Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dün afet bölgesini ziyaret eden MHP lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2021 yılında açıklanan yeni kentsel dönüşüm vizyonuna göre 6.7 milyon riskli yapı tespit edilmiştir." diyen Bahçeli, " Dayanıklı bina yapmaktan başka ikinci bir seçenek yoktur. Etkin bir denetim mekanizması ile hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır" ifadelerini kullandı. İstanbul depremine karşı hazırlık çağrısında bulunan Bahçeli, "İstanbul için dillendirilen felaket senaryolarının bütün ihtimallerini değerlendirip muhtemel depremlere hazır olmalıyız." dedi. Seçim tarihi tartışmalarına tepki gösteren Bahçeli, "Rahat olun, biraz sabredin, Türk milleti sizin boyunuzun ölçüsünü, kaç gram ettiğinizi yakında sandığa gömerek ilan edecektir. Bilinmelidir ki, ne sandıktan kaçarız, ne de demokrasiyi yok sayarız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dün afet bölgesini ziyaret eden MHP lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar;
İnsanlığın felaketler karşısındaki refleks ve tepkisi coğrafyaların hepsinde hemen hemen aynıdır. Çünkü insan olanın ruhu vardır, kalbi vardır acısı vardır.
Yalan Haber yayan, dedikodu çıkaran, malumat kirliliğine umut bağlayan siyasi yamyamlığa heves eden kim varsa insanlığı kuşkulu ve tartışmaya açıktır.
FIRSATÇILARI VE MENFAATÇİLERİ TEK TEK NOT ALIYORUZ
Fırsatçılığın karanlığından istifade ede etiketleri arttıranlar, kiraları artıranlar, kasasını doldurmak için hareket edenler bu milletin bir ferdi olamayacağı gibi şerefli de sayılamazlar. Depremden Menfaat devşirmenin arayışında olanlar ahlaksızlığın markalarıdır. Bunları tek tek not aldığımız da bilinmelidir.
Siyaseti makul, medeni ve milli ilkelere müzahir yapmaktan aciz olanlar temelsiz eleştirilerini yapmadan önce aynaya bakmalıdırlar.
Milli felaketlerde ortak aidiyetler çevresinde uzlaşamayanlar insani değerlere her yönüyle yabancılaşan mihraklardır.
Kabul etmek lazımdır ki Türkiye devasa bir musibetin tesirindedir. Tektonik mirası, jeolojik müktesebatı, meteorolojik özellikleri ile Türkiye'miz doğal afetlerin risk ve tehlikelerine her zaman açıktır. Depremden sellere heyelanlardan çığlara kadar pek çok felaket belli aralıklarla görülmüş ve yaşanmıştır. Kaldı ki Türkiye dünyanın en başta gelen deprem kuşaklarının birisinin üzerindedir.
Nitekim deprem bilimciler tarafından K.Maraş depremi dünya üzerinde karada meydana gelen en büyük depremlerden birisi olarak tanımlanmıştır.
Depremle mücadele kapsamında 17 Ağustos 1999 Deprem felaketi bir milattır. Bu tarihten önce inşa edilmiş yapılarda zemin etüdü yapma zorunluluğu yoktu. Ahlaksız müteahhitler malzemeden çalmayı alışkanlık haline getirmişti.
"KİMSENİN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKILMAMALIDIR"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2021 yılında açıklanan yeni kentsel dönüşüm vizyonuna göre 6.7 milyon riskli yapı tespit edilmiştir. Acilen eyleme geçmek lazımdır. Her yıl 300 bin binanın dönüştürülmesi planlanmıştır. Doğal afetler bundan sonra da kaçınılmaz şekilde yaşanacaktır. Dayanıklı bina yapmaktan başka ikinci bir seçenek yoktur. Etkin bir denetim mekanizması ile hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.
Felaketten çıkardığımız derslerle daha güvenli, daha sağlıklı bir geleceğin temelini atmalıyız. İnsan kaynaklı sorunları sıfırlamalıyız. İstanbul'da 1 milyon 528 bin 782 binanın olduğu kilometrekareye 3 bin 49 kişinin düştüğü bu kentimizde mevcut yapı stoğunun yüzde 70'nin 99 öncesi dikkate alındığından derhal harekete geçmemiz ertelenemez bir mecburiyettir. İstanbul için dillendirilen felaket senaryolarının bütün ihtimallerini değerlendirip muhtemel depremlere hazır olmalıyız.
HÜKÜMET VERİMLİ VE ETKİN BİR YÖNTEMLE YARALARI SARMAKTADIR
Hükümet verimli ve etkin bir afet yönetimiyle Kahramanmaraş depremindeki yaraları sarmaktadır. Devlet her şeye hakimdir. İftiralar ise beyhudedir. Acımız büyüktür, ancak hayatta zamanın hafifletmediği ve yumuşatmadığı hiçbir acı da yoktur.
Kaybedecek zamanımız yoktur. Cumhur ittifakı olarak biz bu ağır yükü her şart altında kaldırırız. Bedeli ne olursa olsun Türkiye'mize sahip çıkarız. Devlet her şeye hakimdir. İftiralar ise beyhudedir.
Baş döndürücü değişim dinamiklerinin hakim olduğu günümüzde kabuk değiştirmeyen yeni formatlarla güncellenmeyen neredeyse bir şey kalmamıştır ancak zincirleme felaketlerin tarifsiz sancısı ve sızısı hep aynıdır. Türk milletinin kutlu yolu ve yürüyüşü ne zaman çetin zorluklarla kesişse dayanışma duygusu her defasında imdada yetişmektedir.
Tahammül etmemiz gereken olayların akış istikametinde milli birlik ve kardeşliğimizin yıkılmaz kuvveti ile beklediğimiz huzurlu ve mutlu günlere Allah'ın izni ile hasıl olacağız.
Yardımlaşmanın gücü ile dayanışmanın güveni ile paylaşmanın keremi ile sabrın selameti ile metanetin enginliği ile kardeşliğin erdemi ile fedakarlığın enerjisi ile zorlukların üstesinden gelinecektir.
"ŞEHİRLERİMİZİ YENİ BAŞTAN İHYA VE İNŞA EDECEĞİZ"
Depremde kaybettiğimiz insanlarımızı geri getiremeyiz ancak bunun dışında şehirlerimizi yeni baştan ihya ve inşa edecek, depremzede vatandaşlarımızın hayatını normalleştirip mükemmel bir hale getirecek muktedir vasıf Türkiye Cumhuriyeti ile hükümeti de vardır.
Hiçbir insanımızı aç ve açıkta bırakmayacağız, çaresizliğin anaforuna terk etmeyeceğiz. Çetrefil sorunlar karşısında alternatif çözüm yolları bulacağız. Bazı siyasetçiler gibi çöp tenekesi karıştırmayacağız.
Türkiye Tek Yürek adı ile canlı olarak yayınlanan ortak kampanyada 115 milyar 146 milyon 528 bin Türk Lirası nakdi yardım 7 saatte toplanmıştır. Ayrıca 9 milyon 10 bin adet de kısa mesaj bağışı yapılmıştır. Bu tablo muazzam bir hayırseverlik örneğidir.
Nice dramlar, nice kayıplar, nice mucizevi kurtuluşlar, nice feci akıbetler yaşanmış olsa da üzerimize çöken 6 Şubat göçüğünden çok daha güçlü çıkacağız. Düşsek de kalkacağız devrilsek de doğrulacağız.
Her gecenin bir sabahı vardır. Her kışın bir baharı vardır. Her derdin bir şifası vardır. Allah sabredenlerle beraberdir. Depremde hayatını kaybetmiş tüm vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler, yaralı kardeşlerimize şifalar; milletime, acılı ailelere ve hepimize başsağlığı niyaz ediyorum.
"BUNLAR ARAMIZA SIZMIŞ BİZANS DEVŞİRMELERİDİR"
Asrın felaketi karşısında milli yürekler toplu vurmuş ve kenetlenmiştir. Bu durum Türk ve Türkiye Yüzyılının mimarisi adına, aynı şekilde muhtemel diğer doğal afetlere hazırlıklı olmak ve tedbir geliştirmek için şuurlu bir uyanışın işaretidir. Ancak yardımlaşma kanallarının aktif olması, dayanışma ruhunun günbegün hız ve derinlik kazanması ister istemez bazı çevreleri rahatsız etmektedir. Esasen bunlar aramızdaki ayrık otlarıdır. Bunlar içimize kadar sızmış Bizans devşirmeleridir.
Bir kısım medya organı, niyeti makûs sivil toplum örgütleri, yarım aydınlar, kiralık kalemler, kötürüm yorumcular, felaketten nemalanma kuyruğuna giren siyasi bozguncular maalesef böylesi bir dönemde bile insani ve vicdani duyarlılık göstermemişlerdir. Alayı birden sınıfta kalmış, milletle ters düşmüşlerdir.
Türkiye’nin yıkımına bel bağlayan çürük çarık zihniyetlerin maalesef gözünü siyasi ikbal hırsı bürümüştür. Milli ve manevi değerleri iflas edenler zelzeleyi zilletle eşleştirmişlerdir. Bir gazetenin şu nifak içerikli manşetine bakar mısınız? “Milletin parasıyla millete bağış.”
Diğer bir gazetenin manşeti de şudur: “Suçlu olay yerine döndü.” Bir başka gazetenin manşeti ise şu şekildedir: “40 bin ölü var, tek bir istifa yok.”
Acımızı, anımızı, adımızı ve ağıdımızı bilmeyenlerle ortak bir geleceği nasıl paylaşacağız?
DAYANIŞMA HARİCİNCE BİR ŞEY DÜŞÜNMEK NAMERTLİKTİR
İnsani ve İslami değerler prizmasından baktığımızda bugünkü felaketin siyasi koz olarak kullanılmasının ve kutuplaşma malzemesi olarak görülmesinin devasa bir ayıp ve ahlak eksikliği olacağı hiç tartışma götürmeyen bir gerçektir. Dayanışma ve yardımlaşma haricinde bir şey düşünmek bize göre damgalı namertliktir.
Yeri ve zamanı geldiğinde tedbir ve tenkit manzumesi sorumluluk mertebesinde bulunan kim varsa paylaşılır ve muhataplarına aktarılır.
Bunun yol ve yordamı hukuk üstünlüğünün hakim olduğu demokratik sistemlerde bellidir. Kahramanmaraş depreminin enine boyuna tüm boyutlarıyla konuşulacağı günler elbet gelecek, sorumlulardan adalet önünde hesap sorulacaktır.
Kaldı ki yıkılan binalarla ilişkisi olan ahlaksız müteahhitlerin kapsamına alan soruşturma süreci de işlemektedir.
SEÇİM TARİHİYLE İLGİLİ SPEKÜLASYON ÜRETMEK VEBALDİR
Ayrıca bir insanımız dahi enkaz altındayken, henüz felaketin sıcaklığı çok yakıcıyken, haksız ve hayasız siyasi eleştiri yapmak, seçim tarihiyle ilgili spekülasyon üretmek vebaldir, bu vebal zillet ittifakını teşkil eden her partinin hissesine eşit olarak düşmüştür.
Bir yanda arama kurtarma faaliyetleri devam ediyorken diğer yanda devleti ve hükümeti sistematik şekilde suçlamak en hafif tabirle terbiyesizliktir. Bir yanda feryat sesleri duyuluyorken, diğer yanda siyasi hesap yapıyor olmak insafsızlık ve ilkelliktir.
İktidarın kaybetmesi uğruna vatanın ve milletin kaybetmesine oynayanlarla nasıl bir arada yaşayacağız?
Meşhur bir düşünür, insan gövdesinin salgıladığı aç gözlü safranın siyasi ihtiras olduğunu, bu safranın insanı bencilliğin, cüretkarlığın ve fırsatçılığın tuzağına çekeceğini ileri sürmüştür.
Altılı masa muhalefeti; dizginlenemeyen ihtiraslarla kontrolsüz açgözlülük hastalığına tutulmuştur. Altılı masa muhalefetinin geçim kapısı fırsatçılık, fesatçılık, fevrilik, fetbazlık, fenalıktır. Siyasetlerinde tutarlılık yoktur, değerlendirmelerinde irade ve isabet yoktur.
18 Şubat 2023 tarihinde zillet ittifakının sıradan ve düşük profilli yeni bir toplantısını müteakiben kamuoyuyla paylaşılan ortak açıklamanın her satırına kindarlığın izleri, devlet ve millet karşıtlığının emareleri nüfuz etmiştir.
Diyorlar ki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzünden acılar ve zayiat katlanarak artmış.
Diyorlar ki, afet süreci iyi yönetilememiş, arama kurtarma çalışmalarında geç ve yetersiz kalınmış.
Diyorlar ki, temel ihtiyaçların temininin ve yardım faaliyetlerinin doğru koordine edilemediğinden bahisle, felaketin boyutları vahim seviyeye ulaşmış.
SİZDE HİÇ Mİ ALLAH KORKUSU KALMADI"
Asıl maksat ve meramlarını da ortak açıklamanın sonuna iliştirerek; ülkemizin en acil ihtiyacının yeni ve etkin bir iktidar olduğunu kaydetmişler.
Be hey gafiller, siz de hiç mi Allah korkusu kalmadı?
Be hey muhterisler, hiç mi depremzede insanlarımızdan utanmıyorsunuz?
10 ilimiz yıkılmışken, hala Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni karalamanız, hala müfteriliği pusula yapmanız hangi kitaba, hangi zihniyete, hangi değere sığmaktadır?
Yere batsın sizin siyasetiniz, kahrolsun sizin zillet anlayışınız. Bunları nasıl söylersiniz? Böyle bir ucuz ve meczup bir siyasete nasıl saparsınız?
Vatan, millet, devlet ve insan sevgisine hiç mi sahip değilsiniz?
NESANDIKTAN KAÇARIZ NE DE DEMOKRASİYİ YOK SAYARIZ
Rahat olun, biraz sabredin, Türk milleti sizin boyunuzun ölçüsünü, kaç gram ettiğinizi yakında sandığa gömerek ilan edecektir.
Bilinmelidir ki, ne sandıktan kaçarız, ne de demokrasiyi yok sayarız.
Acılarımızın tam ortasında, seçimlerle ilgili polemik yapan, ertelendi ertelenmedi çetelesi tutan zillet ittifakı paranoyaktır, saplantılıdır, hayalperesttir, vehimlerin pençesindedir.
Yalan söylediler, algı operasyonuna heveslendiler, husumet yaydılar. Askerler nerede dediler, kahramanlar her yerdeydi, yalın gerçeği görmediler. Devlet nerede dediler, burunlarının önünü göremediler, husumetlerini gösterdiler.
Kılıçdaroğlu dayanışma kültürü için yabancı ülkelere teşekkür etti, fakat döndü dolaştı hükümete saldırdı, milli dayanışmadan sarfınazar etti.
HDP’nin bir eşbaşkanı, iktidarın enkaz altında kaldığını izansızca söyledi, Kılıçdaroğlu da evet diyerek tasdik etti, bu itibarla küçüldü, ufaldı ve alçaldı.
Yine Kılıçdaroğlu, deprem koordine edilemedi dedi, gerçekleri çarpıttı, yüzü kösele derisi olduğundan dolayı da hiç kızarmadı.
Aynı bayat ve bağnaz tezviratın ezberiyle televizyon ekranlarında konuşan sözde gazeteci ve yorumcular, acaba depremin ne zaman ve hangi şiddette olacağını biliyorlar mıydı?
6 ŞUBAT 2023 TARİHİNDE SAAT 4.17’DE BUNLAR NE YAPIYORDU?
Devleti ve hükümeti suçlama yarışına giren, karamsarlık aşılayıp kriz ve kaos ikmali yapan bu kimliksizler koordinasyondan ne anladıklarını, aslı astarı olmayan iddialarla nereye varmak istediklerini mertçe açıklayacak yürekliliğe sahipler midir?
Bu karanlık tiplerin siyaset temsilcisi Kılıçdaroğlu, enkaz altındaki mazlum insanlarımızla alay eden edepsizlerin tutuklanmaları üzerine, “gelin beni de tutuklayın” diyecek kadar seviyesiz ve sevimsiz bir hale savrulmuştur.
“Her şeyi biz mi öğreteceğiz size, devlet yönetin devlet” açıklamasıyla ar damarının çatlaklığını, katılaşmış kalbinin iflasını belgelemiştir.
Merkezi yönetimle yerel yönetim arasında bölücülük yapmış, hiç gocunmamış, hiç de vicdanı sızlamamıştır.
Kılıçdaroğlu geçen hafta demiş ki: “Hiç birimiz artık eskisi gibi değiliz. Ben de aynı insan değilim. Ruhumuz eskisi gibi değil artık.”
Sayın Kılıçdaroğlu seni bilemeyiz, çok da merak etmeyiz. Zira bildiklerimiz bize fazla fazla yetecektir.
İlle de bir şey diyeceksen, kendi adına konuşmanı tavsiye ederiz.
Senin eskin nedir ki yenin ne olacaktır. Fakat sen görmesen de, söyleyemesen de, Türk milleti tarihinde her döneminde olduğu gibi aynı ahlaka, aynı asalete, aynı ruha sahiptir, afet günlerinde de bunu feragatiyle ispat etmiştir.
Kahırdan Allah’ın izniyle lütuf doğacaktır. Bugünler geçecek; zilletin de, zelzelenin de hasar ve hüsranıyla sonuna kadar mücadele edilecektir.
Kılıçdaroğlu'ndan jet yanıt
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 'Depremden menfaat devşirmenin arayışında olanlar ahlaksızlığın markalarıdır. Bunları tek tek not aldığımız da bilinmelidir" şeklindeki açıklamasına tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Halka, defter tutuyoruz, not ediyoruz diye tehdit savuran beceriksizler! Şov yapmayı bırakın, geçen iki haftada depremzedelere çadır, konteyner ve mobil duş-tuvalet götüremediniz. İnsanlar soğuk yüzünden az hasarlı evlerine dönmek zorunda kaldılar. Yardımları halka ulaştırın!" ifadelerini kullandı.