Eski Devlet Bakanı Çağlar, Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu, S-400’lerin satılması gerektiğini savundu. Çağlar, aksi takdirde ABD’den F-35 alınmasının mümkün olmadığını belirtti.
Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cavit Çağlar, T24’ten Cansu Çamlıbel’e, S-400’lerle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Cansu Çamlıbel'in röportajından çarpıcı bölümler;
“Turgut Özal vefat etmemiş olsaydı biz Hikmet Çetin’le Güneydoğu’da savaşı bitiriyorduk. Selahattin tutuklanmadan bir hafta önce Ahmet Türk ve Sırrı Sakık ile toplantı yaptık, ‘Silah bırakma çağrısı yapmazsanız hükümet değil, devlet sizi içeri alacak’ dedim. Davutoğlu’nun Rus uçağının düşürüldüğünden haberi yok, konuşuyor. Cumhurbaşkanı’na bu yüzden görevden alıp almadığını sordum, ‘Bizim iş içimizdi, onu koruyacağız’ dedi”
Cavit Çağlar, Türkiye’deki merkez sağın canlı hafızalarından biri. 1987’de Bursa milletvekili olarak Doğru Yol Partisi’nden seçildikten sonraki yaklaşık on sene boyunca Süleyman Demirel’in en yakınındaki isimlerden biri oldu. Devlet bakanlığı ve başbakan yardımcılığı yaptı. “Demirel’in manevi evladı” olarak anılırdı. Siyaset ile ticareti beraber yürüttüğü için bedeller ödedi. 2001’de hakkında kendi bankasına usulsüz kredi kullandırdığı iddiasıyla kırmızı bülten çıkartıldı ve ABD’nin New York şehrinde tutuklandı. Türkiye’de 9,5 ay hapis yattı. Arada medya kurdu, spor kulübü başkanlığı yaptı. O çalkantılı dönemin ardından biz köşesine çekildiğini sanırken Türkiye ile Rusya arasındaki en büyük diplomatik krizde kilit rol oynadığı ortaya çıktı. Bir askeri Rus uçağının Kasım 2015’te Türk F-16’ları tarafından Suriye sınırında düşürülmesinden sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in barışmaya ikna için eski Sovyet coğrafyasındaki siyasetçi dostlarının desteğiyle arabuluculuk yaptı. Putin, uçağın düşürülmesinden yaklaşık iki sene sonra Türk- Rus ilişkilerine yaptığı katkı için kendisine “Rusya Federasyonu Devlet Nişanı” verdi.
Cavit Çağlar’ın dört ay önce Doğan Kitap’tan çıkan “Fırtınalı Bir Yaşamöyküsü” kitabı uzun ama siyaset meraklıları açısından okunmaya değer. Benim gibi diplomasi meraklıları için ise sürprizlerle dolu. Kendisinin aktif siyaset yıllarına yetişemediğim için 90’larda Türk dış politikasının uygulanmasında perde arkasında oynadığı kritik rollerden haberdar değildim. Belki bu kitaba kadar kimse de değildi.
Türkiye’deki Fener Rum Patrikhanesi üzerindeki ABD etkisinden, o etkiyle dönemin patriğine verilen sahte Türk kimliğinden, devletin 90’larda Mesud Barzani ile yaptığı pazarlıklara kadar pek çok konudaki devlet sırlarını ifşa etmiş Cavit Çağlar kitabıyla. “Devlet sırrı” olarak bıraktığı çok şey var elbette. Ben de bu söyleşiyle oralardan derinleşmeye çalıştım. Gerçek manada bir siyasi arkeoloji çıktı ortaya.
Daha ziyade geçmişle meşgul sorular yönettim kendisine ama güncele dair hızlı bir tur da yaptık. Telefonunun mesajlaşma uygulamasındaki profile Vladimir Putin ile çekilmiş fotoğrafını koyan bir eski siyasetçinin Rus S-400’ler konusunda söyledikleri manşete taşınmayı ziyadesiyle hak etti.
**
“‘Meseleleri mesele etmezsen mesele kalmaz’ İhsan Sabri Çağlayangil’in sözüdür”
- Siyasetteki önderiniz Süleyman Demirel’in sizin için önemli bir rol model olduğu aşikâr. Ama ben bu kitabı okurken şunu hissettim; bir başka ülke ile kriz çözme meselesine bu kadar hevesli ve meyilli olmanızın kökeninde sanki esas İhsan Sabri Çağlayangil'in etkisi daha büyük. Çok genç yaşta kendisiyle zaman geçirmek size çok ilham vermiş.
Doğru. İhsan Bey sinirleri alınmış bir insan. Hep çözüm odaklıydı. Hiç unutmadığım sözlerinden birisi, “Meseleleri mesele etmezsen mesele kalmaz”. Meseleleri mesele etmeyeceğiz. Meselenin sonu bulunur, çıkış bulunur.
- O lafın sahibi İhsan Sabri Çağlayangil midir? Demirel’in lafı diye biliriz.
Hayır, İhsan Sabri Bey’in sözüdür. Demirel de kullanmıştır ama onundur. Benim ilk yakınlaştığım siyasetçi odur. Daha o zamanlar iş hayatına yeni atılmıştım, siyaset falan yoktu hayatımda. Öyle bir değerli insanın bana değer vermesi çok mutlu ederdi. Demirel ile ise Zincirbozan döneminde yakınlaştık. Ondan sonra da yolumuz açıldı bizim.
- İlk nerede tanıştınız Süleyman Demirel ile?
Ben Demirel'i ilk Ankara'da orduevinde askerken tanıdım. Tabii o zaman ben 21 yaşındayım. Ona hayranlıkla bakıyorum. Partisinin gençlik kollarına üye olmuştum. Mitinglere giderdik ama tabii o kalabalıkta uzaktan bakıyorsun. 20 bin kişinin içinde öyle uzaktan seyreden sıradan bir adamdım. Sonra orduevinde tabii devlet erkanıyla münasebetler oluyor. Kitapta çok kişinin atladığı bir şey var; 7 ay evvel askerliğimi bitirdim ben.
S-400'ler…
- Rusya ile Türkiye arasındaki en büyük diplomatik krizde başrol oynamış bir siyasetçi olarak S-400’ler konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye parasını verdi getirdi ama kullanamıyor. Bu nedenle de ABD’nin türlü yaptırımına maruz kalıyor. Ne olacak o iş sizce?
Onun düzelmesi lazım. Ben olsam S-400'leri satarım.
- Kime?
Var müşteri, hazır.
- Azerbaycan mı?
Yok canım, Pakistan alır, Hindistan alır.
- Türkiye’den direkt mi satın alacaklar?
Bizden alır, niye olmasın?
- Peki buna Putin izin verir mi?
Konuşacaksın. Ben olsam şu anda bunları Türkiye’den çıkartırım. F-16'ları niye vermiyorlar? S-400 yüzünden vermiyorlar. Biz ikincisini, üçüncüsünü de alacaktık veyahut da burada yapılacaktı. Yapamıyorsun. Burada bir çıkış yolu bulacaksın. Rusya ile çok iyi diyaloğumuz var. Yapılacak olan şey en kısa zamanda oturup anlaşmak. Diyeceğiz ki, “Ben NATO üyesiyim, NATO'nun kurallarına göre bunu NATO’ya karşı kullanamıyoruz. Sağ ol, teşekkür ederiz. Ben bunu kullanamıyorum. Bunu elden çıkarmam lazım." Anlaşılır bunda ya.
- Siz böyle bir karar verilse, Putin'i ikna etmek için yeni bir rol üstlenmek ister misiniz?
Ben değil, devlet yapacak onu. Benim bu işlere gücüm yetmez. Bu, tamamen devleti yönetenlerin yapacağı bir şeydir. Ben vatandaş Cavit Çağlar olarak diyorum ki; bundan kurtulalım. Bunu yaparsan, F-16’ları da alırsın, F-35’leri de alırsın. Amerika'yla uzlaşmamız lazım. Amerika diyor ki “Bunu istemiyorum ben arkadaş.” NATO'dan çıkamayız. Bunu göreceğiz. Diyalogla bu işi çözeriz. Rusya bu konularda bizi mazur görür. Bu konuda viraj almamız lazım. NATO üyesiyiz, sebebi var. NATO’dan çıkmayacağıma göre, viraj almamız lazım.
Yazının tamamı için TIKLAYIN!