AK Parti'ye yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesi yazar Fuat Uğur ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank arasında yaşanan elektrikli traktör kavgasıyla “Hubris Sendromu” benzetmesiyle daha da sertleşti.
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur ile Bakan Mustafa Varank arasında sert tartışma 3 yıl önceye dayanıyordu. Fuat Uğur, köşe yazısında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın elektrikli traktör projesi için dizel traktör üreten sanayicilerle bir araya geldiğini ancak toplantıya, elektrikli traktörü üreten sanayici Önder Yol’u çağırmadığını yazmıştı. Bu ifadeler sonrası Bakan Mustafa Varank, Fuat Uğur’u tetikçilikle suçlamış ve hakkında tazminat davası açmıştı. Mahkeme önceki gün sonuçlandı ve Bakan Varank, Uğur’u 21 bin 650 TL tazminata mahkum etti. Bakan Varank mahkeme kararını Twitter hesabından duyurdu ve Uğur’u tekrar “tetikçilikle” suçladı.
Fuat Uğur’a Sabah yazarlarından destek gelirken Bakan Varank'a ise tepkiler geldi.
Fuat Uğur'un yazısı şöyle:
“Dünkü yazımın ardından, aslında siyasetçi olan bir hekim dostum aradı ve sordu “Hubris sendromu nedir?” biliyor musun diye.
Bilenler vardır ama açıkçası ama ben ilk kez işitmiştim.
Anlatmaya başladı:
“Bir siyasetçi ya da yöneticinin ikna edici, riski seven ve öz güvenli biri gibi görünürken aslında dürtüsel olarak hareket etme, sonrasını düşünmeme, dinlemeyi, tavsiye almayı, eleştiriyi reddetme gibi davranışlar sergilemesidir. Bu özellikler kibir ile ilişkilidir. Bilim insanları tarafından 'Tanrısal Ego' olarak tanımlanan bu rahatsızlıktan düçar olanlar, abartılmış gurur, aşırı öz güven, BAŞKALARINA HAKARET ve kendinden başka herkesi küçümseme şeklinde karakterize edilen özelliklere sahiptir."
Anlattıklarını dinleyince “Ama bu özellikler tipik bir GÜÇ ZEHİRLENMESİ belirtileri” diye atıldım.“Üstüne bastın” dedi. Araştırıp diğer özelliklerini de bulacağımı söyledi.
Baktım gerçekten de... Hubris Sendromu’na sahip kişilerin karakteristiği şöyle sıralanıyor:
1- Küçümseme, aşağılama, hor görme, biat isteme, kendisinin dışında hiç kimseye değer vermeme gibi olumsuz davranışlar sergilerler.
2- Her eleştiriyi bir tehdit olarak algılar ve kibirli bir şekilde şiddete kadar giden tepkiler verirler.
3- Bu tarz kişiler iktidarda olduklarında eşitliği reddeder ve siyasi alana zarar verirler.
4- Onları mahkemeye verecek ve yargılayacak herhangi bir makam olmadığına inanırlar.
5- Kendini sürekli bir organizasyonla ve hatta tüm ülkeyle içselleştirerek konuşurlar.
Bundan on yıl öncesini hatırlayın. Kemalist askerî ve siyasi vesayetin dindarlara baskılarını bir argüman olarak kullanarak Cemaat adıyla milletin zihinsel kodlarında kendine “mağdur” olarak yer edindikten sonra devletin tüm aygıtlarına sızmayı başaran FETÖ kadroları işte böyleydiler. Burunlarından kıl aldırmıyorlardı. İktidar gücünü arkalarına almışlardı. Gazetecileri Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın uçağından inmiyor, iş adamları her istediklerini alıyorlardı.
Böyle böyle o kadar çok kadrolaştılar ki GÜÇ ZEHİRLENMESİ ile insanlara eziyet etmeye, istediklerini alamadıklarında her türlü ahlaksızca yöntemle elde etmeye ve “geçmişin mağdurları” olarak on binlerce insanı mağdur etmeye başladılar. TSK’da ve askerî okullarda kurdukları “şok mangaları” ile öğrencileri okullarından ettiler.
Kendilerinde öyle güç vehmediyorlardı ki hatırlayın 15 Temmuz öncesinde bunların birtakım adamları çıktıkları televizyon yayınlarında “Millet dediğin nedir ki iki tank görse kaçışır evlerine giderler. Şimdi üniversitede profesör değil subay olmak varmış” diye konuşabiliyorlardı. Yani Hubris Sendromu’nun tipik belirtileri zuhur etmişti hepsinde. Yapacakları darbenin ipuçlarını verirken halkı küçümseyecek, onları aşağılayacak kadar kendilerinden geçiyorlardı.
Dediğim gibi siyasi alanda en çok zarar veren tipler bunların arasından çıkmakta.
İktidarda da muhalefette de bu sendroma sahip siyasetçiler bir hayli çok. Muhalefetin potansiyel güç zehirlenmesine ne denli açık olduğunu hem muhalefet liderlerinin, muhalif belediye başkanlarının ve siyasetçilerinin zaman zaman yaptıkları açıklamalardan anlayabiliyoruz. Yani neler yapabileceklerini görebiliyoruz.
İsim vermeden başladık öyle gidelim, misal bir muhalif siyasetçinin “İktidara geldiğimiz gün iktidarı destekleyen tüm gazetelere, televizyonlara el koyacağız” demesi unutuldu mu? Yine bir muhalefet liderinin iktidara yakın televizyon kanalında “Ben sizin boynunuza neyi takacağımı çok iyi biliyorum” tehdidi gibi. Bazı belediye başkanlarının meclis üyeleriyle konuşurken hakarete varan konuşmalar yapıp onları aşağılaması, hiçbir eleştiriye tahammül edemeyip konuşanları susturması ya da gerektiğinde mikrofonlarını kapattırması da benzer örneklerden.
Peki, iktidarda yok mu Hubris Sendromu’na sahip olanlar? Olmaz mı? Kimler geldi kimler geçti.
Bu köşede bizzat benim çok eleştirdiklerim oldu. O kadar tepki gösterdiler ki. Onların bir kısmı şimdi müstafi, bir kısmı muhalefet saflarında, kalanı da iki arada bir derede dolanıp duruyorlar.
Ama şunu söylemeliyim. Gerek muhalefetten gerekse yukarıda sözünü ettiğim iktidarın bir zamanlar içinde bulunan ve ayrı mahallelere göç eden isimlerine yönelik eleştirilerimde, hiçbiri bana hakaret etmedi.
Edenleri son iki gündür okudunuz.Yapılacak belli, “Kötü söz sahibinindir” deyip geçiyoruz.
Ama kötü söz kötülüklerin anası olarak zehirlemeye devam ediyor.”
Hubris (Kibir) Sendromu Nedir?
Ian Kershaw’ın 1998 yılında Adolf Hitler’in biyografisini yazmasıyla tekrardan gündeme gelen hubris sendromu, çoğunlukla siyasi liderlerde ortaya çıkan bir durumdur. Kibir sendromu olarak da bilinen sendrom, çılgınlık derecesinde kibirlilik, zihinsel bozukluk, psikopati davranış bozukluğu ve ihtişam sanrısının birleşmesiyle oluşmuş bir rahatsızlık olarak tarif edilebilir. Kitleye hükmetme ve liderlik etme gücünü elinde tutan kişi bazı anormal davranışlar sergileyebilir.
Kişi bu sendromu çoğunlukla bir mevki ile birlikte geliştirir. Önceki yaşantısında olmayan birtakım davranışlarda ve söylemlerde bulunur. Çok yüksek oy oranıyla yönetici olarak seçilen bir kişi ailesi, sosyal çevresi ve iş arkadaşları tarafından gereğinden fazla övülürse kişi kendini tanrılaştırmaya başlar. Bu sebeple kibir sendromu sonradan edinilen bir durum olarak tanımlanır. Kişi kendini tanrılaştırdıktan sonra kendini çok güçlü ve karşı konulamaz zanneder. Bu sendrom, tanrısal ego olarak da bilinir. Yoğun programlarla hareket eden bu kişiler de online psikolog desteği ile mekana bağlı kalmadan psikolojik destek alabilirler.
Hubris Sendromu Belirtileri…
Hubris sendromu yaşayan kişilerin tespit edilebilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı belirtiler bulunur. Kendini herkesten üstün gören bu kişiler çoğunlukla dürtüsel olarak hareket ederler. Eylemlerin ayrıntıları, sorumluluk ve yaptırımları onlar için önemsizleşir. Sadece maliyete ve ortaya çıkan sonuca odaklı yaklaşırlar. Yaşanan olayların ahlaki boyutunu umursamazlar. Adeta bir güç sarhoşluğu yaşarlar. Bu durum çevrelerindeki insanlara zarar verir ve sosyal yaşantılarını sekteye uğratır.Herkesi ve her şeyi aşağılama eğilimi gösterirler. Yoğun özgüven sahibi bu kişiler, kendi yaptıkları herhangi bir şeyin hatalı olabileceğini kabul etmezler. Her zaman etrafındaki insanları suçlarlar, kötü bir olay karşısında asla sorumluluk üstlenmezler. Çalıştıkları alanı bir savaş arenası olarak görürler. Görünüşü, kişisel imajı ve insanların onları anlama biçimine dair şiddetli bir kaygı yaşarlar.
Sürekli biz zamiri ile konuşurlar. Ailesindeki ya da çevresindeki insanlara hesap vermek zorunda hissetmezler. Sürekli haklı olduğu iddiasıyla yaşayan bu kişiler süreç içerisinde yalnızlaşır ve güçten düşer. Güçten düştüğünü kabul etmeyerek daha yoğun şiddetle hareket etmeye devam eder. Bu da kişinin hatalarının çoğalmasına, huzursuz ve aceleci hareket etmesine sebep olur.
Sonunda kişinin kazandığı mevkiiyi kaybetme noktasına kadar düşer. Yaşanan büyük çaptaki değişimler kişilerin kontrol mekanizmalarına zarar verebilir ve onları olmadıkları birine dönüştürebilir. Psikolojik destek alarak kritik süreçleri konforla atlatabilirsiniz.
Hubris Sendromu Olan Kişilerde Davranış Özellikleri…
Psikolojik problemleri tanımak, tanımlamak ve fark etmek için bir dizi davranış özelliği göz önünde bulundurulur. Bu davranışlar, problemi yaşayan kişileri diğer kişilerden ayırır ve hissedilir ölçüde aşırıdır.
Hubris sendromu yaşayan kişilerin de sergilediği birtakım davranışlar vardır. Bu sendroma sahip olan kişilerin gerçek algısı kopuktur ya da çok zayıftır. Tüm çabası kişisel imajını sürekli olarak geliştirme üzerinedir. Kendini iyi ve güzel gösterebileceği hallerde bulunma eğilimi vardır. Hareket ve davranışlarında yoğun bir tedirginlik vardır.
Bütün dünyayı kendini yüceltebileceği ve gücünü gösterebileceği bir alan olarak görür. Aşırı derecede özgüvenlidir. Kendini her şeyi başarabilen biri olarak görür. Bu tavrındaki abartı gözle görülür ölçüdedir. Bu sendromu yaşayan kişilere göre dünya merkezinde kendileri vardır. Eleştiriye kesinlikle kapalıdır, her koşulda kendisinin haklı olduğunu düşünür.
Kendini seçilmiş kişi olarak gösterme yatkınlığı olduğundan sürekli kendine kutsallık yüklemek eğilimindedir. Konuşmalarının emsalsiz olduğunu vurgular. Konuşurken sürekli biz kavramından yola çıkar, etrafındaki kişilerin kendisini kutsallaştırmasını ister. Konuşurken kendini yüceltme eğilimi vardır.
Hubris sendromu yaşayan kişi için tek doğru kendi söylediğidir. Kendisi ile aynı fikirde olmayanları aşağılar ve ötekileştirir. Başka insanların fikirlerini önemsemez hatta her fırsatta küçümser. Kendi düşüncelerine yoğun bir güven duyar. Yaptığı hataları doğruymuş gibi göstermek için kutsallık, dürüstlük, din gibi ögelere dayandırma eğilimi gösterir. Yalnızca özel ve üstün bir güce hesap vereceğini hatta o hesaplaşma anında da kendisine hak verileceğini düşünür. Bu inançla davranışlarının sonuçlarını hesap etmez.
Sendromu yaşayan kişilerin aşırı kibirli olması yüzünden işler çoğunlukla ters gider ve pek çok eylem için yetersiz kalırlar. Ancak sorumluluk bilinci ve yaptırım düşüncesine sahip olmadıkları için bu onları etkilemez. Yanlış karar ve sonuçların hep başkalarına ait olduğuna dair derin bir inançları vardır. Kendinizde ya da çevrenizdeki birinde bu sendromun davranış özelliklerinin geliştiğini fark ederseniz psikolog desteği almalısınız. Sosyal yaşantıyı sekteye uğratan bu sendromun etkilerini online terapi desteği alarak minimuma indirebilirsiniz.