'Casusluk' suçlamasıyla ifadeleri alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazeteci Merdan Yanardağ ve Necati Özkan dahil beş kişinin ifade işlemleri tamamlandı. Yaklaşık 11 saatlik ifade işlemlerinin ardından savcılık İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ için tutuklama talep etti.
CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazeteci Merdan Yanardağ ve Necati Özkan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında başlatılan "casusluk" soruşturması kapsamında, bugün Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi.
Saat 10.55'te Çağlayan'a getirilen İmamoğlu'nun ifadesi 16.10'da alınmaya başlandı ve yaklaşık 3 saat süren ifade 18.57'de tamamlandı.
İmamoğlu dahil beş kişinin ifade süreci yaklaşık 11 saat sürerken savcılık tutuklama talep etti.
İMAMOĞLU: CASUSLUK BANA HAKARETTİR
Hüseyin Gün'ün etkin pişmanlıktan yararlanarak verdiği beyanındaki yazışmalar ve iddialar sorulan İmamoğlu'nun ifadesinde, "Casusluk benim hayatıma hakarettir. Bu suçlama bana yöneltilebilecek en ağır ve en saçma ithamdır" dediği öğrenildi.
Dosya kapsamında birlikte hakkında soruşturma yürütülen isimlerden Merdan Yanardağ'ı gazeteci olması sebebiyle tanıdığını belirten İmamoğlu, "Hatırladığım kadarıyla program yaptığı televizyon kanalına üç dört defa kendisini ziyaret etmiştim. Yine dosyadaki şüphelilerden Melih Geçek isimli şahsı tahminen 12 yıldır tanırım, bilgi işlem konusunda deneyimli olduğunu bilirim. Necati Özkan isimli şahıs ise katılmış olduğum 2014, 2019 ve 2024 yerel seçimlerinde siyasi kampanyalarımı yöneten ve aynı zamanda danışmanlığımı yapmıştır. Kendisinin İBB bünyesinde resmi bir görevi bulunmamaktaydı" ifadelerini kullandı.
'HÜSEYİN GÜN'Ü TANIMIYORUM'
İmamoğlu, Hüseyin Gün ve 'manevi annesi' olarak bahsettiği iddia edilen Seher Erçili Alaçam ile ilgili sorulara da yanıt verdi.
Gün'ü tanıdığımı hatırlamadığını belirten İmamoğlu, "Bu şahsı hatırlamıyorum. Hakkında soruşturma açıldığını öğrendikten sonra medyaya yansıyan bir fotoğraf gösterildi. Gün isimli şahsı tekraren anımsayamadım, fakat söz konusu ziyareti hatırladım. Bu ziyaret 2019'da İBB Başkanı olarak seçildikten sonra tebrik amaçlı yapılmış bir ziyaretti" dedi.
Fotoğraftaki diğer kişi olan Seher Erçili Alaçam için de konuşan İmamoğlu, "Fakat her ne kadar ziyareti hatırlasam da fotoğrafta bulunan kadın şahsın ismini hatırlamıyorum, ama sadece bu kadının şık giyimli ve adeta evlat yaklaşımlı bir kadın olduğunu hatırlıyorum. Bu hatırladığım anekdot haricinde belirttiğim üzere Hüseyin Gün isimli şahsı tanımam" ifadelerini kullandı.
'UYGULAMAYI İLK KEZ DUYDUM'
Savcılığın, "Wickr ME" adlı mesajlaşma uygulamasıyla ilgili sorularını da cevaplayan İmamoğlu, "Bu uygulamayı ilk kez duydum. Hiç kullanmadım, üyeliğim yoktur. 'Mr. Mayor' veya 'Ekrem Başkan' ifadeleriyle yapılan yazışmalarda benden bahsedildiğini sanıyorum ama bu yazışmalarla hiçbir ilgim yok. Okuduğunuz tüm yazışmalar ile alakalı bilgim bulunmamaktadır" dedi.
'CIA ÇALIŞANINDAN TAVSİYE ALMAM AKLA MANTIĞA UYGUN DEĞİLDİR'
İmamoğlu, "2019 Haziran başında Necati Özkan ile tanıştığını anladığım ve iddia ettiği şekliyle seçim kampanyama yardım ettiğini belirten şahsın 15 gün içinde bütün kampanyamı yönlendirmesi ve etkilemesi kesinlikle akla mantığa uygun değildir" diyen İmamoğlu, "Çünkü ben o dönem 7 aylık bir seçim kampanyası gerçekleştirmiştim. Bütün kampanya süremin adeta çöpe atılarak sadece 15 güne indirmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. 6 yaşında Kuran-ı Kerim okumayı bilen bir şahıs olarak CIA çalışanı olduğu belirtilen Aarron Barr isimli şahsın bana muhafazakarlara nasıl davranmam ile alakalı tavsiyelerde bulunması akla mantığa uygun değildir. Dolayısıyla söz konusu beyanlarla alakalı diyecek bir şeyim yoktur. Belirtilen hususlar ile alakalı bilgim yoktur" diye konuştu.
'HUKUKİ HAKLARIMI KULLANACAĞIM'
İmamoğlu ifadesinde savunmasını şöyle sürdürdü:
"Sonuç olarak soruşturma dosyası kapsamında casusluk suçu iddia edilerek bu suç sebebiyle davet edilmem benim bütün hayatıma hakarettir. Benim nazarımda casusluk vatan hainliği ile eşdeğerdir. Dolayısıyla söz konusu dosya nazara alınarak hakkımda yürütülen casusluk kapsamındaki hiçbir suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Bu dosyanın oluşumunda veya yürütülmesinde yer alanlar ile alakalı hukuki haklarımı kullanacağım.
Üzerime atılı suçlamaları yukarıda da belirttiğim üzere kabul etmiyorum. Komplo teorisi ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. Roma'yı benim yaktığım daha gerçekçidir."
YANARDAĞ'IN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, savcılıkta verdiği ifadesinde, Hüseyin Gün'ün etkin pişmanlıktan yararlanarak verdiği beyanları reddederek, şunları söyledi:
"Bana sormuş olduğunuz Hüseyin Gün isimli şahsı ifademde bahsettiğim Seher Alaçam isimli şahsın yanında görmemle tanıdım. Kendisi ile Seher Alaçam'ın Yeniköy'deki evine ziyaret etmeye gittiğim zamanlarda görüşürdüm. Tahmini 5-7 kez bu şekilde görüşmüşümdür. Seher hanımın ölümü üzerine başsağlığı dilemek amacıyla yine Seher hanımın Yeniköy'deki evinde kendisini görmüştüm. Bu görüşmelerde kendisi ile siyasi gündeme dair konuşmalar yapıyorduk. Kendisi siyasi konulara herkes gibi ilgiliydi. Tanışmış olduğumuz dönem 2022- 2023 yılları olduğu için genellikle 2023 seçimleri ile alakalı konuşuyorduk. Görüşmelerimizde Hüseyin'in Seher hanımın manevi oğlu olduğunu bilmiyordum, öz oğlu olduğunu biliyordum. Hatta kendisini 'Hüseyin Gün Alaçam' olarak iki isimli olarak biliyordum. Bu yüzden Gün'ün soyadı olduğunu mevcut soruşturma kapsamındaki ifademde bana söylenilmesi üzerine öğrendim. Ne Seher hanım ne de Hüseyin bundan bahsetmemişti. Ben de hiç sormamıştım. Hüseyin ve Seher hanım aynı evde yaşamaktaydı. Benim görüşmelerimde Hüseyin Seher hanıma 'momy' şeklinde hitap ederdi. Öz annesi olduğunu düşünmem çok normaldi. Daha önce de ifademde söylediğim gibi Seher hanım hayatta iken TELE1 kanalına kurumsal olarak yardım amacıyla elden maddi yardımda bulunduğu doğrudur. Bu yardımlarda küçük miktardadır. Bu yardımlar muhasebeleştirilip kayıtlara geçer. Anormal bir durum yoktur. Seher hanımın oğlu Ümit'i ise bir defa Seher hanımın ricası üzerine aradım. Seher hanım bana özel hayatıyla ilgili bir mesele için tavsiyede bulunmamı istedi. Bunun üzerine kendisini aradım. Bu tarihten sonra o da beni arada aradı. Bir defasında ise Seher hanımın baş sağlığı için Seher hanımın evine gittiğimde Hüseyin'in yanında gördüm. Bu görüşme yukarıda bahsettiğim baş sağlığı ziyareti sırasında olmuştur."
'HÜSEYİN GÜN'DEN HİÇBİR ŞEKİLDE PARA ALMADIM'
Hüseyin Gün'den bu güne kadar hiçbir ad altında para almadığını söyleyen Merdan Yanardağ, "Ya ben yanlış hatırlıyorum ya da kendisi yanlış hatırlıyor. Annesi olarak gördüğü Seher hanımın küçük maddi yardımları olurdu. İfadesinde bahsettiği faaliyetleri ile ilgili hiçbir bilgim yoktur. Necati Özkan isimli şahıs ile alakası nedir bilmiyorum. Görüşmelerinde Necati Özkan isimli şahıstan bahsettiği hiç olmamıştır. Siyasi espiyonaj faaliyeti yürüttüğü ile ilgili hiçbir izlenimim olmadı. Bu konuda hiç şüphelenmedim. Söylemleri de doğal ve diğer izleyicilere benzer tepkileri içeriyordu" ifadesini verdi.
Merdan Yanardağ, Berkay Yağcı isimli şahsı hiç tanımadığını belirterek, "Tanıdıysam da hatırlamıyorum. Hüseyin Gün'ün benim ile ilgili neden bu şekilde beyanda bulunduğunu bilemiyorum. Hüseyin Gün'ün benim tanıdığım kadarıyla iftiracı ve yalancı bir karakterde olmadığını düşünüyorum. Benimle bir husumeti yoktur. Bu konudaki tek akla yatkın cevap ya o ya benim yanlış hatırlıyor olabileceğimdir" diye konuştu.
Yanardağ, savcılık ifadesinde şunları kaydetti:
“Yani Hüseyin isimli şahıstan para alma konusundaki iddialar ile ilgili doğru ya da yanlış şeklinde bir cevabım yoktur. Her ne kadar kendisi ile olan whatsaap konuşmalarımız soruşturma dosyasına kendisinden talimat emir aldığım şeklinde suçlamaya dönüşmüş ise de kendisi ile olan yazışmalarım normal bir izleyici ile olan aramdaki sıradan bir yazışmadır. Bu şekilde birçok izleyici bana tepkilerini ve önerilerini ifade eder.
Signal uygulamasını kullanamadığım için silmiştim. Son telefon değiştirdiğimde telefonu aldığım bayi yükledi. Bu telefon faturamdan da görülebilir. Hüseyin isimli şahsın 30.04.2025 tarihinde neden whatsaap üzerinden değil de signal uygulaması üzerinden mesajlaşmak istediğini
hatırlamıyorum. Tahmini olarak diğer yazışmalarımız gibi aynı konulardır. Bu şahıs ile savcılığınız ile paylaşamayacağım herhangi bir sırrım yoktur. Ben sol görüşlü yurtsever bir gazeteciyim.Hüseyin Gün ile ilgili bana bahsetmiş olduğunuz soruşturma kapsamında olan bilgi ve ifade tutanağı üzerine karşılaştığım profile şaşkınım. Çünkü bu şahıs benim ile olan iletişiminde bu tarz izlenim vermemişti. İzleyici gazeteci sınırlarını aşmadı. Özellikle yabancı istihbarat servisi çalışanları ile şirket ortağı olmasına çok şaşırdım. Ancak bugün geriye dönüp baktığımda da bu şahsın benim ile olan ilişkisinin bu faaliyetleri dışında olduğunu düşünüyorum. İstemeden de olsa herhangi bir espiyonaj faaliyetine de alet olduğumu da düşünmüyorum. En nihayetinde şahsın niyetini okuyamam. Açıklamalarım benim kişisel düşüncelerim ve gözlemlerimdir.
İlk gençlik yıllarımdan beri bütün hayatım ve mesleğim, emperyalizm ve siyonizme karşı mücadele ile geçti. Ben sol görüşlü ve yurtsever bir gazeteciyim. Ülkemin aleyhine, halkımızın aleyhine herhangi bir faaliyet içeresinde olmam düşünülemez, bu bana yöneltilebilecek en çirkin suçlama olur, bunu reddediyorum. Sosyalist ve yurtsever bir gazeteci olarak sürdürdüğüm meslek yaşamımda lekelemelere dönük olduğu kanaatindeyim. Bu, her şeyden önce kendi hayatıma ihanet etmek olur. Bugüne kadar doğrudan ya da dolaylı bir biçimde belirtilen ilişkiler içinde kesinlikle olmam. Sonuç olarak büyük bir haksızlık ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum ve serbest bırakılmamı talep ediyorum."
Kaynak: SÖZCÜ



















