AYM, Gezi davasından 15 yıl hapis cezası alan TİP Milletvekili Can Atalay kararının uygulanmamasına ilişkin verdiği ikinci ihlal kararının gerekçe özetini yayımladı. Yüksek Mahkeme, Atalay ile ilgili ilk hak ihlali kararını uygulamayan ve Anayasa Mahkemesi üyelerini Anayasa'ya aykırı davranarak "suç işlemek"le itham eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa'nın açık hükümlerini göz ardı ettiğini vurguladı. Bununla birlikte, kararda, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlalini denetlerken hangi mercinin bu ihlali gidereceğini belirlemekle de yetkilendirildiğini, karara rağmen dosyayı Yargıtay'a gönderen yerel mahkemenin de Anayasa'ya aykırı davrandığını belirtti. AYM, açık biçimde Atalay dosyasını yerel mahkemenin karara bağlamasının zorunlu olduğunu, hak ihlali kararının doğruluğunun da hiçbir makam tarafından tartışılamayacağını vurguladı. Yüksek Mahkeme, Anayasa koyucunun iradesine aykırı yorum ve uygulama yapıldığını belirterek, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığının yargısal makamlar tarafından tartışılamayacağının altını çizdi. AYM'nin gerekçeli kararının ise gece yarısı Resmi Gazete'de yayımlanması bekleniyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu 21 Aralık'ta, Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme’nin hakkında verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yaptığı ikinci başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı. AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkı”nın ihlal edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi.
Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.
Karara göre infazı durdurarak tahliye kararı vermesi beklenen 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise AYM gerekçeli kararı yayımlandığında karar vereceğini duyurdu.
AYM, Yargıtay'ı suçladı: Hak ihlali kararlarında herhangi mercinin denetleme yetkisi yoktur
Anayasa Mahkemesi (AYM) de Atalay'a yönelik verdiği ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle bireysel başvurunun ihlal edildiğine yönelik kararının özetini yayınladı. AYM'nin basın duyuruları altında paylaşılan özette, kararda, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlalini denetlerken hangi mercinin bu ihlali gidereceğini belirlemekle de yetkilendirildiğini, ancak karara rağmen dosyayı Yargıtay'a gönderen yerel mahkemenin de Anayasaya aykırı davrandığı belirtildi.
AYM, hak ihlali kararını uygulamayan ve karara imza atan AYM üyelerini Anayasa'ya aykırı davranarak "suç işlemek"le itham eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa'nın açık hükümlerini göz ardı ettiğini vurguladı. AYM kararında, şu ifadelere yer verildi:
"Somut başvuruya konu yargılamada Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesini ilgili mahkeme olarak belirlediği için Yargıtay'ın 6216 sayılı Kanun kapsamında yeniden yargılama yetki ve görevi bulunmamaktadır. İhlal kararının gönderildiği ilk derece mahkemesi ise Anayasa Mahkemesinin kararı uyarınca önüne gelen dosyada yeniden yargılamayla ilgili görevini yerine getirmemiş; başvurucunun anayasal haklarını da gözeten bir yargılama yapmamıştır.
Kamu gücünün eylem, işlem ve ihmallerinin Anayasa'ya uygunluğunu kesin ve bağlayıcı olarak karara bağlama yetkisi münhasıran Anayasa Mahkemesine aittir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla bir temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine karar verdiğinde herhangi bir merciin bu kararın Anayasa'ya veya kanuna uygun olup olmadığını inceleme ve denetleme yetkisi bulunmamaktadır.
"AYM kararlarının bağlayıcılığını tartışma konusunda yetkili değil"
Anayasa ve kanunlar Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirme yükümlülüğü altında olan kamu makamlarına ve somut olayda ilk derece mahkemesine dosyayı farklı bir yargı merciine gönderme yetkisi vermediği gibi herhangi bir yargısal makamı da Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışma konusunda yetkilendirmemiştir.
Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenleri kapsadığı gibi ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak merciin belirlenmesini de kapsar. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasının reddedilmesi ve hukukun emrettiği yöntemler izlenerek ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmaması Anayasa'nın 153. maddesinin sözüyle açıkça çelişen, anayasa koyucunun iradesine aykırı bir yorum ve uygulama olmuştur.
Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin yetkisi dâhilindeki bir dosyayı Yargıtay'a göndermesiyle başlayan, Yargıtay'ın da Anayasa hükümlerini gözardı ederek verdiği bir kararla şekillenen süreç Anayasa'nın sözüne açıkça aykırılık oluşturmuş ve neticede başvurucunun bireysel başvuru hakkı, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline yol açmıştır."