SON DAKİKA

'Hz. İsa'nın eşyaları var!' Hipodrom kazısı o tartışmaları yeniden başlattı...

'Hz. İsa'nın eşyaları var!' Hipodrom kazısı o tartışmaları yeniden başlattı...
A- A+

Bizans hipodromu kalıntılarının gün yüzüne çıkartılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından hazırlanan proje merak konusu olmuş durumda...

İstanbul’un en önemli tarihi miraslarından biri olmasına karşın zaman içinde Sultanahmet Meydanı’nın altında kalan Bizans hipodromu kalıntılarının gün yüzüne çıkartılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından hazırlanan proje merak konusu olmuş durumda. Temelleri Roma İmparatoru Septimius Severus (149-211) tarafından atılan, ancak son haline Bizans İmparatoru 1. Konstantinus zamanında (324-337) kavuşan tarihi hipodromun günümüze ulaşan en önemli bölümü meydanın güneyinde yer alan Sphendone duvarı. Ancak Osmanlı döneminde “At Meydanı” olarak da bilinen Sphendon duvarının kalıntıları ise yıllardır içler acısı durumda kurtarılmayı beklerken, yapının üzerinde İbrahimpaşa Sarayı, Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi, Marmara Üniversitesi Rektörlüğü gibi yerleşimler yer alıyor.

GERÇEĞİ YANSITMIYOR

Milliyet’ten Mert İnan’ın haberine göre İBB tarafından Sultanahmet Meydanı’nın altında kalan ‘Antik Hipodromu’ gün yüzüne çıkartmak için hazırlanan projenin ‘Koruma Bölge Kurulu’na sunulmasından sonra projeye ilişkin yeni bilgilere ulaşırken, bazı çevrelerin, sosyal medya üzerinden “projenin bitmiş hali” diyerek yayınladıkları görüntülerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Tartışma ve merak konusu olan projeye ilişkin hem Koruma Kurulu hem de İBB yetkilileri, yapılan bazı paylaşımların gerçeği yansıtmadığına dikkat çekerken, meydana eklenti yapılmasının söz konusu olmadığı bilgisini paylaştılar. 

MİBB yetkilileri, Sultanahmet Meydan Düzenlemesi adı verilen projede Bizans dönemindeki gibi tribünlerin de olduğu bir eserin söz konusu olmadığını dile getirerek şu bilgileri paylaştılar: “Sultanahmet Meydan Düzenlemesi projesi Koruma Kurulu’na iletildi. Alman Çeşmesi’nin olduğu yerden Marmara Üniversitesi Rektörlük binasının önüne kadar uzanan 200 metre uzunluğa, 30 metre genişliğe sahip meydanın 6-7 metre altında hipodrom kalıntıları bulunuyor. Oldukça naif bir proje hazırlandı. Meydanda 6- 7 metrelik bir kazı yapılması ile hipodrom kalıntılarının gün yüzüne çıkartılması mümkün.

Tribünlerin inşası gibi bir durum söz konusu değil. Bugünkü meydan 6-7 metre aşağı çekilerek tarihi kalıntılar ortaya çıkarılmış olacak. Merdivenlerle inilip gezilecek alanın güney kısmını tünellerle Sphendone duvarının iç kısmına bağlanması da planlanıyor. Sphendon duvarının üzerindeki yapılara dokunulması söz konusu değil.”

“12 METRE KAZI YAPILMALI”

Arkeolog-Sanat Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Feridun Özgümüş, Sphendon duvarı için 10 yıl önce koruma projesi hazırladıklarını gündeme taşırken şunları söyledi: 

“Proje, Koruma Kurulu’ndan geçmesine karşın sonrasında unutulup gitti. Yarış arabalarının koştuğu alanı bulmak için 12 metre kazı yapılması gerekiyor. Yarışların yapıldığı yol 17. yüzyıl başına kadar görülüyordu. Hipodrom taşları başta Sultanahmet Cami olmak üzere birçok eserde kullanıldı. Sphendon’un içinde su kanalları var. Öncelikle bu eser kurtarılmalı.”

UZMANLAR FARKLI BAKIYOR

Uzmanlar Sultanahmet Meydanı’nda yapılacak düzenlemeler ve meydanın hipodrom kotu denilen 6-7 metre aşağı çekilmesine ilişkin farklı görüşler bildirdiler. Mimar Dr. Sinan Genim, “Mevcut zemin dolgu. 6-7 metre kazıldıktan sonra Hipodromun zemininin ortaya çıkarılması planlanıyor. Hipodrom zemininde yürümek, ortaya çıkan kalıntıları görmek İstanbul’a vizyon katar” ifadelerini kullandı.

İstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller ise, meydanın hipodrom kotuna indirilmesinin hata olacağını belirterek, “Zemin altında ne olduğunu tam bilmiyoruz. Sonu bilinmeyen bir kazıya başlamak meydanı senelerce kapatır. Meydan bugünkü haliyle bırakılmalı. Detayda dokunuşlar olabilir aksi takdirde Beyazıt Meydanı’ndan büyük bir yanlışa düşülmüş olur” dedi. Yüksek Mimar Dr. Doğan Hasol ise, “Uzman ekipler eşliğinde çok titiz çalışma yapılmalı” dedi.

ÇEMBERLİTAŞ’IN SIRRI

Gazeteci yazar Soner Yalçın bugün gündemde olan alan ile ilgili 2007 yılında Hürriyet gazetesinde dikkat çeken bir yazı kaleme almıştı. 

Yazıda, Çemberlitaş’ın altındaki odada Hz. İsa’ya ait kutsal eşyaların gömülü olduğu iddiasını gündeme getirilmişti.

Bu konuda ilk tarihsel çalışmayı Hezarfen Hüseyin Çelebi’nin yaptığını aktaran Yalçın yazısında özetle şu ifadeleri kullanmıştı:

Çemberlitaş’ın altında olduğu iddia edilen odada, kutsal hazinelerin olduğunu ilk yazan Türk tarihçi Hezarfen Hüseyin Çelebi’ydi. Ama bugün olduğu gibi dün de Çemberlitaş’ın altındaki kutsal hazineler bu toprakların hep gündeminde oldu.

İddiaları sayfalarına taşıyanlardan biri de, "Mecmua-i Fünun" idi.

HIRİSTİYANLAR İÇİN KUTSALDI

Fardis Efendi, Mecmua-i Fünun dergisinde şöyle yazdı: "Çemberlitaş’ın kaidesi altında Hıristiyanlar için saygıya değer bazı eski eserler gömülüdür. Bu sebepten ilk devirlerde halk burasını çok kutsal bir yer olarak sayardı. Yılda bir defa büyük halk kitleleri etrafına giderek ziyaret ederdi."

OSMANLI’nın birkaç bilimsel kuruluşundan biri de Cemiyet-i İlmiye Osmaniye idi. Bu cemiyet her ay "Mecmua-i Fünun" (1862-1867) adında dergi çıkarırdı. Tarihimizde ansiklopedik içerik geleneğinin ilk örneği olan bu dergiyi Münif Paşa yönetti.

Babıáli Tercüme Odası kátiplerinden Fardis Efendi (No: 35, sayfa 45-49) Çemberlitaş hakkında bakın neler yazmıştı:

"Çemberlitaş’ın gerçek adı ’Konstantin Sütunu’dur. Etrafında çemberler bulunduğundan Türkler, Çemberlitaş demektedirler. Civarında birçok yangınlar meydana geldiğinden siyahlanmıştır. Bu yüzden Avrupalılar ’Yanık Sütun’ derler. Bizans döneminde ise ’Somaki Sütun’ adı ile anılırdı.

Bu sütun Dikilitaş gibi yekpare olmayıp 8 kızıl somaki taş parçasından mürekkeptir. Her taşın çevresi 33 ayak ve yüksekliği 10 ayak 9 parmaktır. Sütunun yüksekliği yaklaşık olarak 90 ayaktır. Her parçasının üst tarafından defne dalı şeklinde kabartma pervazlar vardır.

Sütunun üstüne Apollon’un heykeli konmuş ve bazı sembollerin ilavesiyle İmparator Konstantin’e benzetilmiştir.

Diğer taraftan şu kitabe oyulmuştur: ’Ey cihan mülkünün hükümdarı olan İsa, şu mahkumeni, saltanat asasını ve Roma devletini sana vakfü takdim ve himayene tevdi ettim. Bunları afetlerden koru.’

Adı geçen küre 407 yılında, asa 541’de vuku bulan depremden, heykel ise daha sonraki devirlerde şiddetli bir rüzgárdan yere düşerek parçalanmıştır. Çemberlitaş dikildiği vakit 8, bir rivayete göre ise 10 parçadan ibaretti. MS 1080 yılında isabet eden bir yıldırımdan sonra iki-üç parçası yere düşmüş, bu olaydan 70-80 yıl sonra imparator Manuel Comnenes, düşen taş parçalarının yerine, bugün dahi tepesinde görünen mermer başlığı yaptırmış, üzerine bir de haç diktirmiştir.

İstanbul fetholunduktan sonra Çemberlitaş’ın üstündeki haç, Fatih Sultan Mehmed’in emriyle indirilmiştir. Bazı rivayetlere göre Çemberlitaş’ın kaidesi altında Hıristiyanlar için saygıya değer bazı eski eserler gömülüdür. Bu sebepten ilk devirlerde halk burasını çok kutsal bir yer olarak sayardı. Yılda bir defa büyük halk kitleleri etrafına giderek ziyaret ederdi."

Durun bitmedi: Çemberlitaş’ın sırrı Cumhuriyet döneminde de devam etti.

ATATÜRK DE ÇEMBERLİTAŞ’LA İLGİLENDİ

Çemberlitaş’ın altındaki kutsal hazineyle ilgili haberler Cumhuriyet döneminde de sürdü. Atatürk yurtdışından arkeologlar getirtti. Tarih Mecmuası 1968 yılında üç sayısını bu konuya ayırdı. Ünlü tarihçiler bu konuda makaleler kaleme aldılar.

1918 yılında İstanbul işgal altında iken Vatikan’dan bir grup rahip, Çemberlitaş’ın yakınındaki Vezirhan’dan oda kiraladı. Buradan tünel kazıp Çemberlitaş’ın altına gitmek isterlerken yakalanıp sınır dışı edildiler.

Atatürk bile Çemberlitaş’ın sırrıyla ilgilendi. 1929 yılında yurtdışından arkeologlar getirtti ise de bir sonuç alamadı.

Çemberlitaş’ın sırrı 1960’lı yıllarda yine gündeme geldi. Gündeme getiren ise yine bir yayın organıydı: Tarih Mecmuası.

Bakın ünlü tarihçi Yılmaz Öztuna, 1 Haziran 1968’de neler yazmıştı:

"Hazret-i İsa’nın gerildiği hakiki Haç’ın İstanbul’da Çemberlitaş’ın altında olduğu hakkındaki görüşü kuvvetlendirecek deliller mevcuttur.

"Ludwig Völkl’in 1957’de Münih’te basılan ’Der Kaiser Konstantin’ adındaki ihtisas monografisinde bu fikri destekleyecek satırlar vardır. (Örneğin) Haç’a ait parçalarla beraber Hazret-i İsa’nın kanının bulaştığı topraklar da getirilmişti Bu kutsal eşya ile beraber, başka kutsal nesneler de bulundu. Bunlar, Hazret-i İsa’nın havarilerinden Andreas’ın ve İncil’i yazı diline geçiren havarilerden Lukas’ın mantoları idi. Anadolu’nun iki yerinde bulunan mantolar, inşası bitmek üzere olan Havariyun Kilisesi’ne konuldu. Haç’la beraber Çemberlitaş’ın altına nakledilip edilmediği hakkında Völkl bir şey söylemiyor.

Encyclopaedia Britannica’nın Cross maddesinde, gerçek Haç’ın 326 yılında İmparatoriçe Helena tarafından bulunmasının, Hıristiyan dininin inanışlarından olduğu belirtiliyor. Yani Helena’nın İstanbul’a bir Haç getirdiği muhakkaktır.

Haç’ın Helena tarafından İstanbul’a getirildiğini St. Ambroise, Rufinus, Sulpicius Severus gibi çağın en muteber Hıristiyan tarihçileri yazmaktadırlar."

HEYBELİADA RUHBAN OKULU

Tarih Mecmuası muhabiri Öz Dokuman, Heybeliada’daki Ruhban Okulu’na gitti ve okulun öğretim üyelerinden arkeoloji uzmanı Hristostomos Konstantinidis ile görüştü.

Konstantinidis okulun 40 bini aşkın kitabından, 24 ciltlik Büyük Yunan Ansiklopedisi, G.Jacquemet’in Katolizm, Eusebe’nin Vitta Konstantinis kitaplarını çıkarıp ilgili paragrafları gösterdi. Bu kaynaklar da iddiaları doğruluyordu. Okul müdürü Metropolit Maksimus Repanelis de iddianın doğru olduğuna inanıyordu. Çemberlitaş’ın altında kutsal hazinelerin olduğuna inanan bir diğer Hıristiyan din adamı ise, Vatikan’ın İstanbul temsilcisi Padre Carotenuto idi. "Haç’ın bir parçasının Kudüs, bir parçasının Roma’da ve üçüncü parçasının ise İstanbul’da olduğu doğrudur. Ama İstanbul’da nerede olduğundan emin değiliz" diyordu Tüm yazdıklarımızı toparlarsak, Çemberlitaş’ın sırrı 350 yılı aşkındır değişik zaman dilimlerinde gündemimize gelmektedir. Ve görünen o ki, daha çok zaman da gelecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •