İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, ertelenen davası hakkında Saraçhane'de açıklama yaptı. İmamoğlu, "Bu yapılanları iktidarın şu an mevcuttaki siyasi kadroları bile yaptıklarını anlamakta güçlük çekiyorlar" dedi.
İmamoğlu açıklama yapıyor:
"Bu davada 4 yıla kadar hapsim ve siyasi yasaklı olmam istendi. Bu talihsizliğin yaşanması hepimizi üzmüştür. Uzun zamandır muhalefeti bastırmak için yargıyı silah gibi kullanma geleneği oluştu. Sadece son bir ayda yaşadığımız olaylara bakalım. Son bir ayda yaşadığımız olaylara bakalım. Tek bir sebebi var bunların. Toplumu germek istiyorlar. Şu an iktidarın mevcut kadroları bile bu yapılanları anlamakta güçlük çekiyorlar. Dikkatleri dağıtmak istiyorlar. Suni gündem yaratmak istiyorlar. Adalet duygusu noktasında hepimizin başını eğen bir durum. Sanki her yol mübahmış gibi hareket ediyorlar. İktidar her şeyi diyebilir, muhalefet herhangi bir şey söylese hemen yargı önüne geliyor. Gezi davasında yıllarca hapis cezası verilmiş insanlar var yine il başkanımız Canan Kaftancıoğlu davası var... Ana muhalefet partisi Genel Başkanına linç girişiminde bulunan insanlara verilen hapis cezalarıyla bu davaları kıyaslıyoruz. Yapılanların tek amacı toplumu germek.
Bu yapılanları iktidarın şu an mevcuttaki siyasi kadroları bile yaptıklarını anlamakta güçlük çekiyorlar. Bunların hiçbirisi siyaset anlamında da mana teşkil etmiyor. Görüyoruz ki Türkiye'de ne yazık ki hukuk herkese eşit değil. Birilerine her türlü hakaret serbest. Aslında kaos yaratma çabası içerisindeler. Bu kaosu yaratmak için de ellerinden geleni yapıyorlar. Topluma korku salmaya çalışıyorlar. Kendilerine karşı olan insanları bertaraf etme çabası içerisindeler... Ama çok beklerler böyle bir şeyi asla başaramayacaklar...
İçişleri Bakanı bana “ahmak” demesine yanıt verdim. Bunun yanıtını siyasi bir kavramla veriyorum, sözünü kendisine iade ediyorum. Sanki YSK’ya demişim gibi yargılanıyorum. Benim yargılandığım anda Sayın Cumhurbaşkanı’nın, benim burada ifade edemeyeceğim ifadesini gördük. Bunlar çok ağır hakaretler.
Hukuk herkese eşit değil, birilerine her türlü hakaret ve küfür serbest. Neden böyle yaptıklarına baktım. Kaos yaratma çabası içindeler. Bu kaosu yaratmak için ülkeyi bir korku sürecine sürükleme çabası içindeler, topluma korku salma çabası içindeler. Kendilerine karşı olanları bertaraf etme çabası içindeler. Bunu asla başaramayacaklar. Bu halk çok zeki, kışkırtmalarınıza, masum insanları sokağa dökme ve gerginlik yapma heveslerinize geçit vermeyecek. Bu millet güle oynaya, el ele, kardeşçe sandığa gidecek, esirgediğiniz adaleti tekrar tesis edecek.
İstanbul seçimlerinin üstünden 3 yıl geçmiş. Kendi insanlarınız bile seçimi iptal etmenin ne kadar yanlış olduğunu kabul etmelerine rağmen aynı uygulamalara devam ediyorsunuz.
"HIÇKIRA HIÇKIRA AĞLATACAĞIZ"
İçişleri Bakanı deyip geçmeyin seçim güvenliğinden sorumlu birinci ya da ikinci kişidir. Seçim akşamı bile görevini ihmal edip rakibimle toplantı yapacak kadar görevini ihmal edecek bir kişiydi. Seçimi tersine çevirmek için İstanbul'un bazı ilçelerinde elinden geleni ardına koymamış birisiydi. Kaybedince 'Hüngür hüngür ağladım' diyecek kadar hırslı aynı zamanda sulugöz birisiymiş onu anladık. Bir şehirde yerel yönetim sandıkla değişince neden hüngür hüngür anlar? Neyi kaybettin? Üstün vatandaşlarımızın bunu anlaması lazım. Tek ağlamalarının sebebi onlar buranın kendi malı, mülkü olduğu algısına kapıldılar. Aynı duyguları bu ülkenin her safında düşünüyorlar. Böyle bir hülyada, rüyadalar. Alıştılar ağlamaya önümüzdeki seçimde de inşallah onları hep birlikte hıçkıra hıçkıra ağlatacağız.