Kahramanmaraş merkezli 10 ilde yıkıma neden olan deprem sonrası Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, bir göç durumunda Hatay’ın demografik yapısının değişeceği konusunda uyarılarda bulundu.
Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye-Suriye sınırının açılmasının olası bir yeni sığınmacı dalgasına sebep olabileceğini belirterek Hatay'a dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Pekin, güvenlik risklerine karşı özellikle bu bölgede vatandaşların yaralarının ivedilikle sarılması gerektiğinin altını çizdi.
İsmail Hakkı Pekin EzberbozanTV Youtube kanalında gazeteci Hakan Tunç'un sorularını yanıtladı.
İşte o röportajdan satırbaşları:
İŞGAL TATBİKATI
“Türk sanayisinin yüzde 60'ını İstanbul'a topladık. Allah korusun İstanbul'da bir deprem olsa sanayinin yüzde altmışı ortadan kalkacak. İşte o zaman aklımız başımızdan gidecek.
Amerika 2002'de Millennium Challenge isimli bir tatbikat yaptı. Burada hedef ülkenin Türkiye olduğu üstü kapalı ifade edildi. Dikkat ederseniz bu tatbikat 1999'daki İstanbul tatbikatından sonra yapılan tatbikat. 99 depremi İstanbul'un ve Körfez bölgesinin Türkiye için hassas olduğunu gösterdi. Bu konuda çok kitap yazıldı. Bu tatbikat 99 depremi esas alınarak yapılan bir senaryo üzerinden yapılmış. Gerçekten o bölgede (İstanbul) 7.7 ya da 7.4'lük bir deprem olsa bu deprem Türkiye'yi işlevsiz halde bırakabilir. Bu depremde neler yapılabileceği görüyor adamlar. Bu tatbikatta bunu görmüşler. Amaç Türkiye'yi işgal planı mı? Ben sanmıyorum. Türkiye 1-2 günde işgal edilebilecek bir ülke değil. Yani böyleyse o zaman bunca yıldır yaptığımız tüm işleri bir kenara bırakmamız lazım.
AMERİKAN UÇAK GEMİSİNİN TÜRKİYE'YE GELMESİ
Amerika diyor ki, eğer isterseniz egemen George W. Bush uçak gemisini hemen gönderebiliriz. Niye gönderecek onu? Böyle baktığımız zaman büyük bir ihtimalle uçak gemisinin içinde hastane var. İnsanları alıp orada tedavi edecekler. 5 bin kişilik mürettebat var. Bu geminin içinde yemek pişirilebilir. Bu gemiyi hemen alıp bizi işgal edecekler! Nasıl işgal edecekler kardeşim! Bir uçak gemisiyle işgal edilecek bir ülke miyiz biz? Şöyle olabilir: Bu geminin içinde bizim hassasiyetlerimize, bizim insanlarımıza dokunanlar olabilir. Belirli gruplara dokunanlar olabilir. Ama şimdi değil. Zamanla! Bunların tohumunu atarlar, o tohum yeşerir. Devlete güvensizlik, insanlar arasında güvensizlik... Aleviler, Suriyeliler arasında nifak tohumları ekebilirler. O gönderdikleri geminin içinde büyük bir ihtimalle istihbaratçılar da vardır. Arama kurtarma ekiplerinin içinde de istihbaratçılar vardır. Neler oluyor, nerede, ne var diye bilgi topluyorlardır. Bunlar olur. Bunu önleyecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbarat başkanlığıdır. Polis teşkilatımızın istihbarat başkanlığı var. Jandarma var. Türk Jandarması Osmanlı'dan bu yana Türk devletinin en kılcal damarlarına kadar girmiştir. Her köyde vardır. Bir bilgi istiyorsanız jandarmaya söyleyin en ücra köşedeki yere kadar size o bilgiyi gönderir. Elimizde böyle bir teşkilat var. Ve bu teşkilatı şu anda kullanıyorlar.
HAARP TEKNOLOJİSİYLE DEPREMİN TETİKLENMESİ İDDİASI
HAARP dedikleri sistem var. Bu sistem sismik dalgalar gönderiyor. Diyorlar ki, deprem uzmanları uzun yıllardır aynı bölgelere dikkat çekiyor. Oradan da çıkarıyorlar ki, fay hatlarında enerji birikti ve bir damlaya kaldı. Sismik bir dalgayla bu damla taşar ve bu deprem meydana gelir. Böyle bir şey yapmış olabilirler deniyor. Ben bu silahı görmedim. Bu proje epeydir konuşuluyor. 1999'daki depremde de gündeme gelmişti. Bunun olma ihtimali çok zayıf. Bu kadar büyük bir enerjiyi yerin 7 km altına göndermek çok zor. Ben HAARP'ı görmedim, edindiğim bilgilere baktığımda bunun mümkün olacağını görmüyorum.
TÜRKİYE-SURİYE SINIRININ AÇILMASI
Türkiye'nin Suriye sınırını açması güvenlik riski oluşturur. Sınırları tamamen açmak diye bir şey olamaz. Türkiye kontrol edebildiği bölgelere ilave kapılar açabilir. Ama kontrol edilmesi lazım. Gidenlerin ne kadarı yardım için gidiyor ne kadarı bölgeyi karıştırmak için gidiyor...
Onlar Türkiye'nin kontrolünde olmayan bir yerden açın kapıyı diyorlar. Bu bizim aldığımız tedbirlere hem de şu ana kadar yaptığımız faaliyetlere aykırı bir şey. Biz güvenliği sağlayacaksak sınırlı kapı açmak zorundayız. Türkiye'ye kaç kişi gelir. Öbür tarafa kimler gider? Türkiye büyük bir insancıl davranışla sığınmacıları içine aldı. Yine aynı şekilde 2-3 milyon daha sığınmacı gelirse ne yapacağız? Ya da bu adamların gönderdiği faaliyetler o tarafa geçip bunlar Türk askerine saldırırsa ne yapacağız? Sınır güvenliksiz hale gelirse ne yapacağız? 912 kilometrelik sınırdan bahsediyoruz.
HATAY'DA SURİYELİLERİN DURUMU
İnsanların o bölgeyi terk etmemesi gerekiyor. Büyük ihtinalle göç eden vatandaşlarımız geri dönmeyebilir. Bana gelen bilgilere göre Hatay'da orta sınıfın yıkıldığını ve göç ettiğini söylediler. Orayı ayakta tutan orta sınıf. Orada bu Alevi, bu Suriyeli, bu Türk diye başlarsanız ki büyük ihtimalle bu devreye girecek. Hem de nasıl girecek? Siz depremin yaralarını sarmaya çalışıp konteynır gönderirken evler yapmaya başladınız, iş sahaları açmaya başladınız diyecekler ki önce Türklere veriyorlar yok Kürtlere veriyorlar... Bu 4-5 sene boyunca o bölgede çok büyük bir zaafiyet oluşturacak. Buna nasıl karşı koyacaksınız? Şimdiden hazırlık yapıp kamuoyu oluşturmanız lazım. 20 bin 30 bin belki 50 bin göçen insan var. Bunların orada evi var, tarlası var, toprağı var. Bunların hepsinin dönmesi lazım. Bunları başka bölgelere gönderip orayı başka ülkelerin insanlarına tahsis etmeye uygun olabilir mi!
HATAYLILARIN GÖÇ ETMESİ GÜVENLİK RİSKİ
Hataylıların göç etmemesi için bu insanların yaşamlarını sürdürecek faaliyetleri bir an önce götürmemiz lazım. Asıl yapmamız gereken bunlar. Bunları yapmadıktan sonra oraya asker de dikseniz çok zor... Kolay bir durumda değiliz. İnsanlar bu işin sakın ola altı ay bir senede biteceğini falan düşünmesin bu yaraların kapanması 4-5 sene sürecek.
YAĞMA OLAYLARI
Daha önce de depremler oldu ama yağma olayları görmedim. Burada yağmayı kim yapıyor diye bakıyoruz? Diyorlar ki Suriyeliler yapıyor. Bazı mahallelere Suriyeliler gelip Türkleri, Kürtleri zorla yerinden çıkartıyormuş. Bir defa böyle bir şey var mı, yok mu? Bunun önlenmesi lazım. Yağma bizim kültürümüzde yok. Bizim kültürde pusu kurmak vardır, fedailik vardır ama yağmalamak yoktur, devlete isyan yoktur. Devlet kurma, devleti yaşatma gibi bir özelliğimiz var. Bu yağma işleri yapanları tespit edip kendi ülkelerine göndereceğiz. Dikkat etmemiz gerekiyor bu konuya. Ne kadar çok yağma yapılıyor buna bakmamız lazım. Yoksa belli bölgelerdeki görüntüler çekilip algı mı oluşturuluyor. Türklerle Kürtlerle Suriyelilerin karşı karşıya gelmesi mi isteniyor? Buna da bakmamız lazım. Bu ancak sahadan öğrenilebilir. Bizim istihbarat elemanlarımız herhalde sayın cumhurbaşkanının önüne derli toplu bir rapor koyacaklardır. Halkın güven hissinin oluşturulması şart. Halk devlete güvenecek. Bunu ortadan kaldıran bir şey varsa üzerine süratle gidilmeli. Güven hissini sağlayacak her türlü tedbiri almamız lazım.
Yağmalanan şeylerin parasını devlet bizim vergilerimizden ödeyecek. Olaya böyle baktığımızda bu bir vatan hainliği. Bu vatan hainliği lafını çok kullanmak istemiyorum ama bu yağmalama olayı çok berbat. Açlık, susuzluk, çocuğa bez bulmak gibi yapılanlar da var. Devlet oradaki ihtiyaçları gönderip düzgün bir şekilde dağıtması lazım ki insanları bu tür şeylere sevk etmesin. Ama yağma yapanlar için aynı şeyi söylemiyorum onlar vatandaşın malını çalıyorlar ve tüm milletin malını çalıyorlar.”