İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 24 TV'de yayınlanan 24 Özel programında açıklamalarda bulunuyor. Bakan Soylu, tam kapanmanın 19 Mayıs'a dek uzayıp uzamayacağı konusunda "Böyle bir değerlendirmemiz bugün itibarıyla yok"şeklinde açıklamada bulundu. Alkol satışı yasağı tartışmalarına değinen Soylu, DSÖ'nün alkol tüketimiyle ilgili belirlediği maddeleri aktardıktan sonra, "Bunları ben söylemiyorum, DSÖ söylüyor. Bunu siyasallaştırmaya gerek yok, bu bir sağlık meselesi."ifadelerini kullandı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na soruşturma açıldığı iddialarıyla ilgili Soylu, "Bu görüntüleri düşündükten sonra ben de saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Böyle bir görüntü olamaz." derken, soruşturmanın söz konusu olmadığını belirtti. Bakan Soylu, "Neticede ne yapacağız? Böyle bir sonuç geldiği zaman, ben buna soruşturma izni vermem."diye de ekledi.
Bakan Soylu'nun açıklamalarından satırbaşları:
Salgınla mücadele sürecinde 4 temel ilke belirledik. Bu 4 temel ilke: Kamu düzeni ve güvenliğinin devamı, üretim ve tedarik zincirinin aksamaması, sağlık sisteminin devamı ve temizlik-maske-mesafe üçlüsünün temini"
Derdimiz şu, Ramazan, yaz ve Kurban Bayramı, sosyal izolasyonda zorluk çekeceğimiz dönemler olacak. Tarımın en önemli dönemindeyiz. Tarımı devam ettirmemiz lazım. Ekonomik olarak hareketlenmemiz gereken dönemin arifesindeyiz.
Türk halkını eve kapattık ama hepsi sağlığımız için. Milletimizden Allah razı olsun. Bu dönemde hepimiz yakınlarımızı kaybettik. Ben de yakınlarımı kaybettim. Tüm Türkiye olarak fedakarlıklarda bulunduk.
Muhalefet bu istemezükçü tavrını şehir hastanelerinde de gösterdi. Bu hastaneler, Türkiye'nin sağlık sitemini ve alt yapısını, Dünya'nın ve Avrupa'nın sağlık sisteminde en güvenli ülkesi haline gelmesine sebebiyet verdi.
Kapanma dönemlerinde büyük zorluklarla karşılaştık. Ben önceki kapanma döneminde de büyük zorluk çektik. Tüm halkımızdan evlerine kapanmasını istemek kolay değil.
"19 MAYIS'A UZAMASI KONUSUNDA BÖYLE BİR DEĞERLENDİRMEMİZ YOK"
Niye İçişleri Bakanlığı ikide bir genelge yayınlıyor denildi. 2 önemli husus var. Birincisi, ilk Hıfzıssıhha Kurulları karar veriyor. İkincisi, bizim pandemi eylem planımız var. Koordinasyon İçişleri Bakanlığı'na verilmiş, biz de kabinemizin aldığı kararları halkımıza duyurabilmek için bunu ortaya koyuyoruz.
Tam kapanmanın 19 Mayıs'a uzaması konusunda böyle bir değerlendirmemiz yok.
Toplumun bütün taraflarını dinliyoruz. Esnaf diyorlar ki, gıdayı anladık, temel ihtiyaç maddelerini anladık. Tabi sosyal medyada şey diyorlar, "Tarak yasak, Süleyman Soylu'nun saçları yok diye".
ALKOL YASAĞI KARARI HAKKINDA
Alkol meselesi kendiliğinden çıkmış bir şey değil. 2 ay süreyle Avrupa'yı takip ettik. Onları takip ederek, onlar nasıl kapanıyorlar, hangi tedbirleri alıyorlar, işten kaçta çıkıyorlar. Bunlar bizim için örnek oldu, öğretici oldu. Kendi tecrübelerimizle bunları pekiştirdik ve kendimize bir yol haritası belirledik.
Dünya Sağlık Örgütü, bu işin başında kuralı koymuş. Demiş ki, alkolden kaçınarak bağışıklık sisteminizi koruyun diyor. Ayık kalın diyor. Alkolün limitiyle alakalı, fazla bir alkol almayın diyor. Alkol kullanımı sırasında evde bile olsa sosyal mesafenin korunmama riski yüksektir diyor, temel derdi bu aslında.
Niye kapatmıyorsunuz diyenler, şimdi niye kapatıyorsunuz diyorlar.
İMAMOĞLU’NA İNCELEME HAKKINDA
Camilerde ve mezarlık yerlerinde eller arkaya konmaz. Saygı, edep ve terbiyedir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, orada belediye başkanı sıfatıyla var. Vatandaş, Fatih Sultan Mehmet'e saygısızlık olduğunu düşünüyor. Bu görüntüleri gördükten sonra ben de saygısızlık olduğunu düşündüm. Bu bir vatandaşımızın şikayeti. Birçok şikayet var böyle. Başka bir şikayet daha var bunun dışında. O da şu: Terör örgütünün desteklediği siyasi partinin belediye başkanına gidiyorsunuz, suçluyu övüyorsunuz, bu kanunda yok diyorsunuz. Vatandaş onu da şikayet ediyor. Birçok yerden geliyor şikayetler, toplanıyor. Bu şikayetler bize direkt olarak gelir, valilik veya bakanlığa. Diğer şekilde savcılığa suç duyurusu gelir.
İBB Başkanı bu törende ne için var? İstanbul'un fatihi Fatih Sultan Mehmet Han için, orada onun kabrini ziyaret etmek, ona dua etmek için. Yani İBB başkanı sıfatıyla var. Tabii vatandaş bunu görünce saygısızlık olduğunu düşünüyor. Bu görüntüleri düşündükten sonra ben de saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Böyle bir görüntü olamaz.
Bunun dışında başka bir şikayet var. Siz terör örgütünün desteklediği partiyi ziyarete gidip övüyorsunuz, 'Sizin görevden alınacak olmanızı kabul etmiyorum' diyorsunuz. Vatandaş onu da şikayet ediyor. Bu şikayetler bize 2 şekilde gelir. Bir, valiliklere. Biz bu şikayetleri değerlendiririz. İkinci olarak da savcılığa suç duyurusunda bulunulur, savcılık bunu işleme koyar. Bir kişiye özel bir durum söz konusu değildir. Burada bir soruşturma söz konusu değildir. Savcılığın yaptığı doğrudur. Kimse suçlu bulmasın. Kimse ayrıcalıklı, imtiyazlı değildir.
Bizim soruşturma izni vermemiz soruşturma açılması gerektiği anlamına da gelmez. Savcı soruşturma açmayabilir. Ben izin vermezsem açamaz ama.
Biz devleti birilerinin siyasi kazancına göre mi yöneteceğiz? Burası çadır devleti değil.
Birisi diyor ki "Ben seçildim, dokunulmazım, kanun bana işlemez, yaparsan ben bunu siyasallaştırırım". Bir de "Ne uğraşıyorsunuz bu adamla, mağdur ediyorsunuz ya da meşhur ediyorsunuz" diye bize kızanlar var. Geçen yıl bu zamanlarda İBB izin toplamadan yardım toplama işine girişti. Peki biz ne yaptık? Yardım toplamasına izin verdik, toplanan yardımlara da el koyduk. Yerel mahkemeye başvurdu kaybetti, idari mahkemeye, Danıştay'a başvurdu kaybetti. Biz birtakım siyasal çıkarımlara göre bu devleti yönetirsek yarın bu devletin yerinde yeller eser. Biz hakikatin mağlubiyetine zemin açmayacağız.
Biz sessiz kalsaydık, 100 binin üzerindeki dernekler, belediyeler de 'Biz topluyoruz' diyeceklerdi. Biz kuralları uygulamak zorundayız, birinin istifade edip etmeyeceğine göre uygulanmaz kurallar.
"SORUŞTURMA İZNİ VERMEM"
Neticede ne yapacağız? Böyle bir sonuç geldiği zaman, ben buna soruşturma izni vermem. Öbürüne vermek isterim, kayyumlara da gitti. Ona da vermek isterim. Ama biz hukukun temsilini ortaya koyuyoruz, belki de ona da vermemek gerekirse vermeyeceğiz. Üçüncüsü, devletin kuralları işleyecek. Biz bu incelemeyi yapmazsak devletin kuralları işlemez, vatandaş da 'Bu devlet beni kaale almıyor' der.
Bir otobüs meselesi vardı geçen sene. Bir yalan uydurdular, biz bunu adım adım araştırdık ve İBB'nin çok büyük bir yalan ortaya koyduğunu ispat ettik. Dava da açıldı. Fazilet Durağı meselesi... 'Bizi mağdur etmeye çalışıyorlar' dediler. Hollywood senaryolarını andıran bir yalanlar dizisi ortaya kondu. Benim bakan olarak görevim bunu ortaya çıkarmaktı, biz bunu ortaya çıkardık ve bunun yalan olduğunu herkes kabul etti.
SES VE GÖRÜNTÜ KAYDI YASAKLANDI MI?
Karşınızdaki cephe, bir başbakanı yalanlarla beraber idam eden bir cephedir. Tonlarca altının uçakla kaçırıldığını ifade eden bir cephedir. Aynı tezhiratı devam ettiriyorlar.
Burada yeni bir şey yok. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir. Biz genelgemizde bunu hatırlatıyoruz. Birisi sen işini yaparken seni ifşa ederse onunla ilgili koruma altına alırsın, ısrar ederse uzaklaştırırsın, yakalar, gerekli kanuni işlemi yaparsın. Biz polisimize diyoruz ki, Anayasa sana bu hakları vermiş. Kolluk kuvvetleri, birisi yanına gelir de seni çekmeye çalışırsa hem kişisel verileri koruma kanunu, Anayasa, hem TCK kendini koruma hakkı veriyor.
Fransa'da bu kanunun daha ötesi çıktı. Biz sadece var olan kanunları ifade ediyoruz. Bizimkisinin basın özgürlüğüyle de ilgisi yok. Polis bir trafik cezası yazıyor örneğin, birisi gelip çekiyor. Bu, kişisel verileri koruma kanununa aykırı. Kanun bunu yapamazsın diyor. Bunu gerçekleştirebilme hakkına sahip değilsin, ancak onun rızasıyla yapabilirsin. Bu, bütün vatandaşlar için geçerlidir.
Siz yukarıdasınız, polis aşağıda, siz yukarıdan aşağıya çektiniz. İzlediniz, takip ettiniz. Bunu takip etmenizde bir problem yok. Ama bunu işlerseniz, yani çekmek de işlemektir, sosyal medyaya koymak da işlemektir. Polis bununla ilgili suç duyurusunda bulunabilir.
Polis, 'Lütfen çekmeyin' diyecek. Israr ederse bu sefer polis vazife ve selayet kanunu devreye girecek, ilgili TCK'yla ilgili ona gerekli müeyyideyi koyacak. Bu Anayasa'da var zaten, herkesi için var.