Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı" başlıklı panelde açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek "Enflasyondaki geçiş süreci bu ay sona eriyor" derken Eylül ayında enflasyonun yüzde 40'lı rakamları görebileceğini açıkladı.
Bakan Şimşek'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Bu aralar emtiada bir artış var. Genel beklenti küresel emtia fiyatlarının stabil kalacağı beklentisi var. Dünyada savaşlar var fakat piyasa bunu pek kaale almıyor. Çünkü bu çatışmaların yayılmayacağı varsayımı var.
Küresel arka plan var. Bu arka plan Türkiye'de uygulamada olduğumuz programı daha destekleyici nitelikte.
Programımız fiyat istikrarını sağlamaya yönelik. Mali disiplin bunu destekleyici nitelikte. Sürdürülebilir cari açık bunun çıktısı. Yapısal dönüşüm kazanımları kalıcı hale getirecek.
İyi yönetişim, dış entegrasyon ve yatırım ortamının iyileştirilmesi asıl konularımız.
ENFLASYONDA GEÇİŞ SONA ERİYOR
Türkiye'nin şu anda tek önceliği var, o da fiyat istikrarı. Enflasyonun düşük tek hanelere indirilmesi çok ciddi bir iş, zaman, kararlılık ve sabır gerektiriyor.
Enflasyondaki geçiş süreci bu ay sona eriyor. Şu anda dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz. Eylül'de inanıyorum ki 40'lı rakamları görebiliriz.
Merkez Bankamız ne gerekiyorsa yapıyor, çok iyi bir ekibimiz var. Merkez Bankamız bütün araçları kullanıyor, sonuç alacağımıza inanıyorum. Merkez Bankamız ihtiyaç duyarsa, Hazine ve Maliye olarak gerektiğinde ihtiyacımızın da ötesinde likiditeyi çekmek için borçlanacağız, biz dönem dönem yaparız.
Aylık enflasyonda tekrar bir patikaya oturuyoruz, bizim hedeflerimize yakın bir patika, piyasa henüz o noktada değil, biz yönetilebilir olduğuna inanıyoruz; gerektiğinde ilave adımlar da atılacak. Bütçe açığını gelecek yıl yüzde 3'ün altına çekmekte kararlıyız.
Vergi muafiyet ve istisna çalışmalarımız devam ediyor, bir noktaya getirdik. Vergide adalet ve etkinlik paketi çalışmalarımız devam ediyor. Kayıtdışı ile mücadele için bir eylem planı açıklamayacağız; fiilen mücadelemizi yapacağız.
CARİ AÇIKTA HEDEF YÜZDE 2,5'IN ALTI
Cari açıkta hedefimiz yüzde 2,5'in altı. Son 20 yıla baktığımız zaman yüzde 3.58'lik bir açık var. Kalıcı olarak 2,5'un altına çekmek istiyoruz.
Bu program işe yarıyor mu? Bu programın başlangıcu kurala uygun yapısal dönüşümü uygulayacak bir program. Beraberinde reel kurda değerleme bizim hedefimiz bir istikrar. Bu da dezeflasyonu beraberinde getirecek. İç talebin büyümeye katkı verdiği ama dengesizliğe yol açmadığı bir ortam hedefleniyor. Net ihracatın katkısının pozitife döndüğü bir program. Program çalışıyor. İç talebin daha makul bir talebe geldi.
Çıktı açığı önümüzdeki aylarda dezenflasyonist bir noktada olacak. Cari açıkta muazzam bir iyileşme var bu devam edecek. Enflasyon beklentilerinde bir iyileşme var. Performansla birlikte hem vatandaşlarımız hem de piyasa aktörleri geçmişe göre şekillendiriliyor. Önümüzdeki aylarda enflasyon düşünce beklentilerin hedeflere yaklaştığını göreceğiz.
Dış finansmana erişim çözülmüş durumda. Bankalarda roll over rasyosu yüzde 150'lere çıktı. Reel sektörde de yüzde 120'lere yaklaştı.
ÖNÜMÜZDEKİ 3 YIL İÇİN TÜRKİYE'YE 60 MİLYAR DOLAR TAAHHÜT VAR
Bankalarımız uzun vadeli kaynağı küresel piyasalardan devşirebiliyor. Bizim küresel bankalardan edindiğimiz çok ciddi kaynak var. Önümüzde 3 yılda en az 60 milyar dolarlık Türkiye'ye taahhüt edilmiş bir kaynak var.
Önümüzdeki üç yılda Dünya Bankası ve benzeri bankalardan en az 60 milyar dolarlık şu an için Türkiye'ye taahhüt edilmiş kaynak var; Bu kaynağa "carry trade" diyemezsiniz, bu kaynağa "sıcak para" diyemezsiniz.
Biz Kur Korumalı Mevduat'tan çıkacağız. Hem fon akışında, hem KKM'den çıkış hem de rezerv birikimlerinde bu seviyeler öngördüğümüzden daha iyi.
Merkez Bankası rezervleri bugün açıklanacak. Çok büyük ihtimalle Swaplar hariç rezervlerde pozitif noktada olacağız.
RİSK PRİMİNDE AZALIŞ VAR
Türkiye'nin risk priminde azalış var. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 53 düşüş, Türkiye'de 400 puan düşüş var. Ortada çok net piyasa güveni konusunda yansıma var.
Türkiye'nin getiri farkı gelişmekte olan ülkelere göre düştü. Çok ciddi bir şekilde iyileşme var.
Kur oynaklığında ciddi bir düşüş var. Kredi derecelendirme kuruluşu bunu görmeye başladı. Piyasa fiyatlamalarını ben değerli görüyorum.
Tüm bu kazanımların geçici olmaması için bizim yapısal dönüşüme ihtiyacımız var. 2008 yılında açıklanan rapora göre dünya büyümesi yüzde 5 civarındaydı. Gelişmekte olan ülkeler yüzde 7, gelişmiş ülkeler yüzde 3 idi. Şu anda büyüme ortalaması yüzde 3.
Büyümeyi yukarı içeren faktörler nelerdir? Yapay zeka kullanımındaki yüksek verimlilik ve yapısal reformlar.