Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam ediliyor. Diyarbakır Barosu'ndan avukatlar Narin Güran cinayeti davası kapsamında defalarca değiştirilen ifadelerin tüm çelişkilerini katillerin yüzüne karşı açıkladı. Salondakiler sessizce izlerken dava hakimi baro avukatına "teşekkür etti." Tanıklardan Ramazan Atasoy'un "Senin yüzünden başımız belaya girdi" sözleri ifadeden okundu.
Narin cinayeti davasının 3'üncü gününde dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Mahkeme başkanının izin vermesiyle Narin'in babası Arif Güran, eşi Yüksel, oğlu Enes ve kardeşi Salim Güran'ın yanına gitti. Arif Güran, oğlu Enes'e sarıldı karısını alnından öptü.
Narin Güran cinayeti davasında savunma tanıklarının dinlendiği 3'üncü duruşma görülüyor. Savcılık tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamını talep ederken söz alan Diyarbakır Barosu avukatları dosyada şüphe uyandıran tüm çelişkili ifadeleri tek tek hatırlattı.
Baro avukatlarının açıklamalarını salondakiler sessizce dinlerken Hakim Ramazan Dündar "teşekkür etti."
İşte o açıklamalar:
Diyarbakır Barosu'ndan bir avukat konuşuyor:
“Tutukluluk devamı talebine katılıyoruz. Birsen Güran, 4 ayrı ifade verdi ve eski beyanlarını kabul etmedi. 23 Ekim'de verdiğiniz ifade gerçek iradenize uygun muydu? Birsen Güran’ın ifadesinde, "Narin 17:40’ta evimize geldi" şeklinde çok net bir açıklama var. Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz. Mantık şu: Bir terlik bulsam ve bunun Narin'e ait olduğunu düşünsem, kolluk kuvvetlerine teslim ederim. Muhammet Kaya aracına alıyor, fakat Muhammet Kaya, bu terliğin Narin'e ait olduğunu düşündüğü halde nasıl olur da vermiyor?”
Diyarbakır Barosu avukatı konuşuyor:
"Aile neden toplantıları gizliyor? Bir kısmı yapıldığını, bir kısmı yapılmadığını söylüyor. Güran ailesinin telefon kayıtlarını silmesi ise ayrı bir konu. Buradakilere soruyorum, en son ne zaman telefon kayıtlarınızı sildiniz? Eğer sadece Salim Güran silseydi, tesadüf olabilir diye düşünebilirdik. Ancak eğer birden fazla kişi bunu yapıyorsa, bu durum şüphe uyandırır."
Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme başkanına konuşuyor:
"Salim Güran, olay günü birçok görüşme yapıyor. Bir görüşmede saat 15:16 diyor, bir sonraki görüşmesinde ise 'Çingeneler kaçırmış olabilir' diyor. Sayın Başkan, Salim bu saati nereden biliyor? Salim Güran, kendi beyanıyla karşıdakine 15:16 demesi kuşkuludur. Peki, çingenelere yönelik bir adım atıldı mı? Ben böyle bir şeye rastlamadım.
Sayın Başkan, Salim Güran mahkemede ısrarla 'kıyafet değiştirmedim' diyor ama daha önce kıyafet değiştirdiğini söyledi. Biz hangisine inanacağız? Narin’in DNA’sının çıktığı araç peki? Birazdan sanık avukatları savunma yapacak ama sayın başkan, araçta bulunan tek DNA o. Dolayısıyla bir şekilde aylar önceki nişan konusuyla DNA oraya gitmemiştir."
Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme Başkanına konuşuyor:
"Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz, daha önce verdiği röportajlar var. Annenin Enes’i korumaya yönelik davranışları garip. Nihayetinde jandarma görevlisinin kendisiyle bir husumeti yok, ancak Enes ile ilgili 'ne yapabilirim' diyorsa, bu doğru tespit edilmiştir.
Enes’in beyanında ise şu çelişkiler var: 'Ben 17.30’da eve gittiğimde Hediye’yi görmedim, ama Hediye çıkarken ben Enes’i gördüm' diyor. Bu çelişkiler nelerdir?"
Diyarbakır Barosu avukatı konuşuyor:
"Koldaki diş izinin Enes tarafından kendi kendine yapıldığı iddia ediliyor. Sayın başkan, çöl araştırdım, birçok makale okudum. Vücut belli bir dereceye kadar acıya dayanabilir, ağzınızı ve burnunuzu kapatın; bir süre sonra kendinizi boğamazsınız. Bu da böyle bir şey. Belli bir acı seviyesinden sonra vücut eyleme izin vermez. Enes’in diş izi 3 gün geçmesine rağmen çok net izler bıraktı. Enes sinirlendiği için bunu meydana getiremez."
Mahkeme Başkanı: "Teşekkür ederim avukat bey."
Diyarbakır Barosu adına başka bir avukat konuşmaya başladı.
Mahkeme başkanına doğru konuşuyor:
"Dosyada ifade verenler, yakınlarını korumaya yönelik davranıyor. Evet, köy yerinde kimse saate bakmaz ama karıştırılmayacak durumlar vardır; bir insanın biriyle kaç defa görüştüğü, görüldüğü zaman yanında kimlerin olduğu gibi. Melike, Maşallah Güran ile ilgili dikkat çekmek istiyorum. Saati karıştırmış olabilirler ama daha önce, 2 kez Narin’in geldiğini belirtmişler. Bu farklı anlamlara gelmektedir. Melike Güran, '14.00’te uyandım, Narin 17.40’ta geldi' diyor. Bu, karıştırılabilecek bir husus değil. Şimdi yeni ifadelerle 'Mina geldi' diyorlar. Bunlar neden önemli? Bunların hepsi senaryo halinde ortak ifade verdiğini gösteriyor."
Diyarbakır Barosuna bağlı avukat konuşuyor:
"Kadınlar arasındaki kavga çok konuşuldu; Mişar Yasemin ve kızları arasındaki kavgadan bahsediyoruz. Yasemin, Yüksel’in kardeşi, dolayısıyla Narin’in vefatını öğrendiğinde verdiği tepki diğerlerine göre daha samimi. Gayet açık bir şekilde “doğruyu konuşsaydınız, bu durum buraya gelmezdi” demiş. Şu an çarpıtılarak, birine beddua edildiği söyleniyor, değiştiriliyor. Enes bile 'Ben teyzemi aldım ve oradan uzaklaştırdım' derken, teyze 'Enes’i görmedim' diyor. Melek Güran ve çocuklarıyla ilgili de bir çeşit çelişki var."
ARİF GÜRAN, EŞİNE, OĞLUNA VE KARDEŞİNE SARILDI
Sabah saat 10:00'da başlayan duruşmaya saat 15.00'e kadar ara verildi.
Salonda bulunan Narin'in babası Arif Güran, eşi Yüksel, oğlu Enes ve kardeşi Salim Güran'ın yanına gitti. İlk önce eşi Yüksel'e sarılan ve ağlayan Arif Güran, daha sonra oğlu Enes'e sarılıp ağlayarak, "Başınızı dik tutun" dedi. Daha sonra kardeşi Salim Güran'a sarılıp, bir süre beraber ağladıktan sonra "Ağlamayın, başınızı dik tutun" dedi.
Arif Güran'ın ağlayarak sarıldığı o an böyle görüntülendi: