Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?" açıklamasında bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkelerin liderleri ve üst düzey temsilcilerini bir haftalığına New York'ta bir araya getiren BM 79. Genel Kurulu oturumu başladı. Oturumda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve ABD başkanı Joe Biden'ın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan söz aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
BM Genel Kurulu'na bugün bir kez daha seslenme fırsatı bulmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Dost ve kardeş Filistin'in temsilcisini hak ettiği yerde görmekten duyduğumuz memnuniyeti belirtmek istiyorum. Atılan tarihi adımın Filistin'in BM üyeliği adına son dönem olmasını temenni ediyorum. Filistin'i tanımayan diğer devletleri de tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin'i tanımaya davet ediyorum.
Buradaki dostlarımın izlediği krizleri biz anbean yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz. Gerilimin tam kalbindeki ülke lideri olarak sizlere hitap ediyorum.
"BİRİLERİ RAHATSIZ OLSA DA BAZI GERÇEKLERİ AÇIK AÇIK KONUŞMAK İSTİYORUM"
Birileri rahatsız olsa da bugün burada insanlığın ortak kürsüsünde insanlık adına bazı gerçekleri açık açık konuşmak arzusundayım. Şu an çatısı altında bulunduğumuz BM, İkinci Dünya Savaşı sonrası kuruldu. BM'nin kuruluşu ile birlikte küresel istikrara ve adalete dair beklentiler yeniden yeşerdi ancak üzülerek görüyoruz ki son yıllarda BM Birleşmiş Milletler kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kalıyor, giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüşüyor.
Uluslararası barış ve güvenliği 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğunu görüyoruz.
"UTANMADAN DÜNYAYA BU KÜRSÜDEN MEYDAN OKUDULAR"
7 Ekim'den beri 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti. 41 bin can acımasızca hayattan koparıldı. Çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor. 172 gazeteci öldürüldü. Hayat kurtarmak için 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. İnsani yardım görevlileri, 210'dan fazla BM personeli öldürüldü. Cami ve kiliseleri vurdular. 130'dan fazla ambulansı vurdular. Utanmadan tüm dünyaya, buradan, bu kürsüden meydan okudular.
İsrail hapishanelerinden sızan görüntüler nasıl bir zulümle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. İsrail'in saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline gelmiştir. Bir lokma kuru ekmek, bir tas çorba bulamadığı için yüzlerce Gazzeli çocuk öldürülüyor. Batı'nın savunduğu değerler ölüyor.
"KATLİAM ŞEBEKESİNİ DURDURMAK İÇİN DAHA NEYİ BEKLİYORSUNUZ?"
Ey insan hakları örgütleri Gazze'dekiler insan değil mi? Filistin'deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey Basın kuruluşları İsrail'in ofisini bastığı kuruluşlar sizin meslektaşınız değil mi?
Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Ey İsrail'e kayıtsız şartsız destek verenler bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar yaşayacaksınız? Çocuklar ölürken bebekler can verirken uluslararası toplum da çok kötü bir sınav verdi. Bu çok büyük bir ahlaki çöküşün göstergesi.
"GAZZE HALKINA YARDIM ELİ UZATMAMIZ ŞART"
Hamas ateşkes teklifini kabul ettiğini kabul etti. İsrail hükümeti işi yokuşa sürerek, ateşkese en yakın olduğu muhatapını kalleşçe öldürerek barış istemediğini ortaya koydu. 2735 sayılı BMGK kararının uygulanmadığı ortamda İsrail'e yönelik zorlayıcı tedbirler uygulanmalıdır. Toplumun Filistinlilere yönelik bir koruma mekanizması geliştirmelidir. Netanyahu cinayet şebesi durdurulmalıdır. Acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalı. Rehine takası gerçekleştirilmeli. İnsani yardımlar kesintisiz ulaştırılmalıdır. Hayatta kalmaya çalışan Gazze halkına yardım eli uzatmamız şarttır.
Gazze'de sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen ve tamamen zarar gördü. 80 bin konut oturulamaz hale geldi. Çocuk felci ve hepatit başta olmak üzere hastalıklar artıyor. Gazze halkı ihtiyaç olan yardımların dörtte birine ancak ulaşıyor.
"LÜBNAN HALKININ YANINDAYIZ"
60 bini aşan yardım miktarıyla Türkiye, Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülke konumundadır. İsrai ile ticari ilişkileri sonlandırarak tavrımızı ortaya koyduk. İsrail'in saldırıları altındaki Lübnan halkının da yanındayız. İşledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz. İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması için Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davayı takip ediyoruz. Nablus'ta barışçıl protesto eylemi sırasında başından vurulan Ayşenur Eygi kızımızın kanının yerde kalmaması için her türlü mücadeleyi vereceğiz. Gazze'de asıl sorun Filistin topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesidir. Bağımsız bir Filistin devletinin vücut bulması daha fazla ertelenemez. Tüm bunları söylerken Tayyip Erdoğan olarak burada tarihten, ecdadımın adaletli duruşunu örnek alarak konuşuyorum. Biz tarih boyunca mazlumun yanında olmuş bir milletiz.
"İSRAİL APAÇIK BİR SOYKIRIM GERÇEKLEŞTİRİYOR"
İsrail yönetimi, temel insan haklarını hiçe sayarak bir millete karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını işgal etmektedir. Bundan 70 sene önce nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır. Haklının yanında durmaya devam edeceğiz. Burada inanç, ülke, din, dil ayrımı yapmadan Filistin halkıyla dayanışma sergileyen Gazze'deki katliama karşı sesini yükselten tüm yürekli insanlara özellikle üniversiteli gençlere teşekkür ediyorum.
Kalkınma Yolu Projesi gibi bölgeye fayda sağlayacak girişimler çok önemlidir. İran'la kapsamlı ortak eylem planını canlandırma yolunda adımlar atılmasının bölgede güvenin sağlanmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Suriye istikrardan uzak. Milli uzlaşının sağlanmasını temenni ediyorum.
"DOĞU AKDENİZ'DE TÜRKİYE'NİN ROLÜ YADSINAMAZ"
Savaşın Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde diplomasi ve diyalogla sona erdirilmesi için olan çabaları artıracağız. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni uygulamaya devam edeceğiz. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecini destekliyoruz. Türkiye Ermenistan kulvarında da karşılıklı olumlu adımlar atıyoruz. Balkanların huzuru için yapıcı rol oynuyoruz. Bosna Hersek'in egemenliğinin önemini her platformda tekrarlıyoruz. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin rolü yadsınamaz. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülkeyiz.
"KIBRIS TÜRKLERİNE TECRİD SON BULMALI"
Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 50 yıl geçti. O günden bugüne kadar adada barış ve sukunet hakim oldu. Kıbrıs Adası'nın kuzeyi ve batısında ilan edilmiş kıta sahanlığında Kıbrıs Türklerinin hakları vardır. Adil kalıcı ve sürdürülebilir çözüm getirilmesi için samimi olan taraf Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'ydi. Adada iki ayrı devlet ve iki halk vardır. Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrit artık son bulmalıdır. Bugün uluslararası toplumu bir kez daha KKTC'yi tanımaya davet ediyorum.
Libya'da istikrarın tesisine aktif destek sağlıyoruz. tüm devletleri Libya'nın yanında yer almaya davet ediyoruz. Afrikalı kardeşlerimizle tam bir dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz. Türk dünyası olarak birlik beraberliğimizi daha da tahkim edeceğiz. Uygur Türklerinin temel hak ve özgürlüklerinin korunması için Çin ile yakın diyalog halindeyiz.
"BRICS İLİŞKİLERİMİZİ CANLI TUTACAK"
BRICS ilişkilerimizi canlı tutacak. Yükselen ekonomileri bir araya getiren ilişkiler artıyor. Küresel adaletsizliğin giderilmesi için birlikte çalışma mecburiyetindeyiz. Milli gelirine oranla en fazla yardım yapan ülke olan Türkiye'nin faaliyetleri sürdürülebilir kalkınmaya destek oluyor. Yapay zeka dahil ileri teknolojilerin dönüştürücü gücünden tüm ülkelerin eşit şekilde yararlanmasından yanayız. Geçtiğimiz hafta Lübnan'a gerçekleştirilen siber saldırılar teknolojilerin nasıl ölümcül silaha dönüştüğünü göstermiştir.
Hiçbir ülke emisyon azaltımını tek başına göğüsleyemez. Daha sürdürülebilir ve temiz bir dünya vizyonuyla eşim Emine Erdoğan himayesinde başlattığımız sıfır atık projesini oy birliğiyle kabul edilen oyla küresel boyuta taşıdık. Buradan tüm ülkeleri, STK'ları hareketimize ortak olmaya davet ediyorum.
"AİLE KURUMUNA SALDIRILAR GİDEREK ARTIYOR"
En yakın zamanda BM'de İslamofobiyle mücadele özel temsilcisi atanmasını bekliyoruz. Aile kurumuna saldırılar giderek artıyor. Geçen sene bu kürsüde gündeme getirdiğim bir tehlikeye karşı bugün bir kez daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 2024 Olimpiyatları açılışında sergilenen rezalet tehdidin boyutlarını gözler önüne sermiştir. Bir spor etkinliği çirkin bir şekilde cinsiyetsiz hale getirilmiştir. O kötü sahneler Müslümanları ve kutsala saygısı olan herkesi derinden yaralamıştır. Bu yıkım projesi karşısında ses çıkaran herkes susturulmaktadır. Ne pahasına olursa olsun Türkiye bu kuşatmayı yarmakta kararlıdır.