CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den yeni anayasa tartışmalarına net cevap verdi. "Anayasa masası toplumsal mutabakat masasıdır. Sen devleti öyle bir yönet ki bununla yapılır desinler. Benim bu şartlarda o masaya oturmam kendimi inkar etmem demek. Ben arkamda kimseyi bırakıp Erdoğan ile anayasa yapmam." dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor...
Yeni anayasa tartışmalarında Özel'in açıklamaları merak ediliyordu, Özel yeni anayasa hakkında açıklamasında "Anayasa masası toplumsal mutabakat masasıdır. Sen devleti öyle bir yönet ki bununla yapılır desinler. Benim bu şartlarda o masaya oturmam kendimi inkar etmem demek. Ben arkamda kimseyi bırakıp Erdoğan ile anayasa yapmam." ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel gündeme ilişkin Sinem Fıstıkoğlu, Fikret Bila, İsmail Saymaz ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtlıyor.
4-5 Kasım CHP Kurultayı davası neden var? CHP'nin neden kurultayı hala sorgulanıyor? Kimler bu davaya neden oluyor?
Özel: Bu dava sonuç odaklı değil süreç odaklı bir dava. CHP'yi tartışılır tutmak ve bir gündem yaratmak önemli olan. Bu dava çok açık. İtiraz yolları bellidir, süreler bellidir ama bu biçimde bir yol izlemekteler. Bugün bir arkadaşımız yanlışlıkla gitmiş. Mahmut Tanal kendi aktivizmi ile gitmiş ama kararımız var söyledik de, o davayı takip etmiyoruz.
Parti içi bir tartışma talep edenler varsa ben AK Parti'yi tavsiye ederim, Yeni Şafak'tan takip etsinler. Bugün Yeni Şafak'ı hepimiz gördük. CHP'de birlik ve bütünlük yok algısı yapmak istediler, kurultay çağrısı yaptık o delegenin tümü geldi. Geçerli oyların hepsini aldım. Cumhuriyet tarihinde ilk kez genel başkanın anahtar listesi delinmeden geçti. Bu tartışma bitti kimseye ekmek çıkmaz. Neden oldu, niye oldu? Artık bu detaylara girmem. Dört dörtlük bir şekilde seçimlerini yaptı, yoluna devam ediyor. Derdimiz tasamız, Ekrem Başkanımız, belediye başkanlarımız, meclis üyelerimiz, sandığın gelmesi.
Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da dava açanlardan. Kemal Kılıçdaroğlu'nun da konuya ilişkin açıklama yapması da beklenenler arasında. Sizin bu davayı açan Savaş'a ve konuşmayan Kılıçdaroğlu'na siteminiz var mı?
-Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı partiden ihraç edilmiş biri. Ona bir şey demek nefes israfı. Değmez. Kemal Bey hakkında da kötü bir şey söylemem. Mevcut genel başkanın görevi önceki genel başkanlarını eleştirme özgürlüğüm yok ama onların vardır.
30 Haziran'da kurultayın iptal edilmesi durumunda ne yapılabilir?
-Biz kayyumu partinin karşısından çevirdik. İBB'ye kayyum atamak için beklediler, onu geri püskürttük. Şimdi böyle bir şey yapmak isterlerse bizi değil onları yıpratacağı açık. Bu kadar CHP birlik ve beraberlik içinde ilerlerken, AKP ile farkı açıyorken cevabı en iyi CHP'liler verir zaten. Bana direnişi örgütlemek ve ona liderlik etmem gerekiyordu. Yaptım. Bana karşı bir saldırı olursa da sahip çıkması gerekenler yapması gerekenleri yapar. CHP'yi kimse MHP ile karıştırmasın. Düne kadar en ağır lafları söylediği AKP'nin baş destekçisi olacak, parti için mücadelenin AKP'nin faydalandığı bir durum olmaz. Kurucusu İsmet Paşa'nın dürüstlüğünden gelen, Bülent Ecevit'in cesaretinden gelen bir gelenekten geliyoruz. 47 yıldır toparlayamıyorduk kendimizi, Ecevit'ten sonra kendimize geliyoruz.
Çatalca Müftüsünün hakkınızda yaptığı açıklamalara ne yanıt vermek istersiniz?
-Biz düşmanımız ölse arkasından kötü konuşmayan bir Anadolu irfanına sahip milletiz. Ama o hak etti dedik. Tenzili rütbe de yapıldı. Biz onunla ilgili uyarılarımızı da yaptık. Her camide CHP'liler var. Ben doğrudan onu muhatap alacak değilim. Ama Cemal Enginyurt görev bilmiş. Yine de onun rolünü büyütmeyelim.
Sosyalist Enternasyonal'de neler konuşuldu?
-Başkan Pedro Sanchez ileydik. Solcuların ve sosyalistlerin tutumunda bir sıkıntı yok. Yalnızca Starmer, başbakan olduğu için İngiliz İşçi Partisi kaynasa da sessiz kaldı. Suriye'de ABD ile bir oyun kurmuşlar. Ben de onu her yere söyledim. Kendi ülkesinde tartışma yarattık. Sorun demokratik ülkelerin tutumlarından değil, antidemokratik ülkelerin liderlerinden kaynaklanıyor. Trump, Gazze'de karbon yataklarına çökmek istiyor, bizimkilere de ayar veriyor. Fransa'dan senatörler geliyor. Sabahın 8'inde başlıyorum, gece 12'ye kadar kime ne anlatmam gerekirse anlatıyorum. Yüzde 70 oranında insanlar İmamoğlu iddialarına inanmıyorlar. Biz dünyaya da anlatıyoruz. Bu otoriter popülist liderlerin konfor alanları var. Bunların ördüğü korku duvarları var. Bize çerçeve çiziyorlar. Oyunu ve kuralları dayatıyorlar. Kırılıp yeni içinde kalacak kol benimse keser senin önüne atarım. Onların yaptıkları ile 65 milyar dolar rezervi gitti. 1 milyon öğretmene 3 yıllık ücreti peşin verebilirlerdi. O yüzden benim yolum halkın yolu ve doğru yol. Bunu bütün dünyaya anlatmak benim görevim.
DEM Parti İmamoğlu'na karşı mesafeli mi davrandı?
-Sosyalist Enternasyonalde delegelere Free İmamoğlu dosyaları verildi. DEM Parti'nin özel durumu var. 3 delegesi ve iki eş genel başkan vardı. Eş genel başkanların önünde o yüzden yoktu. Bunu köpürtmek isteyenler var. "Muhalefet Ekrem İmamoğlu'na destek vermedi" demek istiyorlar. Amaç muhalefeti parçalaştırmak ve parçaları yalnızlaştırıp yok etmek.
DEM'i iktidara yanaştırma ve CHP'yi yalnızlaştırma hedefi var mı?
-Bu iki partiye de hakaret. Sen 9 yıldır Demirtaş'ı ve Yüksekdağ'ı içeride tutacaksın. "Benim aklıma böyle bir oyun geldi" deyip DEM'i çağıracaksın. O da gelecek. Kendi kitlesi olan bir parti. Sende siyasetin anahtarı mı var? CHP kimsenin peşine takılmayan, birlikte olması gerektiğinde birlikte olan. Daha kurultaydan bir ay sonraydı. Kuzey Irak'tan şehit haberleri geldi. Önümüze bir kağıt geldi. Terörü lanetlemek için. Bu üs bölgesi karda kışta faydası yokken, barakalaştırılmış çadırda neden vardı, dedik. Şehit cenazesinde üstüme saldırdılar. O caminin ilçesini yüzde 60 ile aldık.
Operasyonlar dalga dalga devam ediyor. Tüm bunlar muhalefetin mi iktidarın mı inadını kıracak?
İlk yola çıktıklarında 19 Mart sabahı terör meselesi vardı. Kayyum istemiş ama Erdoğan'ı zor ikna etmişler. Artık gizli bir şey değil. Biz gittik belediyeyi seçilmiş bir meclis üyesine verdik ve geri döndük. O başladıkları işte aynı heveste gitmiyorlar. Bunun evreleri var. 1. evre ilk operasyonun yapıldığı salt mutlak iftira evresi. Bundan sonra TRT ve kendi kanalarını dizayn ettiler. 560 milyon yolsuzluk yok bin 200 telefon. Bizim sineceğimizi hatta birbirimizden şüpheye düşeceğimizi beklediler. Bu koltukta Ekrem Başkanın namusuna kendi namusu kadar inanan biri olmasa hepimiz giderdik.
Ekrem İmamoğlu'na diyorlar yüzde 5 değerinde arsa almışsınız, o para kapora çıkıyor. Bu yalanların hiçbirini kanıta kavuşturamadılar. Sonraki evreye döndüler, içeridekileri itirafçılaştırma baskı evresi. Bir kadın tutukluyu gözaltındaki gibi doktora götürdüklerini söylüyorlar. Bir gidiyor ki savcı var ve "Sen bu ifadeni ver buradan evine git" diyor. SEGBİS'te "5 dakikan var ya ifade ver ya da 20 sene kimseyi göremezsin" diyor.
O kadar çok insan "Gel itirafçı ol" baskısını ifşa etti ki yapamıyorlar. Tutukluları sürgün ediyorlar neden psikolojik harp yürütüyorlar. Hukukta önde olsa psikolojik savaşa girer mi? Ahlaki üstünlük bizde, psikolojik üstünlük bizde.
Erdoğan kendisinin İstanbul aşkından bahsetti. Erdoğan İstanbul'u neden geri almak istiyor? Size posta güvercini dedi ne dersiniz?
Hani bir huzursuzluk varsa sabah ilk uyandığınızda aklınıza gelir ya, onun da aklına kendi sesi geliyor. "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder." Çünkü Ekrem Başkan İstanbul'u kazandı, Türkiye'yi de kazanacak. Ben cumhurbaşkanı adayımla haftalık olağan görüşmemi yapıyorum. Bu devlet geleneğinde var. Cumhurbaşkanı ile başbakan haftalık görüşme yapar. Ben de o özgür kalana kadar haftalık görüşmelerime devam edeceğim. Onun tek umudu bizim birbirimize düşmemiz.
Benim Ekrem İmamoğlu'nu hapisten çıkarmak, aday yapmak ve kazandırmak suretiyle ülkeye demokrasi getirme hedefim var. Kendime dair hesabım yok. Ben bir alternatif var o da biziz diyorum.
Mansur Bey de aday olursa bu kez hedef o olabilir mi?
Mansur Bey benim gözümde her göreve layık biri. İşini de en iyi şekilde yapıyor. Bir yedek yok. Onu alır Adana'da Zeydan Karalar var. Muğla var Aydın var Eskişehir var. Ben sadece yokum bu süreçte. Kendime genel başkan olduğum gün bu hesapların içinde olmayacağıma söz verdim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Macaristan dönüşü "Benim bir adaylık derdim yok" sözleri ne anlamı var?
Bu konu gazetecilerin rahatça konuşacağı bir konu. Benim işim değil. Bu Kasım'a kadar yaptı yaptı. Hesabını kitabını ona göre yapsın. Herkes ondan sonrasını konuşuyor. Bugün Yeni Şafak'ın gazetesinin manşetini al Sözcü'nün manşeti yap ona da olur. O yüzden Erdoğan anayasa değişikliğini kendisi için bir talep ile gidince rıza üretemiyor. Ondan böyle yapıyor olabilir.
Terörsüz Türkiye'ye niye karşı olayım? Tutuksuz yargılama istiyorum. TRT'den yayın istiyorum. 3T. Bunlar suçtan suçluyu bulmuyor. Kişinin altını kazıp suç çıkartmaya çalışıyor. Bizim anayasamız bir hakim siyasete girerse hakimliğe geri dönemiyor. Ama bakan yardımcısı dememiş diye Akın Gürlek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına getirilmiş. O kişinin yaptığı soruşturmalar siyasidir.
O Zekeriya Öz'e kefildi. Ben Mustafa Balbay'a, İlker Başbuğ'a kefildim. Şimdi bir başkasına kefil oluyor. Sen bir kez daha hata yapma ama tarih tekerrrüden ibaret ama ders çıkar. O günün yalancı şahitleri hapiste sürünüyor. Zorla iftiracı yapılanlara sesleniyorum. Erdoğan "Kandırıldım" der, öbürü kaçar kendini kurtarır. Herkes aklını başına alsın.
Ben süreci tıkayan değilim, teröre ve silaha giden para emekliye gidecekse neyin karşısında olacağım? Ama buraya kadar gidip İBB Başkanını da Demirtaş'ı da Özdağ'ı da içeride tutma.
Anayasa masası toplumsal mutabakat masasıdır. Sen devleti öyle bir yönet ki bununla yapılır desinler. Benim bu şartlarda o masaya oturmam kendimi inkar etmem demek. Ben arkamda kimseyi bırakıp Erdoğan ile anayasa yapmam.
Ben Ak Gençliğe sesleniyorum. 23 senedir oynadık bu maçı hep kazandı. Kimsede suç bulmadık. Kazanınca iyiydi. Bir sefer kaybetti, topu aldı gitti. Tarih önünde bir sınavları var. Erdoğan'a gidip "Neden topu vermiyorsun. Biz yeneriz" deyip maça dönsünler. Demokrasi bir tramvaydır deyip inerlerse tarihin çöplüğüne giderler. Erdoğan kaybettiğinde darbeye kalkışmış ve tasfiye olmuş bir lider olarak tarihe geçer ama onlar kaybolur. Reis niye şimdi, desinler. Kazanmak da var kaybetmek de var. Benim çağrım Ak Parti siyasetine. Kazanmak da kaybetmek de meşrudur. Bir kişi darbeyi çıkıp ben savundum diyor mu? Gün gelecek 19 Mart'ı destekleyenler de öyle olacak.
Asgari ücret için nasıl bir yol izleyeceksiniz?
- Emeğin başkentlerinden birinde "Ara zam hakkımız söke söke alırız" dedik. Bir şey taahhüt edip yapmazsan seçmen sana onun hesabını sorar. Mülakatı kaldıracağım dedi, kaldırmadı. Asgari ücret zam gördü. TÜİK'e göre yapılan zam 3 bin lirası gitti bile. Geçen seneden kötü duruma düşecekler. Temmuz'da ara zam yapması şarttır. Asgari ücret tespit komisyonu da antidemokratik. Perşembe günü DİSK'e gidiyoruz. Ardından TİS'e gidiyoruz. Cuma günü Hak-İş ve Türk-İş ile görüşeceğiz. Doğru rakamı tespit edeceğiz. Benim aklımdan bir rakam geçmiyor. İşi bilene soracağız. İşçinin de iş verenin de memnun olacağı bir ara zammı isteyeceğiz. Zammı ben yapacak değilim. Yapmazlarsa siyasi bedelini öderler.
Mehmet Şimşek'i yakın zamanda görmeyecek miyiz?
Şimşek birileri ile görüşüyor benimde kulağıma geliyor. Şimşek darbenin finans ayağı. "Bu rezervler bugünler için toplandı" dedi. Şimşek bir çıkış yolu arıyor. Ama onun isteğine kalmayabilir. Yeni Şafak dediğin AKP'nin Pravda'sı. Bunu bayram tatili sırasında yapmaya çalışırlar.