CHP ile Halk TV arasında yapılan anlaşma tek taraflı olarak fesih edildi, kanal ile ilişkiler sona erdi. CHP ile Halk TV arasındaki protokol ortaya çıkınca sosyal medyada tartışmalar alevlendi. Hürriyet yazarı Nedim Şener de konuyu bugünkü köşesine taşıyanlardan.
Şener'in "Kandırılmadınız, beraber kandırdınız" başlık yazısı şöyle;
KEMAL Kılıçdaroğlu’nun CHP’deki “iktidarının” 13 yılında gelinen yer; sadece onun için değil, parti yönetimi, milletvekilleri ve gerçeğe gözünü kapatan medyacıları için de on derece hazin...
Yalnızca gerçeğe gözünü kapatmakla kalmayan, gerçeği çarpıtan, göz göre göre seçmenlerinin aldatılmasına aracı olan gazeteci ve televizyoncuların durumu hepsinden acı.
Bir de sözde objektif yayıncılık yaptığını söyleyen, kimseyi de beğenmeyen Halk TV’nin, sıradan bir gazetecilik faaliyeti olan basın ve grup toplantılarını yayınlama karşılığı CHP ile bir sözleşme yaparak işi para ilişkisine çevirmiş olması, şimdiden basın tarihine “rezalet” olarak geçti.
BESLEME HALK TV, TELE1, KRT
Siyasi rakip olduğu için CHP’ye yakın medya tarafından sürekli hedef alınan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce tam bir yıl önce bunların ipliğini pazara çıkarmıştı aslında.
İnce, “Halk TV, Tele1, KRT, CHP’den ve İYİ Parti’den her ay düzenli maaş alıyor. Miktarlarını bile söylerim. Son zamları bilmiyorum ama. Bizi haber yaptıkları zaman ‘Maaşı keseriz’ diye tehdit ediyorlar.
‘Biz sözleşme yaptık” diyorlar. Utanmazlığın bu kadarı olur. Maaşın adını sözleşme yapmışlar. Hizmet satın alıyorlarmış. Haraca bağlamışlar bütün muhalefet belediyelerini. Her bir belediyeden haraç alıyorlar resmen. Aylık maaş alıyorlar. Besleme basınsınız siz” diye eleştirmişti.
Tele1’in sahibi Merdan Yanardağ da Muharrem İnce’nin iddiasını şu sözlerle doğrulamıştı:
“Tele1 ve tüm televizyon kanallarının gelirleri, reklam ve sponsorluk gelirleridir. Biz bazı hizmet satış anlaşmaları yapıyoruz, bunların içinde siyasi partiler de var. CHP ile zaman zaman yaptığımız anlaşmalar var. Onların mitingini canlı olarak yayınlıyoruz ve bunun karşılığında bir bedel alıyoruz.”
CHP yönetiminin belgesi de ortaya çıkan Halk TV ile yaptığı sözleşmeyi iptal etmesinin açıklanmasıyla adeta yer yerinden oynadı. Sahte bir şaşkınlıkla CHP ile Halk TV’nin sözleşme yapması eleştirileri, “kandırıldık” lafları ortalığı kapladı.
PKK/HDP’YE NE SÖZÜ VERDİ?
Sadece bu değil, Kılıçdaroğlu’nun, 14 Mayıs seçimlerinden sonra Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile imzaladığı ve seçimin kazanılması halinde üç bakanlık ile MİT’i vermeyi taahhüt ettiği gizli protokol “Yanıltıldık, kandırıldık” laflarıyla bir hakaret dalgası daha yarattı.
Hele CHP’ye yakın kanalların ekran yüzü Fatih Portakal’ın gizli protokolden söz ederken, “Fena halde kandırılmışım/şız” tweet’i sahte bir “etik” tartışmasının en ucuz parçası oldu.
O ve diğerleri hep bir ağızdan “Yanıltılmışız, aldatılmışız” naraları atıyorlar.
Oysa Kılıçdaroğlu KHK’lıları devlette göreve iade edeceğini söyleyip FETÖ’ye destek açıklaması yaptığında, PKK’nın siyasi kolu ile açık açık iş ve amaç birliği yaptığı günlerde hiçbirisinin aklına “etik” konusu gelmemişti.
Onu bırakın, PKK/HDP’li Sırrı Sakık’ın “Bizim hesabımız mevki, makam değil... Binlerce arkadaşımız içeride, on binlerce arkadaşımız sürgünde. Geri dönüş başlamalıdır cezaevinden, sürgünden, nerede olursa... Kılıçdaroğlu da açık ve net olarak önümüzdeki dönem ne yapacağını kamuoyu ile paylaşmalıdır. Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da bunların deklare edilmesi gerekir” dediğinde aralarından hiçbirisi, “kapalı kapılar arkasında” neler olduğunu sormadı, merak etmedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık CHP iktidarında söylediği sayısız yalanın üzerinde durmayan, hatta gerçek dışı açıklamalarını yayarak ortak olanlar, şimdi Özdağ ile yaptığı gizli protokol üzerinden ahlak dersi verip ellerini yıkıyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu da daha önce “satılmış gazeteciler” diye kullandığı ifadeyi “...Köşe yazarları üzerinden parti içi meseleler tartıştırılıyor. Ben kimin, nereden, ne kadar maaş aldığını iyi biliyorum” diyerek bir ileri boyuta taşıyor.
Peki bu medyacılar, yıllarca CHP’ye yakın kanallarda boy gösteren Fatih Portakal’ın “Fena halde kandırılmışım/şız” tweet’inde olduğu gibi “kandırılmak” üzerinden kendilerini temize çekmeye çalışırken geçmişte yaptıklarını unutturabilirler mi?