SON DAKİKA

Blues ve Arabesk: 'Acının dili evrenseldir!' Ferdi Tayfur'un hatırasına saygı...

Blues ve Arabesk: 'Acının dili evrenseldir!' Ferdi Tayfur'un hatırasına saygı...
A- A+

Uzman Psikolog Esra Tanrıverdi yazdı…

Arabesk müzik, Türkiye’nin toplumsal dönüşümlerinden doğmuş, milyonların duygularına tercüman olmuş bir sanat formudur. Ancak nedense bazı çevreler, bu müziği ve onun temsilcilerini küçümsemeyi entelektüel bir tavır sanır. Ferdi Tayfur gibi sanatçıların eserlerine saygısızlık etmek, yalnızca bir müzik türünü değil, bu toprakların acısını, sevincini ve tarihini görmezden gelmektir.

İster sevin ya da sevmeyin dinleyin ya da dinlemeyin Ferdi Baba bir döneme imzasını atmış bir sanatçıdır. 60-70 ve 80’lere adını altın harflerle yazdırmıştır. Yaşanılan nostalji akşamlarında sosyal medyada ‘Ferdi Babasız, Müslüm Babasız, Orhan Babasız’ bir arabesk akşamı düşünülemez..!

Arabesk: Sanat mı, Ağlaklık mı?

Arabesk, yalnızca bir müzik türü değil; bir halkın duygusal hafızasıdır. “Jilet kültürü”, “ağlak şarkılar” gibi ifadelerle arabeski küçümseyenler, aslında halkın yaşadığı zorluklardan ve bu zorlukların sanata dönüşümünden bihaberdir. Evet, bu müzik acıyı anlatır. Ancak bu, acıya teslim olmak değil, onunla yüzleşmektir. Arabesk, dirençtir. Ferdi Tayfur’un şarkılarını anlamadan, bu müziği eleştirenler neye karşı olduklarını bile bilmemektedir.

Sizi Gidi Burjuvalar!

Arabesk müziğe burun kıvıranlar, blues dinlerken “ne kadar ruhani” der; fado dinlerken melankoliyi över. Peki, Ferdi Tayfur’un “Bana Sor” şarkısındaki melankoli neden aynı derinlikte görülmez? Çünkü bu küçümseme, sadece müziğe değil, bu müziği yaratan ve dinleyen halkın hikâyesine duyulan bir önyargıdır. Bu, steril konfor alanlarından çıkmayanların, halkın gerçeklerine sırt dönmesidir.

Halkın yaşadığı acıyı anlatan arabesk, bu ülkenin gerçeklerini haykırır: Göç hikâyelerini, kentleşme sancılarını, fakirliği ve adaletsizliği… Ama siz, bu gerçekleri görmek istemediğiniz için arabeski küçümser, Ferdi Tayfur’un eserlerine “ağlaklık” dersiniz. Oysa Ferdi Tayfur’un müziği, sizin steril dünyalarınızı rahatsız eden gerçeklerin ta kendisidir.

Blues ve Arabesk: Acının Dili Evrenseldir

Blues, kölelikten; arabesk ise modernleşme sancılarından doğmuştur. İkisinde de aynı duygular vardır: Acı, direnç ve umut. Ama siz, blues dinlerken sanat gördüğünüzü sanır, arabesk dinlerken küçümsemeye kalkarsınız. Bu, bir müzik eleştirisi değil, bir sınıfsal kibir ifadesidir. Müziği anlamadan, onu yargılamaya kalkışmak size bir şey kazandırmaz.

Ferdi Tayfur, bu toprakların acılarını ve sevinçlerini notalara dökmüş bir sanatçıdır. Onun müziğini küçümsemek, bu halkın duygularını küçümsemektir. Ne yazık ki, arabeski hor görenlerin asıl rahatsızlığı, bu müziğin taşıdığı gerçeklerden kaynaklanır. Bu müzik, sizin görmek istemediğiniz hikâyeleri anlatır; belki de bu yüzden, arabesk dinlerken rahatsız olursunuz.

Son Söz

Ferdi Tayfur, arabesk müzikle yalnızca acıyı değil, direnci ve umudu da anlattı. Onun eserleri, bu toplumun duygusal tarihine işlenmiş birer damgadır. Müziğini anlamadan eleştirenler, bu halkın hikâyesine sırt çeviriyor demektir.

“Bir gün gitsen bile hatıran yeter,” diyen Ferdi Tayfur’un hatırası, halkın kalbinde yaşamaya devam edecek. Onu küçümseyenler, bu halkın tarihine ve duygularına sırtını dönenlerdir. Ama ne yaparsanız yapın, onun şarkıları, milyonların hikâyesini anlatmaya devam edecek.

Ferdi Tayfur’un mekânı cennet olsun. Onun hatırası, bu toprakların müziğinde sonsuza dek yaşayacak.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •