Emrah USLU yazdı…
Bilenler bilir sevgili okuyucu ben doksanlar aşığı ve doksanlar çocuğu bir garip Emrah’ım… Buradaki garip bile doksanlar esintisi küçük Emrah’ın şarkısındandır…yazılarımı okuyanlarda doksanlar serisi yazdığımı bilir zaten. Adımın neden Emrah olduğu ile ilgili söylemem gereken bir şey var ise o da küçük Emrah ile hiç alakalı olmadığı…
Doğduğumda babam adımın Fenerbahçeli futbolcu Serkan’ı çok sevdiği ve hasta fenerli olduğu için Serkan olmasını istemiş. Annem Yiğit olsun adı gibi olsun oğlum demiş. Öbür yandan halam Emrah olsun demiş ama küçükten dolayı değil halk ozanlarımızdan Erzurumlu Emrah’ı çok sevdiğinden… Zaten adımın anlamı da sözlük anlamı ile ortak ele alınır. Saz çalıp, oynayan demektir.
Neyse uzatmayayım o mu bu mu derken Emrah kalmış işte pek de konumuz ile alakası yoktu ben nereden girdim buraya yahu… O yıllarda her günün ayrı bir güzelliği vardı.
Mevsimler mevsim gibi bayramlar bayram gibi özel günler anlamı ile eş değerdi.
Sonbahar tam sonbahardı mesela…Eylül yaprak döker, Ekim soğuğu toto keser Kasım buz keserdi.
Aralık kar yağdı mı keyfimize diyecek yoktu. Sabah kalkmışsın annen kahvaltı hazırlamış televizyonda sabah haberleri Zeynep Kasımlıoğlu sunuyor… O yaş grubundakiler bilir bu ablayı fenaydı fenaaa… Sonra sen bir uyanırsın, sabah 7.00 okula gitmeye beş kala bir bakarsın haberlere kar tatili ki zaten pencereden kafayı uzattı mı anlarsın az biraz tatil olacağını sonra devrilirsin tekrar dana gibi uykuya. Aralık demek kar yağan pencere önünde yılbaşı gecesi planları yapmak demekti o yıllarda… O yıllarda yılbaşı gecesi de o yıllar gibiydi. Haftalar öncesinden reklam yapan TV kanalları…O yıllarda bir servet harcayarak o zamanların en ünlülerini çıkaran kanallar adeta yarıştaydı… Tabi bizim ünlü takımı da kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez misali bir kanalda canlı çıkıyorsa diğer kanalda bant yayındaydı… Ben o yaşlarda bu durumu anlamakta zorluk çektim tabi ne yalan söyleyeyim ulan dedim ne oluyor, nasıl oluyor bu aynı anda iki yerde nasıl bulunuyor?
O yıllarda bir de 3D modası vardı. Efendim Hülya Avşar konseri olacak 3D olacak salonun ortasında kıvıracak falan gibi haberler, söylentiler sonra haftalar öncesinden 3D gözlük aramalar falan… Tabi o gece herkesin ağzında aynı şey ‘Bozuk bu gözlükler kardeşim’.
Acayip paralar dökülmüş o gece her kanal başka bir program yapmış kendince. Bir tarafta İbrahim Tatlıses konser veriyor, öbür tarafta Sibel Can… Hoopp bir bakmışsın İbo’nun yanına sürpriz konuk Sibel Can geliveriyor aynı anda ablamız o gece hayır diyememiş dolar yeşiline… Sonra bir bakıyorsun Huysuz Virjin çıkıveriyor diğer taraftan konuğu Bülent Ersoy Allah Allahhhh bak olaya bak olaya…Saatler on ikiyi gösterdi mi Mezdeke sahneyeeee… O peçelerin arkasında ki hatunlar kimdir diye çok merak etmişliğimiz vardır o yıllar ama bir hazreti Google da yoktu tabi bilemedik, bulamadık kimlerdir o güzeller… Bir de Tarkan’ı o yıllarda çıkaran kanal aynı bu yıllarda ki gibi servet öderdi ama yine zordu tabi ikna etmek…
Hele bir de üstüne alaturka söyletmek ki onu da başaran kanal olmuştu o yıllarda…Televizyonların yılbaşı programlarının akışını veren gazeteler aklıma geldi bi an bak şimdi olaya bak…
Evet sayın okuyucu o yıllarda, 3D gözlükler Migros’ta ve süper marketlerde satılıyordu ve fiyatı 150 bin liraydı.(eski parayla) Ha şunu da belirteyim o yıllarda 3D gözlükleri sadece yılbaşı gecesi kullanmıyorduk sonra birtakım gece yarısından sonra filmlerinde de kullanıldı ve yılbaşı gecesinden daha etkili ve başarılı olduğunu söylemeliyim…
Ne ?
Evet denedim doksanlarda Emanuel’le tanışmayan var mı?
Show TV o zamanlar bu 3D gözlük mevzuna takmışsa demek…
Neyse doksanlarda yılbaşı sadece TV de değil o gece evlerde de o yıllar gibiydi…
Ailecek birkaç gün önceden sözler verilmiş anlaşılmış o gece toplanılacak, tombala oynanacak sonra paralı fırdöndü vs…bir de çekilişler yapılırdı o gece orada bulunan ahali ile….O hafta alışveriş yapılır her çam sakızı çoban armağanı hediyeler alınır o gece kuralar çekilir aynı anda alınan hediyeler birbirine verilir. Sonra alkolün pençesinde kaybedilen tombala birinci çinko ikinci çinko üçüncü çiiii hooppp mortingen şıtrayze.
Anlayacağın sevgili okuyucu doksanlar da çocuk olmak ne kadar güzelse doksanlarda yılbaşı gecesi de o kadar güzeldi…
Şimdilerde ‘O SES TÜRKİYE’ yılbaşı özele teslim olmuş bir milletin evladı olsak ta doksanlar çocuğuyuz nihayetinde yer miyiz bu numaraları…Haaahaaayyy….
Başlığa bakalım ve cevabımızı ona göre verelim… YEDİK.