Halk TV'de Medya Mahallesi programını yapan Ayşenur Arslan, Türk Mukavemet Teşkilatı'na (TMT) yönelik sözleri nedeniyle RTÜK'ün inceleme başlatması, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu gibi isimlerin kendisini eleştirmesine yanıt verdi. Arslan, "Ne ekonomi, ne fatura, ne işsizlik, benden daha önemli, benden daha ciddi bir sorun yokmuş" dedi.
Arslan programının açılışında, "Dün Falyalı cinayetinden hareketle bir cümle söyledim. Ne ekonomi, ne fatura, ne işsizlik, benden daha önemli, benden daha ciddi bir sorun yokmuş... Cumhurbaşkanı Yardımcısı, AKP Sözcüsü, Dışişleri Bakanı, filan partinin gençlik kolları, falan partinin milletvekili sizden söz ederse köpüre köpüre, RTÜK anında harekete geçerse kendinizi birdenbire önemsiyor gibi oluyorsunuz. Ben kendimi başkalarının beni ciddiye aldığı kadar alsam başka bir ben olurum onu biliyorum." diye konuştu.
Arslan şunları söyledi:
Dün Falyalı cinayetinden hareketle bir cümle söyledim. Ne ekonomi, ne fatura, ne işsizlik, benden daha önemli, benden daha ciddi bir sorun yokmuş...
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, AKP Sözcüsü, Dışişleri Bakanı, filan partinin gençlik kolları, falan partinin milletvekili sizden söz ederse köpüre köpüre, RTÜK anında harekete geçerse kendinizi birden bire önemsiyor gibi oluyorsunuz. Ben kendimi başkalarının beni ciddiye aldığı kadar alsam başka bir ben olurum onu biliyorum.
Dün TMT hakkında söylediğim iki cümle özeti bu. Çok yer yandı, neler neler oldu. Kimisi anlamamış, kimi eksik anlamış ama galiba ben de eksik anlatmışım. Hakikaten yeterince anlatmayınca yanlış anlaşılmış. Onun için özür dilerim anlatamadıysam. Konuşacağız ama tabii memlekette benden daha önemli sorunlar olduğu için Cumhurbaşkanı Yardımcısını, AKP Sözcüsünü harekete geçirecek kadar önemli olmasa da neler var neler var memlekette...
'Top yekün bir kıyamet kopartıldı iki cümle üzerinden'
Programın devamında halktv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Hakan Çelek ile trol saldırısını değerlendiren Ayşenur Arslan, "Biz de buralarda başka türlü şiddete maruz kalıyoruz. Hakikaten top yekün diyebileceğimiz bir kıyamet kopartıldı iki cümle üzerinden." dedi.
Hakan Çelenk ise, "Bir aşı teşvik kampanyasına enerji harcamak yerine Ayşenur Arslan'a enerji harcarsanız..." dedi.
Arslan şöyle devam etti:
Latife ile karşılamaya çalışıyorum ama bir programda velev ki maksadı aştı, Erdoğan hiç maksadını aşmadı mı? Bakanlar hiç maksadını aşmadı mı? O milletvekilleri, valiler, gazeteciler hiç maksadını aşmıyorlar mı? Üstelik hakikaten çok düz 2-3 cümle. Neredeyse yorum yapılmamış 2-3 cümle. Cumhurbaşkanı yardımcısı, AKP Sözcüsü, milletvekilleri, partiler, MHP'nin önde gidenleri... En son şimdi Meclis Başkanı'na sormuşlar.
Ersin Tatar'a 'Gel TRT'de hemen konuş'denmiş. O konuşuyor. Düşünebiliyor musunuz?
Çelenk ise, "Bunu Sedef Kabaş olayında da gördük biz. Raftan indirildi 4-5 günlük konuşma. Bir kampanya başlatıldı" yorumunu yaptı.
Arslan, "Bu ülkede Sezen Aksu'ya 'Dilini kopartırız' denilirse birileri buraya olduğu gibi Sezen Aksu'nun evinin önüne elini kolunu sallaya sallaya giderse ve tehdit ederse, bir başkaları 'Kafasına sıkarım' derse, bu konuşulmaya değer. Benden bağımsız olarak konuşulmaya değer mesele. Ben kanalı, buradaki arkadaşlarımı düşünmek zorundayım. Onları düşünerek konuşacağım. Açıklık da getireceğim. Elektrik faturaları, soğuklar, kış kıyamet, ekonomi, fiyatlar Ayşenur Arslan olmazsa bu ülke düzelir, olur tamam. Ayşenur Arslan'ı çekelim piyasadan ben varım."dedi.
Arslan şöyle devam etti:
"Özellikle bugünlerde seçime doğru giderek sertleşen atmosferi de hatırlatarak söylemek istiyorum. Giderek sertleşen atmosferde hakikaten büyük bir baskı, tehdit, saldırı ne derseniz deyin burada elbet bizler ekranın yüzleri olarak hedef seçiliyoruz ama asıl hedef bağımsız medya. Konuşmayın, söylemeyin diyorlar. Asla kastetmediğim bir şeyi teknik bir terim gibi kullandığım bir kelimeyi nerelere götürdüler... "
'Özellikle TMT için hayatını kaybedenlerin ailelerini incittiysem özellikle onlardan özür diliyorum'
Dünkü programdan önce başlayan bir mesele var. Ben, Falyalı meselesinde Falyalı kendisini 'Biz kaç kuşak TMT'nin parçasıyız' diyordu. TMT nedir bilmeyenler olacak TMT nedir dedim. İllegal dedim, durdum bir yarı illegal yapı olduğunu söyledim. İllegal denilince bunun Türkiye'de kelime haznesi sınırlanmış insanlardaki algısı farklı herhalde. Orada hata benim. Başka bir kelime bulmalıydım. Mesele şu, elbette illegal olacak. Yeraltı mukavemet teşkilatı. Tıpkı İstiklal Savaşı'ndaki gibi. 1976'nın başında Kıbrıs'taydım. Yeni bitmişti harekat. Saray otelde kaldım. Saray otelin bütün duvarları delik deşikti. Terasında kum torbaları daha duruyordu. Benim Kıbrıs'taki Türklerin ne yaşadığından haberim olmadığını zannediyor, onların yanında olmadığımı düşünüyor olabilir misiniz? Türk mukavemet Teşkilatı'nın neye karşı nasıl kurulduğunu, adadaki Türkleri korumak için nasıl örgütlendiğini, kimlerin canı pahasına görev aldığından haberdar olmadığımı zannediyor olabilir misiniz? Değil efendim, hiçbiri değil.
Orada benim söylediğim illegal, yarı illegal bir teşkilat. Bunu ben arada sırada, herhalde yapmamam lazım diye düşünüyorum bir belgesel olsa bu ya da sırf tarih konulu bir program olsa ben açayım TMT nasıl kuruldu... Türklere yönelik soykırım boyutundaki cinayetlerden bahsedelim ama daracık zamanlarda bunlara hiç girmemek lazım ben onu anladım. Özellikle TMT için hayatını kaybedenlerin ailelerini incittiysem özellikle onlardan özür diliyorum. Çünkü asla söz konusu değil onları incitmek benim ne haddime zaten. Ben orada başka bir şey söyledim. Biliyorum dert başka. Dert orada çekecekler ipi oradan, Ayşenur Arslan'a olta atacaklar oradan Halk TV'ye bir şey getirecekler. Umarım kamuoyu ve siyaset buna izin vermez."