Küresel ısınmayla ilgili ürküten analiz... 'Eşiği geçtik, yok oluş geliyor..!'

Küresel ısınmayla ilgili ürküten analiz... 'Eşiği geçtik, yok oluş geliyor..!'
A- A+

İngiliz Ekonomist Umair Haque, küresel ısınmanın dünyayı nasıl etkileyeceğine dair bir yazı kaleme aldı. Umair Haque olayın insanların anlamasını ötesinde olduğunu ifade etti.

Umair Haque'nin küresel ısınmaya dikkat çektiği yazı şöyle:

Çocuğuma, "Sence bugünlerde insanlar anlattığım şeylerden neden rahatsız oluyor?" diye sorduğumda, güldü, “Temelde onlara dünyanın sonunun geldiğini mi söylüyorsun?”

Tam tutulma gecesiydi. Kırmızı bir ay gökyüzünü aydınlattı. Bizim türümüzün ortaya çıkmasından bu yana 300 bin yıl geçti. Ve şimdi bir daha asla eskisi gibi olmayacak.

Olayı nasıl adlandırmaya başladığımı, nasıl düşündüğümü anlatmaya çalışayım: Felaket. Yok olma. Farklı bir dünya.

"ÇOĞU SAYILMAYACAK BİLE"
'Hint Alt Kıtası'ndaki arkadaşlarım (Himalayalar ile Hint Okyanusu arasında kalmış coğrafi bölgeyi tanımlamak için kullanılan terim) bugünlerde bana bilim kurgu filmlerindeki sahneleri andıran hikâyeler anlatıyor. Oralardaki sıcak dalgası hayatta kalabilmenin sınırlarını zorluyor. Kız kardeşim diyor ki, eski, güzel, sanatçılar ve şairler şehrinde gökten ölü kartallar düşüyor. Ya da artık uçamayacak halde evlerin, anıtların, dükkanların üzerine konuyorlar. Sokaklar köpek, kedi, inek ve her türden hayvanların cesetleriyle kaplı. Öldürücü sıcaklardan telef olmuşlar. Hayatta kalamıyorlar.

İnsanlar da bu öldürücü sıcaktan kaçmaya çalışıyor. Çoğunlukla günlerini ya iç mekanlarda ya da  kanallarda, nehirlerde ve göllerde geçiriyorlar. Buna olanağı olmayanlar sokaklara diziliyor, bayılıyor, sınırlarını zorluyor. Onlar fakir ülkeler. Bu sıcak dalgasının önümüzdeki zaman diliminde kaç kişiyi öldürebileceğini bilmiyoruz. Çoğu sayılamayacak bile.

Bir an için yaşadığınız günlük hayat rutinini bir kenara bırakıp tüm bunları bir düşünün.

"HENÜZ ANLAMIYORLAR"
Batılı arkadaşlarım bunun gibi hikâyeleri okuyorlar ve sonra tekrar Kardashian'a, Wonder Woman'a, Johnny Depp'e veya Batman'e takıntılı hale geliyorlar. Henüz anlamıyorlar. Çünkü bu olay, gerçekten homo sapiensin anlama sınırlarının ötesinde. Ancak o dünya, ne yazık ki onlar için de çok uzak değil.

Küresel iklim krizini açıklayabilmek için genellikle kaynayan tenceredeki kurbağalar hikayesi anlatılır. Ancak bu benzetme içinde bulunduğumuz durumu bir dereceye kadar açıklayabiliyor. Tencere kaynayınca içindekiler çıkarılıp yenir. Biz kaynayan tencerenin içindeydik, şimdi dışarı çıkarılıp yenilmesi aşamasındayız. Bu, işlerin gerçekten çok ama çok kötü olmaya başladığı an. Her şey gerçekten çok hızlı ilerliyor.

Şöyle açıklayayım: Yaklaşık 300.000 yıldır dünyaya hükmeden insan denilen varlık, dünyanın milyonlarca yıllık iklimini değiştirip bir Yok Oluş Olayını tetiklemiş durumda.

Bir kara delik hayal edin. İnsanlık önünde sıraya dizilmiş olsun. Herkes içine doğru yürümek zorunda.  Bazılarımız sıranın en önünde. Diğer tarafa ilk onlar gidecek. Bazılarımız ise sıranın en arkasında. Hâlâ gülüyorlar, şakalaşıyorlar ve “belki” diyerek kendilerini kandırıyorlar.

What is Global Warming? - WorldAtlas

"FELAKETİN EŞİĞİNDEYİZ"
Şimdi geldiğimiz nokta bu. Felaketin eşiğindeyiz. Bazılarımız şimdi diğer tarafa, yaşanmaz hale gelecek farklı bir gezegene geçiyoruz. Bu “olacak” veya “olabilir” değil, aslında şimdi oluyor.

Bu insanlar benim arkadaşlarım; gökten ölü kartalların düştüğü, sokakların cesetlerle kaplı olduğu Hint Yarımadası'ndaki arkadaşlarım.

Orada kelimenin tam anlamıyla bir yok oluşun yaşandığını görebilirsiniz.

Onlar kara deliğin ağzındakiler, kara delikten ilk geçenler. Benim Hindistanlı, Pakistanlı ve Bangladeşli kardeşlerim; onlar kömür madenindeki kanaryalar. Onlar olayı yaşayan dünyanın bir parçası. Ve o dünya hepimiz için geliyor.

Bu anlattıklarımı tanımlamak için "iklim değişikliği" kelimelerini kullanmıyorum, çünkü yetersiz kalıyor… İnsanlar rakamları şöyle yorumluyor. Sıcaklık bir, iki, üç derece yükselirse ne olur? Ha ha! Kimin umurunda?

Yanlış bir bakış açısı. Çünkü Küresel ısınmanın bir derece yükselmesi durumunda, ekvator bölgesinde mevsimler on kat oranında değişiyor. Küresel ısınmada bir, bir buçuk derecelik artış demek, yaz aylarında on ila on beş derece sıcaklık artışı anlamına geliyor. İki derecelik artış yirmi derecelik sıcaklık artışı anlamına geliyor. Üç derecelik artış ise otuz derecelik sıcaklık artışı anlamına geliyor.

ÜÇ DERECEYE DOĞRU GİDİYORUZ
Alt kıtada hava şimdiden 50 derece. Avrupa ve Amerika’nın büyük bir kısmıyla birlikte İspanya 40 derecenin üstündeki aşırı sıcak dalgalarına hazırlanıyor. Yani küresel ısınmanın bir derece yükselmesinin sonucu bu.

İki derece yükselmesi demek alt kıtadaki sıcaklıkların 60 dereceye ulaşması anlamına geliyor. İspanya ve Avrupa’nın 50 dereceye ulaşması demek. Üç derece yükselmesi ise ekvator bölgelerinin 70 ve daha fazla dereceleri görmesi, İspanya ve Avrupa’nınsa 60 dereceye ulaşması anlamına geliyor.

Alt kıtanın şu anda bulunduğu 50 derecede hayat ölüyor. Kuşlar gökten düşerken, sokaklar toplu mezarlara dönüşüyor. İnsanlar kaçmaya ve hayatta kalmaya çalışıyor. Enerji şebekeleri kullanılamaz hale gelirken, ekonomiler durma noktasına geliyor.

YOK OLUŞ YAŞANIYOR
Bu bir eşik. Zaten içindeyiz. Şimdi onu şaşırtıcı, acımasız, canlı ayrıntılarla görebiliyoruz. Yok oluş şu anda dünyanın dört bir yanında gözümüzün önünde gerçekleşiyor - ve bize uygarlığımızın hayatta kalabilme sınırlarını gösteriyor. Bu sınır 40 ile 50 derece arasında bir yer. Bu sınırın aşılması demek bildiğimiz anlamdaki hayatın sonu anlamına geliyor.

Batılı arkadaşlarım hala bunu tamamıyla kavrayabilmiş değil. Mevsim gerçekten çok fazla ısınırsa klimalarını açmanın yeterli olacağını düşünüyorlar. Üzgünüm ne yazık ki öyle olmuyor. Bu sadece enerji kıtlığıyla ilgili değil bir noktadan sonra klimalar da çalışamaz hale gelecek.

Ayrıca ne yapacaksınız, her şey yok olurken klimalı evinizde oturmayı mı düşünüyorsunuz?

O şeyler, o varlıklar - kuşlar, inekler, koyunlar, tavuklar, her neyse – bizim yaşamımızın da temel taşları. Onlar yok olursa, bizler de yok oluruz. Böcekler toprağımızı besler, kuşlar böcek yer ve sonsuz bir dönüşüm devam eder. Batılı arkadaşlarım bu ekosistemin bir parçası olduğumuzu anlamıyorlar.

"HAYAL BİLE EDEMEZSİNİZ"
Ekosistemin temelleri yıkılmaya, parçalanmaya başlarsa çok zor hayatta kalabiliriz. Her şeyin nesli tükenirken klimalı evinizde rahatça oturabileceğiniz fikri bir fanteziden öte bir şey değildir. Ne yiyeceksin? Toprağı kim çevirecek? Ekinleri kim sağlıklı tutacak? Hayatın temelleri nereden gelecek?

Medeniyetimiz elli ile altmış derece arasında bir yerde çöker. O noktadan sonra hiçbir şey işe yaramaz. Her şey ölmeye başlar - sadece hayvanlar ve bu durumdaki biz değil, onlara bağlı olan sistemlerimiz. Ekonomide enflasyon tavan yapar, insanlar fakirleşir, sonuç olarak faşizm patlak verir. Dünyanın her yerinde bunun olmaya başladığını zaten görebilirsiniz - ama bu sadece başlangıç. Yok oluş gerçekten ısırmaya başladığında enflasyonun ne kadar kötü olacağını hayal bile edemezsiniz.

Medeniyetimiz bundan kurtulamaz. Demokrasinin boğazı faşizm ve teokrasi tarafından kesilir; ekonomiler, fırsat veya refah değil, temel hayatta kalma mekanizmaları haline gelir. Toplum ve topluluk, herkesin kendini koruma arayışındaki acıyla yok edilir. Bu, içine girmekte olduğumuz dünya ve şimdi Amerika'dan Hindistan'a, Avrupa'ya ve ötesine yayıldığını görebilirsiniz.

COVID ÖRNEĞİ
Böyle bir dünyada ne olur? İnsanlar onu kurtarmak için bir araya geliyor mu? Muhtemelen değil. Eşitsizlik daha da artıyor - zenginler, kalan az sayıdaki kaynağı tekelleştirmenin ve vurguncu olmanın yollarını arıyor. Covid bize bunun canlı bir örneğini verdi. Felç olmuş hükümetler, fanatik mezhepler ve hizipler tarafından ele geçirilir ve ihtiyacınız olduğunda size yardım etmek için pek kimse gelmez. Kültür ölümün iyi bir şey ve arınma olduğunu düşünenlerle, böyle düşünmeyenler arasında bir savaşa dönüşür. Amerika'nın acı “kültür savaşlarını” düşünün. Böyle bir dünyada ne olur? Toplum yırtıcı olur, geriler, kendini yer. Çöken bir uygarlık budur.

Şimdi eşiği geçiyoruz. Şimdiye kadar bizim için görünmezdi ve cahil bir mutluluk içinde yaşıyorduk. Böcekler ölüyor kimin umurunda! Hey, Kim Kardashian'ın Met Gala'da ne giydiğini gördün mü? Balıklar ölüyor, ne olmuş! hadi gidip bir Marvel Filmi izleyelim!

Dünyanın büyük sistemlerinin tümü - Amazon, kuzey ormanları, okyanus akıntıları, kutuplar - daha sıcak ve daha sıcak bir gezegeni güçlendirmek için devrilme noktalarına ulaşıyor…

Şimdi eşiği geçiyoruz. Yok oluş artık görülebiliyor. Kartallar son nefeslerini alarak yanan bir gezegene doğru düşüyorlar. Sokaklar ölüm döşeğinde. Artık tencerede yavaş yavaş kaynayan kurbağalar değiliz. Tencereden çıkarılıyoruz ve yenilmek üzereyiz.

"HALA İNKAR EDİYORLAR"
Batılı arkadaşlarım, bunların başlarına geleceğini hâlâ inkar ediyorlar. Cehalet mutluluktur. Bu dünya hepimiz için geliyor. Bundan kaçış olmayacak. Hindistan ve Pakistan ile Bangladeş ve Sri Lanka'dakiler, ufukta olayı ilk yaşayanlar. Ama hepimiz bunu yaşayacağız, çünkü hepimiz aynı gezegendeyiz. Yok olma, bu gezegenin başına gelen bir şeydir.

Bu her şeyin öldüğü anlamına gelmez. Bu yaşamın kendisini muhtemelen yeni yollarla yeniden başlattığı bir kitlesel yok oluş. Bizden sonra yeni bir dünya geliyor. 300.000 yıl - zar zor göz açıp kapayıncaya kadar. Hayat hayatta kalacak. Ama bizim medeniyetimiz olmayacak. Medeniyetler arasında karanlık bir çağ olacak. Artık o karanlık çağın geldiğini görebilirsiniz.

Gökten düşen her kuşta, sıcaktan ölen her hayvanda, deliler tarafından parçalanan her demokraside, asla sayamayacağımız tüm ölümlerde. Ekonomik, sosyal, politik bütün sistemlerimiz başarısız olmaya başlıyor.

Çünkü dostlarım, bu bir yok oluş.

Bazılarımız henüz bilmiyor.

Umair Haque
May 2022

(Umair Haque: İngiliz ekonomist. Pakistanlı ekonomist Nadeem Haque'nin oğludur.  Oxford Üniversitesi, London Business School, McGill Üniversitesi.  Havas Medya Laboratuvarı'nın yöneticisiydi. Daha önce Harvard Business Review'da blog yazdı.  The New Capitalist Manifesto: Building A Disruptively Better Business kitabının yazarıdır.)

Makalenin İngilizce orijinal halini okumak için tıklayın

Kaynak: Odatv.com

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •