Fatih Altaylı'nın youtube kanalına katılan Sezgin Baran Korkmaz, "İnan Kıraç'a hacze gideceğimi söyledim. Bakan Soylu bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç'a vermem gerektiğini bana söyledi. Yeniden çağırdılar. Gittiğimde Soylu, 'Bu devlet meselesi İnan Kıraç'ın borcunu sileceksin' dedi. Ben de tamam deyip hiçbir şey demeden ayrıldım."
Yaklaşık 3 saat süren programda hakkındaki iddialara yanıt veren Korkmaz, FETÖ borsasına ilişkin çok ciddi suçlamalar yaptı.
Gazeteci Fatih Altaylı, kendi YouTube kanalında kara para suçlamasıyla tutuklu olduğu ABD’de Ağustos 2023’te tahliye edilen Sezgin Baran Korkmaz’ı konuk etti.
Yaklaşık 3 saat süren programda hakkındaki iddialara yanıt veren Korkmaz, FETÖ borsasına ilişkin çok ciddi suçlamalar yaptı.
Kara para akladığı iddiasıyla hakkında dava açıldıktan sonra yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz, İnan Kıraç’dan alacağı 60 milyon doları almak için harekete geçtiğinde karşılaştıklarını anlattı. Korkmaz, "İnan Kıraç’a hacze gideceğimi söyledim. Bakan Soylu bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a vermem gerektiğini bana söyledi" dedi.
Korkmaz, Fatih Altaylı’nın Youtube kanalına katılarak bu kendisiyle ilgili iddialara cevap verdi. Korkmaz, Kıraça Holding’nin yüzde 45’ini satın alması sonrasında yaşadıklarını söyle anlattı. "Kıraça Holding’in %45 hissesi, Nahum ailesindeydi. İnan Kıraç ile Nahum ailesi arasında sorun vardı. İnan Kıraç, Nahum ailesi ile anlaşamadığını, benim dışarıdan bir kişi olarak Nahum ailesindeki hisseleri almamı, daha sonra o hisseleri benden alacağını söyledi. Ben de kabul ettim. Nahum ailesi ile görüştüm. Kıraça Holding’in %45 hissesini 60 milyon dolara aldım. Daha sonra İnan Kıraç’tan paramı istedim ama kendisi buna yanaşmadı. Ben de alacağıma karşılık İnan Kıraç hakkında ihtiyati haciz kararı aldırdım.
İNAN KIRAÇ BENİ ERDOĞAN'A ŞİKAYET ETTİ…
Bunun üzerine İnan Kıraç, Sayın Erdoğan’a gidip Sezgin Baran Korkmaz’ın kendisine çökmeye çalıştığını anlatmış ve Erdoğan da dosyayı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e vermiş. Abdülhamit Gül, dosyayı inceletmiş ve Erdoğan’a dosyanın ticari bir alacak verecek meselesi olduğunu belirtmiş. Daha sonra birileri Erdoğan’a bu işin içinde çökme meselesi olduğunu söyleyerek, bu işin İçişleri Bakanı’nın görevine girdiğini söylemiş ve Erdoğan dosyayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya vermiş.
BU DEVLET MESELİ KIRAÇ'IN BORCUNU SİLECEKSİN
Bunun üzerine Soylu, beni Ankara’daki makamına davet etti. Gittiğimde, hukuken haklı olduğumu ihtiyati haciz kararı aldığımı, İnan Kıraç’a hacze gideceğimi söyledim. Bakan Soylu bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a vermem gerektiğini bana söyledi. Nedenini sorduğumda bu işin devlet meselesi olduğunu söyledi. Ben, Soylu’ya ‘Kürt olduğum için mi bana böyle davranıyorsunuz’ dediğimde, odadaki bir emniyet müdürü bana karşı çıkıştı. Konuşma farklı yerlere gitti. Ben de bu sefer ‘Ben Trabzonlu olmadığım için mi benimle böyle konuşuyorsunuz’ dedim. Bu sefer emniyet müdürü ayağa kalktı, ben de ayağa kalktım. Gerginlik olunca ben bakanlıktan çıktım. 10 dakika uzaklaştıktan sonra beni bir daha aradılar. Yeniden çağırdılar. Gittiğimde Soylu, ‘Bu devlet meselesi İnan Kıraç’ın borcunu sileceksin’ dedi. Ben de tamam deyip hiçbir şey demeden ayrıldım. Sonra Ankara’da devlette etkin birini aradım, bu konunun devletle alakasını öğrenmek istedim. O ise bunun devletle ilgili olmadığını, Soylu’nun Erdoğan’a ve Kıraç’a şirin gözükmek için işgüzarlık yaptığını söyledi. Daha sonra beni biri daha aradı, ‘Seni Ankara’da ezdiler mi’ dedi. Ben de ‘nasıl yani’ dediğimde, ‘Soylu, görüntülü olarak İnan Kıraç’ı aradı, olayı böyle anlattı’ dedi. Ben, İnan Kıraç’a çökmeye çalışmadım, İnan Kıraç bana çökmeye çalıştı. Hatta İnan Kıraç’ı İnan Kıraç yönetmiyor. Kendisine vasi atanması lazım. Kendi kızıyla yaşadığı sorunların arkasında da bu var. İnan Kıraç üzerinden İpek Kıraç’a da çökmek istiyorlar.”
Hakkında kara para aklama iddiasına ilişkin hazırlanan MASAK raporuyla ilgili konuşan Korkmaz şunları söyledi:
"FETÖ'DEN FİRARİ AVUKAT, TÜRKİYE'DE OPERASYON YAPACAK GÜCE SAHİP"
"MASAK raporu gerçek bir rapor değil. Gerçek dışı manipüle edilmiş o kadar çok bilgi var ki..."
“19 Eylül 2020’de İstanbul’da bulunan bir avukatın ofisine gittim. Avukat bana da dedi ki ‘Sana yarın operasyon yapılacak’. ‘Ne operasyonu’ diye sordum.
‘İngiltere’de avukat Halil İbrahim Koca var. FETÖ imamı. Halil İbrahim Koca’yla bir arkadaşımın telefon konuşmasına tanıklık ettim. Sana operasyon yapılacak, buna emin ol.’ dedi.
‘Öyle bir şey olamaz’ dedim.
Sonra Halil İbrahim Koca’nın ortağı Yalçın Ayaslı’nın (FETÖ suçlamasından aklanan) Türkiye’deki avukatının ofisine gittim. ‘Başından sonuna kadar karmaşık yapıyla boğuştuğumu sen biliyorsun Burhan bey’ dedim.
Halil İbrahim Koca’yı tanıyıp tanımadığını sordum. Tanıdığını ama kendisiyle görüşmediğini söyledi.
Yalçın beye sormasını istedim. Benim yanımda Yalçın Ayaslı’yı arayıp sordu. Yalçın Ayaslı da “Yarın bir gün ona (SBK) operasyon yapacaklar” dedi.
Nasıl yapılacağını sorduğunda ise “Arkadaşlar organize etti” dedi.
İngiltere’de bir FETÖ imamı bana operasyon yapılacağını biliyor. Bu bilgiyi Ankara’da güvendiğim biriyle paylaştım. O da doğruladı. “Bize farklı anlattılar. Oyun olduğunu şimdi fark ettik. Sen kapat, seni arayacağım” dedi.
Daha sonra “Bu bir kumpas dediler. Sana değil, Türk devletine yapılan kumpas. Birileri, devletin içindeki bazı organizmalarla, ABD’de Baran Korkmaz hakkında ikinci bir Reza Zerrab soruşturması olacak” dedi.
MASAK Başkanı, İstanbul Başsavcısı ya da Başsavcı Yardımcısını arıyor. ‘Baran Korkmaz yurt dışına çıkacak. Acil operasyon yapın’ diyor.
MASAK raporu falan yok. MASAK raporu olmadan birine nasıl operasyon yapacaksınız? Hukuk buna müsaade etmez.
MASAK raporu olmadan bana bir soruşturma açıldı.
Sonra ben, avukat Burhan beyle konuşmamı ve onun Yalçın Ayaslı ile konuşmasını kayda almıştım. O kaydı avukatıma dinlettim.
Düşünün FETÖ’den firari olan bir avukat, sana Türkiye’de operasyon yapabilecek güce sahip…”
"BU ÇOK KİRLİ BİR İŞ" CEVABINI ALDIM
"İlk soruşturma açılmadan önce, biri ‘Sabah gazetesi seninle ilgili haber yapacaklar. Ali Saydam, Yalçın Ayaslı’nın PR işini almış’ dedi.
Avukat Mehmet Gün’ü arayıp Ali Saydam’dan benim için randevu almasını istedim. Ali Saydam’a ‘Ali bey siz Yalçın Ayaslı’nın PR işlerini almışsınız. Bir de hakkımda haber yapmışsınız’ dedim. Bu haberin yalan olduğunu belge ve dosyalarıyla söyledim.
‘Siz geldiniz ama bu işin bir tarafında da Ahmet Kasım Han var’ dedi.
Kim olduğunu sorduğumda ‘Bir profesör arkadaşımız, medyada Yalçın Ayaslı’yla ilgili kısımları anlatmak için PR olarak tutulan kişi’ dedi.
‘Sizi kim tuttu?’ diye sorduğumda ‘Hergüner Avukatlık Ofisi’ yanıtını aldım.
Ne alakası var? Bu bir ticaret davası. Hergüner Avukatlık Ofisi bir taraftan, Ali Saydam bir taraftan, bir tarafta da Ahmet Kasım Han var.
Ahmet Kasım Han, Ali Bey’in ofisine geldikten sonra bunları anlattım.
Sonra bu işte bir hata olduğunu ve bakacaklarını söylediler. Dosyaları onlara bıraktım.
Ahmet Kasım Han, “Bu çok kirli bir iş. Bu adam size parayı ödememek için” dedi.
Sonra bu işte bir hata olduğunu ve bakacaklarını söylediler. Dosyaları onlara bıraktım.
Ahmet Kasım Han, “Bu çok kirli bir iş. Bu adam size parayı ödememek için” dedi.
YALÇIN AYASLI İLE ORTAKLIĞI
Yalçın Ayaslı ile Borajet’i satın aldım. 10 tane uçağı, 40 milyon dolar piyasa borcu, 35 milyon da banka borçları varı.
2016 Kasım ayında teklifi sunduk. Teklifin bir tarafında Zafer Mutlu da vardı. Zafer bey de bu işin bir tarafı. Şirketin teknik olarak iflasına çok az bir zaman kalmıştı.
Yalçın Ayaslı bizimle yüzde 25 kar ortağı olarak kalmaya devam edecek. Bu şekilde bir anlaşma yaptık.
Aradan 45 gün geçti. Yalçın bey telefonlarımıza çıkmıyor.
Yalçın beyin bütün finansal işlerine bakan Zahide Üner’in yanına gittik. ‘Yapabileceğim bir şey yok’ dedi.
Bundan 3 gün sonra İngiltere’den Fargo Bank 20 milyon dolar haciz kararı gönderdi.
Bilançoda gözüken borç yok.
Finansçıları çağırdık. Burada bir anormallik var dedik. ‘Baran bey burada daha çok anormallik var’ diyerek işlenmemiş faturaları getirdiler.
Faturaları sorduğumuzda “Bu şirket teknik olarak 2015 yılının sonunda iflas etmişti. İflası açıklasaydık, uçaklar uçamayacaktı. İflası gizledik” dediler.
Yalçın bey “Avukatım Burhan Asaf Şafak’la muhatapla olun” diye mesaj göndermiş.
Burhan beyin ofisine gittim. ‘Koyduğumun parayı bana iade etsin, gelsin şirketini geri alsın’ dedim.
‘Baran bey, Yalçın bey de bilmiyor’ dedi.
Sonra ben bunun üzerine eski şirketin genel müdürü Fatih Akol’un yanına gidip, ‘Yalçın beyin bunlardan haberi yokmuş’ dedim.
‘Bir dakika Baran bey, siz şanslısınız. Yalçın beyin mail adresi Borajet. Borajet’in maillerini server’a dökün’ dedi.
Borajet’in maillerini server’a bir döktük… Günü gününe nasıl dolandıracağını kendi avukatıyla tarif etmiş. ‘Burhan bu şirketleri ABD’ye taşıyabilir miyiz, Burhan daha sonra Türkiye’den vergi dairesi benim ABD’deki kızlarımın üzerine gelebilir mi?’ gibi mailler gördük.
Bunlar Yalçın beyin kendi avukatı Burhan beyle arasındaki mailler…
Korkunç bir dolandırıcılık…
YALÇIN AYASLI’YA NEDEN FETÖ’CÜ DEDİ?
Yalçın Ayaslı’ya FETÖ’cü diyen ben değilim. Halil İbrahim Koca, Yalçın Ayaslı’nın yönetim kurulu başkanvekili. Borajet’in kurucusu ve Yalçın Ayaslı’nın avukatı. Nerede şu an? İngiltere’de FETÖ imamı sıfatıyla kaçak. Diğer ortağı kimdi? Faruk Bayındır… O da FETÖ’den yurt dışında.
Bu kişiler Yalçın Ayaslı’nın ortakları ve Yalçın Ayaslı’nın ben Borajet’i satın almadan önce 15 Temmuz’dayken kendi hakkında çıkan binlerce böyle haber var.
Biz savcılığa dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunduk. Savcılık FETÖ soruşturmasını bizim talebimizle açamaz. Kamu davası bu. Savcının kendisi bu soruşturmayı açar.
FETÖ BORSASI NASIL KURULDU?
Öyle avukatlar FETÖ borsası kurmuşlar ki, şu anda parayı koyacakları yer yok. Şu anda bu Borajet dosyasından para paylaşımında kavga bile çıkmış."UÇAKLARIN PARÇALARINI BAŞKA UÇAKLARA TAKMIŞLAR"
Bunun üzerine Burhan beyle konuştuk. ‘Baran bey, sizin zararınız neyse karşılayalım’ dedi. Ama Yalçın beyin parası yokmuş.Dava açıp tedbir kararı aldırmamak için ‘Biz sizi uzlaştıralım’ dediler.
Günün sonunda 50 milyon dolar ödeyelim dediler.
Sonra öğrendik ki bizim dediğimiz 10 tane uçağın parçalarını başka uçaklara takmışlar.
Bu uçakları indirip uçuşları kapatma kararı aldık.
Burhan bey, banka borçlarını da ödememizi istedi. Yalçın bey de 10 milyon dolar borç istedi. Karşılığında yalı ve villaları söylediler. Değeri 150 milyon dediler. Ekspere verdik, hepsini satsanız 60 milyon etmez dedi.
Tedbir kararı için mahkemeye gideceğimiz zaman bir baktık Yalçın Ayaslı'nın hiçbir malı kalmamış. Nasıl kalmamış? Hepsini Garanti Bankası'na çakmış çıkmışlar.
İşi ABD'den talimatla organize etmişler. Garanti Bankası da bunlara kredi vereceklermişler.
Garanti Bankası'ndaki Onur Bey (Şu an İspanya'da) organize etmiş işi. 21 milyon dolar kredi verdiler.
İşlemi yapan avukat da Burhan Şafak...
AYASLI'NIN AVUKATLIĞINI İLHAN CİHANER YAPTI
Fatih Altaylı, FETÖ davasında Yalçın Ayaslı’nın avukatlığını İlhan Cihaner’in yaptığını hatırlattı.
Sezgin Baran Korkmaz’la yapacağı program öncesi İlhan Cihaner’le konuşan Altaylı, Cihaner’in “FETÖ suçlamasından Yalçın bey beraat etti” dediğini aktardı.
Altaylı’nın “Cihaner herhalde Türkiye’de FETÖ’ye en uzak adamdır” demesi üzerine Sezgin Baran Korkmaz Yalçın Ayaslı'nın avukat Burhan Asaf Şafak'a gönderdiği WhatsApp yazışmalarını hatırlattı.
Ayaslı'nın Burhan Asaf Şafak'a gönderdiği mesajda şu ifadeler yer aldı:
"Sevgili Burhan, Avukat Mustafa Ateş savcılık dosyasıyla ilgilenmek için 2 milyon gibi bir rakamla geri geldi. Böyle bir şeyin olmayacağını kendisine söyledim Türkiye aç kurtlar ülkesi olmuş. Bana göre karşılığı yok."
Mustafa Ateş'in İlhan Cihaner'in ofis ortağı olduğunu söyleyen Sezgin Baran Korkmaz, "Kendisi FETÖ'den 3 ay tutuklu kalmış. Yargıtay üyeliğinden atılmış biri. İşin korkunçluğuna bakar mısınız?" dedi.
Korkmaz şöyle devam etti:
"Parayı isteyen kim? Bir adam FETÖ'den suçlu değilse neden 2 milyon istesin ki?
Size neden bu FETÖ dosyasının kapatılamayacağını anlatayım.
Yalçın Ayaslı'nın bütün finansal işlerine bakan Zahide Üner 2018'de Dalaman üzerinden sahte kimlikle yurt dışına kaçmaya çalışıyor. Hakkında FETÖ soruşturmasından ve dolandırıcılık davasından yurt dışına çıkış yasağı var. Zahide Üner, Dalaman'dan kaçarken sahte kimlikle yakalanıyor. İstanbul'da sahte ehliyetten tutuklandı. Sahte ehliyetten bir insan tutuklanamaz.
Fakat devletin bir kurumu bunun FETÖ operasyonuyla yurt dışına çıktığını biliyordu. Ama bir kurum da hala FETÖ adına temizlik yaptığı için yukarıdaki kurum aşağıdaki kurumu uyardı 'Memurlarınıza dikkat edin. Bunu FETÖ soruşturmasından uzaklaştırıyorlar' dedi.
Zahide Üner tutuklandı. Üner'in avukatı Dilek Helvacı. Zahide Ünver'i yurt dışına kaçırmak isteyen Yalçın Ayaslı'ydı.
Yalçın Ayaslı bunu yurt dışına kaçırıp, kendi kafasına göre Türkiye aleyhinde tanıklık yapması için organize etmişti. Hanımefendi Bakırköy Cezaevi'nden Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe verdi.
"Benim daha önce vermiş olduğum ifade doğru değil. Beni Yalçın Ayaslı yasa dışı yollarla yurt dışına FETÖ organizasyonuyla kaçırmaya kalkıştı. Bunları yaşadım" dedi.
İçeride bulunan Zahide Üner'in beyanı, FETÖ dosyasında var mı? Yok...
Savcılık, Bakırköy'den gelen yazının FETÖ'deki dosyadan takipsizlik kararının nasıl çıkarıldığına bakacak. İşte 2 milyon dolar orada yatıyor."
SBK'NIN SÖYLEDİĞİ 2 MİLYON DOLAR NEREDE?
Fatih Altaylı, Sezgin Baran Korkmaz'ın 2 milyon dolar iddiasının banka kayıtlarını sordu.
Mustafa Ateş'in banka hesaplarına işaret eden Korkmaz, şöyle devam etti:
"Mustafa Ateş'in banka hesaplarına bakın. Mustafa Ateş ve ortağı İlhan Cihaner... Cihaner eskiden millete 'Bana rakı balık ısmarlayın' diye kapı kapı gezerken, şimdi millete o ısmarlıyor. Hepsinden haberdarım. İstihbaratım geniş. Bırakır mıyım ben onları...
Avukat arkadaşımda 78 sayfa kendi aralarındaki iç WhatsApp yazışmaları var. Tamamiyle bunların 25 yıl hapisten çıkmamasını sağlayacak yazışmalar...
İNAN KIRAÇ'TAN ALACAĞI 60 MİLYON DOLAR
Korkmaz, İnan Kıraç’dan alacağı 60 milyon doları almak için harekete geçtiğinde karşılaştıklarını anlattı.
Korkmaz, Kıraça Holding’nin yüzde 45’ini satın alması sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı.
"Kıraça Holding’in yüzde 45 hissesi, Nahum ailesindeydi. İnan Kıraç ile Nahum ailesi arasında sorun vardı. İnan Kıraç, Nahum ailesi ile anlaşamadığını, benim dışarıdan bir kişi olarak Nahum ailesindeki hisseleri almamı, daha sonra o hisseleri benden alacağını söyledi.
Ben de kabul ettim. Nahum ailesi ile görüştüm. Kıraça Holding’in yüzde 45 hissesini 60 milyon dolara aldım. Daha sonra İnan Kıraç’tan paramı istedim ama kendisi buna yanaşmadı. Ben de alacağıma karşılık İnan Kıraç hakkında ihtiyati haciz kararı aldırdım.
"İNAN KIRAÇ BENİ ERDOĞAN'A ŞİKÂYET ETTİ"
Bunun üzerine İnan Kıraç, Sayın Tayyip Erdoğan’a gidip Sezgin Baran Korkmaz’ın kendisine çökmeye çalıştığını anlatmış ve Erdoğan da dosyayı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e vermiş. Abdülhamit Gül, dosyayı inceletmiş ve Erdoğan’a dosyanın ticari bir alacak verecek meselesi olduğunu belirtmiş.
Daha sonra birileri Erdoğan’a bu işin içinde çökme meselesi olduğunu söyleyerek, bu işin İçişleri Bakanı’nın görevine girdiğini söylemiş ve Erdoğan dosyayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya vermiş.
SOYLU, "BU DEVLET MESELESİ İNAN KIRAÇ'IN BORCUNU SİLECEKSİN" DEDİ
Bunun üzerine Soylu, beni Ankara’daki makamına davet etti. Gittiğimde, hukuken haklı olduğumu ihtiyati haciz kararı aldığımı, İnan Kıraç’a hacze gideceğimi söyledim. Bakan Soylu bu borcu silmem gerektiğini ve hisseleri bedelsiz şekilde İnan Kıraç’a vermem gerektiğini bana söyledi. Nedenini sorduğumda bu işin devlet meselesi olduğunu söyledi.
Ben, Soylu’ya ‘Kürt olduğum için mi bana böyle davranıyorsunuz’ dediğimde, odadaki bir emniyet müdürü bana karşı çıkıştı. Konuşma farklı yerlere gitti. Ben de bu sefer ‘Ben Trabzonlu olmadığım için mi benimle böyle konuşuyorsunuz’ dedim. Bu sefer emniyet müdürü ayağa kalktı, ben de ayağa kalktım. Gerginlik olunca ben bakanlıktan çıktım.
10 dakika uzaklaştıktan sonra beni bir daha aradılar. Yeniden çağırdılar. Gittiğimde Soylu, ‘Bu devlet meselesi İnan Kıraç’ın borcunu sileceksin’ dedi. Ben de tamam deyip hiçbir şey demeden ayrıldım. Sonra Ankara’da devlette etkin birini aradım, bu konunun devletle alakasını öğrenmek istedim.
"İNAN KIRAÇ ÜZERİNDEN İPEK KIRAÇ'A DA ÇÖKMEK İSTİYORLAR"
O ise bunun devletle ilgili olmadığını, Soylu’nun Erdoğan’a ve Kıraç’a şirin gözükmek için işgüzarlık yaptığını söyledi. Daha sonra beni biri daha aradı, ‘Seni Ankara’da ezdiler mi’ dedi. Ben de ‘nasıl yani’ dediğimde, ‘Soylu, görüntülü olarak İnan Kıraç’ı aradı, olayı böyle anlattı’ dedi.
Ben, İnan Kıraç’a çökmeye çalışmadım, İnan Kıraç bana çökmeye çalıştı. Hatta İnan Kıraç’ı İnan Kıraç yönetmiyor. Kendisine vasi atanması lazım. Kendi kızıyla yaşadığı sorunların arkasında da bu var. İnan Kıraç üzerinden İpek Kıraç’a da çökmek istiyorlar."
TÜRKİYE’DEKİ GAZETECİLERLE İLİŞKİSİ
“Arkadaş olmak başka bir şey. Tanıdık olmak başka bir şey. Arkadaş daha özel bir şey. Bir gazeteciyi tanıyabilirim ama arkadaş başka bir şey. Cem Küçük’ü, Ahmet Hakan’ı tanıyorum ama arkadaşım değil. Benim ofisime gelen insanların hepsi sosyal demokratlar insanlar.”
SEVİLAY YÜKSELİR’E ABLA DEMESİ
İki tipte insan gördüm. Ego kurbanı olan kibirli insanlar ve bunlara savaş açanlar. Benim için sen de Sevilay Yükselir de bunlara savaş açan insan kategorisindesiniz.
Ahmet Hakan’ı tanıyorum dedim, Ahmet abi demedim. Ne demek istediğimi anladınız mı?
Sevilay Yükselir, benim tanıdığım 100 tane delikanlıyım diyen insandan daha delikanlı.
Sevilay ablaya saldırılmasının sebebi ben değilim. Sevilay ablanın kendisiydi. Ona saldırmak istiyorlardı. Baran vardı, onun üzerinden saldıralım dediler.”