Deprem sözleriyle gündelik hayatımızda artık büyük bir yer edinen ve uyarılarıyla vatandaşlar başta olmak üzere yöneticilerin dikkatini çeken Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür bu kez sinirlendi. 1999 yılında hazırlanan bir raporda imzası olması nedeniyle eleştirilen Görür, "Hakaret etmek istemiyorum" diyerek o süreci anlattı.
Deprem sözleriyle gündemden düşmeyen ve özellikle 6 Şubat depremlerinden sonra her sözü manşetlere taşınan Prof. Dr. Naci Görür bu kez başka bir konuyla adından söz ettirdi. 1999 yılında hazırlanan "Ovacık Projesi Çevre Faaliyetleri İncelemesi ve Strateji Raporu"nda imzası olan Görür'ün altın aramakta kullanılan üretim modelinin “Mümkün olan en iyi teknoloji” olarak tanımlandığı ve Türkiye’de “sömürge madenciliği”nin bu tezlerin üzerine inşa edildiği iddia edilmişti.
Eleştirilere sessiz kalamayan Görür, sosyal medya hesabından uzun bir paylaşım yaparak süreci anlattı.
İlk kez bu kadar sert ifadeler kullanan Görür şu açıklamayı yaptı;
OLAYIN TARİHÇESİNİ ANLATTI...
"Arkadaşlar, birçok kendini bilmez daha neyin ne olduğunu anlamadan dinlemeden “mal bulmuş mağribi” gibi üzerine atlayarak beni suçlamaya başladılar. Mesele şu: Bundan 20-25 sene evvel, zamanın Ecevit Hükümeti TÜBİTAK’a bir görev veriyor.
Görev de Bergama altın madeninin proje ve uygulama bakımından ulusal ve uluslar arası standartlara uygun olup olmadığı ve yenilikçi teknolojiler içerip içermediği yönünden incelenmesi ve durumun bir raporla Başbakanlığa bildirilmesi.
"BİR EKİP SEÇTİK"
Görevin TÜBİTAK Başkanlığına tevdi edildiği sırada ben TÜBİTAK MAM’ın (Marmara Araştırma Merkezi) başkanıydım. Doğal olarak Türkiye’nin önde gelen bilim adamlarından bir ekip seçtik. Hatta deprem bilimcilerden idareden bağımsız iki araştırmacıyı da bu ekibe kattık. İkisi de ulusal ve uluslar arası tanınır kişilerdi.
Biri Prof. Dr. Aykut Barka, diğeri de Prof. Dr. Haluk Eyidoğan idi. Çalışma içinde meşhur Çevre Bilimci Prof. Dr. Derin Orhon ve konularında uzman başka hocalar da vardı. Ben de MAM Başkanı olarak koordinatör görevi gördüm.
"ÇALIŞMA, BAŞBAKANLIĞA SUNULDU"
Çalışma bitince Ankara’ya gönderildi ve burada TÜBİTAK BİLİM KURULU tarafından onaylandı ve Başbakanlığa sunuldu. Proje ulusal ve uluslar arası ölçütlere uygun bulunmuştu. Daha sonra Başbakanlık ne kararlar aldı onu bilmiyorum.
Bugün bir takım kimseler (Hakaret etmek istemiyorum) son derece saygısız ve terbiyesizce hakkımda yazıyorlar. Onları önemsemiyorum ama (hepsini engelledim) siz takipçilerime saygımdan ötürü bu açıklamayı yayınlıyorum.
"BİR KONU DAHA VAR ÖNEMLİ"
Bir konu daha var önemli. Arkadaşlar, maden ve madenci düşmanlığı yapıyorlar. Sırf ideolojik nedenlerle madencileri hain diye gösteriyorlar. Madencilik bir bilim dalıdır. Tarih boyunca çeşitli temel bilimler maden fakülteleri sayesinde gelişmiştir. İnsanlık madencilik sayesinde zenginleşmiş ve bugünlere gelmiştir. Yeraltı servetlerimiz çok önemlidir.
Siz madenciliği kaide ve kurallarına göre yaparsanız gelişirsiniz. Bugünkü gibi abuk subuk uygulama ve işletme yaparsanız zarar verirsiniz. Bunu denetleyecek ve doğru iş yapılmasını isteyecek Devlettir. Eğer tüm madenciliğin zararlı olduğu düşünülüyorsa bütün yurtta madenciliği yasaklıyacaksınız. Maden fakültesinin Dekanlğını da yapmış biri olarak ben bunları söyleyebilirim sanıyorum, sevgiyle."