Karar gazetesi yazarı Akif Beki, Odatv, 21 Temmuz'da "Türkiye’de kritik kuruluşların ABD merkezli vakıf olan Chrest Foundation’dan yüz binlerce dolarlık hibe aldığı ortaya çıktı..." ifadesiyle yaptığı haber sonrası Fondaş medya! eleştirilerine sert çıktı.
Akif Beki’nin "Sedat Peker’den bağış alan kimdi?" bugünkü köşe yazısının ilgili kısmı şöyle:
İktidar propagandası, Amerikan Chrest Vakfından yasal bağış alan eleştirel mecralara bir kulp taktı: Fondaş medya!
Ama yabancı fondan yararlanmayı, sadece yararlanan muhalifse sorun ediyorlar.
Başdanışman Mehmet Uçum’la Can Paker gibi isimlerin STK’ları, aynı fondan yararlanmış. Ruşen Çakır’ın Medyascope’undan önce de yararlanmış, 2016’da aynı tarihlerde de.
Onların, iktidar destekli projelerine yüz binlerce dolar yardım alan PODEM’i, TESEV’i niye fondaş değil?
Yabancı fondan bağış almanın hükmü, alanın kimliğine göre değişiyor. Kimine meşru, kimine gayrimeşru...
Oysa gayrimeşru ve karanlık gibi gösterdikleri para ilişkisi tamamen yasal, kayıtlı ve devletin denetimine tabi.
Chrest Vakfının, 20 yılda farklı kuruluşlara açıktan 5 milyon dolar dağıtmasını büyük dert edindiler.
Fakat ifşa edilen onlarca, yüzlerce milyonluk kara para ilişkilerini hiç dert etmiyorlar.
Hani İçişleri Bakanı Soylu açıklamıştı, mafyanın bir siyasi ayağı vardı, Sedat Peker’den aylık yasa dışı 10 bin dolar maaş alıyordu. Kimdi, ne oldu ona?
Kayıtlı, yasal bağışları kafaya taktılar, altında askeri casusluk suçu arıyorlar. Peki bu soruların peşine düşenini gördünüz mü?
Ya da kara para firarisi Sezgin Baran Korkmaz’ın, aklanmak için kendisinden istendiğini söylediği 10 milyon avro rüşvet kime gidiyordu? Bunu kurcalayanları çıkıyor mu?
‘Kimse, kimseye karşılıksız günahını dahi bağışlamaz’mış. ‘Külahıma anlatın siz onu, ne yardımı ne hayrı’ymış.
Aynı mantığın, Suud Kralı’ndan 2012’de 100 milyon dolar bağış alan STK’yı da zan altında bırakacağını hesaba katmıyorlar.
İktidar propagandası, maşallah rahat. Nasılsa sorgulanmayacaklarına güveniyorlar, taraftarlarından eminler.
Şöyle haberler üretmeye başladılar:
Amerikan Chrest Vakfı, bağış verdiği muhalif gazetecilere Türk askerinin Mardin ve Hakkari’deki konumlarını sormuş.
Detaylarına bakıyorsunuz...
Meğer Wikileaks belgelerinde geçiyormuş. Chrest Vakfı, 2007’de güya CIA kontrolündeki Stratfor adlı düşünce kuruluşuyla yazışmış. TSK unsurlarının, PKK’ya karşı yığınak durumu hakkında bilgi istemiş...
Bu da Chrest’ten bağış alan muhalif gazetecileri askeri casusluk suçlusu yapıyormuş. Konuyu da bir milli güvenlik sorunu haline getiriyormuş.
Hem de Chrest, 2016’dan önce medyaya bağışlara başlamadığı halde...
‘Ben böyle her istediğimi söyler, kafama göre suç uydurursam istemediklerimi işitirim’ de demiyorlar.
Neresine yanarsınız!...
Hangi sorulara kapı araladığından bihaber bir ucuz karalama ve manipülasyon.
Memleketin milli güvenlik sırları bu zekayla korunacaksa, zaten geçmiş olsun.
Ya şunu sorsa biri:“Suud Kralı’ndan PKK’ya yardım; Suriye’de terör örgütüne 100 milyon dolar bağışladı” başlıklarını, 3 yıl önce iktidar medyası atmadı mı?
Türkiye’de Suud Kralı’ndan her bağış alan, PKK’yla aynı torbaya mı girmiş oluyor bu durumda?
Bir de tabii Wikileaks belgelerinde geçen başka sızıntılar da kamuoyuna mal olmuştu. Onlar da doğrulandı mı şimdi?
Ortaya dökülmüş gerçek kara para ve suç dosyalarının kapağını kaldırmayanlar, kayıtlı paraya uydurdukları fondaşlık suçuyla mücadele ediyor. Hay Allah!Yazının devamı için;