Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, bugün Sabah'ta yer alan köşe yazısında "CHP İzmir’de Alevi-Kürt tartışması büyüyor!" diyerek CHP içinde büyük kavganın yaşandığını kaleme aldı.
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ın, İzmir Bornova'da Aleviler ve Kürtlere yönelik açıklamalarıyla başlayan tartışma, işten atmalar ve tehditlerle devam ediyor.
Dün de yazdım, Özkan'ın Suriye ve Afgan göçmenleriyle ilgili sözlerine Alevi ve Kürtleri de ekleyerek tespit yapmasına, CHP'li Süleyman Sezer'in sert cevap vermesi siyasi gündemi bir hayli salladı.
Öyle salladı ki, önce Tuncay Özkan'la tartışmaya giren Bornova Belediyesi'nde çalışan Süleyman Sezer işten atıldı. Sonra da Bornova'da yapılan CHP Danışma Kurulu toplantısında CHP Bornova İlçe Başkanı Ertürk Çapın, Belediye Başkanı Mustafa İduğ'a adeta talimat vererek, işin arkasında olduğunu düşündüğü Belediye Başkan Yardımcısı Yahya Yıldız ve Koruma Amiri Alişan Han için "gerekenin" yapılmasını istedi.
Gerekenin ne olduğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz ama Ege'den Sonsöz gazetesine göre, kavganın ilk adımı belediyedeki kapalı grup toplantısında atıldı. O toplantıda da Başkan Yardımcısı Yahya Yıldız ile diğer başkan yardımcıları Ercan Kahya ve Barbaros Taşer birbirine girmiş, hatta yumruklaşma ve küfürleşme bile yaşanmıştı.
Peki, bu kavgaların Tuncay Özkan'ın söyledikleriyle nasıl bir ilişkisi vardı?
Dananın kuyruğunun koptuğu yer tam da burası. Özkan, sert eleştirilince ya da kendi deyimiyle iftiraya uğrayınca ilk yaptığı şey "Piro Sezer" lakaplı ve sadece belediyede işçi olarak çalışan Süleyman Sezer'i ağır eleştiriyor ve arkasındaki "ağalardan" hesap soracağını söylüyordu. Hatta hızını alamıyor, belediye ve ilçe başkanlarına da talimat veriyordu.
İşte kapalı grup ve Danışma Kurulu toplantılarındaki yumruklaşmaya varan kavga, bu talimat sonrası yaşandı. Hedefte de iki kişi vardı: Bornova Belediye Başkan Yardımcısı Yahya Yıldız ve Koruma Amiri Alişan Han... İkisi de Kürt'tü ve herhalde Özkan'ın "Ağalarını da uyarırım" dediği isimlerdi ki şimdi bu ikisi de topun ağzında.
Bugün bu olayı yönetemeyen, kendi içindeki Kürt aktörlere bile tahammül edemeyen CHP'nin bu tavrı, meselenin yıllar içinde neden "soruna" dönüştüğünü anlatmayı yetmiyor mu? İşin garip tarafı da CHP içindeki o Kürtlerin, HDP'li diye suçlanması ve HDP'nin de bu olanlara sessiz kalması.