Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yunanistan Başbakanı Miçotakis'e Sert Sözler!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yunanistan Başbakanı Miçotakis'e Sert Sözler!
A- A+

Partisinin Meclis grup toplantısında yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partilere çağrıda bulunarak ''Gelin yeni anayasa tekliflerimizi yıl içinde hazırlamaya başlayalım ve tartışalım'' dedi.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis'e sert eleştirilerde bulunan Erdoğan, ''Barış arayışı varsa sende bana meydan okuma, haddini bil. Sen bazı dağlara güveniyorsun, o güvendiğin dağlara kar yağdı. Hiçbirinden sana fayda gelmez ama biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Onun için çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın'' diye konuştu. ''İki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çözüm yolu kalmamıştır'' diyen Erdoğan, ''Artık federasyon diye bir şey yok. İster kabul edersiniz ister etmezsiniz'' ifadelerini kullandı.

Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dünyada, halkının kurtuluş savaşını bizzat yürüten, yeni devletini bizzat kuran, her badirenin ardından tekrar ayağa kalkıp hizmete devam eden pek az Meclis olduğunu söyledi.

"Ülke ve millet olarak böyle bir Meclise sahip olmakla ne kadar övünsek azdır." diyen Erdoğan, TBMM'yi, yeni ve tarihi bir görevin daha beklediğini belirtti.

Bir süredir hazırlıklarını yürüttükleri reform paketinin çatısını oluşturan yeni Anayasa teklifini, geçen hafta kabine toplantısının ardından kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Erdoğan, "Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP'nin de bu teklife olumlu bakmasıyla inşallah Türkiye, tarihinde ilk defa sivil bir Anayasa hazırlama ve gerçek bir özgürlük ortamında milletin takdirine sunma şansına sahip olmuştur. Milli iradenin gücünü yansıtacak yeni Anayasamızın, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı için belirlediğimiz hedefleri taçlandıracağına inanıyorum." diye konuştu.

Türkiye, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu noktaya bir anda gelinmediğini söyleyen Erdoğan, tek parti dönemi faşizminin ardından önce 1960 darbesinin, ardından 1980 darbesinin gölgesinde hazırlanan Anayasaların yol açtığı sorunların Türkiye'ye ağır maliyetleri olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, vesayeti ve bürokratik oligarşiyi besleyen, darbelere çanak tutan, milli iradenin etkisini sınırlayan bu anayasaların ruhuna sinen çarpıklığın, tüm değişikliklere rağmen giderilemediğini vurguladı.

"TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNÜ YAŞADIK"Milletin desteğiyle sağlanan uzun süreli iktidar dönemlerinin bile bu sıkıntıları çözmeye yetmediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hatırlarsanız, iktidarımızın ilk dönemlerinde vesayetin kanlı cinayet oyunlarından vesayet kurumlarının ve medyanın küstah meydan okumalarına kadar nice demokrasi ayıbıyla karşı karşıya kalmıştık. Adını utanmadan Cumhuriyet mitingleri koydukları gösterilerle, savcısından rektörüne kadar kendini devletin ve milletin üstünde gören nice kibir abidesinin saldırılarına şahit olduk. Demokrasiye ve milli iradeye alenen kast eden faşist zihniyetle yol yürümekten çekinmeyenlerin, siyaset kurumuna ve yüce Meclise nasıl ayar verme yarışına girdiklerini unutmadık. Partimize kapatma davası açıldığında, buna karşı omurgalı bir duruş sergilemek yerine dava dosyasına belge üretme peşine düşenleri de elbette unutmadık. Hatta daha ileri giderek söylüyorum, Türkiye son 7-8 yılda sınırlarının içinden ve dışından sayısız yeni işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Terörün, teröristin, sinsiliğin, alçaklığın, riyakarlığın her türlüsünü yaşadık. Hamdolsun, bu ihanetlerin hepsi aziz milletimizin sinesine çarparak paramparça oldu. Bir yandan istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkarken diğer yandan sürekli sorun üreten yönetim sistemimizi de rehabilite etmek için çalıştık, çırpındık. Sonunda, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Cumhur İttifakı olarak ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmayı başardık."

Sürekli yeni reformlarla sistemi iyileştirme çabasında olmalarına rağmen darbe anayasasının ruhundan kaynaklanan anaforların bir türlü bitmek bilmediğini vurgulayan Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni çalışırken karşımıza hep Anayasa meselesinin çıktığını gördük. Daha sonraki uyum çalışmalarında da aynı durumla karşılaştık." dedi.

"YOK BÖYLE YAĞMA"

Erdoğan, Kıbrıs meselesinin, Türk ve Kıbrıs halklarının ortak davası olduğunu vurgulayarak Rum tarafının kanlı saldırılarıyla tırmanan sıkıntıların, tüm çabalara rağmen kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulamadığını ifade etti.

Ada'daki iki taraf arasında 1968'de başlayan Türk tezinin yerel özerklik şeklinde ortaya konduğu ilk görüşmelerin 1971 yılı sonuna kadar sürdüğünü anımsatan Erdoğan, Türkiye ve Yunanistan'ın da katılması ile devam eden görüşmelerin, 15 Temmuz 1974'de yaşanan Rum-Yunan darbesiyle son bulduğunu belirtti.

Kıbrıslı Türklerin can güvenliğini sağlamak için gerçekleştirilen 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında 1983 yılında KKTC'nin kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu süreçte de müzakereler kesintili de olsa hep devam etti. Egemenliğini Ada'nın kuzeyine de yaymaya çalışan bir politika izleyen Rum tarafı, müzakerelerde devlet yapısını bu doğrultuda şekillendirmek istedi. Rumlar, Türk tarafının buna razı olmamasını da çözümsüzlüğün sebebi olarak göstermeye çalıştı. Halbuki 1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi hakkı bile tanımayan Rumlardır. 1970'li yıllarda iki kesimli, iki toplumlu federasyonu kabul etmeyen yine Rumlardı. Avrupa Birliği üyeliği perspektifi güçlenince federasyon fikrini savunur görünen Rumlar, asıl niyetlerini daha sonra ortaya serdiler. Amaçları bu süreçte Kıbrıs Türk tarafının elde edebileceği hakları, Türkiye'nin üye olmadığı bir Avrupa Birliği içinde kolaylıkla aşındırarak adayı tek başlarına yönetmekti. Yok böyle yağma."

"HİÇBİR ZAMAN SÖZLERİNDE DURMADILAR"

Eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan ile Davos'ta bu işi konuştuklarını anlatan Erdoğan, Annan'ın "Ben dört kez bu işe giriştim, bunu başaramadım. Şimdi de bunu başaramayabilirim. Eğer bana siz söz verirseniz, ben bu işe girerim." dediğini aktardı.

Annan'a, "Türk tarafından, garantör ülke olarak Türkiye'den olumsuz bir şey kesinlikle görmeyeceksiniz. Biz, her zaman bu işte bir adım önde olacağız." dediğini dile getiren Erdoğan, "(Peki) dedi, başladık. Toplantılarımızı İsviçre'nin bir dağ yamacındaki Bürgenstock'ta sürdürdük. Ve toplantılara katılıyoruz. Yunanistan tarafı aynı şekilde katılıyor. AB'den temsilciler var. Bir Alman olan Verheugen bu toplantılara gözlemci olarak katıldı. Bu çalışmalarımızı sürdürdükten sonra sonunda yine onlar kayış attı, Rumlar." dedi.

Kofi Annan'ın "Ben söz verdim, buradan bu işi bitirmeden ayrılamayız." dediğini belirten Erdoğan, referanduma gidildiğini, Kıbrıs Türklerinin bu işe yüzde 75 "evet" demesine rağmen, Rumların yüzde 65 "hayır" dediğini anımsattı.

Erdoğan, bütün bunlara rağmen Güney Kıbrıs'ın AB'ye alındığına, KKTC'nin alınmadığına dikkati çekerek "İşte bunlar tek millet. Hiçbir zaman sözlerinde durmadılar. Bundan sonra da durmayacaklar." diye konuştu.

"BU ŞEKİLDE MASAYA OTURAMAYIZ""Yunan Başbakanı Miçotakis ile görüşebileceği" açıklaması yaptığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben bu açıklamayı yapıyorum, bir de baktım şimdi Miçotakis meydan okuyor. İstişari toplantılar, eski adıyla istikşafi toplantılar başlasın dedik ve geçen hafta İstanbul Dolmabahçe'de başlatıldı. Şimdi ikincisi Atina'da yapılacaktı, Miçotakis şimdi meydan okudu. Sen bu meydanı okuduktan sonra biz seninle nasıl bir araya gelelim? Önce haddini bileceksin. Eğer gerçekten bir barış arayışı varsa sende, bana meydan okuma, haddini bil. Eğer haddini bilmezsen o zaman masayı demek ki sen tekmeledin, masadan kaçtın. Biz masadan kaçmadık, biz masadaydık. Ve bu şekilde gitmesi halinde de biz seninle masaya oturamayız. Adalarda yaptıklarınız ortada. Neyinize güveniyorsunuz? Hani bir yerlerden size yine destekler gelecek buna mı güveniyorsunuz? Eğer buna güveniyorsanız yanılıyorsunuz. Nereden ne gelirse gelsin, şunu bilin ki Türkiye dimdik ayaktadır, yerindedir ve gereğini de gerektiği zaman yapmasını bilir."

"Buradan Miçotakis'e bir şey daha hatırlatmak istiyorum, sen bazı dağlara güveniyorsun. O güvendiğin dağlara kar yağdı kar. Hiçbirinden sana fayda gelmez ama biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Yola da böyle devam ederiz. Onun için çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın." diyen Erdoğan, Yunan ve Rum tarafının son günlerdeki açıklamalarına bakıldığında Kıbrıs Türkü'nü yok sayan tutumlarında en küçük bir değişikliğin olmadığının görüldüğünü ifade etti.

"TÜM DÜNYA BİLMELİ"

Erdoğan, "Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çıkış yolu kalmamıştır. İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz. Artık federasyon mederasyon diye bir şey yok, geçin artık o işi." dedi.

Rum tarafının, hidrokarbon kaynakları konusunda da Kıbrıs Türkleri ile masaya oturmaktan ısrarla kaçtığına dikkati çeken Erdoğan, siyasi ve ekonomik her alanda Türk tarafına uygulanan ambargoların ağırlaşarak sürdüğünü söyledi.

Artık bu adaletsizliğe tahammülün mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır adada süren çözümsüzlüğün mağduru olmasına daha fazla izin vermeyeceğimizi tüm dünya bilmelidir." ifadelerini kullandı.

"ARTIK O İŞ BİTMİŞTİR"

Bugün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın, geniş bir heyetle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gideceğini bildiren Erdoğan, "Kuzey Kıbrıs'ta inşallah geniş bir çalışmayı başlatacağız. Bu çalışmalarla Kuzey Kıbrıs'ı inşallah süratle yeniden çok daha farklı şekilde ayağa kaldıracağız. Maraş bölgesinden tutunuz ta Dipkarpaz'a kadar inşallah Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, belediyelerimiz aynı şekilde, hepsi birlikte burada yoğun bir çalışmanın içine gireceğiz. Kuzey Kıbrıs'ı çok modern bir devlet olarak hayata katacağız." dedi.

Ada'daki Türk toplumunu yok sayan Rum ve Yunan zihniyetinin 50 yıldır müzakereleri başarısızlığa mahkum etmesi karşısında, eski çözüm formüllerini tekrar konuşmanın anlamının kalmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Artık o iş bitmiştir. Kıbrıs meselesi, yeni dönemin ruhuna uygun şekilde, artık çözüm odaklı bir anlayışla ele alınmalıdır. Bundan sonra Kıbrıs'ta konuşulabilecek tek konu, iki devletli çözümdür. Kıbrıs Türk kesimindeki kardeşlerimizin de böyle düşündüğünü ve hareket ettiğini biliyoruz. Geçmişin gölgesinde kalmadan ancak geçmişten ders çıkararak, Ada'da barış ve istikrarın hakim olduğu bir geleceği ancak bu şekilde inşa edebileceğimize inanıyorum. Kıbrıs konusunda masaya oturulacaksa ancak bu şartlarda oturulabilir, aksi takdirde herkes kendi işine bakacaktır."

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Manşet haberler
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •