Hilal Kaplan'dan Nagehan Alçı çıkışı! "Hükümete yakın bir gazeteci değil..!"

Hilal Kaplan'dan Nagehan Alçı çıkışı!
A- A+

Haber Global’de Buket Aydın’ın sorularını yanıtlayan Hilal Kaplan, Habertürk yazarı Nagehan Alçı hakkında dikkat çeken bir açıklama yaptı.

Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın başında bulunduğu Turkuvaz Medya’ya ait Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan Haber Global'de Buket Aydın'ın konuğu oldu.

Buket Aydın, Hilal Kaplan’a “Hükümete yakın gazeteciler 'parlamenter sisteme dönülsün' dedi. Hatta benim programımda Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı. İçerde de bir fikir ayrılığı mı var sorusu akla geliyor. Yok ama siz ne düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

 Kaplan, "Nagehan Alçı hükümete yakın bir gazeteci değil. Erdoğan rejimi diyen bir gazeteciden bahsediyorsunuz" diye yanıt verdi.

Hilal Kaplan'ın açıklamalarından önemli satır başları şu şekilde:

Bir erken seçim beklemiyorum. Cumhur ittifakı açıkladı, meclis çoğunluğu onlarda, tarih olarak da netler. Muhalefetin şu an bunu değiştirecek bir gücü yok. Petrol, tahıl ve enerji krizi var. Global bir ekonomik kriz var. Bu ortamda erken seçimi konuşmak bana şımarıklık gibi geliyor. Erken seçim istiyorsun ama adayın bile yok. Sürekli yıpratmaya çalıştığın bir aday var karşında. Önceliğin ekonomi olmalıyken senin isteğin parlamenter sisteme geçmek. Bu ekibin Türkiye'yi erken seçime gönderme gücü olduğunu düşünmüyorum. 8 yılda 8 hükümet ve 3 ekonomik kriz gördük. 6'lı masa bana eski dönemin siyasetçilerini hatırlatıyor. Demirtaş'ın bile eleştirdiği noktadalar. Bildirilerinde elle tutulur hiçbir şey yok. İstanbul Sözleşmesi'ni Meral Akşener en yüksek seviyeden savunuyor yanında oturan Karamollaoğlu en karşı çıkan. O bir şey söylüyor bu başka bir şey söylüyor. 6'lı maada siyaset üretemememin çaresizliğini görüyorum.

"6'LI MASADA ADAY BELİRLEME KONUSUNDA BİR KARMAŞA VAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçim olmayacak dedi. 'Yüreğiniz varsa karşıma çıkın' diyor. 6'lı ittifak genelde sadece kaosu istediği için dedikodularını sürdürecek. Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor ama pek bir liderlik başarısı yok. İYİ Parti'nin adaylığına bir karşıtlığı olduğunu görüyoruz. Mezhebini bile söz konusu ettiler. Bir aday belirleme sürecinde hala bir karmaşa var. Hatta Akşener, aday konusunu henüz konuşmadık dediler ve henüz konuşmayacağız da diyorlar. Siyaset er meydanıdır.

Cumhurbaşkanını 20 yıldır yıpratmak için yapmadıklarını bırakmadılar ama yıpranmasın diye adaylarını çıkarmıyorlar. ABD, Erdoğan'ın devrilmesi için muhalefeti destekleyeceğini açıklamıştı. Lütfi Savaş da uluslararası karar vericiler bu süreçte önemli demişti.

"MUHALEFET, ADAY SEÇİMİNDE ULUSLARARASI KARAR VERİCİLERİ ÖNEMSİYOR"

Akşener, bir ayda 4 kez ABD Büyükelçisiyle görüştü. Kılıçdaroğlu'nun büyükelçiden onay aldığına dair açıklamalar da oldu. 6'lı ittifakın batılıların görüşünü önemsediğini görüyorum. Belki DP değil ama diğerlerinin hepsinin uluslararası karar vericilerle bir iletişimi olduğu görülüyor.

Mezheple ilgili söylemleri, AK Parti düşmanlığı yapıyorlar ama yine de adaylarını da sağ muhafazakar kesime hoş gösterecek birini seçme eğilimi içine girecekleri yönünde bir kanaatim var.

6'LI MASADAKİ ESKİ AK PARTİLİLERE BAKIŞI

Cumhuriyet tarihinin en çapsız bakanı demişti Kılıçdaroğlu, Davutoğlu için. Babacan 5 yıldır sustu. Darbe girişimi oldu, Suriye'de harekatlar... Ondan sonra da kurtarıcı benim tavrıyla ortaya çıktı. Oy almak isteyen herkes ekonomiye dair bir şeyler söylemek zorunda. 6'lı masanın son planı bir şekilde AK Parti'den muhafazakarları kazanmaya çalışmak. Erdoğan'sız Türkiye saplantıları akılları da öldürüyor. Bildirilerde en başa parlamenter sistemi koymak. Halk, zaten seçimi yapmış. Sanki parlamenter sistemle Türkiye onlarca kriz yaşamamış gibi. Muhalefet, çok rahat umut vaat edebilir. ABD'den darbe gecesi tarafsız bir açıklama geldi. Ana muhalefet lideri 'Erdoğan ABD'ye kaçacak' diyor. Firari FETÖ'cüler ne diyorsa o da onu söylüyor. Firari FETÖ'cü elebaşlarıyla aynı söylemleri söyledi.

Nagehan Alçı, hükümete yakın bir gazeteci değil. Erdoğan rejimi diyen bir gazeteci. İstikrarı sağlayan Başkanlık sistemi. 6'lı ittifakta olduğu gibi her kafadan bir ses çıksa karar alma mekanizmalarının ne kadar yavaş işleyeceğini düşünün. Dış politikada attığımız adımlara kadar ne kadar doğru bir karar olduğunu görüyoruz.

SİYASİ PARTİLERDE YOL AYRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinden ayrılacağını açıkladı, Necmettin Erbakan hakkında da hiçbir zaman kötü bir söz söylemedi. Pek çok başlık sayabilirim. 20 aylık Başbakanlığını sadece Erdoğan'ın yaptıklarının altını oymak için kullanmış bir isim Ahmet Davutoğlu. İkisini aynı kefeye koyamıyorum. Gül, Babacan'ın akıl hocasıdır. Davutoğlu, Başbakanlığı kendisi bırakmış gibi yansıttı. Şimdi yüzde 49,5 oyu ben almıştım diyerek acınası sözler söylüyor. Bu kadar oyun varsa neden 6'lı ittifakın içindesin o zaman.

"BAZI ANKETÇİLER SİYASİ AKTİVİST OLDU"

Anketçiler fonlandığı partilerin siyasi aktivisti haline geldi. Fonlanabilir ama senin görevin anket sonuçlarını partiye sunmaktır. İnandırıcılığa zarar veren rakamlarla bunları bir siyasi aktivizm haline getirdiler. Kimin inandırıcı olup olmadığını seçebiliyoruz. Bu anketlerin seçmen davranışını etkilediğini sanmıyorum. Akşener'in oylarının yüzde 20'yi aştığına şahsen inanmıyorum ama seçimlerde halkın teveccühünü göreceğiz hep birlikte.

EKONOMİK VERİLERE NASIL BAKIYOR?

Dünyada bir gıda, enerji krizi var. Global çapta bir enflasyon var. Pandemi ile başladı, Rusya-Ukrayna Savaşı'yla devam ediyor. İktidarın görevi ne olursa olsun halkın cüzdanını korumaktır. Kılıçdaroğlu, cebimizde 2 anahtar olacak diyor, inandırıcılıktan uzak. Büyükşehirlerin sadece 1 tanesi AK Parti'de. İstanbul'a bakıyorsun ulaşıma 3 kez zam yapıldı. Devlet, yüzde 50'sini doğal gazda, yüzde 75'te elektriği sübvanse ediyor. İBB üzerine kar ediyor. ABB, daha bu yılın başında zam vermemek için 30 bin işçinin sözleşmesini feshetti. Ankara'da ulaşıma yüzde 44 zam söz konusu. 5 büyükşehir belediyesinden 4'ü sende ama bir icraat yok. Daha da kötü. Konya'da AK Parti, ulaşıma 2 yıldır zam yapmıyor. Kıyasladığımda ekonomik veriler açısından halka ümit veren hiçbir şey görmüyorum.

"MARKETTE, PAZARDA 'FIRSATÇILIK' VAR"

Enflasyon oranlarının en çok ezdiği kesim, ücretli kesim. Emekli ve memura zam gelmesi önemli. Asgari ücretle ilgili de bir ara zam kararı alınmasını arzu ederim. Ekonomiyle ilgili fırsatçılık ve fahiş zamlar var. Bu anlamda daha fazla denetim olmalı. Önümüzdeki sene yerli doğal gaz kullanımına geçeceğiz. Yerli enerji üretmeyen bir ülkenin global krizlerle baş etmesi çok zor. Özellikle Ukrayna savaşından sonra hem tedarik zinciri hem de enerji koridorlarının merkezi konumundayız. Enerji koridorları bakımından ön plana çıktığımız bir dönemdeyiz.

Ağız birliği olmayan ve herhangi bir konuda halka umut aşılayamayan bir muhalefet söz konusu.

"SOSYAL MEDYA YASASINI OLUMLU BULUYORUM"

Seçilmiş hükümetin iradesini tanımamak noktasında muhalefetin neredeyse tarihi olayları var. 17-25 Aralık'ta FETÖ'cüler mevcut hükümeti yıkar diye cansiperane olarak savundular. Sadece 'diktatör bozuntusu' diyerek kendilerince aşağıladıklarını sanıyorlar. AK Parti'nin seçim sonuçlarını tanımama gibi bir sicili yok. Bu suçlamayı yapanların tarihi bunlarla dolu. Sosyal medyadaki bu dezenformasyonların önüne geçmek için getirilecek olan sosyal medya düzenlemesi de inşallah işe yarar. Yalan haberin en çok yapıldığı ülke Türkiye. Bizim böyle bir yasal korumaya ihtiyacımız var. "Gerçek belini doğrultana kadar yalan dünyayı dolaşıyor." Sosyal medya böyle bir şey. Medya okuryazarlığının eğitimle de bir ilgisi yok. O ayrı bir şey. Olumlu buluyorum sosyal medya yasasını.

GÖÇMENLER KONUSUNDA NE YAPILMALI?

Sığınmacılar meselesi kesinlikle rahatsızlık yaratan bir mesele. Sosyoloji ile kavga edilmez bunu tespit etmek doğru olandır. Bir hafta 10 milyon sığınmacı var diyorlar bir hafta 7 milyon diyorlar. Şu anda 500 bin sığınmacı geri gönderildi. 1 milyon kişi daha gönderilecek. Hepsini otobüse doldurup göndereceğiz diyorlar, nereye gönderiyorsun? Suriye ile Irak tezkeresine muhalefet karşı çıktı. Biz orada huzuru sağlayabildiğimiz için 500 bin sığınmacıyı gönderebildik. Oradaki milyonlar bizim sınırımıza yığıldığında ne olacak? Bunları da konuşmak lazım. Her şey oydan ibaret değil. Sığınmacılar konusunda halkın rahatsızlığını dikkate almak ve bazı rakamları da... Geri dönüş anlamında başarı var. 4 milyon sığınmacı geçişi de engellendi. Van'da yapılan sınır duvarı da önemli. Bunların daha iyi anlatılması önemli. İcraat olarak da halka güvence vermek ve bu 1 milyon sığınmacının nasıl hangi projelerle gönderileceği anlatılarak muhalefetin propagandalarının önüne geçilebilir diye düşünüyorum. Bu tip ekonomik dalgalanmalarda toplumun en alt kesimi günah keçisi ilan edilir. Halbuki esnaflar, sığınmacılar olmasa biz bu işi döndüremeyiz diyorlar. İşsizlikle ilgili biliyorsunuz ki daha çok fiziki şartlarda çalışmak istenmiyor, bir masa başı çalışma isteniyor. Bu verilere de bir sosyolojik veri olarak bakmamız lazım.

Esed'in Türkiye'yi hedef alacak bir gücü olduğunu düşünmüyorum. PKK'nın olduğu her yer Türkiye'nin meşru hedefidir. 30 km derinlik hedefi var Türkiye'nin. Bu sınır ötesi operasyonlar önemli. Muhalefetin bunlara da karşı çıkmaları var. Bundan sonraki süreçte de Rusya'da Ukrayna Savaşı'ndan dolayı öncelik olarak görmüyor Suriye'yi. Bizim için bir avantaj var. TSK, gereğini yapacak, inanıyorum.

YUNANİSTAN İLE YAŞANAN GERİLİM

Yunanistan ile yaşanan gerilimde hem Lozan hem de Paris Anlaşmasında bu adaların silahtan arındırılmış olması şartı var. En az 50 bin Yunan askerinden bahsediliyor bu adalarda. Bazılarında uçak üssü bile kuruldu. ABD'nin 9 tane üssü var. ABD, bize Meis Adasına karışma diyor. Yunanistan burası benim ve Türkiye giremez diyor. ABD, Türkiye'ye sen adaya Akdeniz'e başını çıkarma diyor. 2023 yılında seçim olacak diye Türkiye sussun mu? Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarından Ünal Çeviköz, Mavi Vatan projesi yayılmacı bir politikadır diyebiliyor. Yalın Eralp, Türk devletine mütecaviz devlet diyor. Miçotakis, ABD Kongresi'nde odaklandı. Yunanistan'a tam destek var. Bizim karşı karşıya geldiğimiz ülke Yunanistan'dan çok ABD. Libya'da da böyleydi. Türk ordusu, Libya'ya girdi ve tüm dengeleri değiştirdi. Libya ile yapılan deniz yetki anlaşmasıyla Mavi Vatan'da bambaşka bir noktaya geldik. Yunanistan, eskiye göre yalnızlaştı. Türkiye, mücadeleyi devam ettirmeli.

ESKİ AK PARTİLİLERLE YAŞADIĞI POLEMİKLER

Pelikan meselesinde bazı iftiralara uğradığımı düşünüyorum. Hatta bana dava açın, dedim. Kimse dava açmadı o zaman ben dava açayım dedim. Pelikan terör örgütü üyesi diyen bile oldu. Ben buna neden susayım? Şimdi de neden dava açtım diye şikayet ediyorlar. Derdiniz neyse savcıya anlatın. Aslında yine hodri meydan diyorum. Umarım dertlerini anlatırlar. Biz haysiyeti için yaşayan insanlarız. Bu iftiraların bir bedeli olmalı.

"GEZİ'DEN BERİ ÇOK KESKİN YAZIYORUM"

Gezi'den sonra ötekileştirmeler arttı. Kalemim keskindir, net de bir insanımdır. Açık açık her şeyi yazınca daha çok hedef olduk. Zaten duruş sahibiysen hedef de olursun. Biraz o yüzden göze çarpıyorum galiba. Davutoğlu, Başbakanken yazdım eleştirileri. AK Parti'deyken. Benim için sorun değil ben mücadelemi verir, doğru bildiğimi söylerim.

KENDİSİNİ NEREDE KONUMLANDIRIYOR?

Yandaşlıktan kasıt bir görüşü kendi çıkarı için benimsemek kast ediliyor. Ben köprü direnişindeydim 15 Temmuz'da. Seçilmiş bir irade var ve o irade gayri meşru yollarla devrilmeye çalışılıyor. Çek mağdurları meselesi var mesela. Eleştiriyorum. İstanbul Sözleşmesi'nden imzamızı çektik ama ben 3 yıldır bundan imzamızı çekmemiz lazım yazıyordum. Bunlar da göz ardı ediliyor. Yanlış gördüğüm şeyleri de söylüyorum ama bu demek değil ki ben Cumhurbaşkanının iradesini yok saymıyorum. Arakan, Somali her alanda Türkiye daha çok ses çıkardı. Tüm bunlara bakıldığında benim bunları savunmam daha kolay. Yanlış olduğunu düşünüyorsam yazarım ama gayri meşru saldırılara da karşı dururum.

Bu dünya o kadar gelip geçici ki. En çok korkmamız gereken gün 15 Temmuz'du. Eşim hatta sen kadınsın, dışarı çıkmak üzerine vazife değil dedi. Ama insanları ben dışarı çıkardım ve dedim, "Bu benim üzerime vazife" diye. Cevap verme hakkımız olmalı, ya hukuk içerisinde ya da ekranda. Herhalde diyorum sözüm mü çok etkili. Bir yıldırma politikası bu herhalde. Sosyal medyada idam edilirsin diyenler bile oluyor. Yargılanırsak da yargılanırız. Sıkıntı değil.

Z KUŞAĞINA NASIL BAKIYOR?

Z Kuşağı tanımı reklam pazarlama dünyasında 10 yıllık dönemlerde kuşaklar tanımlanıyor harflerle. Milyonlarca genç ilk defa oy verecek. AK Parti'nin gençlerden çekineceğini sanmıyorum zaten seçim yaşını 18'e indirdi. Gençlerin hayallerine, umutlarına kim hitap edebiliyor seçimin belirleyicisi bu olacak. Gençliği 3 - 5 sloganla kandırabileceklerini de sanmıyorum. Z Kuşağı, seçimin sonucunu belirleyecek. Partiler gençlere kulak vermeli. AK Parti de bu konuda birçok şey yaptı. Açık açık şunu yazanlar var, Türkiye'de mühendis olacağımı işte İngiltere'de çöpçü olurum. Milli gurur hissiyatı yok mu, ne benimsetilememiş? Bunu sorgulamak lazım. Yurt dışı kaynaklı batı kaynaklı medyada bunu hep yapıyor, Türk insanını çekmek için. Bu noktada biraz uyanık olmak lazım. Gençlerin reel hayatında karşılığı ne kadar var buna bakmak lazım. Yurt dışında olayım ne olursa olsun, anlayışı yanıltıcı ve gerçeklere uygun değil. ABD'de bir kolunu kırsan işin bitti. Bütün finansal olarak vatandaşa ödetiliyor. Yanlış bir kıyas gençlerin zihinlerine işleniyor.

LGBTİ BİREYLER HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?

Ailenin Adı Yok kitabında, eşcinsel siyasetinde gökkuşağı renkleri çok güzel geliyor. Ama kendisinden olmayanı dışlayan bir siyaset bu. 1990'larda hastalık olmaktan çıkarılması, normalleştirilmesi ve bu sapkınlığa karşı çıkanların sorunlu olduğunu söylemeleri başladı. Algı yarışında daha önde bayrağı taşıyorlar. Türkiye'de muhalefet seçim zamanı bu konudan hiç bahsetmiyorum. Seçimler bitti ertesi sene 48 CHP Belediyesi onur yürüyüşü afişleri bastırdı. CHP'li belediyeler çocuk bayramlarında 'eşcinsel çocuklar vardır' diye afiş bastırdılar. İnsanların özel hayatında ne yaşadığı bizi ilgilendirmez ama sen bunu siyasi talepler üzerinden yola çıkacak noktaya getiriyorsan o zaman bizi ilgilendirir.

Ben bu mesleğe başörtüsü yasağı yüzünden girdim. Hep başörtüsü direnişi... Köşe yazarlığı, siyasete de etki etmek konusunda hoşuma gitti. 27 yaşımda yanlış şeyler yazmış olabilirim. Kılıçdaroğlu, şimdi başörtüsü konusunda yanlış yaptık diyorsa burada milyonlarca kadının ahı vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •