ABD Newsweek dergisinde çok sert bir Türkiye yazısı kaleme alındı. Hasta adama benzetilen Türkiye'nin NATO için bir müttefik olmaktan çok bir tehdit haline geldiği iddia edilerek "Hesap sorulmalı ve durdurulmalıdır." yorumu yapıldı.
Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında Batı medyası tarafından sıkça kullanılan kibirli "hasta adam" manşetleri tekerrür etti.
Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) yayın yapan Newsweek dergisi, "oryantalist" bakış açısıyla yapılan Türkiye analizlerine bir yenisini daha ekledi.
Türkiye'nin NATO'dan atılması gerektiğini savunan dergide çok sert ifadeler kullanıldı. Yazıda şu ifadelere yer verildi.
"NATO modern zamanların tartışmasız en önemli ittifakı. NATO'nun kuruluş belgesinin 5. Maddesi’ne göre bir üyesine yapılan saldırı tüm üyelere yapılmış sayılıyor. Ancak, NATO tüzüğü kolektif savunma anlaşmasının ötesinde daha derin bir şeyi temsil ediyor: Ortak bir dünya görüşü, strateji ve barış vizyonu... Ama NATO'nun giderek daha güvenilmez bir müttefiki haline gelen Türkiye'yi daha yakından incelediğimizde çok farklı bir şeyle karşılaşıyoruz. Son zamanlarda meydana gelen olaylar dünyada kötülüğün var olduğunu bir kez daha hatırlattı.
7 Ekim'de Hamas’ın saldırısıyla Hamas-İsrail savaşı tekrar alevlendi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise İsrail'i eleştirdi ve açıklamalarıyla Hamas’ı meşrulaştırdı. Erdoğan, Holokost'tan bu yana Yahudi tarihinin en kanlı gününün faillerini kınamayı reddetmesiyle Hamas'a yardım ve sığınak olmayı sürdürüyor.
HAMAS'TAN AZERBAYCAN'A...
Şimdi Hamas saldırısından üç haftadan daha kısa bir süre önce meydana gelen olayları düşünün: 19 Eylül'de Dağlık Karabağ’da yaşananları. NATO üyesi Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği destek, ABD dış politika çevrelerinde en kötü saklanan sır. Gerçekten de Türkiye Azerbaycan'ın en önde gelen hamisi ve silah tedarikçisi. Türkiye'nin yeşil ışığı olmadan Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'da harekete geçemeyeceği neredeyse kesin.
Bu ortak bağ kendi başına sürpriz değil: Türkiye ile Azerbaycan, ortak bir Türk kültürüne dayanan derin bir tarihi ve stratejik ortaklığı paylaşıyor.
NEWSWEEK'E GÖRE AZERBAYCAN, ERMENİSTAN'A SALDIRACAK
Azerbaycan lideri İlham Aliyev, Dağlık Karabağ'ı ele geçirdikten sonra sıranın Ermenistan'a geldiğini açıkça ifade etti. Batı'nın dikkati çekilmezse Azerbaycan, Türkiye'den Azerbaycan'a ve petrol zengini Hazar Denizi'ne uzanan bir kara koridoru açmak için Türkiye'nin de göz yummasıyla yakında egemen Ermenistan topraklarına saldıracak."
FİNLANDİYA VE İSVEÇ'İ HATIRLATTILAR
Türkiye’nin Amerikan birliklerinin bulunduğu Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki tarihi Süryani Hristiyan bölgelerine saldırdığının iddia edildiği yazı şöyle devam ediyor:
"Türkiye'nin NATO müttefikleriyle uyumsuzluğunun tek göstergesi bunlar değil. Erdoğan ayrıca 2023'ün büyük bir bölümünü Batılı güçlerden taviz koparmakla geçirirken Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına Batı'nın verdiği yanıtın hayati bir parçası olarak görülen Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğini geciktirdi.
UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI
Ukrayna'da yaşanan yıkıma rağmen Türkiye; ABD ve AB öncülüğündeki yaptırımlara katılmayı reddederek Rusya ile ekonomik bağlarını yılmadan sürdürdü. Böylece Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e can simidi oldu. Türkiye'den Rusya'ya yapılan toplam ihracat 2022 yılında 5,7 milyar dolardan 8 milyar dolara yükseldi. Türkiye ayrıca AB'nin Rusya'ya ve Rusya'dan hava seyahatlerini kısıtlayan yaptırımlarına katılmayı reddederek zengin Rus oligarkların Türk vatandaşlığı almasına olanak sağladı.
Bunun karşılığında Putin, Temmuz 2022'de Türkiye'nin Akdeniz kıyısındaki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin inşası için Türkiye'ye beş milyar dolar havale etti.
"ERDOĞAN TUĞLA TUĞLA SÖKMEYE BAŞLADI"
Bu size bir Batı demokrasisine yakışmayan bir davranış olarak geliyorsa yanılıyorsunuz. İslamcı AK Partinin lideri Erdoğan, yaklaşık 20 yıl önce Başbakan seçildiğinde Türkiye henüz çiçeği burnunda bir demokrasiydi. Tıpkı Rusya'daki Putin gibi Erdoğan da zayıf Türk demokrasisini tuğla tuğla sökmeye başladı.
Erdoğan hükümeti bağımsız medya kuruluşlarının kapatılması, hükümeti eleştiren gazetecilerin sindirilmesi ve hapsedilmesi yoluyla basın özgürlüğünü kısıtladı. Yargının bağımsızlığını tehlikeye attı ve sivil toplum örgütlerini engellemek için yasalar dikte etti. Muhalifleri hapiste çürürken Erdoğan önemli bir gücü olumsuz ve yasa dışı bir şekilde elde etti.
"TÜRKİYE ARTIK SADIK BİR MÜTTEFİK DEĞİL"
NATO'nun 1952 yılında Türkiye'yi stratejik bir müttefik olarak kabul etmesi, Mustafa Kemal Atatürk'ün laik mirasının yanı sıra ülkenin Avrupa ile Asya'yı birleştiren stratejik konumuna dayanıyordu.
Ne yazık ki uluslararası ilişkiler durağan değildir ve Türkiye on yıllar boyunca artık sadık bir müttefik olmadığını yeterince göstermiştir. Batı'nın bu sorunla açık bir şekilde yüzleşmesinin zamanı geldi.
"NATO'NUN HASTA ADAMI TÜRKİYE CEZALANDIRILMALI"
Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde iç çürüme ve uluslararası itibarının azalması nedeniyle Türkiye 'Avrupa'nın hasta adamı' olarak biliniyordu. Son yıllarda aynı nedenlerle Türkiye 'NATO'nun hasta adamı' haline geldi.
Sadece adı demokrasi olan bir ülkeye dönüşerek, Batı değerlerine cephe alarak ve bölgesinde kargaşa yaratarak Türkiye NATO için bir müttefik olmaktan çok bir tehdit haline gelmiştir. Hesap sorulmalı ve durdurulmalıdır."
Kaynak: Odatv.com