Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs seçimlerinin ardından suskunluğunu konuk olduğu Sözcü TV ekranında bozdu. Kılıçdaroğlu’nun yayındaki sözleri parti tabanında eleştiriler alırken Sözcü TV reyting sonuçları da Kılıçdaroğlu yayının kanala kazandırdığını ortaya koydu… Hürriyet yazarı Ahmet Hakan da "Bir televizyon programı ve bir sürü tuhaf şey" başlıklı bugünkü köşe yazısında Kılıçdaroğlu'na bir dizi eleştiri yöneltiyor…
İşte o yazı…
Kemal Kılıçdaroğlu seçimin ardından ilk kez bir televizyon programına çıktı.
Dikkatle izledim programı. Söylenecek bin şey var. Ben sadece birkaçını yazdım.
KEMAL BEY’E ‘ÇIKMA O PROGRAMA’ DERDİM
Diyelim ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanıyım.
Ve yine diyelim ki Kemal Bey, yanıma yaklaşıp bana sormuş olsun:
“Canlı yayında Uğur Dündar, İsmail Saymaz falan soru soracaklar. Ben de cevap vereceğim. Ne dersin? Çıkayım mı böyle bir programa?”
Hemen şöyle derdim:
“Ne söyleyeceksiniz programda? ‘Ben elimden geleni yaptım, olmadı. Artık çekiliyorum. İstifa ediyorum. Yerimi yeni isimlere bırakıyorum’ açıklaması yapacak mısınız?”
Diyelim ki şöyle cevap verdi bana:
“Hayır. Bunu söylemeyi düşünmüyorum. Biraz top çevireceğim.”
Bu cevap üzerine kendisine şunu tavsiye ederdim:
“Sakın. Sakın. Sakın. Çıkmayın o programa. Şu anda size yönelik öfkenin şiddeti 7 ise... Böyle bir programdan sonra size yönelecek öfkenin şiddeti 77 olur. Aman ha aman. Sakın.”
DIŞ MİNNAKLARIN ADAMI
“Dış mihraklar. Dış güçler.”
Çok değil kısa bir süre öncesine kadar herhangi bir AK Parti taraftarı, bir sokak röportajında böyle bir söz söyleyince sarakaya alınırdı.
Bir ara bu sarakaya alma işi öyle büyüdü ki “dış mihrak” vurgusundan “dış minnak” esprisi bile türetildi.
Şu işe bakın yahu!
“Dış güçler, dış mihraklar” dedi diye AK Parti seçmeniyle kafa bulanların alayı, şimdi gayet ciddi bir edayla “Kemal Kılıçdaroğlu dış güçlerin projesidir” diyorlar.
Durum o kadar acıklı ki... “Dış minnakların adamı” diye espri yapmak bile içimden gelmiyor.
CAMİ AVLUSUNA TERK EDİLMİŞ ÇOCUK PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE
Kemal Kılıçdaroğlu, seçim gecesinden beri pek ortalıkta görünmedi ya...
Muhalefet seçmeni, bu duruma tepki gösteriyormuş.
Bu seçmenin içine yuvarlandığı duygular, aşağı yukarı şöyle şeylermiş:
“O gece bizi yalnız bıraktı Kemal Bey. Kendimizi anadan öksüz, babadan yetim hissettik. Acılarımızla, hüzünlerimizle baş başa bıraktı bizi. Saçımızı okşamadı. Ağladık. Dokunmadı gözyaşlarımıza. Sakinleşmemize yardımcı olacak bir açıklamayı bize çok gördü. Hiç ortaya çıkmadı. Kendimizi cami avlusuna terk edilmiş çocuk gibi hissettik.”
Bu ruh halini hiç anlamıyorum.
Böylesine ağır bir duygusallaşmayı, bırakın bilinçli bir seçmene, herhangi bir yetişkine bile pek yakıştıramıyorum.
Ayrıca bu denli duygusala bağlamış bir seçmen kitlesi, nasıl sakinleştirilecekti ki?
Kemal Bey o gece...
- “Kaybettik. Üzgünüm. Olmadı” deseydi... Henüz inkâr aşamasında olan seçmen kitlesi onu paramparça etmez miydi?
- “Kaybetmedik, sandıklara sahip çıkın” deseydi... Ortada sahip çıkılacak sandık mı kalmıştı? ANKA falan bile pes etmişti.
- “Hile yaptılar, oylarımızı çaldılar” deseydi... “Ne duruyorsun? Yürüsene YSK’ya” diye bastırılması imkânsız bir isyan çıkmaz mıydı?
- “Bu kez kaybettik ama beş yıl sonra kazanırız” deseydi... Evlerdeki ekranlara fırlatılacak cisimler nedeniyle binlerce televizyon paramparça olmaz mıydı?
ERDOĞAN’IN TRAVMA GEÇİRİR BİR HALİ YOKTU
Kemal Kılıçdaroğlu şöyle dedi:
“Seçim sonucu Erdoğan açısından da büyük bir travma. İlk turda yenildi. Bunu görmek lazım.”
Birinci tur ile ikinci tur arasında iki ayrı televizyon programında konuk ettik Erdoğan’ı... Hande Fırat’la birlikte.
Benim gözlemim şudur:Yüzü gülüyordu Erdoğan’ın. Espri yapıyordu. Çevresindekilerle şakalaşıyordu. Kendinden emindi. Travma geçirdiğine dair en küçük bir izlenim bile vermiyordu. Programların öncesinde de sonrasında da keyfi yerindeydi. Bırakın kederi, en küçük kaygısı bile yoktu.
Eğer Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi gerçekten travma geçiriyorduysa...Şu iki şeyi söyleyebilirim:
-BİR: O kesinlikle bir travma saklama ustası.
-İKİ: Allah hepimize böyle travma nasip etsin. Amin.VE BAZI TUHAF ŞEYLER
- Bir gazeteci, “Efendim seçim kampanyanız sırasında size gönülden destek verdik. Ben şahsen verdiğim bu destekten dolayı asla pişman değilim” dedi. Herhangi bir gazeteci, bunun aynısını Erdoğan’a söylese ne olur? Abooo! Gelsin linç.
- Mağlubiyetin iki sorumlusunu açıkladı Kılıçdaroğlu: Köylüler ve TRT. Bir ara endişelendim: “Köylüleri niçin öldürmeliyiz” diye nefretlik bir şiir vardır, onu okuyacak diye... Allah’tan okumadı.