Antalyaspor Teknik Direktörü Ersun Yanal, Süper Lig'in 28. haftasında 4 Mart Perşembe günü deplasmanda Fenerbahçe ile yapacakları maçta kendilerine güvendiklerini ve şampiyonluk yarışındaki takımlarla oynadıkları maçların sonuçlarının ortada olduğunu söyledi.
Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra ilk özel röportajını AA'ya veren Ersun Yanal, Süper Lig'de bu hafta sarı-lacivertli ekiple yapacakları karşılaşmayı ve Fenerbahçe'nin başındaki dönemini değerlendirirken, hakkında yapılan eleştirilere de yanıt verdi. Yanal, Antalyaspor ile Avrupa kupalarında mücadele etmek istediğini de açıkladı.
Deneyimli teknik adam, Fenerbahçe karşılaşmasına hazır olduklarını belirterek, "Her maç aynı, her maçın senaryosu farklı. Her maçın kendine göre bir senaryosu var. O gün maçta kim oynayacak, kim oynamayacak? Cezalı veya sakat oyuncu var mı? Bilmiyorum. Fenerbahçe için de aynı şey geçerli. Onların gideceği yer de belli. Rakibimizin nasıl oynayacağı da belli. Hiçbir sonuç sürpriz değil. Şampiyonluğa oynayan takımlarla yaptığımız karşılaşmalar da ortada. Her takıma karşı oyun stratejimizi kabul ettireceğimiz ve kabul ettireceğimize inandığımız bir oyun oynuyoruz. Her maçta rakibimizle bu mücadeleyi yapacağımızı düşünüyorum. O maçta da aynı şekilde rakibimizle her türlü mücadeleye hazırız ve kazanabilecek seviyedeyiz. Kaybetmeyecek seviyedeyiz. Hiç kimse kusura bakmasın biz kazanmak için her şeyi yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Ersun Yanal, "Fenerbahçe'deki son döneminizde kendinizi rahat hissettiniz mi? Üzüntüleriniz ya da pişmanlıklarınız var mıydı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Şampiyon olduğumuz bir takım. Şampiyon olduğum bir takım. Bunu yaparken çok önemli sonuç aldığımız bir takım. Elbette ki büyük bir camia. Bence Fenerbahçe, Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü. Kendi dinamikleri, kendi özel zorlukları ve kolaylıkları olan bir yer. Orası farklı bir kulvar, farklı kulvarda çalıştığın birçok iş arkadaşın var, camia çok büyük, beklentiler çok fazla. Onun yönetim şekliyle burası farklı. Fenerbahçe'de sonuç haricinde birçok şeyde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. En azından orada bulunmak da başarıdır ama Fenerbahçe'de başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Bugünkü gerçekleri ortaya koyacak olursak, o günkü zorluklar ve şartlarla ilgili çalışılan birçok konu zorluktu. Transfer zorluğu vardı, transfer yasakları vardı. Yönetim sorunları, herkesin önünde farklı boyutta tartışılabilen ayrı bir mecraydı. Biliyorsunuz. O dönem kendine özel bir dönemdi, bugünkü dönem kendine özel bir dönem. O takımları kendine özel dönemlerle kıyaslamak gerek. Ben Fenerbahçe, Trabzon, Trabzon, Fenerbahçe serisiyle uzun bir süre görev yaptım. Kolay yerler değil. Aynı şekilde Anadolu'daki takımlar da kolay değil ama buralar çok özel yerler. Çok büyük deneyim kazandım. Yapabileceğim çok şey var, yapamadım. Yapamayacağım çok şey var, yaptım. İmkanlar ve imkansızlıklar eşit ama şu bir gerçek ki bir takım olmak gerekiyor. Şampiyonluklar ya da liderlikler takım olmaktan geçiyor. İyi takım olursanız, her takımda başarılı olursunuz."
"Kazanmak için daha iyi savunma yapmalıyız"
Antalyaspor'daki hedefini "Burada yapmak istediğim, iyi ve herkesin saygı duyduğu bir takım oluşturmak." sözleriyle ortaya koyan Yanal, "Hatayspor karşısındaki 6-0'lık yenilgiden sonra ligde 11, kupada 2, toplam 13 maçlık yenilmezlik serisi yakaladınız? 6-0'dan sonra ne değişti?" sorusunu, "Çok hızlı gelişti, 3-4 hafta içerisinde bu sonuca geldik. Oyuncuların birlikte oynayabileceği bir takım oyunun, planlanması gereken bir süreç vardı. Bu kolay bir süreç değildi. Ama 6-0 bizim için büyük bir fırsattı. Bu fırsatı iyi değerlendirdik. Aslında bazı eleştiriler de aldık, o eleştiriler sorunun cevabı. Savunma yapmak ülkemizde hep korkaklık, cesaretsizlik, kaybetmemek olarak adlandırıldı. Aslında savunma yapmak bunun tam tersidir. Savunma yapmak kazanmak içindir. Bugün her takım kazanmak için savunma yapmak zorundadır. Eğer iyi savunma yapmazsanız, bugün liderliğe, şampiyonluğa ya da büyük hedeflere oynuyor dediğiniz takımların savunmaları ne hallere düşüyor. Oyun disiplinini, birlikte oynamayı, takım olarak bunu daha iyi nasıl yaparızı çalıştık." şeklinde yanıtladı.
Ersun Yanal, savunma futbolu oynattığı ve oyunu kilitlediği yönündeki eleştirilerle ilgili şöyle konuştu:
"Evet çünkü hücum oynayabilmek için çok daha farklı organizasyonlara, çok daha farklı oyuncu profillerine ihtiyaç var. Oyuncuların karakterlerine ve özelliklerine göre bir oyun planlarsınız. Hücumu tamamen kendi yarı sahasından rakip yarı sahaya iten, orada oynayan... Rakibe savunma yaptıran bir takım olmak için farklı özelliklerde oyunculara sahip olmalısınız. Bunlar yoksa ne yapacaksınız? Oyunu kaybetmemek için değil, kazanmak için bir takım organizasyonlar yapmak zorundasınız. Bugün doğru izlediğimizde aslında biz iyi savunma yapıyoruz ama iyi de hücum yapıyoruz. Hatta yaptığımız hücumların birçoğundan da beceriksiz olarak geri dönüyoruz. Bu beceriyi geliştirdiğimizde çok daha farklı bir takım olacağız. Dolayısıyla eleştirilere saygı duyuyorum ama biz kazanmak için daha iyi savunma yapmalıyız."
"Öğrenmek isteyen varsa gelsin"
Deneyimli teknik adam, "Sizin için yapılan eleştirilerden biri de şuydu; 'Ersun Yanal, Manisaspor'da çok modern bir teknik adamdı, yeni teknolojiyi kullandı, derinlemesine analizler yaptı. Ama daha sonra kendini fazla geliştirmedi, geride kaldı.' Bu eleştirilere yanıtınız nedir?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Eleştirileri yapanlar geride kalmış. O zaman iyi incelememişler, iyi izlememişler. Ciddi bir ekiple çalışıyoruz. Ekibimizde profesör, yüksek lisans ve doktora yapan var. Her zaman kendini geliştiren bir ekip. Vestel Manisaspor'dan sonra bu ekip Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Genel Direktörlüğü'nde çalıştı. Futbol Genel Direktörlüğü'nde hem eğitim dairesinde hem de futbol gelişim direktörlüğü içindeki konuları yöneten bir ekip oldu. Bu ekip daha sonra Eskişehirspor'a gitti, çok başarılı bir dönem geçirdi. O zaman play-off'lar vardı ve play-off'lara kaldı. Uzun süre sonra ilk defa Eskişehirspor'u Avrupa kupalarına taşıdı. Önemli oyuncular çıkardı, Alper, Tarık, Veysel, Erkan transfer yaparak önemli bir gelir elde edildi. Sonra Fenerbahçe'ye gittik. Bir yıldan biraz fazla orada çalıştık ve Türkiye'de en erken şampiyon olan takım olduk. Ardından iki kez Trabzon ve tekrar Fenerbahçe yaptık.
Türkiye'deki futbol gerçeklerini de göz önünde bulundurmak gerek, bugün birçok ilk var. Ekibim, teknoloji ve tıbbın kullanımı konusunda birçok kuruma eğitim veriyor. Algı çok kolay bir şey, bu algıyı çok rahatlıkla yapabiliyorsunuz ama o algıyı yapacak, o soruyu soracak ya da o konuda yorum yapacak kişilerin gelip bizimle tartışmasını istiyorum. Her yerde açık. Hangi ekip olursa olsun, onlara eğitim verebilecek donanıma sahip bir ekibimiz var. Ersun Yanal olarak bilime, bilimsel gelişmelere önem veren biri olarak kendimi bir kenara koyuyorum ama ekibime kimsenin haksızlık yapmasını istemem. Çünkü onlar önemli ve değerli. Aslında Vestel Manisaspor değil, Ankaragücü'ne dönmek gerek. Hala Ankaragücü'nde yapmış olduğumuz CD'leri izleyip, antrenman yapanlar var. Futbola büyük katkımız olduğunu ve olmaya da devam edeceğini düşünüyorum. Öğrenmek isteyen varsa gelsin."
Ersun Yanal, bu eleştirilerin sebebini ise "Bugüne kadar bu eleştirilerin en büyük sebebinin iletişim olduğunu düşünüyorum. İletişim konusunda sanıyorum çok geride kaldık. Bilim konusunda değil ama iletişim konusunda geri kaldığımızı düşünüyorum. Bu bir özeleştiri ama bundan sonra iletişim konusunda da çok geride kalmayacağımızı düşünüyorum. Bu konuda bir adım atacağız. Daha iyi anlaşılır bir hale geleceğimizden, çok kısa bir zaman içerisinde daha iyi anlaşacağımızdan eminim." sözleriyle açıkladı.
"Rakibimiz kim olursa olsun bizi yenmek çok zor"
Transfer yasağı nedeniyle ara transfer döneminde transfer yapamayan tek takım olduklarını hatırlatan Yanal, "Bu ülkede 152 ya da 156 transfer yapıldı, Avrupa'daki ortalama 24 ya da 26. İtalya'da 54 transfer yapıldı, rakamlar çok acı. Biz bu sene aynen şunu söylüyoruz 'Tüh tüh tüh bu sene çok transfer yapılmadı. Bu transfer dönemi çok kötü geçti, kulüplerin durumu iyi değil.' Arkadaşlar 150'den fazla transfer yapıyoruz devre arasında. Bu ne yapılanmayı, ne kulüplerin organizasyonunu ne de kulüplerin vizyonunu bize anlatır. Bu doğru bir şey değil. Antalyaspor özelinde, aslında isteseler çok rahat açabilecekleri bir transfer dönemi vardı. Transfer yapamamamız bence çok da iyi oldu. Zaten oynatabileceğimiz ya da takımımıza gelip oyuncularımızdan çok daha iyi olabilecek bir oyuncu yoktu." ifadelerini kullandı.
Transfer yapamamanın yanı sıra takımdan oyuncu da gönderdiklerinin altını çizen Antalyaspor Teknik Direktörü, "Gerekiyorsa yine yollardık. Bu takımda duruşu olan, karakterli ve bu duruşu performansıyla destekleyen oyuncular var. Genç oyuncuların oynamasına olanak sağladıkları iyi bir duruş var. Kazandık ve kazanmaya da devam edeceğiz. Başka oyuncular da gelecek. Bugün Antalyaspor'a baktığınızda kupada yarı finale ve final maçına çıkacak bir takım ve bana göre ligde en az 5-6 puan eksik toplayan, 37-39 bandına çıkacak bir sırada olması gerek. 3-5 puanlık farkla doğru bir yerde duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz. Rakibimiz kim olursa olsun bizi yenmek çok zor. Bizi yenmek için iştahlanacak çok takım var, bu da çok güzel bir şey. Bu oluşturduğumuz yapıyı Türk futbolunun geldiği noktayla kıyasladığımızda ben oldukça mutluyum. Öncelikle oyunculara bu konuda teşekkür etmek istiyorum." şeklinde konuştu.
"Bu takım her sezon Avrupa'da olmalı"
Ersun Yanal, Avrupa hedefine ne kadar yakın oldukları yönündeki bir soruyu, "Bu sene elimizde. Şu anda önümüzde duran nesnel bir şey. Avrupa'da oynamalıyım, diyen iskeletimizden önemli oyuncular var. Onlar da bizi heyecanlandırıyor. Olmayabilir de ama önümüzdeki sezondan itibaren bu takım her sezon Avrupa'da olmalı. Antalya markası Avrupa'yla anılmalı ama bunu kendi üreterek yapabilmeli. Biz buna çok yaklaştık. Umarım Türkiye'de futbolun geldiği bu noktada doğru hamleler, doğru kurumsal yönetimlerle artık bu gibi takımların Avrupa'da yer alabileceği ortamları oluşturabiliriz. Umarım biz de bunu başaran insanlar oluruz. Benim en büyük hedeflerimden birisi de bu." şeklinde yanıtladı.
Yanal, Avrupa kupalarında yer almanın kendisi için ne anlam ifade ettiğini ise şu sözlerle açıkladı:
"Çok heyecanlandırıcı bir şey, ben de heyecanlanıyorum. Türkiye'deki başarı kriterlerini Avrupa'daki başarı kriterleriyle kıyaslamak da sıkıntılı. Neden? Başarı şampiyonluk mu sizce? Bazen başarı bir oyuncu çıkarmak, bazen başarı altyapıdan oyuncu oynatmak, bazen başarı o takımı orta sıralarda tutup para harcatmamak, bazen başarı genç oyuncularıyla beraber belirli sıralamaları zorlamak. Başarının kriterlerini doğru tespit etmek gerekiyor. Herkes kendi seviyesine göre başarı tespit edecek. Evet bugün bazı takımlarımız şampiyon olamazsa başarılı değil. Ama bazı takımlarımız şampiyonluğun ötesinde ürettikleri istihdam konusunda çok başarılı. Bazı takımlarımız da yönetsel olarak açık vermiyorlar, standartları var, bence başarılılar. Orada satabilecekleri genç oyuncular yerleştirebilirler mi? Bilmiyorum, belki düşünüyorlar. Antalyaspor özelinde burada oyuncu üretmeli ve satmalıyız. Aynı zamanda en azından Avrupa için yarışmalıyız. İstikrarlı ve kalıcı olmalıyız. Bunlar benim kendi hayallerim. Bazı oyuncularımız da var, birkaç yıl içerisinde mutlaka Avrupa'da oynamak istiyorlar, ben onların kısa bir sürede Avrupa'da oynayacaklarını düşünüyorum."
"Öztürk ailesi bütün borçları ödeyerek Antalyaspor'u devretti. Borçsuz, güzel bir takım bıraktılar"
Antalya'nın altyapı için en uygun yer olduğunu vurgulayan Yanal, "Bugün futbolda tartıştığımız en önemli konu futbol ekonomisi ve genç oyuncu problemi. Bunların en rahat şekilde geliştirilebileceği ve değiştirilebileceği yer Antalya. Sahip olduğu iklim ve futbol tesisleriyle bütün bu organizasyonların yapılabileceği yer de Antalya. Aslında ben bunu düşünerek de buraya geldim. Bu imkanları Antalya'da değerlendirdiğimizde hem ülke hem de dünya futboluna önemli bir katkıda bulunmuş olacağız." ifadelerini kullandı.
Deneyimli teknik adam, Öztürk ailesinin Antalyaspor yönetimini bırakmasıyla ilgili ise "Öztürk ailesi, Antalyaspor'u destekleyen ve yöneten, futbola büyük katkı sağlayacağına inandığım bu işin önemli bir başlangıcıydı. Şimdi Bodrumspor'la devam ediyorlar. Öztürk ailesi bütün borçları ödeyerek Antalyaspor'u devretti. Borçsuz, güzel bir takım bıraktılar. Türk futbolu adına onlara teşekkür etmek gerek. Bir taraftan da bunu sormak gerek. Niye? Maalesef ülkemizde bu niyeyi sorarken, yalnızlıktan, futbolun teşvikinden, futbola yapılacak teşviklerin doğru yönlendirilmesinden, bunun doğru kontrol mekanizmaları oluşturularak yapılmasından yola çıkmak gerek. Neden? Türkiye genç nüfusuna daha fazla sahip çıkıp, Spor, sanat ve kültürde değişmek zorunda. Bunlardan en önemlisi de futbol. 32 Avrupa ülkesinden daha fazla genç nüfusa sahip olan bir ülke, futbol organizasyonunu iyi yaptığında buradan neler çıkmaz? Burada en önemli yer neresi derseniz, Antalya. Öztürk ailesinin bu işi bırakıp, yeni bir yönetimin devraldığı günlerdeyiz. Antalya yeni bir maceraya başladı. Önemli olan şehir ve takım markasının özdeşleşeceği kalıcı bir organizasyon oluşturmak. Bu oluşturulduğu takdirde Antalya, turizmin olduğu gibi futbolun da cazibe merkezi olacaktır." şeklinde konuştu.
Ersun Yanal'ın hedefi, iskeleti genç oyunculardan oluşan bir takım
Deneyimli teknik adam, yeni bir yönetimin göreve geldiğini hatırlatarak, "Antalya'da uzun zamandan beri oluşmamış bir güç birliği yapılıp, Sayın Mustafa Yılmaz başkanlığında bir yönetim oluştu. Çok kısa zamanda bu planlar yapılacaktır. Elbette iskeletinde genç oyunculardan kurulu bir takım olması için çalışılacak bir süreç bizi bekliyor. Bunun çok kısa zaman içerisinde oluşacağını düşünüyorum. Şu anda bile Gökdeniz, Bünyamin, Dorukhan ve bunlara ilave olacak Omar, Mevlüt, Mert gibi birçok oyuncu var. Bu oyuncuları çok kısa zaman içerisinde Türk futbolu hem tanıyacak hem de Türk futboluna katkı sağlayacak performanslarını görecek." değerlendirmesinde bulundu.
Takımda deneyimli, kalitesi yüksek ve 'Keşke daha önce birlikte çalışsaydım.' dediği oyuncular da bulunduğunu aktaran Ersun Yanal, şunları ifade etti:
"Örneğin Nuri Şahin, hem Türk futboluna hem dünya futboluna çok önemli katkıda bulunabilecek bir karakter. Hakan Özmert, uzun zamandır tanıyorum, 36 yaşına geldi, önemli bir karakter, o da çok önemli işler yapacak. Ersan Gülüm, Beşiktaş'tan sonra Avustralya'ya döndü. Bu isimlere belki yaşlı oyuncular olarak bakılıyor ama tam tersi takımdaki dinamizmi tutan, bunu kendi vizyonuyla birleştiren, daha sonra teknik adam olarak görev yapacaklarını düşünüp kendilerini geliştiren isimler. Veysel ve Fedor da öyle. Bunları genç oyuncularla birleştirdiğimizde önümüzde çok önemli bir sürecin, bize güzel bir şekilde dönüşünü beklediğimiz bir zaman dilimi var. Hepimiz çok iştahlı ve keyifliyiz. Bu oyuncuların performansı ve ortaya koyduğu takımdaşlık örnek olacak. 13 maçlık seri bize bunu gösterdi. Galibiyet serisine birkaç maç daha ilave edip daha iyi olmak isterdik ama en azından, berabere bitirdiğimiz maçlarda kazanabileceğimizi göstermek, o mücadeleyi yapmak çok önemliydi. Bunun devam edeceğini düşünüyorum. Rakiplerimizin kim olduğu çok önemli değil, bizim nasıl geliştiğimiz, nasıl değiştiğimiz ve bu değişime nasıl uyum sağladığımız önemli."
"Gökdeniz önümüzdeki sezon çok daha farklı bir kulvara geçecek"
Yanal, son dönemde attığı gollerle adından söz ettiren takımın genç forveti Gökdeniz Bayrakdar hakkında ise "Gökdeniz güçlü bir fiziğe sahip, aslında kötü olmayan bir tekniği ve çok iyi olan bir gol vuruş becerisi var. Dayanıklılığı çok iyi. Bunlar en önemli özellikleri. Dayanıklı, gol vuruşu çok iyi, bir kere çok iştahlı ve çok düzgün bir profesyonel. Önünde önemli bir zaman var. Çünkü bu tür oyuncular Anadolu'dan geliyor. Anadolu insanımızın saflığı, temizliği, daha hızlı karar verebilme özelliklerini geliştirebilecek zamana ihtiyacı var. Gökdeniz önümüzdeki sezon çok daha farklı bir kulvara geçecek. Biraz daha oyun yorumu, oyun tekniği ve oyun zekası geliştiğinde çok daha farklı bir kulvara geçeceğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Takımın diğer genç isimleri Bünyamin Balcı ve Doğukan Sinik'ten de övgüye bahseden Antalyaspor Teknik Direktörü, şöyle konuştu:
"Bünyamin de çok dayanıklı, çok farklı yönlerde oynayabilen bir oyuncu. Doğukan, şu anda en yetenekli, tekniği yüksek bir oyuncu, onun da eksikleri var. Biraz maç eksiği var, onu tamamlaması gerekiyor. Onu tamamladığında çok başka bir oyuncu olacak. Başka genç oyuncular da var. İsim telaffuz etmek istemiyorum ama önümüzdeki sezon 'Ya bu oyuncu nereden çıktı?' diyeceğiniz oyuncular var. Antalyaspor'un zaten yapması gereken buydu: Altyapılar. Sedat Karabük hoca var. Çok önemli bir organizasyon içinde. Bu organizasyonu çok keyifli ve istekli yapıyorlar.
Sayın Şafak Öztürk ve yönetimi bunu çok öncelikli kılmış, her şeyin önüne koymuş. Zaten Türkiye'nin en büyük ihtiyacı bu. Çok kısa bir sürede oranın daha da gelişeceğini düşünüyorum. Antalyaspor kendi imkanları, şehir ve iklim olarak da altyapısıyla Türk futboluna kazandırabileceği çok oyuncuyu barındıracak kapasiteye sahip. Bunun sonuçlarını birkaç yılda göreceğimizi umuyorum. Neden bunu söylüyorum, çünkü burada olmaya, bu heyecanı yaşamaya inanılmaz istekliydim. Çünkü burası bu tarz bir yer. Daha önce birçok genç oyuncuya katkım oldu, şimdi yeni oyunculara katkım olması beni çok keyiflendiriyor. Bu da bir sonuç, bu da bir başarı. Bunun peşinde koşmak beni heyecanlandırıyor."
Süper Lig'deki şampiyonluk yarışını da değerlendiren Ersun Yanal, "Üç İstanbul takımı var, Trabzonspor'un da sonuna kadar bu yarışa devam edeceğini düşünüyorum. Trabzonspor'un getirdiği nokta bence büyük başarı. Çünkü onlar çok arkadan geldiler ve kazanarak devam ettiler. İyi bir strateji yaptılar. Geçen sene yaşadıkları kırılmayı yaşamazlarsa onlar da bu işe ortak olurlar." ifadelerini kullandı.
"VAR ilk kez Rusya'da uygulandığında çok heyecanlanmıştık ama orada dünyanın en kaliteli hakemleriyle uygulandı"
Süper Lig'deki tartışmalara da değinen Ersun Yanal, şu ifadeleri kullandı:
"Belki eleştireceğim ama bu seneki organizasyon futbolu çok yordu. Kümede kalma, düşmenin kaldırılması... Bu türlü sorunlar ve pandeminin bir taraftan sıkıştırdığı yaşam konforu. Bir taraftan organizasyon sayısı, bizi oldukça yordu. Bir taraftan, yorulan bu ligde yıpranan kurumlar oldu. Hakemlik müessesi yıprananlardan bir tanesi, bence VAR konusu ciddi tartışmaya açıldı. VAR'ı şöyle değerlendiriyorum. VAR ilk kez Rusya'da uygulandığında çok heyecanlanmıştık ama orada dünyanın en kaliteli hakemleriyle uygulandı. Bir anda VAR bugün ülkemizde herkesin soru işareti bıraktığı, hatta çok tartıştığı 'Niye yayınlanmıyor sesler, açalım yayınlayalım, görelim, duyalım' dediği boyuta geldi. Alınan kararlar, değişen uygulamalar, tavla oynarken oyunun kuralı değişiyor, 'Zarlar dik gelecek.' diyorsun, 'Altı altı sayılmıyor.' diyorsun. Ya da 'Bu taşı sen kıramazsın.' diyorsun. Birçok kuralın değiştiği, takımların, kişilerin, hakemlerin üzüldüğü çok stresli dönemler yaşadık. Pandemi bir taraftan, takım sayıları arttığı için organizasyonun yoğunluğu bir taraftan, VAR bir taraftan, epey pres yani. Bu presi yönetmek, bunun altından kalkmak kolay değildi. Çok az kaldı, umarım sağlıklı bir şekilde bitirip, dünyanın da oturup bu VAR konusunda da düşüneceği sağlıklı bir yapının kurulacağı günler inşallah yakındır."
"Portekiz ligi beni çok heyecanlandırıyor"
Dünya futbolunu da yakından takip ettiğini belirten Ersun Yanal, "Almanya ligini çok seviyorum. Üretiyorlar. Çok farklı çizgileri var. En yüksek seyirci ortalamasına sahipler. O bir keyif ve bu keyfi aldıklarını hissettiğim bir ortam var. Ondan sonra İngiltere geliyor. İspanya daha kreatif ve daha oryantal, bize daha uygun. Çok enteresan olduğunu düşündüğüm bir Portekiz ligi var. Portekiz ligindeki oyuncu kaliteleri, tarzları, hangi kalitede ne zaman çıkacağı belli olmayan sürprizleri beni çok heyecanlandırıyor. İtalya biraz daha sert ve acımasız geliyor. Ama şu anda değişeceğini ve aşama yapacağını düşündüğüm Rusya ligi var. Orası da farklı geliyor ve değişiyor. Çok taktiksel ve çok disiplinli. Özellikle taktik disipline çok sadık takımlar olmaya başladılar. Ukrayna ligi, Shakhtar Donetsk ve Dinamo Kiev her zaman Avrupa'da. Ve tabii bir de üreten ligler var. Üreten liglerin keyfi, onları izleyip orada yeni yıldızları görmek çok önemli. Ben Fransa'yı buna katıyorum. Fransa belki Paris Saint-Germain'le, Lyon'la başka bir boyutta görünse de en çok üretenlerden biri. Belçika ve Orta Avrupa'nın, Kuzey Avrupa'nın etkisi Slovakya, Slovenya, Çekya..." şeklinde konuştu.
İşi gereği tüm ligleri takip etmek zorunda olduğunun altını çizen deneyimli teknik adam, "Aslında baktığınızda çok kalabalık bir aile değiliz, 30 binlik şehir gibiyiz. Herkes birbirini çok iyi tanıyor. Futboldan uzak kalmıyorsunuz ama önemli olduğunu düşündüğüm bir ABD ligi geliyor. Liginde değişik kurallar ve uygulamalar başladı. Onları yakından takip etmek gerekiyor. ABD, bu işin membası. Bütün dünyayı saydık. Bir tek Asya kaldı. Asya'da da Japonya ayrı, Premier bir lig, Kore onun arkasında. Çin ligi apayrı bir taraf, işin ekonomik ve para kazanma yeri olduğunda orası düşünülüyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Aslında en çok merak ettiğim ve orada olmak istediğim yer Katar'daki Dünya Kupası"
"Aslında en çok merak ettiğim ve orada olmak istediğim yer Katar'daki Dünya Kupası." ifadesini kullanan Ersun Yanal, şöyle devam etti:
"Katar'a gittik, statları gezdik, tesisleri gezdik, olağanüstü güzel tesislerle organizasyonu yapmaya çalışıyorlar ama orada bu iş nasıl olacak ve Katar bu işi nasıl planlayacak? Açıkçası çok merak ediyorum. Umarım orada olurum, orada olduğum zaman da büyük bir keyifle izleyeceğimi düşünüyorum. Ama organizasyonu merak ediyorum. Oteller statların hemen yanında, belki de tünellerden yürüyerek stada gidecekler. İklim şartları ve pandemi o zamana kadar ne olacak. Tabii ki öncesinde Avrupa Şampiyonası var. Avrupa Şampiyonası'na İtalya ile başlayacağız. Ondan sonra oynayacağımız maçlar çok kritik. Ben iyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Avrupa'daki oyuncularımızın bizi çok iyi temsil ettiğini düşünüyorum. Fransa'da, İngiltere'de. Özellikle şimdi Ozan'ın Liverpool'a transferi... Çok heyecanlandıran bir atmosfer var. Umarım uzun süreden sonra ilk defa böyle bir heyecanla başlayacağımız bir Avrupa Şampiyonası'nı bekliyoruz."
"Yusuf Şimşek bugün oynasaydı İngiltere ya da İspanya'da büyük bir takımda oynuyor olurdu"
Deneyimli teknik adam, "Kariyerinizde çalıştığınız en özel oyuncu kimdi?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Çok karakter var, çok önemli oyuncular var. Bir tane oyuncu var. 1996'dan 2001'e hep çalıştım, daha sonra büyük takımlarda oynadı, Yusuf Şimşek. Oyuncu kalitesi olağanüstüydü. Olağanüstü bir yetenekti. Çok akıllıydı, çok zekiydi, bu yetenekleriyle çok daha önemli yerlerde olmalıydı. Yusuf Şimşek bugün oynasaydı İngiltere ya da İspanya'da büyük bir takımda oynuyor olurdu. Yine zaten kendini kanıtlayan Arda ve Caner, bunlar önemli, özel oyunculardı. Yusuf Yazıcı çok farklı bir oyuncu olacak, bence daha da uzayacak daha da gidecek. Abdülkadir sakatlıklar yaşıyor, umarım çok hızlı iyileşir. O da önemli bir yetenek. Birçok oyuncu var, saymakla bitmez ama bunların içerisinde seçmek, şu oyuncu demek zor ama Yusuf Şimşek çok farklı bir oyuncuydu. Fiziğiyle, dayanıklılığıyla, süratiyle, oyun zekasıyla kendine büyük haksızlık yapmıştır."
Fransa'nın Lille ekibinde kariyerini sürdüren Yusuf Yazıcı'ya ilk kez A takımda şans veren isim olan Yanal, başarılı oyuncuyla ilgili olarak ise, "Yusuf Yazıcı çok aşama kaydedecek bir oyuncu. Çünkü dayanıklı, tekniği çok yüksek, oyun zekası çok iyi ve gole çok yakın. Her mevkiyi oynayabilir ve kişilik olarak çok önemli. Yani çok iyi düşünüyor, çok akıllı, kendine doğru yatırım yapıyor ve bunu uzun süre devam ettirebilecek bir karaktere sahip. Hemen burada belirteyim, hiçbir zaman hiçbir yerde hiçbir şekilde rol kapmaya çalışmıyorum. Kesinlikle hiç kimsenin de önüne geçmeye çalışmıyorum. Bütün çalıştığımız oyunculara mutlaka karınca kararınca katkımız olmuştur, kısa olan da vardır, bu bir süreçtir çünkü ben yaptım demek çok doğru değil. Yusuf Yazıcı özellikle Trabzonspor'da birçok kişinin elinin değdiği bir oyuncudur ve bugün geldiği noktada çok da destek almıştır başka hocalarından, ben de destek vermişimdir." değerlendirmesinde bulundu.
Çalıştığı öne çıkan genç oyunculardan Fenerbahçe kalecisi Altay Bayındır'a da değinen deneyimli teknik adam, "Örneğin Altay Bayındır, bunların içerisinde mental olarak belki de en önde olanlardan biri. Ve kazanırsa öncelikle herkesin örnek almasını düşündüğüm mental duruşu ve davranışı yüzünden başaracaktır. Birçok dezavantajına rağmen bu mental duruşu ve davranışı ona birçok avantaj kazandırmıştır. Bizim Türk oyuncularımızda eksik olduğunu düşündüğüm birçok artı Altay'da var. Bence o bu mental çalışmalarıyla birçok insanın önüne geçecektir. Bence başarılı olacaklardan biri de odur." ifadelerini kullandı.