTU?
Nuri Bilge Ceylan'ın 'Üç Maymun' filminin senaryosunun çalıntı olduğunu ima eden Zeki Demirkubuz, katıldığı bir programda şu ifadeleri kullanmıştı: “Her şeyden önce bu durum utanç verici. Ülkenin dünya çapında tanınan tek yönetmeninin bu duruma düşmesi… Yaklaşık 15 sene sonra neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum. Günlük münlük tam anlamadım meseleyi. Benim tanıdığım Nuri Bilge’nin bunun arkasında bir hesabı ve çıkarı vardır. Mutlaka onun için yapmıştır.”
Demirkubuz “Ben yıllar önce en yakınındaki akrabasına, en yakın arkadaşına ‘Neden aranız bozuk’ dediğinde her şeyi anlattım. Ne düşünüyorsam her şeyi söyledim ve ‘Bunların hepsini ona anlatın’ dedim. Öyle imalarda falan bulunmadım” diyerek bu küslük meselesiyle ilgili kendisinin ne düşündüğünü ona ilettiğini söyledi. Sonra da 2006’da aralarında neler yaşandığını anlattı:
“Öncelikle öyle bize anlatıldığı gibi biz hiçbir zaman yakın arkadaş olmadık. Aç kalsam ekmek parası isteyeceğim birisi değildir. 2006’nın başında, o zaman ‘İklimler’in kurgusunu yapıyordu, bana bir çiğlik yaptı. Bunun üzerine ilişkimize bir mesafe koydum. Ama ilişkimiz kopmadı. Ben de ‘Kader’ ile uğraşıyorum. O yıl Antalya Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü 300 bin TL’ye çıkardı. Bugünün parasıyla 230 bin dolar. O yıl ikimiz de filmleriyle Antalya’dayız.
Ödül gecesi günü otelin lobisinde otururken bu geldi. Havalı havalı, gevrek gevrek. Geldi masamıza oturdu, sohbet ettik. Jüride de Cannes’dan bunun bir arkadaşı var. Herhalde bir sinyal aldı onun için keyfi yerinde diye konuştuk aramızda. Akşam ödül törenine gittik. Koltuğumuza oturduk. Sonra tam önümüze bu, yapımcısı, karısı Ebru Ceylan geldi oturdu. Ne iki gün önce ‘Kader’i izleyip benimle konuşan Ebru, ne bu, ne de yapımcısı suratıma baktı. Seslendim de arkasından ‘Bir şey mi oldu?’ diye bakmadı bile. Neyse vardır bir derdi dedim.
İki tane ödül aldı. Zaten ödüller bir ‘Takva’ya bir ‘İklimler’e gidiyor, bizim pek bir beklentimiz de kalmadı. Bu, En İyi Film Ödülü öncesi pat diye bayıldı. Hemen müdahale edildi. Hatta ben de yardım etmeye çalıştım. Hastaneye götürdüler. İnanın o gece törenden sonra ‘İyi misin’ diye telefon ettim. Yapımcısı çıktı ‘İyi falan’ dedi o da çok konuşmak istemedi. Ne oluyor bu herife dedim kendi kendime. İki gün sonra Mis Sokak’ta başka bir yönetmen arkadaşla oturuyordu, yanına gittim ‘İyi misin’ diye, başına çevirdi. O günden beri konuşmuyoruz.
'SEN CANNES'IN MUHTARI MISIN?'
İnsan hayatında bunların hepsi olur. Dediğim gibi ta o zaman en yakın arkadaşına ‘Kor’la, ‘İklimler’le ilgili, başka ufak tefek şeyler de var anlattım. ‘Gidin ona anlatın’ dedim. ‘Eğer haksızlığa uğradığını düşünüyorsa, arasın, buluşalım ona da anlayayım’ dedim. Yani niye konuşmadığını ben de bilmiyorum. Güya ben Cannes’la ilgili ileri geri konuşuyormuşum onun için küsmüş. Yahu sen Cannes’ın muhtarı mısın? Şimdi bunca yıl bununla yaşadın. 17 yıl olmuş. Hiçbir şey konuşmadın. Şimdi niye söylüyorsun. Bu konuşma ortaya çıkınca onu da tanıyan birisiyle konuştum. ‘Bunca yıl sonra bu meseleyi niye gündeme getiriyor? diye sordum. O da ‘Vardır bir çıkarı’ dedi.”
'YILMAZ GÜNEY'İN FİLMLERİNİ BEN VERDİM'
Demirbukuz ‘Baba’, ‘Kor’ ve ‘Üç Maymun’ ilişkisiyle ilgili de açıklamada bulundu: “Üç Maymun’ Antalya Film Festivali’nde gösterildikten sonra basın toplantısında sinema yazarı Tunca Arslan, Nuri Bilge Ceylan’a ‘Bu film ‘Baba’ (Yılmaz Güney) filmini hatırlattı, ‘Baba’ filminde etkilendiniz mi?’ diye sordu.
Nuri Bilge inanılmaz bir soğukkanlılıkla ‘Ben bu filmi izlemedim?’ dedi. Sadece ‘Baba’ filmi değil, Yılmaz Güney’in pek de bilinmeyen filmlerinden dört tanesinin cd’sini ben verdim kendisine. Sonrasında üstüne konuştuk. Hatta ‘Herkes Yılmaz Güney’i ‘Umut’la, ‘Yol’la bilir, bu ‘Baba’ filmi daha az dramatik olsaymış dünya çapında bir film olurmuş’ dedim kendisine.
'KONU ÇOK KOMPLİKE'
2007-2008 gibi ‘Kor’un çekimlerine başlamıştım. 10 gün çektim bir takım aksilikler oldu. Bıraktım filmi. Ben ‘Kor’, ‘Üç Maymun’ falan çok konuşmak istemiyorum. Utanç verici. ‘Üç Maymun’u hiç izlemedim. Benim bu ‘Üç Maymun’ meselesinden haberim onun bir arkadaşının arayıp ‘Bu senin Kor’u çekmiş’ demesiyle oldu. Bunca yıl işler bu duruma gelmesin diye bu konuyla ilgili konuşmadım. Ama şunu söyleyeyim. ‘Kor’u ikinci defa çekmek için Kültür Bakanlığı’nın desteğine başvurmuştum. Kurulda Ayşe Böhürler de var. Önemli bir entelektüel. Okumuş ‘Kor’un senaryosunu demiş ki ‘Bu ‘Üç Maymun’. Ben bu olmasına rağmen bile sesimi çıkarmadım. Konu çok komplike.”
'NEDİR SENİN KARIN AĞRIN DERİM'
‘Yeraltı’ filmindeki o meşhur masa sahnesiyle ilgili de Demirkubuz “Gönderme falan yok. Tabii ki bu olup bitenden ilham aldım. Nuri Bilge ile çok doğrudan alakası var. 17 yıl boyunca bu bana defalarca soruldu. ‘Bana hiç sorulmadı’ diyor. Aynı şey benim başıma gelse ararım, ‘Nedir senin karın ağrın’ derim. Eğer cart curt ederse giderim köşede beklerim. Eğer değilse kusura bakma, ben yanlış anlamışım derim. ‘İklimler’den beri onun filmlerini izlemiyorum. Ama ‘Kış Uykusu’nda bana yaptığı göndermeyi izlettiler. Daha iyisini çeksin.
'SUSMAZSA YOUTUBE KANALI AÇARIM'
Keşke sussaydı, zaten belli bir yaşa geldik, bu mesele böyle kapanıp gitseydi. Zaten Türkiye’de bütün hakikatler, zamanla unutulur giderdi. Ama yapamadı. Çalışkanlığıyla, aklıyla ondan başka kimsenin yapamayacağı başarılar kazandı. Ne gerek vardı bunlara. Bir daha da bu konuyla ilgili konuşmak istemiyorum.
Ama bir şartla. Eğer şu programdan sonra bugüne kadar yaptığı gibi dişini sıkıp evinde oturmazsa, çıt çıkarırsa her şeye yeniden başlarım. YouTube kanalı açar her gün düzenli yayın yaparım. Bu ülkenin en iyi yaptığı şey unutmak. Yarına unutulur gider. Ha içinde bir şeyler olur. O ayrı ona da katlanacak. Her yaptığımız yanımıza kar kalmıyor. Biraz düşüneceksin.”
NURİ BİLGE CEYLAN: AŞAĞILANAN BEN OLDUM BELKİ AMA SONUÇTA AŞAĞILIK OLAN KESİNLİKLE BEN DEĞİLİM
Nuri Bilge Ceylan ise Doğan Kitap’tan çıkan, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazandığı ‘Kış Uykusu’ filminin kitabında yayınlanan günlüklerinde Zeki Demirkubuz'un suçlamalarına yönelik şu ifadeleri kullanmıştı:
"Bugün sosyal medyada yine, Zeki Demirkubuz’un 'Yeraltı' filminde yer alan imalardan ve göndermelerden hareketle, 'Üç Maymun' filmini Zeki’nin senaryosundan yola çıkarak, daha net bir ifadeyle söylersek ondan çalarak yaptığımı iddia eden bir tartışmayla karşılaştım. Her zamanki gibi yine canım sıkıldı…
Bugüne kadar bu konu hakkında hiç konuşmadım. Konuşmadım çünkü hem genelde sessizliği her zaman daha inandırıcı bulmuşumdur hem de Ebru her zaman olduğu gibi bu olayda da konuşmamam yönünde telkin verdiği için susmayı tercih ettim. Ama öte yandan 'Sükût ikrardan gelir' diye de bir söz var bu kültürde. O nedenle belli bir duruma düştüğünde nasıl davranması gerektiğine gerçekten kolay karar veremiyor insan.
Bu konuda bugüne dek bana, herhangi bir söyleşide veya başka bir sosyal ortamda da herhangi bir soru sorulmadığı için herhangi bir açıklamada bulunmak durumunda da kalmadım. Sadece yakın arkadaşlarımla konuştuğum bir konu olarak kaldı ve hiçbir zaman toplumsallaşmadı. Şimdi burası bunun için doğru bir yer mi emin değilim ama yine de merak edenler için konuya kısa bir açıklama getirmek adına söylemek isterim: Tabii ki yok böyle bir şey.
Aşağılanan ben oldum belki burada sonuçta ama aşağılık olan kesinlikle ben değilim.
"Aslında bunu Zeki de çok iyi biliyor ama nedense öyle bir şey varmış gibi bir izlenim yaratmayı da tercih ediyor. Yani açıkça söylemiyor, onun yerine icabında kolaylıkla inkar edebileceği güvenli bir mesafeden yapıyor bunu. Bence çok ayıp ediyor. Bunca yıl arkadaşlık ettik, birbirimize ne yardımlar ettik sonuçta. Yarışma duygusunu anlarım ama hiç değilse sportmence yapılabilmesini beklerdim. Böyle bel altından vurarak değil.Yıllar sonra yaptığı bir söyleşide 'Üç Maymun' filmini seyretmediğini de söylemiş üstelik. İnsan izlemediğini iddia ettiği bir film için nasıl böyle şeyler ima eder? Bilmiyorum. Belki de 2006 yılında (yani Üç Maymun’dan iki yıl önce) çok da önemli olmayan bazı şeyler yüzünden kendisine birden soğuk davranmaya ve ardından -biraz üzülerek de olsa - görüşmemeye başladığım için intikam alıyordur kendince. Filmine itinayla hesaplanmış detaylar yerleştirmek suretiyle çamur at izi kalsın şeklinde incelikli bir strateji yürütmüş. Piyasada yarattığı izlenime bakılacak olursa, isteğine ulaşmakta başarılı olmadığı da söylenemez. Evet, aşağılanan ben oldum belki burada sonuçta ama aşağılık olan kesinlikle ben değilim."