Ahmet Hakan, Mehmet Şimşek’le ilgili iddialarda bulunan Erol Mütercimler’e dair sert eleştiriler yöneltti.
Araştırmacı Erol Mütercimler, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 2 hafta önce istifa ettiğini ancak bu karardan döndürüldüğünü ileri sürerken konuyla ilgili yalanlamalar peş peşe geldi. Söz konusu iddiaları gündeme getiren Erol Mütercimler’i köşesine taşıyan Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ise sert eleştirilerde bulundu.
“Erol Mütercimler’in ballandırarak anlattığı bu kanıtsız, desteksiz, teyitsiz sallamayı... Mehmet Şimşek yalanladı, Cevdet Yılmaz yalanladı, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi yalanladı. Yalanladılar da ne oldu peki? Erol Mütercimler’de en küçük bir yüz kızarıklığı oluştu mu? Tabii ki hayır” ifadelerini kullanan Ahmet Hakan, “Bir hafta sonra yine fularını takacak, yine sesine bir ciddiyet katacak ve yine ‘İki gün önce çok önemli bir toplantıdaydım. Orada biri kulağıma şunu fısıldadı’ diye palavra sıkmaya devam edecek. Attığı palavrayla piyasalarda tedirginlik yaratıyormuş, ekonomiye zarar veriyormuş, güvensizlik ortamı oluşuyormuş falan. Adamın umurunda değil ki!” değerlendirmesinde bulundu.
Durumun artık ‘küstahlığı besleyen çok rezil bir döngüye dönüştüğünü’ savunan Hakan, şu öneride bulundu:
“Bu döngüden kurtuluş için bir teklifim var: Acaba bu tür palavralar sıkan şahıslara “makro ölçekte spekülatör” muamelesi çekilemez mi?”
Ahmet Hakan’ın ‘Fularlı spekülatör: Erol Mütercimler’ başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:
Erol Mütercimler de videocu olmuş.
Son videosunu izledim. Entel bir fular bağlamıştı boynuna. Ses tonuna mübalağalı bir ciddiyet katarak konuşuyordu.
“Pazar günü önemli bir toplantıdaydım” diye söze başlıyordu Mütercimler. O önemli toplantıda bir bilgi öğrenmiş. Güya Mehmet Şimşek iki hafta önce istifa etmiş, Cevdet Yılmaz araya girmiş, zor bela ikna etmiş falan. Güya zenginlere vergi affı söz konusu olmuş, Şimşek de bundan rahatsız olmuş.
Erol Mütercimler’in ballandırarak anlattığı bu kanıtsız, desteksiz, teyitsiz sallamayı...
Mehmet Şimşek yalanladı, Cevdet Yılmaz yalanladı, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi yalanladı.
Yalanladılar da ne oldu peki? Erol Mütercimler’de en küçük bir yüz kızarıklığı oluştu mu?
Tabii ki hayır.
Bir hafta sonra yine fularını takacak, yine sesine bir ciddiyet katacak ve yine “İki gün önce çok önemli bir toplantıdaydım. Orada biri kulağıma şunu fısıldadı” diye palavra sıkmaya devam edecek.
Attığı palavrayla piyasalarda tedirginlik yaratıyormuş, ekonomiye zarar veriyormuş, güvensizlik ortamı oluşuyormuş falan.
Adamın umurunda değil ki!
Bu iş, artık küstahlığı besleyen çok rezil bir döngüye dönüştü.
Şöyle bir döngü: Palavra atılıyor / Piyasa tedirgin ediliyor / Güvensiz ortam yaratılıyor / Devlet yalanlama üstüne yalanlama yapıyor.
Sonra? Yeni bir palavra / Yeni bir tedirginlik / Yeni yalanlamalar.
Bu döngüden kurtuluş için bir teklifim var:
Acaba bu tür palavralar sıkan şahıslara “makro ölçekte spekülatör” muamelesi çekilemez mi?