Otomobil yazılarıyla da bilinen Fatih Altaylı’dan çarpıcı bir TOGG değerlendirmesi geldi. Fatih Altaylı meselenin yerli ve milli olmadığını savunup TOGG için sorularını sıraladı.
Otomobil yazılarıyla da bilinen gazeteci yazar Fatih Altaylı bugünkü köşe yazısında ‘TOGG yerli mi değil mi’ tartışmalarına değindi.
Meselenin yerlilik ve millilik olmadığını savunan Fatih Altaylı, “TOGG tartışmasız bir Türk otomobilidir. Mesele bu otomobil ne kadar çağa uyumlu? Üretici firmanın yeni model üretme kapasitesi ve hızı ne olacak? Türkiye’de ve dünyada ne kadar pazar payı elde edecek? Yatırımını ne kadar sürece geri döndürecek, döndürebilecek mi? Firmanın gelecek projeksiyonu ne?” diye sordu.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, “Bir özel sektör ortaklığı olan TOGG’un sözcülüğünü de nedense siyasetçiler yapıyor, sormak lazımdır. Belki de asıl garabet budur.” dedi.
Fatih Altaylı’nın yazısı şöyle:
“Manasız bir tartışmadır sürüp gidiyor.
“TOGG yerli otomobil falan değil” diye.
Özellikle internet ortamlarında ve sosyal medyada Türkiye’de üretilen çeşitli markalara ait otomobillerdeki Türk malı parça oranı TOGG’un Türk malı parça oranı ile karşılaştırılıp “Bu mu yerli” diyenler var.
Hatta işi abartıp “Dizaynı bile bize ait değil” diyorlar.
Otomotiv endüstrisinin geldiği noktada bundan daha anlamsız bir tartışma, bundan daha boş bir iddia duymadım, duyamam da.
Zannederim bugün dünyada milliyetten en uzak sanayi ürünü her türlü otomotiv ve otomobil olsa gerek.
Türkiye’de üretilen Ford, Fiat, Renault, Toyota, Hyundai gibi otomobillerdeki ya da Mercedes gibi kamyon ve otobüslerdeki Türk malı parça oranı bu otomobilleri Türk otomobili mi yapıyor!
Yok öyle bir şey.
Ford bir Amerikan, Fiat bir İtalyan, Renault bir Fransız, Toyota bir Japon, Hyundai bir Güney Kore otomobili. Daha doğrusu markası.
Mercedes kamyon ya da Mercedes otobüs de nerede üretilirse üretilsin ve içindeki parçaların menşei neresi olursa olsun bir Alman otomotiv markası.
Yıllar boyu aldığınız küçük motorlu Mercedeslerin motoru Fransız Renault’ya aitti.
Renault bu küçük motorların bir bölümünü Japonya’da Nissan’da üretiyordu.
Almanya’da üretilen Audilerin kaporta parçalarının büyük bölümü Türkiye’de, Gebze’de üretiliyor. Kullanılan alüminyum ise bambaşka bir ülkeden geliyor.
Bu durumda Audi Alman otomobili olmuyor mu!
Avrupa’da üretilen Fiat’ın, VW’nin, Skoda’nın, Seat’ın, Dacia’nın, Ford’un ve daha pek çoğunun koltuklarını ve iç donanımını bazen orada, bazen Türkiye’deki fabrikasında bir Türk yan sanayi firması üretiyor.
Bu o markaların hangi ülkeye ait olduğu gerçeğini değiştiriyor mu!
Hele dizayn.
Pininfarina, Bertone, İtaldesign herkese otomobil çiziyor.
Mesela Peugeot’nun bazı spor modellerini Pininfarina’nın çizmiş olması Peugeot’yu İtalyan, Pininfarina çizimi Bentleylerin olması Pininfarina’yı İngiliz veya Bentley’i İtalyan mı yapıyor!
Neredeyse tüm altyapısı Volkswagen olan Bentley bir Alman otomobili mi!
BMW tarafından geliştirilen Rolls Royce Münihli mi!
Ya da meşhur TESLA. Belki de en net örnek…
Bataryalarını uzun süreli anlaşması olduğu Japon Panasonic ve Güney Koreli LG’den temin ediyor.
Bataryalar için gerekli lithiumu Çinli Ganfeng firmasından alıyor.
TESLA’daki sensörlerin üreticisi G. Koreli Samsung.
Aracın içindeki ekranları da yine G. Koreli LG üretiyor.
3 ayrı kıtada üretilen elektrik motoru ve aktarma parçalarını kullanıyor.
Prensip şu.
“Ne nerede daha ucuz ve daha iyiyse oradan al.”
Peki bu durumda TESLA bir Amerikan otomobili ve bir Amerikan markası olmaktan çıkıyor mu!
Bir otomobilin milliyetini parçalarının nerede üretildiği değil, otomobilin fikri haklarının hangi firmaya ve bu firmanın hangi ülkeye ait olduğu belirliyor.
Bu nedenle de TOGG’u tartışırken parça oranına bakmayın.
Mesele o değil.
TOGG tartışmasız bir Türk otomobilidir.
Mesele bu otomobil ne kadar çağa uyumlu?
Üretici firmanın yeni model üretme kapasitesi ve hızı ne olacak?
Türkiye’de ve dünyada ne kadar pazar payı elde edecek?
Yatırımını ne kadar sürece geri döndürecek, döndürebilecek mi?
Firmanın gelecek projeksiyonu ne?
Yoksa biraz özel sektör, bolca da kamu kaynağı bir süre önce yabancıların eline geçmesi muhtemel bir proje için heba mı ediliyor.
Sorulması gereken soru parça oranı değil, bu markanın ne kadar süre ayakta kalabileceğidir.
Üretilen her bir otomobil için ettiğini zararın ne zaman artıyı geçeceğidir sorulması gereken soru.
O dev fabrikanın üretiminin satılıp satılamayacağıdır.
Ve bir özel sektör ortaklığı olan TOGG’un sözcülüğünü de nedense siyasetçiler yapıyor, sormak lazımdır.
Belki de asıl garabet budur.”