Vatan şairimiz Nâmık Kemal'in ünlü romanı İntibah dizi oluyor. Etkili hikayesiyle okurlarından tam not alan roman, merakla bekleniyor.
Haberi Gazeteci Birsen Altuntaş, sosyal medya hesabından duyurdu. Buna göre BKM, Ramo'nun ardından etkili bir drama projesi daha hazırlıyor. Şirket Namık Kemal'in İntibah romanını uyarlıyor. Dizininin kanalı henüz net değil.
Ancak alınan kulis bilgilerine göre bu yeni dizi için Kanal D ile görüşmeler sürüyor. Dizinin senaryosunu Su Ersöz ve Melek Gençoğlu yazmakta.
Yönetmenliğini ise Aşk-ı Memnu, Fatmagül’ün Suçu Ne, Kara Sevda, Kuzey Güney, Kurt Seyid ve Şura, Zemheri gibi yapımlara da imza atan Hilal Saral’ın yapması gündemde. Dizinin oyuncu seçimleri ise henüz devam etmekte…
Vatan şairimiz Nâmık Kemal'in bu eseri, 'İntibah' ya da diğer adıyla 'Sergüzeşt-i Ali Bey', ilk kez 1876'da yayımlanan bir romanı. Romanda iyi yetişmiş Ali Bey'in, uygunsuz bir kadın olan Mahpeyker'e aşık olması ve bu aşkın Ali Bey'e maddi ve manevi olarak yıkım şeklinde sonuçlanması anlatılır.
İşte, İntibah Romanının Özeti...
İntibah romanı, bilindiği üzere Namık Kemal’in en ünlü eserlerindendir. Sadece bununla kalmayıp ilk Türkçe romanlardan da biridir ve asıl adı Mehmet Kemal olan bu yazar tarafından 1870’li yıllarda yazılmıştır. Romanın birinci bölümü Çamlıca’nın ilkbahardaki güzelliğinin anlatımından oluşur. Bu bölümde bolca betimleme kullanan yazar, bölümün sonunda tarifin güzelliğine kendini kaptırdığını söyler ve özür diler. Fakat buna rağmen ikinci bölümde de aynı şekilde Çamlıca’ya olan hayranlığından bahseder ve üçüncü bölümde ise romanın ana karakterlerinden biri olan Ali Bey’i tanıtmaya başlar.
Ali Bey yirmili yaşlarının başında, zengin bir ailenin çocuğudur. Babası çocuk sevgisine çok önem verir ve Ali ile de bolca ilgilenmiştir. Ali Bey; babasının sevecen, yumuşak ve şefkatli halinin yanı sıra sinirli, aşırı derecede hırslı ve tutkuludur. Yalnız, Ali Bey’in bir olumlu yönü vardır ki: derslerine çok önem vermektedir. Tüm dünyasını derslerinin üzerine kurmuştur. Bir fedakârlık yapacaksa bu, pahalı bir kitap almak olabilir. Ya da ağlarsa okuduğu kitapta zor bir olayı çözemediği için ağlar. Babası ise Ali Bey yirmi yaşındayken vefat eder. Babasının ölümünden sonra Ali Bey çok üzülür, çok etkilenir. Günlerce evden çıkmaz, tamamen içine kapanmıştır. Eskiye yönelik birçok özelliğini kaybetmiştir. Annesi oğlunun bu durumuna çok üzülür. Onu eski haline döndürmek için canını vermeye hazırdır. Zavallı kadın çareler ararken en sonunda oğlunu zorla da olsa dışarı çıkarıp gezdirmeye ikna eder. Hemen her gün zor da olsa bunu yapar ve gün geçtikte Ali Bey’in dışarı çıkmamak için ettiği inat azalır. Gün gelir, artık eski sosyalliğine kavuşmaya başlar, çalıştığı kaleme gidip arkadaşlarıyla zaman geçirir.
Bir gün arkadaşlarıyla bir buluşma düzenlemeye karar verirler. Buluşma yeri için de Çamlıca’yı seçerler. Gittikleri cadde kalabalıktır ve bu caddedeki erkeklerin geneli kendilerince eğlenmek için yalan da olsa tanımadıkları bayanlara karşı onu çok sevdiklerini, aşklarından öleceklerini söylerler. Bunların arasında Ali Bey’in arkadaşları da vardır fakat Ali Bey durumdan hoşnut değildir. Bir köşede oturup onları izlerken ortama ayak uydurması gerektiğini düşünür. Babasının verdiği terbiyeye ve isteklerine uygun olmasa da bir arabaya doğru bu amaçla yaklaşır. Fakat arabanın perdesi hafif aralanarak Ali Bey’in bilmediği bir işaret yapılır ve perde kapatılır. İrkilen Ali Bey, anlamını bilmediği bu işaretin arkadaşlarından “Etrafta yabancılar azalmadan konuşmamız mümkün değildir” anlamına geldiğini öğrenir. Kendini çarpılmış gibi hisseder. Günlerce arabanın içindeki bu namuslu bayanı düşünür ve hayal eder. En sonunda o bayanı bulabilmek için tekrar Çamlıca’ya gitme kararı alır. Gittiğinde ise arzu ettiği kadının arabası oradadır. Kadın arabadan indiğinde Ali Bey donakalır, konuşamaz. En sonunda dayanamayan kadın ilk konuşmayı kendisi yapar. Kadının adı Mahpeyker’dir. Mahpeyker yalancı, sahte ve oyunculara taş çıkaracak cinsten oyuncudur. Ali Bey, kötü bir bayanla izdivaç kurmak üzere olduklarının farkında değildir.
Ali Bey ile Mahpeyker’in görüşmeleri günden güne sıklaşmaktadır. Öyle ki, bir zaman sonra Mahpeyker’e doyamayan Ali Bey kadının evinde kalmaya başlar. Yeri gelip haftalarca oğlunu göremeyen Ali Bey’in annesi duruma çok üzülmektedir. Ali Bey’i eve bağlamak için bir çözüm arar durur ve günler sonra eve bir cariye alıp Ali Bey ile görüştürmenin yararlı olacağına karar verir. Ali Bey ilk başlarda bu cariyeye yan gözle bile bakmazken bir zaman sonra Mahpeyker’in onu aldattığını fark eder ve cariye Dilaşub’un güzelliğine tutulur. Bunun üzerine Mahpeyker, Ali Bey’den ne kadar özür dilese de beyefendiyi geri kazanamaz. Dilaşub’u kıskandığı için bu çifte karşı hain planlar tasarlar ve çeşitli hilelerle Dilaşub’un Ali Bey’i aldattığına efendiyi inandırır. Bunu duyan Ali Bey hışımla eve giderek suçsuz kızı kanlar içinde bırakana kadar döver ve evden gitmesini sağlar. Bu süreç içinde de annesi vefat eder ve Ali Bey kalemdeki işini de bırakarak kendini eğlence dünyasına verir.
Mahpeyker ise Ali Bey’in evden kovduğu Dilaşub’u evine hizmetçi olarak almıştır ve gencecik kıza çeşitli işkenceler etmektedir. Hala Ali Bey’i geri kazanamayan Mahpeyker kötü planlarına devam eder ve en az kendisi kadar kötü olan bir arkadaşının tavsiyesini dinleyerek Ali Bey’i öldürmeye karar verirler. Hazır öldürmüşken Dilaşub’a da sevdiği adamın kanlı cesedini gösterip acı çektirmeye karar verirler ve planın uygulanacağı yere Dilaşub’u da götürürler. Dilaşub ise Mahpeyker ile anlaşma yapan katil arasında geçen konuşmayı gizlice dinler. Amaçlarının Ali Bey’i öldürmek olduğunu öğrenince buna razı gelmez ve Ali Bey’in yerine geçer. Anlaşma yapılan katil Dilaşub’u Ali Bey sanarak sırtından vurur ve öldürür. Buna şahit olan Ali Bey ise hemen ardından Mahpeyker’i öldürür ve hapse atılır. Kendisi de hapiste bir müddet zaman geçirdikten sonra vefat eder.