Habertürk yazarı Nagehan Alçı, bugünkü yazısında köşe komşusu kendisini hedef alan Fatih Altaylı'ya verdiği yanıtla göndermede bulundu.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı, kendisi için isim vermeden 'Bırakınız dönsünler. Biliniz ki, demokrasi aslında döneklerin rejimidir' değerlendirmesinde bulunan Fatih Altaylı’ya bugünkü köşesinden cevap verdi.
Yönetmen Tolga Örnek’in, babası eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Emekli Oramiral Özden Örnek ile ilgili kardeşi Burak Örnek’i hedef gösteren Fatih Altaylı’ya yönelik 2018 yılında yaptığı konuşmaya atıf yapan Nagehan Alçı, köşe komşusuna göndermede bulundu:
“Oramiral Özden Örnek’in oğlu Tolga Örnek, Atatürkçü gözüküp babası zor duruma düştüğünde merhum amirali tekmeleyen ‘Atatürkçü’leri anlatmıştı bir konuşmasında. Esas oportünist esas bukalemun bunlardır. Fikirleri yoktur, sadece menfaatleri vardır” diyen Alçı, devamında “Türk basın tarihinde böyle çok örnek var ama şimdi isimlerini kimse hatırlamıyor. Mesela Bedii Faik… Çok ateşli bir 27 Mayısçı iken aynı şekilde çok ateşli bir Demirelciliğe ve hatta 1975-78 arası MC taraftarlığına dönen Bedii Faik’i hatırlayan yok” ifadelerini kullandı.
“Osman Kavala ve Hakan Altınay'a zulmeden, rakiplerine siyasi yasak getiren bir siyasi tarafta bulunamam; bunları alkışlayan bir AK Parti’den yana olamam” diyen ve ‘Kemal Kılıçdaroğlu çok daha güçlü olduğu için, kazanacağı için böyle tavır koyuyor, dönüyor’ eleştirilerine de yanıt veren Alçı şöyle devam etti:
“Ben bir liberal-demokratım. Aslında bu temel çizgim hiç değişmedi” diyen Alçı, “Türk medya ve düşünce tarihinde benimsediği fikir ekolünü ve doktrini değiştiren, meşhur tabirle 'dönen' çok sayıda yazar olmuştur” ifadelerini kullanarak Çetin Altan ve Taha Akyol örneklerini verdi.
Nagehan Alçı ‘Döneklik, menfaatçilik ve oportünizme dair…’ başlıklı yazısında şunları kaydetti:
Bir düşünce ekolünü benimseyen kişiler bir yerden başka yere yolculuk yapabilir. Hiçbir fikir ekolünü benimsemeyen ve bağlı bulunduğu medya patronunun ticari menfaatlerine veya politik liderin manevralarına bağlı olarak bir oraya bir buraya sürüklenen kişiler ise "dönek" dahi olamazlar. Çünkü onların benimsediği bir düşünce ekolü yoktur. Ne sosyalizmi, ne liberalizmi, ne milliyetçiliği, ne İslamcılığı bilirler hatta en kolayından sığınıverdikleri Atatürkçülüğü bile konjonktüre göre bırakıverirler.
"LİBERALİZMİN PROBLEMLERİ ÜZERİNE DAHA ÇOK DÜŞÜNÜR OLDUM ZAMANLA"
Ben bir liberal-demokratım. Aslında bu temel çizgim hiç değişmedi. Fakat liberalizmin problemleri üzerine daha çok düşünür oldum zamanla. Günümüz finans kapitalizminin yalanlarla dolu olduğunu görüyorum bugün. Bu noktada değişimimi de bu köşede yayınlanan “Liberalizmin büyük mağlubiyeti” başlıklı yazıda ifade ettim ama Türkiye için bu tartışmalar lüks kalıyor.
"ERDOĞAN OLMASAYDI BU ÜLKEDE GENERALLERİN VESAYETİNİN BİTMEYECEĞİNE İNANIYORUM"
Liberal-demokrat perspektifle baktığımda dönemin askeri vesayet güçleriyle AK Parti ve özellikle Recep Tayyip Erdoğan arası mücadelede tarafsız kalmam mümkün değildi. Postalların tarafını tutmak kendime ihanet olurdu. Elbette askeri vesayetin tasfiyesi bağlamında Erdoğan’ın yanındaydım. Hala da Erdoğan olmasaydı bu ülkede generallerin vesayetinin bitmeyeceğine inanıyorum.
"ELBETTE O DÖNEM BU DOĞRU ÇİZGİDEYKEN DE HATALARIM OLMUŞTUR"
Zaten bana olan temel nefret bu dönemden ve bir de çözüm sürecini hararetle desteklememden kaynaklanıyor. Elbette o dönem bu doğru çizgideyken de hatalarım olmuştur. Ama benim kafama silah da dayasanız “Bu ülkede bir Ergenekon çetesi hiç yoktu, askeri vesayet yoktu” diyemem. Kürt meselesi yoktur diye bugün de diyemem. Hala ülkenin en yakıcı sorunu Kürt meselesi.
"TAYYİP ERDOĞAN GİBİ BİR LİDER OLMASAYDI DEVLETİN İÇİNDEN GÜLENİZMİN TASFİYESİ DE ASLA MÜMKÜN OLAMAZDI"
2013’ten sonra ise Kemalizm adına vesayeti ve darbeciliği meşru gören bu Ergenekon kafasının yerine Fetullahçılar geçmek istedi. Karşımıza Ergenekon vesayeti yerine sivil hükümeti devirmek isteyen bir FETÖ vesayeti gerçeği çıktı. O zaman da çok sert şekilde FETÖ ile mücadeleye başladım. Liberal-demokrat olmanın gereği buydu. 2013-16 arası Gülenizmin yanında duran demokrat bildiğimiz isimler büyük hata yaptılar. O sebeple 2013’ten sonra AK Parti totaliter oldu ve ben de ayrıldım diyenleri haklı bulmuyorum. Bu, bilerek ya da bilmeyerek Fetullah Gülen’in arzuladığı çizgide olmak demekti ve bence büyük yanlıştı. Nitekim ulusalcılar ile beraber hala bana en çok saldıranlar Fetullahçılar. Çünkü FETÖ ile 2013-16 arası çok ciddi mücadele etmiş bir yazarım. Tayyip Erdoğan gibi bir lider olmasaydı devletin içinden Gülenizmin tasfiyesi de asla mümkün olamazdı.
Bu düşüncem de nettir. Öte yandan tıpkı Ergenekon-Balyoz davalarında olduğu gibi FETÖ davalarında da çok büyük haksızlıklar yaşandı. Bu da bir hakikat.
Son 5-6 senedir ise Türk milliyetçileri ve ulusalcılarla ittifak kurmuş yeni bir AK Parti var. Dün 14 Mart 2023’tü. Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık makamına oturmasının 20. Yıldönümü. Bu 20 seneyi de bir başka yazıda dönem dönem analiz edeceğim…"
FATİH ALTAYLI – ÖZDEN ÖRNEK OLAYI
Fatih Altaylı, 15 Temmuz 2008’de kaleme aldığı yazısında adını vermediği ‘Yüksek rütbeli askerle’ görüştüğünü belirtmişti.
Altaylı yazısında ismini vermediği ‘yüksek rütbeli’ kişinin kendisine “Özden Örnek’in bilgisayarındaki bu bilgiler, belki de biraz üzerinde oynanmış olarak AKP’ye yakın birilerine, Özden Örnek’e yakın birileri tarafından sızdırılmış olabilir” dediğini öne sürmüştü. Altaylı’nın 'Burak Örnek mi?' sorusuna ise bu kişinin “Burak Örnek’in ilişkilerini takibe almak lazım” dediğini Altaylı’nın bu kez 'Bu ne demek?' sorusuna ise ‘yüksek rütbeli’ kişinin “Ne demekse o demek” diye yanıt verdiğini kaleme almıştı.
Altaylı’nın bu yazının ardından Burak Örnek hedef haline getirilmişti.
Bu yazıdan yaklaşık 10 yıl sonra 2018 yılında tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Emekli Oramiral Özden Örnek için, Kasımpaşa'daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nda askeri tören düzenlenmişti.
Törene; Özden Örnek’in eşi Sevil ve oğlu Tolga Örnek’in de aralarında bulunduğu aile fertlerinin yanı sıra, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Donanma Komutanı Koramiral Ercüment Tatlıoğlu, Sahil Güvenlik Komutan vekili Tuğamiral Bülent Tuncay, muvazzaf ve emekli askerler katılmıştı.
Özden Örnek’in oğlu Tolga Örnek’in törende sırasında yaptığı konuşmada, kardeşi Burak Örnek’i hedef alan Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’nın yazısını hatırlatıp “Eğer bir cümle insanı öldürebilir mi diye sorarsanız bana, o da Fatih Altaylı’nın ‘Burak Örnek babasının günlüklerini çaldı ve milyonlarca para karşılığı sattı.’ Burak bunu asla kabullenemedi. ‘Sözde günlük, çalma, Burak gibi bir evlat bunu nasıl yapabilir?’ diye kendi kendimize sorduk, inanmadık zaten. O kadar saçma bir şey ki…” ifadelerini kullanmıştı.
Özden Örnek'in oğlu Burak Örnek söz konusu törenden yaklaşık 3 ay önce kanserden hayatını kaybetmişti.