Uzman Psikolog Esra Tanrıverdi yazdı…
Değerli okurlar,
Hiç böyle hissettiniz mi? Sanki görünmez bir pelerin giymişsiniz de kimse sizi fark etmiyor. Üstelik Harry Potter’daki gibi eğlenceli bir görünmezlik değil bu, daha çok “Ben buradayım!” diye bağırırken camdan bakan bir toplumun içinde kaybolmak gibi.
Son yıllarda insanlar en çok neden şikayet ediyor, biliyor musunuz?
Yok sayılmaktan!
Artık biriyle yüz yüze konuşurken bile göz teması kurmayan bir nesil yetişti. Biriyle dertleşmeye çalışıyorsunuz, o esnada telefonu açıp Instagram’da bir panda videosu izliyor. “Ama çok tatlı bak, şuna bir bak” diyor.
Pardon, az önce ben de içimi döküyordum, farkında mısın?
Peki, Neden Birbirimizi Yok Sayıyoruz?
1. Dijital Çağın Hayaleti Olmak
Eskiden biri sizi yok sayınca göz göze gelmemek, kafayı başka yöne çevirmek gibi jestlerle anlardınız. Şimdi mi? Mesaj atıyorsunuz, okunuyor ama cevap yok. Sonra bakıyorsunuz, o kişi hikâye atmış: “Hayatta en önemli şey samimiyet.” Samimi ol da önce mesajlara dön be kardeşim!
2. Duygusal Kaçış Sendromu
Birinin derdini dinlemek, destek olmak zahmetli bir iş. İnsanlar artık duygulardan kaçıyor, çünkü sorumluluk almak istemiyorlar. “Beni dinlerse ben de onu dinlemek zorunda kalırım” korkusu sardı herkesi. En iyisi üç maymunu oynamak!
3. Bencilliğin Altın Çağı
Kabul edelim, bu çağın insanı bir miktar narsist. “Önce ben” mottosuyla yaşıyoruz. “Sen nasılsın?” diye sormak yerine, “Benim başıma ne geldi biliyor musun?” diye başlayıp, konuyu kendimize getiriyoruz. Karşıdaki anlatırken iç sesimiz şöyle diyor: “Bu hikâyenin bana faydası ne?”

Peki, Yok Sayılınca Ne Hissediyoruz?
• Önemsiz, değersiz, silik… Birinin sizi görmezden gelmesi, varlığınızı sorgulatıyor. En yakınlarınızdan geldiğinde ise daha da can yakıyor.
• Öfke! Çünkü bu pasif agresif bir şiddet biçimi aslında. Görmezden gelmek, ceza vermek gibi bir şey. “Sen yoksun” demenin en incitici hali.
• Yalnızlık hissi büyüyor. Çünkü insan en çok, yanında insanlar varken yalnız hissettiğinde üzülüyor.
Ne Yapmalı?
• Yok sayanları yok sayın! Biliyorum, biraz ters köşe bir öneri. Ama kendinizi sürekli yok sayan birine kanıtlamaya çalışmak, size zarar verir.
• Gerçekten dinleyen insanlarla olun. Kaliteli iletişim, sahte kalabalıklardan iyidir.
• Bağırmadan var olun. Yok sayıldıkça daha çok gösterme çabasına giriyoruz. Ama aslında en güçlü duruş, sessiz ama sağlam olandır.
Son olarak, belki de asıl sorun şu: “Kendi içimizde de kendimizi yok sayıyoruz. Başkalarından değer görmek istiyorsak, önce kendimize “Buradayım” demeyi öğrenmemiz gerek miyor mu?”
Yani sevgili okur, eğer bu yazıyı buraya kadar okuduysan, seni gören biri var. Ve unutma: Sen varsın, önemlisin ve bu dünyada bir iz bırakıyorsun!