Aralarında Guardian’ın da bulunduğu 14 uluslararası haber kuruluşunun Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi (OCCRP) ortaklığıyla yürüttüğü “Dominika: Karayip Pasaportları” araştırmasının bulguları yayımlandı. Karayipler ülkesi Dominika'nın, tartışmalı "altın pasaport" uygulaması kapsamında binlerce kişiye vatandaşlık sattığı tespit edildi. Ucuza vatandaşlık alan isimler arasında eski bir Afganistan casus şefi, Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin emrinde çalışan Libyalı albay gibi isimlerin yanı sıra dolandırıcılıktan hüküm giyen eski bakan Cavit Çağlar ve iş insanı Yıldırım Demirören de var. BirGün'den Ozan Gündoğdu bugünkü yazısında "altın pasaport"lara dikkat çekerek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in parayı ‘yanlış yerde aradığını’ ifade ediyor… İşte Ozan Gündoğdu'nun “Şimşek parayı yanlış yerde arıyor!” başlıklı yazısı şöyle;
"Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldiğinden bu yana Türkiye’den çok yurtdışında mesai yaptı. Dünyayı turlayan Şimşek Türkiye’ye gelecek yatırımcıları tavlamaya çalışıyor. Henüz başarıya ulaşabilmiş değil. Seçimlerden bu yana politika faizi 2 bin 150 baz puan artırıldı ama belli ki yetmedi. Yabancı sermaye akımlarının gövdesi Türk Lirası’nın “dibi görmesini” beklerken, fırsatları kollayıp kelepir şirketleri satın alarak Türkiye ekonomisiyle flörtleşiyor, hepsi bu…
Şimşek parayı belki de yanlış yerde arıyor. Çünkü, Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi (OCCRP)’nin araştırma dosyaları paranın izini sürerken, Türkiye’nin varlıklı ailelerinin Türkiye dışındaki faaliyetlerini de teşhir ediyor. 11 Ekim’de aralarında The Guardian’ın da bulunduğu 14 uluslararası haber kuruluşunun OCCRP ortaklığıyla yürüttüğü bir araştırma dosyası yayımlandı. Dosyanın adı, “Dominika; Karayip Pasaportları”.
Bayburt’tan küçük bir vergi cenneti
Atlantik okyanusunun Amerika Kıtası’na yakın konumunda, İstanbul’a 9 bin kilometre uzaklıkta bir ada devleti Dominika. Nüfusu sadece 70 binin biraz üzerinde. Türkiye’nin en küçük ili Baburt’un nüfusu bile 85 bin. Ordusu yok, geçiminin yüzde 90’ını tarım ve biraz da turizm oluşturuyor. Yıllık geliri 800 milyon dolar. Türkiye’nin binde biri bile değil. Fakat bu küçük ada devleti, yıllık gelirinin yüzde 10’unu, “Altın pasaport” satışından elde ediyor. Yani vatandaşlığını satıyor.
“Kim Dominika vatandaşı olmak ister ki” diye sorulabilir. Bu ülke size son derece cazip 2 fırsat sunuyor. İlki pasaportun gücü. Varlıklı ailelere yatırım yoluyla vatandaşlık ve oturum programları için danışmanlık veren şirket Henley and Partners’in endeksine göre, Dominika, dünyanın en güçlü 40’ıncı pasaportuna sahip. Eğer siz de bu pasaporta sahip olursanız, AB ülkeleri dahil olmak üzere 143 ülkeye vizesiz seyahat edebilirsiniz.
Fakat Dominika pasaportuna sahip olmanın tek avantajı vizesiz seyahat imkânı değil. Bu küçük Karayip Adası aynı zamanda finansal bilgilerinizi sır gibi saklayan bir “Off Shore” cenneti. Tıpkı diğer Atlantik Adaları’ndan Seyşeller, Cayman, Marshall, Palau ve diğerleri gibi… Paranızı Dominika bankalarında “dark bank” sisteminde güvenle saklayabilirsiniz.
Aynı endekse göre Türkiye pasaportu 89’uncu sırada. Bu haliyle, Dominika pasaportu Türkiye vatandaşları için son derece cazip. Üstelik vatandaş olabilmeniz için Dominika’ya gidip gelmeniz de gerekmiyor. Sadece 100 bin dolar karşılığında AB’ye vizesiz seyahat hakkı ve finansal gizlilik.
Demirören ve Çağlar da Dominikalı çıktı
“Dominika; Karayip Pasaportları” dosyasından öğrendiğimiz kadarıyla, Yıldırım Demirören ve Cavit Çağlar da Dominika’nın altın pasaportunu alıp, Dominika vatandaşı olmuşlar. Bu sayede “sıradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi Avrupa’ya giderken vize krizi yaşamıyorlar” diye düşünülebilir. Fakat zaten bu iki isim ihracatçıya tanınan yeşil pasaport hakkından faydalanabilecek güçte. Yani zaten bir vize sorunu yaşıyor olamazlar. Peki ya neden itibarlı iş insanları Karayip Adaları’ndan vatandaşlık alır? Akıllara off shore avantajları geliyor ama bilemiyoruz.
Ama Oxfam’ın raporundan vergi cennetlerindeki banka hesaplarında 2 trilyon dolar bulunduğunu biliyoruz. Altın pasaportların isimlerini ise ancak Wikileaks, Panama Papers, Pandorra Papers ya da son olarak Dominika sızıntıları sayesinde öğrenebiliyoruz.
Sızıntılar sayesinde öğrenebiliyoruz
Daha önceki sızıntılardan Malta vatandaşlığı alanları öğrenebilmiştik. Suzan Sabancı Dinçer, Ceyda Sabancı Dinçer, Çiğdem Sabancı Bilen, Haluk Akay Sabancı ve Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı Malta vatandaşı olan Sabancılar. Sadece bu değil, Koton’un yönetim kurulu başkanı Yılmaz Yılmaz ve ailesi, Sahibinden.com adlı alışveriş sitesinin kurucusu ve sahibi Taner Aksoy ve ailesi, Kurukahveci Mehmet Efendi adıyla bilinen kahve şirketinin marka sahipleri Hulusi Kurukahveci, Nezlihan Akyürek Kurukahveci, Hulusi Doruk Kurukahveci, ilaç şirketi Abdi İbrahim'in patronu Nezih Barut, kardeşi Nesrin Esirtgen ve oğlu İbrahim Barut, Orta Anadolu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Karamancı, Reha Tekstil'in sahibi Mehmet Reha Demirdağ yine Malta vatandaşlığı olan iş insanları.
Sadece vatandaş da olunmuyor, buralarda paravan şirketler de kuruluyor. Mesela Paradise Papers belgelerine göre Binali Yıldırım’ın oğulları Erkam ve Bülent Yıldırım, Malta’daki adresi Old Bakery Sokağı’nda görünen Hawke Bay Marine ve Black Eagle Marine şirketlerinin tek hissedarı.
Rönesans Holding’in Erman Ilıcak’ın Britanya Virjin Adaları’na 210 milyon dolar gönderdiğini ise Pandora Papers belgelerinden öğrendik.
Bunlar, sızıntılar aracılığıyla ortaya çıkanlar. Deyim yerindeyse buzdağının görünen yüzü.
BirGün'den Ozan Gündoğdu'nun yazısının devamı için TIKLAYIN!