Boğaziçi Üniversitesi’ne yeni atanan rektör Melih Bulu’yu protesto etmek için yapılan eylemler ülke gündemindeki yerini korurken, Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur bugünkü köşe yazısında İBB Başkanı İmamoğlu’nu eylemlerin lideri olmak içime fırsat aradığını yazdı.
Fuat Uğur yazısında Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ellerini ovuşturduğunu dile getirirken, İmamoğlu’na biti kanlandı buradan kesin kaos çıkar ifadelerini kullandı.
Uğur köşe yazısının devamında ise Avrupa’da çeşitli sebeplerle ortaya çıkan eylemlere dikkat çekti ve Boğaziçi eylemlerinin yalan ve uydurmacalardan ibaret olduğunu söyledi.
İşte Fuat Uğur’un bugünkü yazısı:
“Öyle bir heyecanlandılar ki ellerini ovuşturuyorlar.
Sözcü’sünden Ekrem İmamoğlu’na ve Mansur Yavaş’ına kadar hepsi.
Arkadaşın biti kanlandı gösterileri ve polisle çatışmaları görünce. Buradan kesin bir kaos çıkar yani. İstanbul’a hizmet etme niyetinde olmadığı için Boğaziçili öğrencileri Saraçhane’ye davet etmiş. Gerçi polisle çatışıp gözaltına alınan 108 kişiden sadece 7’si Boğaziçi öğrencisi de ne gam. Kimlik soracak değil ya. Mümkün olduğu kadar kalabalık gelmelerini istiyor ki bir meydan mitingi yapıp onlara seslenebilsin. Canan'cığım nasılsa MLKP, DHKP-C’den transfer eder bol miktarda. Selo da PKK’lıları gönderdi mi tıklım tıklım olur Saraçhane!..
Hadi bakalım, hayırlı olsun:
Badi Ekrem gençlik lideri!
Özel bir görüşme de yapar Badi. Kulaklarına fısıldar “Siz başlayın, arkası gelir” diye.
Öyle ya, yaklaşık iki yıldır belediye kadrolarında istihdam ettiği %35 CHP+%15 İyi Parti+%15 HDP’den (Kendileri açıkladı bu oranları) hazır kıta militanları var.
Olaylar başlasın yeter ki, gerisi gelir onlar için. Gözaltına alınanların listesine bakın. Toplam 159 kişiden Boğaziçili olanlar 10-15 kişi sadece. Kalanın 52’si DHKP-C, MLKP ve PKK ile bağlantılarından dolayı haklarında işlem yapılmış kişiler. Diğer 79 kişi de çeşit çeşit illegal sol terör örgütü bağlantılı.
“BAŞKA ŞEKİLDE” KISMINA GEÇİŞ YAPILDI
Birkaç gündür devam eden eylemler, Türkiye’deki en mühim meselenin “Melih Bulu’nun istifa etmesi, İslami kutsallara hakaret eden eş cinsellerin serbest bırakılması” olduğuna inanan Kadıköylülerin tıngırdattığı tencere-tavalar, polis araçlarını tahrip etmeler filan çok ümit verdi bu karanlık odaklara. FETÖ’cüler ve Türkiye’deki bağlantıları mevzilendi, koordinatlar pekiştirildi. Fransa’daki "Sarı Yelekliler"e âdeta katliam uygulayan Fransız polisini görmeyen Batı basını derhâl harekete geçip “Polisin sert müdahalesi” başlıklarını attı bile.
Sert müdahaleye bakalım:
“Polis bize aşağıya bak dedi, ıncındık...”
Polis ispat edip video yayınlıyor “Aşağıdan ve dağınık yürüyün” denildiği ortaya çıkıyor.
Boşver yaa, bu saatten sonra gerçeğin ne önemi var? Her şey algı.
Nitekim Sözcü paçavrası bu yalan bir gün öncesinden ve çok kısa sürede ortaya çıktığı hâlde, aradan 24 saat geçtikten sonra bile sürdürmeyi tercih edip “Aşağıya bakmayacağız” diye manşet atıyor.
FETÖ’ye yardım ve destekten mahkûm olmuş yöneticilerin-yazarların çıkardığı bir gazete söz konusu olunca şaşırmıyoruz. FETÖ’nün prensi Eyüp Can’ın emrinde yıllarca Ergenekon ve Balyoz sanıklarına itibar suikastı yapan, 17-25 Aralık sonrasında da FETÖ’yü alenen savunan tweetler atan İsmail Saymaz’ı kadrolarına alarak zaten niyetlerini belli ettiler.
Şu anda en çok ihtiyaç duydukları şey; FETÖ dâhil en geniş ittifak.
Çünkü amaçları ortak.
“FİTİLİ ATEŞLEYECEK BİR ŞEY LÂZIM” ARAYIŞI
Olaylar tırmanmalı, olabildiğince tahrik edilmeli. Çok iyi biliyorlar ki Fransız polisi yüzlerce kişiyi hastanelik eder, onlarca göstericiyi öldürür tık çıkmaz. Hollanda polisi maske takmayan kadını saçından sürükleyerek götürür asayiş meselesidir, Amerikan polisi 9 yaşındaki çocuğa ters kelepçe takıp suratına biber gazı sıkar normaldir ama bunlara polis “Aşağıdan yürüyün” der, “Polis bize aşağıya bak dedi” diye yalan uydurup yaygara koparırlar.
O vaktin geldiğini düşünüyorlar.
Hükûmeti “seçimle ya da başka şekilde devireceğiz” itirafındaki seçim safhasını beklemeye tahammülleri kalmadı. “Başka şekilde” kısmına geçiş yaptılar. Bir üniversiteye atanan rektörden yeni Gezi kalkışması çıkarmanın hayali içindeler.
Unutamıyorlar o kutlu günleri. Hey gidi hey, ne günlerdi, az kalsın yıkıyorduk.
Boğaziçili öğrencilerin Yüzde 1’inin katıldığı eylemlerin giderek yaygın bir Vandalizme dönüşmesi için kışkırttıkça kışkırtıyorlar.
Ama ne yaparsın ki pandemi var. Yola çıkış nedeni de bir hayli dandik.
O hâlde bir şey lâzım. Eee, nasıl desem; fitili ateşleyecek bir şey.
KAN KONUŞMAZ!
İşte bu yüzden kuytularda ve sinsi sinsi beklemekteler; kan kokusu geliyor kan…Vampirler gibi ağzı sulanıyor birilerinin.
Amerika’daki, Almanya’daki, Boğaziçi’ndeki, Saraçhane’deki, CHP’deki, İP'teki, HDP'deki…
Hepsi de “Tam zamanı ulan, şu sıra biri öldürülse tadından yenmez” kıvamında.
Değil mi Badi Ekrem?Eski FETÖ’cü dostları emniyetin içinde olsaydı, göstericilerden birini vurur aranan sebebi verirdi kendilerine.
Söylüyoruz hep.
Türkiye eski Türkiye değil, Erdoğan da Trump.
Kadıköy’de tencere-tava çalan, polis araçlarına tekme sallayan zevzekler 15 Temmuz gecesi tanklara alkış tutarken, bu millet meydanlarda, köprülerde ve eli silahlı darbecilerin karşısındaydı bayraklarıyla, bedenleriyle. Tankın önüne yatan bu aziz milletin demokrasiye saygısının, sabrı ve efendiliğinin de bu kadar istismar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Aklınızdan geçeni biliyoruz ama siz de şunu bilin lütfen:
Kan konuşmaz!”Türkiye Gazetesi’nde yer alan haber linki https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/617436.aspx